ZAMBAK 10.SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI CEVAPLARI
1.SUNUM
Hazırlık
Bu hikâyeden ne anladığınızı arkadaşlarınızla paylaşınız.
CEVAP: Kahraman, iş hayatının önemli bir ihtiyacı olan para sayma makinesini ülkemize getirtmek ve ilgili kişilere güzel bir tanıtım, sunum ve reklam yapmak suretiyle büyük miktarda para kazanmaya başlıyor. Yani anlatılmak istenen; girişimcilik ruhu taşıyan insanların, toplumun ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri topluma kazandırmak için o ürün ve hizmetleri en güzel bir şekilde tanıtması, sunması ve reklamını yapması sonucunda çok kazanç elde edeceğidir.
Teknik ve teknolojik imkânlar iş kalitemizi ve iletişimimizi nasıl etkiliyor? Örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP: Genellikle olumlu etkiliyor. Televizyon ve radyoda yapılan reklamlar sayesinde her türlü ürün tanıtılmakta, bilgisayar ve internet sayesinde muhasebe ile ilgili işler rahatlıkla yapılmakta, alış veriş iletişimleri gerçekleştirilmekte, cep telefonları sayesinde istediğimiz kişilere anında ulaşabilmekte, 3G teknolojisi sayesinde uzaktaki tanıdıklarımızla yüz yüze görüşebilmekteyiz. Yani teknik ve teknolojik imkânlar sayesinde hem zaman hem maddi tasarruf yapılmakta ve iş kalitemizi artırarak iletişimimiz kolaylaşmaktadır. Ancak her şeyde olduğu gibi bu hususta da olumsuz bazı yönler tartışma konusu olabilmektedir.
Yukarıdaki sözlerden anladıklarınızı sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
CEVAP:
Mustafa Kemal Atatürk, bu sözle medeniyetin önemini vurgulamakta ve medeniyetin gereklerinden uzak kalan insan ya da toplumların çok zarar göreceğini ve dışlanacağını hatırlatmaktadır. Martin Luther King ise, hangi meslek grubuna mensup olursa olsun toplumda herkesin yaptığı işi en mükemmel bir şekilde yapması gerektiğini vurgulamaktadır.
Firmalar ürünlerinin satışı için reklamlara büyük bütçeler ayırıyor. Sizce ürün satışında reklam önemli midir? Düşüncelerinizi belirtiniz.
CEVAP:
Elbette ki önemlidir. Reklamlar sayesinde müşteriler ürünleri en kestirme yoldan tanımakta ve etkilenmektedir.
Sunum ne demektir? Araştırınız.
CEVAP:
Yaşadığımız toplumda her an insanlarla iletişim içindeyiz. Konuşurken, yazarken, bakarken, kısaca her zaman bir iletişimle, bir sunumla karşı karşıyayız.
Lokantayı seçerken bile garsonların servisine dikkat ederiz. Garsonun dış görünüşü, işteki ustalığı, müşteriye karşı tavrı o lokantayı seçmemizde birinci derecede etkilidir. Yemekler çok güzel ve kaliteli olabilir; ancak onu sunan gerektiği gibi ve estetik bir şekilde sunmuyorsa; kendisi bal, yüzü sirke satıyorsa, yemekler ne kadar kaliteli olsa da bir daha orayı tercih etmeyebiliriz.
Ayrıca; toplum içinde yaşadığımız için edindiğimiz bilgileri başkalarıyla paylaşma ihtiyacı duyarız. Bilgiyi paylaşma şekli de insanın özelliklerine (bilgi düzeyi, konuşma biçimi, yaşam biçimi, eğilimleri, ihtiyaçları, zevkleri vb) göre farklılıklar gösterir. Bilgiyi sunma şekli o bilginin değeri artırabildiği gibi azaltabilir de. Örneğin; herkesin ev içi eşya düzeni birbirinden farklıdır. Kim eşyalarını kullanışlı, estetik ve düzenli yerleştirirse onun evi daha güzel ve rahat gelir bizlere. Burada da eşyalar aynı, fakat sunu şekli farklıdır. Bilginin aktarımı, sunumu da aynı öneme sahiptir.
Bilgi; doğru kullanıldığında, dil kurallarına dikkat edilerek aktarıldığında, dinleyeni veya izleyeni sıkmayacak, usandırmayacak, rencide etmeyecek bir üslupla sunulduğunda, delil ve kaynaklarla güçlendirildiğinde değer kazanacaktır. Bilgiyi kuru, alelade, düz bir anlatımla değil de göze ve kulağa hitap eden materyallerle destekleyerek sunduğumuzda değeri daha da yükselir.
Öğretmenler de derslerde CD, VCD, tepegöz, sinevizyon, slayt, internet, bilgisayar gibi teknolojilerden yararlanarak dersi daha iyi sunmak için gayret ederler ve öğrencilerin dersi daha iyi anlamalarını sağlarlar.
Bir topluluğun önünde konuşma yapmak, insanlara hitap etmek, görüşlerimizi ya da çalışmalarımızı dinleyenlere etkili biçimde aktarabilmek gerek eğitim hayatımız boyunca gerek gelecekte iş yaşamımızda bizim için büyük önem taşıyor ya da taşıyacaktır. Yapacağımız sunum ne kadar etkili olursa, düşüncelerimizi aktarmada bazen de dinleyicileri ikna etmede o kadar başarılı oluruz.
Sonuç olarak hayatımızın her köşesinde karşılaştığımız sunum konusunu bilmek ve en etkili biçimde kullanmamız gerekir.
Buna göre sunum; bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalardır.
Metin İnceleme
- Bilgisayar, ışık ve görüntü sağlayan aletlerin öğrenmeye getirdikleri kolaylıklardan hareketle iletişim ile teknolojik gelişme arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
- CEVAP:
- Konuşmacı, iyi hazırlanmış görsel bir malzemeyi konuyla güzel ve uyumlu bir şekilde kullandığı zaman başarılı olur. Aksi durumlarda görsel araçlar dinleyicinin dikkatini dağıtabilir. Başka konuşmacı görsel malzeme kullanıyor diye değil, sizin konuşmanız görsel malzeme gerektiriyorsa kullanmalısınız.
- Sayılar, söylendiklerinde anlaşılmaları güç şeylerdir. Görsel olarak sergilendiklerinde daha kolay anlaşılır. Konuşmada; %55 görüntü, %38 ses, %7 sözler etkili olduğuna göre buradan bilgisayar, ışık ve görüntü sağlayan aletlerin öğrenmeye getirdikleri kolaylıklar daha iyi ortaya çıkar. Dolayısıyla iletişim ile teknolojik gelişme arasında doğrudan ve güçlü bir ilişki bulunmaktadır.
- Gönderici her türlü iletişimde bir konudaki birikimini ve hazırlığını alıcıya hangi araçları kullanarak iletebilir? Maddeler hâlinde sıralayınız.
- CEVAP:
- Ünümüzde her türlü teknolojik alet iletişimde kullanılmaktadır. Cep telefonu başta olmak üzere CD player, bilgisayar, internet, mikrofon, sinevizyon, ses sistemi, sinevizyon perdesi, video-tv…
- Sunum konusundaki araştırmanızı arkadaşlarınıza okuyunuz. Sunumda dinleyici kitlesinin ne gibi özellikleri olduğunu ve teknik imkânlardan nasıl yararlanıldığını belirtiniz.
- CEVAP:
- Başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle sunum yapan ile dinleyici arasında sağlıklı bir iletişim kurulmalıdır. Bunun için de dinleyici kitlesi sunumu dinlemek üzere hazırlıklı gelmeli, gerekirse teknik imkânlardan da yararlanmalıdır. Mesela; kâğıt ve kalem ile bazı notlar almak veya ses kayıt cihazı ile konuşmacının konuşmasını kaydetmek isabetli olur.
- Hangi konularda sunum yapılabilir? Bu konuları nasıl gruplandırabilirsiniz? Düşüncelerinizi belirtiniz.
CEVAP:
He türlü sosyal, siyasal, kültürel, mesleki ya da teknik konuda sunum yapılabilir. Bunlar aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:
- Anket sonuçlarını ifade eden sunum
- Önemli noktaları öne çıkaran sunum
- Bir araştırmayı sunan sunum
- Bilgiyi yenileyen, pekiştiren, hatırlatan sunum
- Bir çalışma sonucunu açıklayan sunum
- Önemli olay ve olguları dile getirmek üzere hazırlanan sunum
- Sunum yapmanın amacı ne olabilir? Metinden hareketle açıklayınız.
- CEVAP:
- Sunum yapmanın amacı, dinleyiciye bir konu hakkında etraflıca bilgi verme ya da dinleyiciyi konuya inandırmadır. Ayrıca duygu ve düşüncelerimizi, tasarılarımızı birbirimizle paylaşmak, bilgi aktarmak ve iyi bir iletişim kurmak için de sunum yapılır.
- Sizce hazırlanmış bir metni okumakla aynı konuda bilgi verici konuşma yapmak arasında nasıl bir fark vardır? Dinleyici üzerinde hangisi daha etkili olur? Düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
- CEVAP:
- Hazırlanmış bir metni okumak dinleyici için soğuk, itici, samimiyetsiz ve bıktırıcı olabilir. Göz teması kurulmadan yapılan bu tür iletişim yöntemleri sağlıklı olamamaktadır. Oysaki aynı konuda yapılan bir bilgi verici konuşma daha samimi ve etkili olmaktadır.
- Yapılan konuşmada slaytların işlevi ve önemi nedir? Slaytın az veya çok olması konuşmacı ve din leyiciyi etkiler mi? Açıklayınız.
CEVAP:
Slaytlar, bilginin aktarılmasında ve özetlenmesinde çok önemlidir. İşlenecek konunun mahiyeti, kullanılacak zaman ile dinleyicinin eğitim ve kültür durumuna göre slaytların sayısı ayarlanabilir. Ancak genellikle sayısı çok olan slaytlardan oluşan sunumlar hem konuşmacı hem de dinleyici açısından yorucu olabilmektedir.
8. Araştırmalarınızdan ve yukarıdaki metinden hareketle Atatürkçülüğün Türk toplumu için önemi ni belirtiniz.
CEVAP:
Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Olumlu düşünen bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken “Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi?” diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce bilinmemesini tercih edecek karakterde bulunanlardır... “Memleketin ve milleti mutluluğunu düşünmekten çok kendini düşünür; o adamın değeri ikinci derecedir. Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak kendi kişiliği ile ayakta tuttuğunu zanneden adamlar, milletlerin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini, yaşamak ve ilerlemek imkânlarına kavuştururlar. Türk toplumu için çok önemli bir yere sahip olan Atatürkçülük:
- Devlet hayatını ve toplumun fikir hayatını kapsar.
- Milletin bugün ve gelecekte bağımsızlığını, huzur ve refah içinde olmasını amaçlar.
- Millet egemenliği esasına dayanır.
- Milli birlik ve bütünlüğe önem verir.
- Yurtta ve dünyada barışın korunmasını amaçlar.
- Millete ve insanlığa hizmet etmeyi en büyük mutluluk sayar.
Anlama ve Yorumlama
2. etkinlik
Dinleme ve okuma arasında bilgi aktarılması açısından nasıl bir fark olduğunu açıklayınız.CEVAP:
Okuma sonucu % 10 iken, dinleme sonucu bilginin hafızada kalma oranı ise % 20’ye çıkmakta ve verim artmaktadır.
Bir metni okumakla o metin hakkında bir konuşma hazırlayıp sunmak arasında nasıl bir fark vardır? Yukarıdaki sonuçlardan hareketle açıklayınız.
CEVAP: Bir metni okumakla bilginin hafızada kalma oranı % 10 iken, o metin hakkında bir konuşma hazırlayıp sunmak sonucunda bilginin hafızada kalma oranının % 70’e çıktığı görülmektedir. Yani insan, konuşma yoluyla başkasına aktardığı bilgileri kendi kültürüyle yoğurduğu için tecrübesini artırmakta ve aktardığı bilginin hafızasında kalma oranını artırmaktadır.
Bir metni okumakla o metni slayt ortamında izlemek arasında bilginin hafızada kalma oranı açısından nasıl bir fark olduğunu anlatınız.
CEVAP: Bir metni okumakla %10 verim sağlanırken, aynı metni slayt ortamında izlemek sonucunda bilginin hafızada kalma oranı %90’a kadar çıkmaktadır. Yani sunum yapan insan, aktardığı bilgileri kolay kolay unutmamaktadır.
3. etkinlik
(CD player)(Işık düzeni)
(Bilgisayar)
(Mikrofon)
(Sinevizyon)
(Ses sistemi)
(Sinevizyon Perdesi) (Video-tv)
4. etkinlik
Aşağıda konularına göre sınıflanmış altı farklı sunum örneği verilmiştir. Birinci konuda verilen örnekten yola çıkarak siz de diğer konuları yazınız ve bunları sınıfta okuyunuz.
dotted #aaa; padding: 0px 3px 0px 3px; vertical-align: top;">
- Anket sonuçlarını ifade eden sunum
- Bir araştırmayı sunan sunum
| |
| |
| |
| |
1. (…) Sınavlara nasıl hazırlanıyorsunuz? | |
Dershaneyle Etüt merkeziyle Kendim çalışarak Özel dersle Grup çalışmasıyla | % 56 % 1 % 40 % 2 % 1 |
2. Anlatılan dersin özetlenmesi, toplumsal bir olayın değerlendirme sonuçları…
3. Sigaranın sağlığa zararları, küresel ısınmanın dünyaya verdiği zararlar…
4. Eğitimde model insanın rolü nedir? İslami dönem Türk edebiyatında ilk eserler…
5. Yağmur sularını depolamak suretiyle bahçe sulaması yapmak, Ay’a daha hızlı nasıl gidilebilir, …
6. İstanbul’un fethinin Türk ve dünya tarihi açısından önemi, Dünya basketbol şampiyonasında milli takımımızın başarısı, …
Ölçme ve DeğerlendirmeA. Cümlelerdeki boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz.
♦ Sunum, insanların bilinçli olarak aynı amaçla bir araya geldikleri bir buluşmadır.
- Sunumda malzemeleri bir başkası kullanacak ise konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasın da eşgüdüm / uyum kaçınılmazdır.
- Slayt, üzerinde durulacak hususları bir düzen içinde hatırlatan kısa ifadelerden oluşmalıdır.
- Dinleyiciler de slaytlardaki cümleleri dikkatle okuyabilmeli / takip edebilmelidir.
- Slayt metinleri konuşmacı ile dinleyiciyi birleştiren bir çizgi olarak kabul edilebilir.
♦ Konuşmacıyı dinlemeye gelenler konu hakkındaki ön bilgisi olan ve konuyla ilgi duyan insan kitle sidir.
B. Sunumla ilgili yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( Y ) Sabit ve sağlam durmak sunuma güç verir. Çünkü hızlı hareket dinleyicileri kaygılandırır.
( D) Sürekli notlara bakmak dinleyicilerin zihninde soru işaretleri meydana getirir.
( D ) Dinleyicileri karşımızza alacak ifadelerden kaçınılmalı.
( Y ) Dinleyicilerin soru sormalarına fırsat verilmemeli.
( D ) Anlatacağımız konuya hâkim olmak bizi rahatlatır.
( D ) Işık, ses, oturma düzeni açısından salon, sunumdan önce kontrol edilmeli.
( D ) Sorular için ayrıca zaman ayrılmalı.
( D ) Sunum esnasında salonda sürekli sessizlik olmalı.
( D ) Olumsuz ifadelerden kaçınılmalı.
( D ) Kendimiz değil sunum ön plana çıkarılmalı.
( D ) “-mış,-miş” gibi ifadeler sunuma hikâye havası verir, bu ifadeler sürekli kullanılmamalı.
( Y ) Söz hakkı isteyen herkese mutlaka söz verilmeli.
C. Aşağıdaki şemayı tamamlayınız.
Sunumun Hazırlık Aşaması Sunumun Planlanması
1. Konu tespit eder. 1. Giriş, gelişme, sonucu planlar.
2. Hedefini belirler. 2. Bilgi ve belgeleri toplar.
3. İyi bir planlama yapar. 3. Görsel, işitsel araçları hazırlar.
4. Dinleyici hakkında bilgi edinir. 4. Sunum yöntemini belirler.
D. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Sunum yapacak kişinin konuşma anında ses tonuna, jest ve mimiklerine, sahneyi veya kür süyü rahat kullanmaya; dinleyicilerle, başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle iletişim kurmaya; ses ve kelimeleri doğru telaffuz etmeye özen göstermesi gerekir. Sunumda, gerektiğinde daha önce hazırlanmış bazı bel gelerin, grafiklerin ve şekillerin kullanılabile ceğini bilmeli.
Bu parçadan sunumla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
- Jest, mimik ve tonlamaya dikkat edilmelidir.
- Dinleyiciler karşısında rahat olunmalıdır.
- İletişim kurarken vücut dilini iyi kullan malıdır.
- Sunumu destekleyen kaynakları mutlaka kullanmalıdır.
E) Sözcükleri doğru telaffuz etmeye çalışmalıdır.
2. Sunumu yapan kişi sunumdan önce nelere, niçin dikkat etmesi gerektiğini bilmelidir. Sunum yerini daha önceden görmesinin, prova yapmasının, kullanacağı malzemenin kontrolünü kendisinin gerçekleştirmesinin yararlı olacağını; sunum esnasında ciddi, ağırbaşlı, temiz ve derli toplu görünümün önemli olacağını unutmamalıdır.
Sunum yapan kişinin dikkat etmesi gere kenlerle ilgili olarak aşağıdakilerden han gisi üzerinde durulmamıştır?
- Sunum yerini önceden görmesi gerektiği
- Prova yapması gerektiği
- Ciddi ve ağırbaşlı olması gerektiği
- Temiz ve derli toplu olması gerektiği
- Her şeye dikkat etmesi gerektiği
3. Sunum yapacak kişinin, sorulara hâkim ol ması, gereksiz ayrıntılara ve tartışmalara gir meden cevap vermesi, ilgisiz soruların konu dışı olduklarını belirtmesi gerekir. Cevabını bilemediği sorular olursa konuşmada hazır bulunan yetkililerin düşüncelerine başvur malıdır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki düşünce lerden hangisine ulaşılamaz?
- Sorulara hâkim olmalıdır.
- İhtiyaç olmayan detaylar üzerinde durma malıdır.
- Dinleyenlerle söz dalaşı yapmamalıdır.
- Anlattıklarıyla ilgili kaynak göstermelidir.
E) Gerektiğinde yetkililere söz hakkı verme lidir.
4. Aşağıdakilerden hangisi sunumun özellik lerinden biridir?
- Bilgiyi pekiştirmek ve hatırlatmak için ya pılması
- Bir konunun ayrıntılarını ön plana çıkar ması
- Sadece araştırma sonuçlarını açıklaması
- Önemsiz bir olay ya da olguyu dile getir mesi
E) Bir görüşü benimsetmek amacıyla yapıl ması
2. TARTIŞMA
Yukarıdaki sözler ve hikâye hakkında ne düşünüyorsunuz sözlerde anlatılmak istenen düşünce lere katılıyor musunuz? Belirtiniz.
CEVAP: İnsan var olduğundan bu yana kendisi ve çevresiyle ilgili olup bitenleri hep merak etmiştir. Bu merakını gidermek için de sürekli araştırmış, bilgi sahibi olmuş ve eksik taraflarını tamamlama fırsatı elde etmiştir. Araştırmalarının yanında, içinde yaşadığı toplumun bireyleri ile de sürekli bir diyalog ve bilgi alış verişinde bulunmuştur. Roger Caılloıs’un hikâyesinden anlamamız gereken; bir kimsenin aklına gelmeyenin, aynı konuda bir başkasının aklına gelebileceğidir.
Namık Kemal’in sözü, tartışmanın önemini ortaya koyan bir sözdür. İnsanlar, farklı farklı düşüncelere sahiptir. "Akıl akıldan üstündür." derler atalarımız. Buradan hareketle farklı fikirlerin ortaya konduğu tartışmalarda bizim bilmediğimiz veya farklı açıdan bakmadığımız fikirleri görme imkânı bulabiliriz. Böylece paylaşılan bu fikirler sayesinde artılarımızı eksilerimizi ortaya koyabilir, bir uzlaşma sağlayabilir, sorunlarımızı çözebilir ve doğruya ulaşabiliriz.
Çin atasözünde ise paylaşımın bereketi hatırlatılmaktadır. Bilgi alış verişi neticesinde, herkesin bilgisine yeni bilgiler katılacağı gibi kimsenin bilgisinden de eksilme olmaz.
Sizce bu sözlerin ortak noktası nedir?
CEVAP:
Bilgi ve düşünceleri paylaşma ve görüş alış verişinde bulunma…
Bir konuyla ilgili çok farklı düşünceleri öğrenmenin insana ne gibi katkılar sağlayacağını açıklayınız.
CEVAP:
Bilgi, paylaşarak çoğalır. Eğer insanlar düşüncelerini birbirleriyle paylaşmasalardı doğru, iyi ve güzeli bulamazlardı. Bilimin ve teknolojinin gelişmesini de bu bilgi paylaşımına borçluyuz. Bütün bunlar da tartışmayla olur. Tartışma, bir nevi paylaşmadır. Her şeyin zıddıyla var olduğunu düşünürsek, tartışma da her düşüncenin karşıtını alarak zenginleşir. Tartışmayla analiz ve sentez yeteneğimizi geliştiririz. Kısaca tartışma olmasaydı fikirler gelişmez, çoğalmaz, hayat tekdüze, renksiz ve tatsız olurdu.
Metin İnceleme
- Okuduğunuz tartışmanın amacı nedir?
CEVAP:
Dilin sadeleşmesi ve özleştirme çalışmaları hakkında görüş alış verişinde bulunmak ve özleştirme konusunda aşırılık olup olmadığını ortaya koymak.
- Tartışmaların genel amaçlarını, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte arama işini göz önüne aldığınızda bu metinde tartışmanın amacına ulaşılmış mıdır? Sizce bu tartışmanın amacı nedir? Sınıfta arkadaşlarınıza anlatınız.
CEVAP:
Kısmen ulaşılmıştır. Fakat Rıdvan Çongur’un tartışma sonunda da dediği gibi süre yetersiz olduğu için karşı düşüncelere programda yer verilememiş ve karşı düşüncelere yer verme işi bir başka programa ertelenmiştir.
- Tartışmada uyulması gereken kurallar nelerdir?
CEVAP:
- Tartışmada esas olan; nezaket, düşünceye saygı, gerçeği gizlememe, saplantıdan uzak durma, muhatabı dinleme, hakaret etmeme, konu dışı çıkmama, dedikodu ve şahsiyet kritiği yapmama, örneklerle zenginleştirme, gerçeği arama çabası içerisinde olma, muhatabı alt etme hırsında bulunmama ve nefsin değil doğrunun zaferini kazanmaya çalışmaktır.
- Tartışmada ses tonunu çok iyi ayarlamalı, muhatabın kişiliğiyle düşüncesini birbirine karıştırmamalı, kırıcı ve öfkeli olmamalıdır. Her insanın hata edebileceğini düşünmeli, değer verip kabul ettikleri büyüklerine hakaret etmemeli, onları hafife almamalı, söz hakkımızı mutlaka değerlendirmeli, söz kesmemeli ve sözümüzün kesilmesine izin vermemeli, fikirleri sonuçlandırmadan başka konuya geçmemeli, damdan dama atlamamalı, bir konuyu neticeye tam kavuşturmalı, tartışmayı kazanmaktan önce, muhatabımızı kaybetmemeye gayret etmelidir. Muhatap kazanılacaksa, tartışmayı kaybetmek onu kaybetmekten daha faydalıdır. Tartışma boyunca sürekli sakin olmalı, kızmamaya çalışmalıdır.
- Yanlış cevap vermektense susmak daha iyidir. Sorulara mantıklı cevaplar vermeli sürekli soğukkanlı olmalıdır. Bilgiler sürekli yenilenmeli ve kendimize güvenmeyiz; güvenmek baştan kazanmaktır. Sağlam bilgi sağlam sonuçtur. Sözün çokluğu değil çarpıcı ve vurucu olması önemlidir. Kaynaklı konuşmalı; kaynağı kuvvetli olanın görüşü de kuvvet kazanır.
