Kendine Gel Galatasaray!


Uzun zamandır spor konulu yazılar yazmıyordum. Nedendir bilmiyorum. İçimden gelmiyordu sanırım ama bu sefer yazasım geldi. İyi bir Galatasaraylı olarak yazacaklarım var bu sefer...

6-1 !! Mükemmel bir sonuç(!) Şu son haftalardaki kötü sonuçlardan sonra umarım artık, takımca akıllarını başlarına alırlar. Bu sene olduğu gibi geçen sene de hem lig hem avrupada, sezona kötü bir başlangıç yapıp, kısa sürede toparlanmasını bilmiştik. Yine bu zamanlarda oynadığımız ve 1-0 yenilmemize rağmen harikalar yarattığımız bir Machester United maçı vardı. Ondan sonrasında ise takım iyice kendine gelmişti. Bu sefer öyle olmadı. Takım kendini toparlayamadı ve toparlayacağı da yoktu. Takımın kendine gelmesi için böyle sert bir darbe lazımdı. Bunu da Real Madrid becerdi. Bu bayağı sert bir darbe oldu ama olsun. Takımın, yol yakınken kendine gelmesi gerekiyordu zaten. Hem ligde hem de avrupa kupalarında....

Real Madrid maçından önce Bursaspor, Eskişehirspor ve Antalyaspor maçlarında 2şer puan bırakmıştık ve 3 maçı da izlemiştim. Üç maçta da takımı beğenmemiştim. Real Madrid maçından önce de 3-4 tane yeriz diye düşünüyordum ama 6 gol benim için de süpriz oldu açıkçası. Bir çok Galatasaraylı da şaşırmıştır eminim.

Benim için, maçtan önce 3-4 gol yeriz gibi bir kanıya varmak zor olmamıştı. Galatasaray'ın  bu maçtan önceki son 3 maçını izlemem, bu şekilde bir tahmin yapmama yeterli olmuştu zaten. "Ya abi Şampiyonlar Ligi havası...." yok abi! Farklı falan değil. Farklı olsa bile çok da büyük farklar yok. Oynayamayan bir takım hiçbir yerde oynayamaz. Öyle bir yorum yapmak için takımda en azından bir ışıltı olmalı önceden ama Galatasaray takımının son 3 maçına baktığımız zaman ona dair en ufak bir ışıltı bile yoktu. Özellikle gol yollarında sıkıntılarımızın olduğu açıkça belliydi. Defans futbolcularımız desen, adete bir el bombası gibiler. Nerede ve ne zaman hata yapacakları belirsiz. 6 golün neredeyse 4-5 tanesi defans hatasından geldi zaten.

Bir de Fatih Terim! Adam milli takımı alacam diye takımına yeteri kadar önem vermediği ve oyuncuları şu 1-2 haftalık süre içinde boş bıraktığı ne kadar da belli ediyordu kendini. Adamın son zamanlarda resmen kafasını karıştırdılar. Biri imza attırmak ister. Öbürü gelir TFF'den görev verir. Bir diğeri hocam gitmeyin der. Başkası "milli mesele" der. Kardeşim ülkede teknik direktör mü kalmadı?

Fatih Terim milli takım teknik direktörlüğünü kabul etmeseydi belki de içi rahat etmeyecekti. Belkide vicdan azabı çekecekti. Adamın içi bu şekilde daha rahattır belki ama bu takım ne abi? Çok değil. Daha 1 ay önce Fenerbahçe'den Türkiye Süper Kupası'nı alan ve İngiltere'de Arsenal'in düzenlediği Emirates Cup'ı gidip Arsenal'in elinden alan takım nerede? Ne değişti şu son 1 ayda?

Oyuncularımız son haftalarda gerçekten dökülüyorlar. Güzel ve mücadeleci oyunu 90 dakikaya yayan takım nerede? İlk yarı kötü oynayıp 2. yarının başlamasıyla beraber; Fatih hocanın üstün motivasyon gücüyle bambaşka bir Galatasaray olarak sahaya dönen takım nerede?

Bir şeyler eksik son bir kaç haftadır. O da Fatih Terim'in milli takım işlerinden dolayı gerek basının, gerekse bazı mecraların yöneticilerinin gerekse de ard arda gelen zor maçların (milli takım+Galatasaray) gerginliği ile iyice yıpranmış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. O da insandır. Yaşıda ilerlemiş bir insan olarak çok çabuk yıpranabilir. Normaldir...

Açıkçası takımda beğendiğim bir oyuncu yoktu. Hepsi berbat oynadılar. İlk 30 dakika her şey çok iyiydi. Bayağı da net pozisyon kaçırdık. Tamam dedik. Real Madrid'e karşı aldık bu maçı derken ilk golü yedik ve resmen dağıldık. İkinci yarı düzeliriz. Fatih hoca var. Klasiktir bu yıllardır. Devre arasında oyuncularına çok iyi bir motivasyon aşılayan bir adamdan bahsediyoruz fakat; o da olmadı. Atmayana attılar hesabı bir maça döndü maç birden...

Bu mağlubiyet Galatasaray futbol takımı için çalışan her bir birey için iyi bir tokat olmuştur İnşallah. Herkes bu mağlubiyetten çıkarılması gereken dersi çıkarmıştır umarım. Takım kendini bir çeki düzen vermeli artık. Fatih Terim geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde bu takımı yarı final oynatmış bir adam. Geçen seneden bu seneye pek bir şey değiştiğini sanmıyorum, kötü anlamda! Hatta tam tersine, takıma yeni ve iyi isimler katıldı. Bu sene hedefler daha yüksek olmalı. Bu sene Fatih Terim için tarih yazmak için önemli bir fırsat olabilir. Geçen sene yarı final, bu sene final oynatabilir ve en önemlisi de Galatasaray'a 20. şampiyonluğunu da kazandırarak, formalara 4. yıldızı kazıyarak, tarihe geçebilir. Başarılara alışmış bir adamın bu tür şeyleri göz ardı ettiğini düşünmek bile istemiyorum ve onun da göz ardı edeceğini sanmıyorum.


Real Madrid Ne Yaptı?
Kesinlikle hiçbir şey yapmadılar. Adamlar sadece hatalarımızı gole çevirmesini bildiler. Basit bir kontra atak futbolu oynadılar sadece. Kaliteli oyuncular sayesinde ve bizim de "alın gol atın" dercesine yaptığımız hatalar sonucu, farka gitmeleri çok da zor olmadı. Son zamanlarda zaten yaraları var olan bir aslana daha ağır bir yara aldırdılar. Bu ağır savaştan sonra umarım ayağa kalkmasını bilir takım.. Hafta sonu Beşiktaş maçı var. Bu mağlubiyet takım için yeniden bir başlangıç mı olacak yoksa bu şekilde devam mı edecekler? Bunu hep beraber göreceğiz...


Bizim adımıza, bugünkü maça dair tek mükemmel olan şey yine ve her zaman ki gibi taraftardı. Yine, anlamlı ve müthiş bir kareografi çalışması :
Açılan sarı, kırmızı ve beyaz karton üzerine makaralarla önce, üzerinde "Mektebi Sultani" yazısı bulunan bir koltukta oturan Ali Sami Yen ve önünde aslanlardan kaçan Real Madrid'li Cristiano Ronaldo ile Juventuslu Andrea Pirlo'nun resmedildiği bir resim tribüne çekildi. Sonrasında ise bu koreografinin üzerinde, zırhlarını giymiş şekilde, kılıç ve oklarıyla teknik direktör Fatih Terim ile sarı-kırmızılı oyuncuların yer aldığı başka bir görüntü yer aldı.



Adsız

Manchester United'ın Ali Samiyen Cehenneminde Yaşadıkları - [1993]


Galatasaray, Manchester United ile 1993 yılının kasım ayında Şampiyonlar Ligi arenasında karşı karşıya geldiği zaman, henüz 1 yaşında bile değildim. Hatırlamam mümkün değil ama internetten takip ettiğim kadarıyla o zamanlar Manchester United oyuncularını bayağı korkutmuşuz. İnternette karşılaştığım, çeşitli web sitelerinden de derlediğim 1993 maçı ile ilgili Manchester United futbolcularının yorumlarını ise, bir başlık altında toplamaya karar verdim.

