Kendi tecrübelerime dayanarak daha önce şöyle bir yazı yazmıştım. Yazıda LYS'nin öneminden bahsetmiştim. Aynı yazıda YGS sonrası öğrencilerde oluşacak ruh hallerinden ve LYS çalışmalarından kopma noktasına kadar geleceklerinden değinmiştim. Ayrıca, YGS sınavının sadece bir moral bozma sınavı olduğunu söylemiştim. %90 ihtimalle haklı çıktım ve şuanda burada olduğuna göre, sen de aynı durumdasın sanırım.
1. aşama sınavının sonuçları açıklandıktan sonra sadece sen değil, hiç bir öğrenci kendi durumundan memnun değildir. 300 alan öğrenci de durumundan şikayetçi 410 alan adam da durumundan şikayetçi! Bu durum öğrencilerin %80'inde görülür diye düşünüyorum ben, yine tecrübelerime dayanarak. O yüzden derin bir nefes al, rahatla ve aldığın puanla yetinemesini bil bence. :)
Sınav sonrası Ders Çalışma İsteğinin Azalması ve LYS'den Umudu Kesme Durumu
İlk önce sizi size anlatayım, ruh halinizi tahmin edeyim daha sonra da bu durumdan sizleri kurtarmaya çalışacağım. :)Öğrencinin bu duruma karar vermesinin asıl sebebi ise, YGS'de yaşadığı moral bozukuluğu ve 2. aşama sınavı olan az bir zaman kalmasından dolayı konularının yetişmeyeceğini düşünmesi. Bu tür düşünceler öğrenciyi hedefinden uzaklaştırır ve strese doğru sürüklerken öğrenci de bir sonraki sene için kendini motive edip "Ben zaten seneye kalcam." diyerek etrafındakilere ve en önemlisi de ailesini bu düşünceyi alıştırmaya çalışır.
Yapılan en büyük hatalardan birincisi, YGS sonucunu deneme sınavı sonuçlarınız karşılaştırıp kendi kendinizi moral olarak egale etmenizdir. Halbuki ÖSYM'nin yaptığı sınavlarda puanın hiçbir önemi yoktur. Önemli olan sınav sıralamınızdır. Puanlar sadece formalitedir. Sınavda ne derece başarılı olduğunuzu sıralamız belirleyecektir. Bu sebeple moral bozmak gereksiz bir durumdur. Yapılan bir diğer hata ise, geçmiş yılların üniversite/bölüm puanlarına bakarak "Off.. Ben kesin bu sene kazanamam." deyip çalışmalarınızı erken bırakmaktır. Bu da çok gereksiz bir takıntıdır. Çünkü her sene öğrencilerin başarısına göre o sıralamar ve puan değişiyor. Siz girdiğiniz seneden sorumlusunuz, daha önceki senelere ait puan ve sıralamalardan değil! O puan katalogları sadece, sizlerin üniversite ve bölümlerin puan, sıralama, kontenjan durumu hakkında ve ayrıca hangi üniversitede hangi bölümlerin olduğunu görmeniz açısından fikir sahibi olması için basılmaktadır. Sınava girdiğinz puanlar o puan kataloglarını kıyaslayıp, "LYS'den de bu kadar alsam, okuldan da bu kadar gelse şu kadar puan eder ve kesin XXX üniversitenin XXX bölümüne gidebilirim." şeklinde düşüncelere kapılmak çok yanlış ve boşa zaman kaybıdır. İlk önce bu paragrafta yazdıklarımı düşünün ve bu saçma sapan düşünceleri kafanızdan atın. Heaa ayrıca, hiç kimseyle kendinizi kıyaslamayın. Kendi rakibiniz sizsiniz.