- Eleştirmek için eleştirmemeli, muhalefet olsun diye karşılık vermemeli, gerçekler bizim istemediğimiz gibi dahi olsa kabul etmelidir. Gerçekler tartışılmalı, kişiler değil; kişiler değil, gerçekler aranmalıdır.
- Muhatabımız konuşurken notlar almalı, neye ve nasıl cevap vereceğimizi önceden tasarlamalıyız. Bize sorular sorulmadan önce, biz kendimize sorular sorup cevaplarını aramalı ve araştırmalıyız.
- Dinleyici kitlemizi ön planda tutmalıyız. Onları da muhatap olarak düşünmeli, yeni fikirler ortaya koymalıyız.
- Tutarlı olmalı, kelimeleri özenle seçmeliyiz. Cümle tekrarlarından kaçınmalı, sözümüzü destekleyip güçlendirecek muhaliflerden de deliller getirmeliyiz.
- Kendinize aykırı düşmemeliyiz; geçmişimize, değerlerimize, toplumumuza ters düşmemeliyiz.
- Başlangıç ile sonuç arasında bir uyum ve bağlantı oluşturmalı, sonuçta tüm konuşmalarımızın ana iskeletini özetlemeli; duyguları harekete getirip delil olarak sunduğumuzda delillere ve yaşanmış olaylara dayandırmalı, buluş ve tespitlerimizin kendimize ait olması önemlidir.
- Bakış ve değerlendirmelerimiz görüş olmalı, gözlemlerimiz görmeye dayanmalı. Düşünmeli, düşündürmeli.
- Mimiklerimize çok dikkat etmeliyiz. Sözlerimizi mimiklerimiz ve duruşumuz tamamlamalı.
- Bazen yanlış düşünceleri toptan atmaktansa onları ayıklamalı, bu konuda seçici olmalıyız.
- Mukayese yapabilmeliyiz. Muhatabımıza düşünme ve düşünce payı bırakabilmeliyiz.
- Muhatabımıza hedef göstermeliyiz, hedefe gitmesinde ona rehber olmalıyız. Hemen hedefe götürmeye çalışmamalıyız; zira 40 senede hedefe varamayanı 40 dakikada hedefin kendisine ulaştıramayız, ancak gösterebiliriz.
- Muhatabımıza karşı insaflı olmalıyız. Davamızı savunmalı; karar vermeyi ise muhatabınıza bırakmalıyız. Kararsızlığını kendisi karar kılsın, kararlaştırsın.
- Mutlaka faydalı olacağımızı düşünmeliyiz. Yaşanmış hayattan örnekler sunmalıyız. İşleyeceğimiz konular gündemi yakalamalı ve ilginç olmalıdır. Herkesin seviyesi esas alınmalı ve ona göre konuşmalıdır. Gerekirse muhatabın seviyesine inmelidir. Dinleyici kitlesi hesap edilip, kendi memnuniyetimizden çok onların memnuniyeti de düşünülmelidir.
- Tartışma eğlendirmekten ziyade eğitici olmalıdır. Sonuçta herkes bir şeyler almış olmalı.
- Tartışmada peşin hükümlü olmanın, bilinen şeyleri tekrar etmenin, konu dışına çıkmanın tartışmaya zarar vereceğini düşünüyor musunuz? Belirtiniz.
CEVAP:
Peşin hükümlü ve kısırdöngü içinde olmak, demagoji ve laf kalabalığı yaparak konu dışına çıkmak elbette ki tartışmaya zarar verir.
- Metinden hareketle tartışmayla ilgili hangi özellikleri çıkarabileceğinizi belirtiniz.
CEVAP:
- Tartışma, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte aramaktır. (Doğru, iyi ve güzelin zamana bağlı olduğunu unutmamak gerekir.)
- Tartışmada; karşılıklı saygı ve hoşgörü, nazik, toleranslı, sabırlı olma; konuşma kurallarına, verilen zamana ve sıraya uyma amaca ulaşmada yararlıdır.
- Tartışmada bir konuda edinilmiş peşin hükümlerin, önceden alınmış kesin kararların, bilineni farklı cümlelerle devamlı tekrar etmenin, konu dışına çıkmanın tartışmaya yarar sağlamayacağı açıktır.
- Tartışmayı yöneten bir başkana ihtiyaç vardır. Başkanın; konuyu ortaya koyup sınırlaması; konuşmacıların konu dışına çıkmalarını, konuyla ilgisiz ve gereksiz konuşmalarını engellemesi, konuşmacıların birbirini suçlamaya yönelik konuşmalarına izin vermemesi, tartışmanın kurallarına uygun yürütülmesini ve bir sonuca ulaştırılmasını, bu sonucun da bir rapor haline getirilmesini sağlaması gerekir.
- Bazı tartışmaların sonuçları yalnızca basın aracılığıyla duyurulur; bazıları ise basına ve halka açık olur. Dinleyicilerin huzurunda, dinleyiciler için gerçekleştirilen bu tartışmalarda konuşmacılar tartışma konusundaki bilgi, birikim, görgü, düşünce ve kanaatlerini halka iletirler; onları bilgilendirmeyi, yönlendirmeyi amaçlarlar. Bu tip tartışmalarda kamuoyu yaratma endişesi konuşmacı-dinleyici ilişkisini belirleyen önemli faktördür. Tartışmalar düzenleniş amaçlarına, hedef dinleyici kitlesinin zevk, kültür ve anlayışına göre değişik nitelikler kazanır.
- Tartışmada konunun güncel olması, tartışılacak yönlerinin bulunması, farklı düşüncelerle de yorumlanabilmesi önemlidir. Metinden hareketle tartışmanın konusunu açıklayınız.
CEVAP:
Metinde, eskiden de tartışılan ancak son yıllarda çokça gündeme gelen konulardan biri tartışılmakta: “Dilin sadeleşmesi, özleştirme çalışmaları ve özleştirmede aşırılık.”
- Dilin şiirsel, duygusal, öğreticilik gibi işlevleri vardır. Bu metinde dil hangi işlevde kullanılmıştır? Bunu nereden anlıyorsunuz? Düşüncelerinizi açıklayınız.
CEVAP:
- Tartışmalarda dil, genellikle “göndergesel” ve “anlatımsal” işleviyle kullanılır. Hatta çoğu zaman dilin çift işlevliliğinden söz edilebilir. Mesela; metindeki: “Eskiden bilim ve sanat dilleri, Batı’da Latin köklerinden alınıyordu, Doğu’da da Arap köklerinden alınmakta idi. Bu diller, onları kullanan milletler için yabancı olduklarından çok zor hazmediliyor, zor benimseniyordu. Bunlar yığın hâlinde olursa o metin, gene o devirlerde de anlaşılmıyordu.” cümleleri dilin göndergesel işlevi olan cümlelerdir.
- “Sayın dinleyiciler, dilimizin özleştirilmesi konusunda tartışmalara yer verdiğimiz bu programımızın ilkinde, bu dil tartışmalarına sizlerin de yazı ile katılabileceğini duyurmuştuk, hatırlayacaksınız. İşte bu akşam sunduğumuz “Ana Dilimiz” programını, siz sayın dinleyicilerimizin sorularına, özleşme konusundaki düşüncelerine ayırdık. Öyle sanıyoruz ki gerek Türkiye radyolarına gerekse Türk Dil Kurumuna mektupla başvuranlardan birçoğu, az sonra dinleyeceğiniz bu programda sorularının cevabını alacaklar.” cümlelerinde ise dil, anlatımsal işleviyle kullanılmıştır.
- Tartışmalar yazılı metne bağlı kalınmadan yapıldığı için cümlelerde anlatım bozuklukları olabilir. Metinde anlatım bozukluğu olan cümleler varsa bunları söyleyiniz.
CEVAP:
Bu metinde, konuşmacılar zaten “dilin doğru ve güzel kullanılması gerektiği” konusunda hassasiyetlerini dile getirmektedirler. Dolayısıyla konuşmacıların göze çarpacak nitelikte bir anlatım bozukluğu yaptığı söylenemez.
- Okuduğunuz metinde yeteri kadar açıklık, akıcılık, duruluk ve yalınlık var mıdır? Varsa örnekleriy le açıklayınız.
CEVAP:
Bu metindeki cümlelerin birçoğu “açıklık, akıcılık, duruluk ve yalınlık” özelliklerini taşımaktadır. Ancak önce bu özelliklerin ne anlama geldiği hususunda kısaca bilgi verelim:
- Açıklık: Bir konunun herkesin anlayabileceği, aynı anlamı çıkarabileceği biçimde aktarılmasıdır. Farklı yorumlara açık değildir. Örnek: “Elimde, Türk Dil Kurumuna gönderilmiş, bu programla ilgili bir mektup var. Adana Zirai Mücadele Enstitüsünde çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Hüsnü Eron yazmış.”
- Akıcılık (Pürüzsüzlük): Söyleyişin pürüzsüz olması, bir yazının kolayca ve zevkle okunmasıdır. Uzun cümlelerde aynı hece ve eklerin tekrar edilmesi akıcılığı bozar. Örnek: “Eski Türkçe, nereye kadar gider? Ziya Gökalp’ın kastettiği Eski Türkçe, sanıyorum ki ta ‘Orhun, Uygur’ metinlerine gider. Biz oraya kadar uzanmıyoruz. Eski Osmanlıcaya gidiyoruz. Ziya Gökalp’ın de Eski Osmanlıca kelimelerin canlandırılmasında bir sakınca görmediğini sanıyorum. Çünkü bu kelimeler yüzyıl farkıyla bugün de kullanılmaktadır veya yerinde bırakılmıştır.”
- Duruluk (yalınlık): Parçada veya cümlede gereksiz sözcük kullanılmamasıdır. Örnek: “Radyolarımızın dilini büyük ölçüde beğeniyorum. Bu arada seçtiği konuları, programları da beğendiğimi belirtmek isterim. Ama arada yersiz programlar da çıkmıyor değil.”
- Tartışmalarda genelde dilin hangi işlevinin ön plana çıktığını belirtiniz. Okuduğunuz tartışmada dil hangi işlevde kullanılmıştır?
CEVAP:
Tartışmalarda dilin genellikle “göndergesel” ve “anlatımsal” işlevi ön plana çıkmaktadır. Okuduğumuz tartışmada da dilin bu işlevleri kullanılmıştır.
Anlama ve Yorumlama
1. etkinlik
Yeterli | Çok İyi |
X | |
X | |
X | |
X | |
X | |
X | |
X |
Tartışma başkanının görevleri nelerdir? İnceleme metninden hareketle değerlendiriniz.Tartışma Başkanının Görevleri: Yetersiz
Konuyu genel hatlarıyla belirleme
Konuşmacıların konu çerçevesinde kalmalarını sağlama
Söz dalaşmalarına izin vermeme
Tartışmayı kurallara uygun yürütme Bir sonuca ulaşıp sonucu rapor etme
Süreyi aşan tartışmacıları uyarma
Tartışmacılara karşı tarafsız davranma 2. etkinlik
Tartışma iki veya daha fazla kişinin belli bir konuda düşüncelerini sergileme yoluyla fikir alışverişinde bulunmalarıdır. Buna göre aşağıda boş bırakılan yerlere tartışma sürecinin aşamalarını uygun şekilde yazınız.
1. Tartışma problemlerinin seçimi: Tartışma problemi seçilirken katılımcıların ilgi ve tutumları ile konuyla il gili ön bilgileri göz önünde bulundurulmalıdır. Konu katılımcılar için ilgi çekici olmalı ve katılımcılar tar tışmaya karşı güdülenmelidir. Bunun yanı sıra problem cümlesinin açık olması konuyu tam olarak belirt mesi, konuyu sınırlayabilmesi gerekir. Problem cümlesi soru ya da düz cümle olarak ifade edilebilir. An cak soru cümlesi katılımcıların ilgisini çekmede ve onları araştırma yapmaya teşvik etmede daha etkili dir.
2. Tartışmayı yönlendirecek soruların belirlenmesi: Tartışma sürecinde eğiticiler katılımcıları sorularla yönlendiremezse tartışmadan elde edilen sonuçlar hedefler doğrultusunda olmayabilir, konu dağılabilir. Bu nedenle eğiticinin tartışmayı yönlendirecek açılış, gelişme ve kapanış bölümünün anahtar sorularına önceden hazırlanması gerekir.
3. Araç ve tekniklerin belirlenmesi: Tartışma sürecinde birçok öğretim araç ve tekniklerinden yararlanıla bilir. Bu amaçla tartışmadan önce probleme uygun dramatizasyonlar yapılabilir, sergiler ve yakın çevre gezilebilir, yazılı materyaller okunabilir, radyo dinlenebilir ve film izlenebilir. Bu tür etkinlikler katılımcılar
da ortak yaşantı oluşmasına katkı yapar ve tartışmaya katılımı sağlar.
da ortak yaşantı oluşmasına katkı yapar ve tartışmaya katılımı sağlar.
4. Tartışmanın yapılacağı fiziksel ortamın düzenlenmesi: Tartışmanın yapılacağı fiziksel ortam ve katılımcı sayısı tartışmanın niteliğini etkiler. Çok kalabalık gruplarda tartışmalar bazı katılımcıların tartışma dışında kalmasına neden olur. Tartışma ortamında sağlıklı iletişim kurulmasında, katılımcıların birbirlerini görmeleri önemli rol oynar. Bu nedenle katılımcıların daire ya da yarım ay biçiminde oturmasının sağlanması gerekir.
5. Değerlendirme: Tartışma, sonunda eğitici ya da katılımcılar tarafından değerlendirilmeli ve sonucu özetlenmelidir.
3. etkinlik
Aşağıdaki özellikleri tabloda uygun yerlere yazınız.
Topluma Açık Tartışmalar (Panel, sempozyum, forum) | Topluma Kapalı Tartışmalar (MEB Şurası, Bakanlar Kurulu) |
Konuları günceldir. | Sonuçları yalnızca basın aracılığıyla verilir. |
Basın ve halk önünde gerçekleşir. | Bilgilendirme, yönlendirme amaçlanır. |
Herkese açık olarak gerçekleştirilir. | Sonuç bildirisi yayınlanır. |
Sonuçlar ayrıca duyurulmaz. | Basına ve topluma kapalıdır. |
Tartışmaya dinleyiciler de katılır. | Kamuoyu oluşturmak amaçlanır. |
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
- Tartışma başkanının konuyu ortaya koyup sınırlaması, konuşmacıların konu dışına çıkmalarını ve gerek siz yere söz sarf etmelerini engellemesi, konuşmacıların birbirini suçlamaya yönelik söz söylemelerine izin vermemesi gerekir.
- Tartışma, iki veya daha fazla kişinin belli bir konuda düşüncelerini sergileme yoluyla fikir alışve rişinde bulunmalarıdır.
- Genellikle bilimsel konularda bir program çerçevesinde uzmanların katılımıyla yapılan seri konuşmalara sempozyum (bilgi şöleni) denir.
- Oluşturulan iki grubun önceden belirlenen bir konuyu, jüri ve dinleyiciler huzurunda bir yarış ma havası içinde tartışıp sonuca bağlamalarına münazara denir.
B. Aşağıdaki tartışma ile ilgili yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( Y ) Tartışmada önceden alınmış kesin kararlar ifade edilmemeli, bilinenler farklı cümlelerle devamlı tekrar edilmelidir.
( D ) Başkan tartışmanın bir sonuca ulaştırılmasını, bu sonucun da bir rapor hâline getirilmesini sağlar.
( D ) Açık oturum, panel, sempozyum, forum gibi tartışmalar basın ve halk önünde gerçekleşir, münazara ise daha çok eğitim amacıyla sınıflarda düzenlenir.
( D ) Tartışmada konunun güncel olması, tartışılacak yönlerinin bulunması, farklı düşünce ve dikkatlerle yorumlanmaya imkân sağlaması önemlidir.
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Bir tartışmada tartışmayı yöneten bir başkana ihtiyaç olduğu; başkanın da konuyu ortaya koyup sınırlaması, konuşmacıların konu dışına çıkmalarını ve gereksiz yere konuşmalarını engellemesi, konuşmacıların birbirini suçla maya yönelik söz söylemelerine izin vermemesi gerekir. Tartışmanın kurallarına uygun yürütülmesini ve bir sonuca ulaşılmasını, bu sonucun da bir rapor hâline getirilmesini sağlaması gerektiği de unutulmamalıdır.
Bu parçada tartışma başkanının görev leriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangi sine değinilmemiştir?
- Konuşmacıları kendi anlayışına göre yö netmesine
- Konuyu ortaya koyup sınırlamasına
- Konuşmacıların konu dışına çıkmalarını en gellemesine
- Konuşmacıların gereksiz konuşmalarını engellemesine
E) Tartışmanın kurallara uygun yürütülmesini sağlamasına
2. (I) Tartışmalarda konu katılımcılar için ilgi çe kici olmalı ve tartışmaya karşı güdülenmelidir. (II) Kalabalık gruplarla yapılan tartışmalarda zamanı değerlendirmek için bazı katılımcıları tartışma dışında bırakmak ve onların görüşle rini yazılı olarak almak gerekir. (III) Başkanın tartışmayı yönlendirecek açılış, gelişme ve ka panış bölümüyle ilgili anahtar soruları önce den hazırlanması gerekir. (IV) Tartışmadan çıkarılacak sonuç önemli değildir; önemli olan tartışmacıların performansıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin han gilerinde “tartışma” ile ilgili bilgi yanlışı vardır?
A) I ve II B) II ve III C) I ve III D) II ve IV E) I ve IV
3. Dinleyicilerin huzurunda, dinleyiciler için gerçekleştirilen tartışmalarda konuşmacıların
tartışma konusundaki bilgi, birikim, görgü, düşünce ve kanaatlerini halka ilettiği; onları
bilgilendirmeyi, yönlendirmeyi amaçladığı vurgulanır. Bu tip tartışmalarda kamuoyu ya ratma endişesinin konuşmacı-dinleyici ilişki sini belirleyen önemli faktör olduğu belir tilmelidir.
tartışma konusundaki bilgi, birikim, görgü, düşünce ve kanaatlerini halka ilettiği; onları
bilgilendirmeyi, yönlendirmeyi amaçladığı vurgulanır. Bu tip tartışmalarda kamuoyu ya ratma endişesinin konuşmacı-dinleyici ilişki sini belirleyen önemli faktör olduğu belir tilmelidir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
- Halkın bilgilendirilmesinin, yönlendirilme sinin amaçlandığına
- Belli bir dinleyici kitlesi huzurunda yapıl dığına
- Dinleyicilere yönelik bir faaliyet olduğuna
- Konuşmacıların bilgi ve birikimlerini aktardığına
E) Cahil halkın belli konularda eğitilmesinin amaçlandığına
4. Tartışmanın asıl amacı, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte arama işidir. Doğru, iyi ve güzelin zamana bağlı olduğunu unutmamak gerekir.
Bu parçada tartışmanın amacıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
- Bir konuyla ilgili düşüncelerin ortaya konulacağına
- Problemlere cevap ve çözüm bulunacağına
- Gerçek, doğru, iyinin aranacağına
- Doğru ve güzel olanın birlikte aranacağına
E) Her tartışmada doğru, iyi ve güzelin orta ya çıkacağına
5. Yazarın, bir düşüncenin, bir önerinin doğru olmadığını ortaya koymak amacıyla hazırladığı yazılarda başvurduğu bir yöntemdir. Yazar okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir üslupla yazısını oluşturur. Devrik cümlelerle, soru ve cevaplarla yazısına akıcılık, canlılık kazandırır. Yazar, görüşlerini inandırıcı kılmak için kanıtlama yoluna başvurur.
Yukarıdaki paragrafta bahsi geçen anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıklama B) Tartışma C) Öyküleme D) Betimleme E) Karşılaştırma
6. Günümüzde yaygın bir yanlış var: Bilimin kesin olduğu inancı; çağdaş yaşayışın, çağdaş uygarlığın değişmez temeli olan bilimsel kesimidir. Oysa sürekli bir değişikliktir bilimi var edip ayakta tutan. Bilim bilgi üretir; bilim sel doğrulardır bunlar. Ancak bilim sonsuz bir yenilenme içindedir. Bilimde öne sürülen her doğru, yanlış olduğu henüz kesinlikle belge lenmemiş olan doğrudur.
Yukarıdaki tartışma metninde öne sürülen en temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
- Bilimin kesin doğru olduğu
- Bilimin çağdaş uygarlığın temeli olduğu
- Bilimin sürekli değişim içinde olduğu
- Bilimde sürekli bilgi üretildiği
E) Bilimde öne sürülen her bilginin doğru olduğu
7. Aşağıdakilerden hangisi “tartışma” konusu olamaz?
- Müzik eğitiminde duygusal zekâ mı, işitsel zekâ mı önemlidir?
- Başkaları için değerli olan bizim için de ğerli olabilir mi, olamaz mı?
- Afrika’da yaşayan insanların yardım çağrı-sına duyarsız kalınması insanlığın bir ayıbı mıdır, değil midir?
- Güneş mi dünyanın etrafında döner; yok sa dünya mı güneşin?
E) Öğrenci seçiminde ve sınıfların oluşturul masında IQ’ya mı, EQ’ya mı öncelik tanın
malıdır?
malıdır?
8. Bazı tartışmaların yalnızca sonuçları basın aracılığıyla duyurulur. Bazıları ise basına ve halka açık olur, düzenleniş amaçlarına, hedef dinleyici kitlesinin zevk, kültür ve anlayışına göre nitelikler kazanır. İkincisine genel olarak “topluluk karşısında tartışmalar/topluma açık tartışmalar” denir.
Bu parçadan tartışmayla ilgili olarak aşağı dakilerden hangisi çıkarılamaz?
- Tartışmaların herkese açık olduğu ve iste yen herkesin katılabildiği
- Bazı tartışmaların yalnızca sonuçlarının duyurulabildiği
- Bazı tartışmaların basına ve halka açık ola rak düzenlendiği
- Tartışmaların dinleyici kitlesinin özelliğine göre nitelikler kazanabildiği
E) Herkese açık olan tartışmaya topluma açık tartışma denildiği
3. PANEL
Metin İnceleme
- Araştırdığınız ve okuduğunuz panel metinlerinin ortak özelliklerini belirtiniz.
CEVAP:
- Toplumu ilgilendiren bir konunun, karara varmaktan çok, çeşitli yönlerden aydınlatılması için dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir.
- Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.
- Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.
- Panelde de bir başkan (yönetici) bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir.
- Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar.
- Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.
- Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.
- Metinden panelle ilgili hangi özellikleri çıkartabilirsiniz?
CEVAP:
- Panelin bir yöneticisinin bulunması ve sorularıyla konuşmacıları yönlendirmesi
- Konuşmacıların alanlarında ve tartışılan konuda uzman olmaları
- Konuşmacıların tartışılan konunun ayrı birer yönünü ele almaları
- Konuşmacıların tartışılan konuda karara varmaya değil, o konuda sadece farklı anlayışları dile getirmeye çalışmaları
- Panelde hangi konuların ele alınabileceğini belirtiniz.
CEVAP:
Sosyal, kültürel, dinî, siyasî, tarihî ve bilimsel her konu panelde ele alınabilir.
- Panel yöneticisinin konuşmacıları yönetmek, konuyu ortaya koymak, dinleyicilerin görüş belirt melerine izin vermek ve söylenenlere kendi düşüncelerini de ilave ederek toplantıyı sonuçlandırmak gi bi görevleri vardır. Okuduğunuz metinde yönetici bu görevleri yerine getiriyor mu? Nasıl? Belirtiniz.
CEVAP:
Bu metinde yönetici Ali Gevgilili; panelin başında konuyu tanıtarak tespit ediyor, Çağdaş Dünya ve Türk Şiiri konusunda alanlarında uzman Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Behçet Necatigil, İlhan Berk ve Cemal Süreya’yı sorularıyla yönlendiriyor, zaman zaman konuşmacıların düşüncelerine kendi düşüncelerini de ilave ediyor, konuşmaların sonunda panelin ana çizgileriyle ortaya koyduğu doğruları maddeler halinde özetliyor ve paneli sonlandırıyor. Dolayısıyla bu metinde yönetici görevlerini yerine getiriyor.
- Metinde