O zamanın videolarını izlemek bir yana, okurken bile taraftarımızla ve verdikleri destekle; en önemlisi de takımla gurur duydum.



Manchster United'ın eski futbolcusu Gary Palister'in 1993 yılındaki bu maçı ilginç sözlerle anlattığı bir yazı okudum. Palister'in yaşadığı her an gibi sanki. İşte o yazı :

"Old Trafford'daki maçın bitiminde bize, İstanbul'a geldiğinizde sizi havaalanında karşılayacaklar." diyen Palister, düşmanca karşılanıp dostça misafir edildiklerini söyledi. "Otele vardığımızda, valizlerimizi taşıyan çocuk bize masumca güldü. Valizlerimizi taşımaya başladı. Odamızı gösterip, giderken elini boğazına götürüp kesme işareti yaptı."

Gary Palister stadın maçtan 8-9 saat önce dolduğu bilgisi geldiğinde şaşırdıklarını söyleyip, şöyle devam etti; "Gary Neville bize döndü ve hayatımda duyduğum en büyük gürültü dedi." Gary Neville'ın ilk kez 18 kişilik kadroya alındığı maçta Ali Sami Yen'de oynanan Galatasaray maçıydı.

Taraftarların mükemmel organize olduğunu söyleyen Palister; "Bir taraf tezahürata başlıyor ve öbür taraf onu takip ediyor. Hiçbir zaman nefesleri tükenmeyecek gibiydi." Manchester United'da o dönem tecrübeli isimler olduğunu söyleyen İngilizlerin eski yıldızı; "Cantona, Schmeichel, Paul Ince, Mark Hughes, Roy Keane gibi oyuncular vardı ama onlar da hayatlarında daha önce buna benzer bir şey görmediklerini söyledi."

Ve Gary Palister, Galatasaray taraftarını meşhur Liverpool taraftarı ile kıyaslanması karşısında şu cevabı verdi :

"Anfield bunun yanında çay partisi gibi kalır."


Bugünkü kadroda ise, teknik direktör Sir Alex Ferguson ile beraber orta saha oyunucusu Ryan Giggs bulunuyor. Giggs 1993'teki maç için şunları söylemişti :

Dün gibi aklımda. Asla unutulmayan anılar vardır ya bu da onlardan biri. O gün, taraftarlar, takım otobüsüne çeşitli maddeler fırlatmıştı. Bizi uyutmamak için otelin önünde gece boyunca tezahürat yapmış ve odadaki telefonları arayıp durmuşlardı



Gary Neville 2011 Yılında Yayımladığı "Red" Adlı Kitabından O Günden Bahsetmiş!

İşte kitapta yazılanlar :

Ali Sami Yen stadında oynuyorduk ve bütün Galatasaray taraftarları bu maç için hazırdı. İlk maçta taraftarlarından biri sahaya girmişti. Peter Shmeichel onu kovalayıp yere sermişti. Şimdi sahaya giren taraftardan binlercesi bize cehennemi hazırlamıştı. Maçtan bir buçuk saat önce, tüm taraftarlar coşmuştu.Stadyum yanıyormuşçasına, bir çok yerde meşaleler ve dumanlar vardı. Maç sırasında taraftarların tezahuratından bir tek kelime anlamıyorduk fakat 'Huzur içinde yat Manchester United (R.I.P. Manchester United)' yazılı pankartı gördüğümüzde herhangi bir tercümana ihtiyaç duymadık

 Neville, kitabın başka bir bölümünde de San Siro'da çıktıkları bir Şampiyonlar Ligi maçındaki atmosferden bahsederken, "Galatasaray ile oynadığımız maçtan beri böyle yüksek sesli bir gürültü duymamıştım" ifadesini kullanarak Ali Samiyen Stadı'ndaki atmosfere gönderme yapıyor.

Adsız
 
 
OrtayiPisletenV1 - Copyrgiht 2013 - Tüm haklarımı annem kaldırdı - Tema Yapımcısı: TanerC.