...Ve unutmayın ki, (YGS ile öğrenci alan bölümler hariç) YGS sonucuna göre değil, Lisans Yerleştirme Sınavı sonucuna göre yerleşeceksiniz. [Adından da belli değil mi zaten:)]
[ Bir önceki yazımda ilk önce LYS'yi halledin; diğer sınavı sonraya bırakın demiştim halbuki. Umarım kazanırsın ama bir sonraki seneye kalacaksan sana şu yazımı okumanı tavsiye ederim. :) ]
Çalışmayı Bırakmayan Kazanır! Ders Çalışma İsteği Nasıl Geri Kazanılır?
Bu büyük yarışı sonuna kadar mücadele edenler kazanacaktır. Şuana kadar yaptıklarımıza ve yapamadıklarımıza kafa yormamın anlamı. Eksiğiniz var yada yok. Şimdi bunu düşünme zamanı değil. Üniversiteyi, Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı sonuçlarından dolayı moral bozan, karamsarlığa kapılan değil, çalımayı bırakmayanlar kazanıyor. (Ha bir de hedefi olmayan aylaklar var. Ne olursa olsun yazıp gidenler. Onlar istisna. :) )
LYS çalışmalarından kopmamak için tavsiyelerde bulunmam gerekirse...
- İlk sınav olan sizden 50 puan önde olan arkadaşınızı bu sınavda yapacağınız bir kaç soru ile rahatlıkla geçebilirsiniz. Çünkü LYS'nin yerleştirme puanına etkisi daha yüksektir.
- LYS, YGS'den daha basit bir sınavdır. Biliyorsan, yaparsın. Şaşırtma, mantık zorlayıcı sorular vs. yoktur. Soruları biraz dikkatli okumanız yeterli olacaktır.
- Hedeflerinizi çok yüksek tutmayın. Kendi seviyenizin farkında olun. Sınavlarda 400'ü bulamıyorsanız, "hedef ODTU" demeyin. Kendi performansınızdan çok yüksekte hedefler seçmek sizi ders çalışmaktan uzaklaştırır.
- Okuyacağınız bölüm hedefiniz olsun, üniversite değil. Mesela, hedefim "Bilgisayar Mühendisliği bölümü" veya "Hemşirelik" şeklinde olsun.
- Bölüm olarak ne istediğinizi belirledikten sonra 3. maddede de bahsettiğim gibi "kendi performansınıza göre" o bölümü okuyacağınız üniversiteleri belirleyin. Örneğin, sınavlarda 300-400 civarı puan yapıyorsanız "Hedef : ODTU mühendislik" ise, bu size de inandırıcı gelmeyecektir. Fakat; "Hedef : Mustafa Kemal Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği" şeklinde bir hedef belirlerseniz ona ulaşabilme ihtimaliniz olduğu için, çalışmak için kendinizde güç bulabilirsiniz. (Ayrıca, gitmek istediğiniz üniversiteleri, ili vs. araştırın.) Üniversiteyei kazanıp, istediğiniz bölümde okuduktan sonra gittiğiniz üniversitenin büyüklüğünün veya isminin ün yapmış olmasının da pek bir önemi kalmıyor. Kazandıktan sonra bunu siz de farkedeceksiniz. Hemen şimdi bir hedef belirleyemeye başlayın bence. :)
- Hedef belirleken, kesin şu düşünce aklınızdan geçecektir : "Eyvah! Daha bir sürü konu var, kesin yetiştiremeyeceğim! 2 ay gibi bir sürede bu konular yetişmez ki." düşüncesine kapılmayın. Bitirmek zorunda değilisiniz. (Hedefinizi seçerken bu tür ihtimalleri de göz önüne almanızda fayda var.) Kendinizi buna mecbur etmeyin. Bitirebildiğiniz kadar bitirin. Sınava girin ve yapabildiklerinizi yapın. Yetişmeyen konular hakkında sadece fikir sahibi olsanız yeter. En azından o konuyla ilgili kolay soru gelirse kaçırmazsınız.
Bu yazım umarım sizde ders çalışma isteği uyandırır. Aklınıza takılan tüm soruları ve düşünceleri alt kısma yorum olarak bırakabilirsiniz. İyi çalışmalar... :)
0 yorum: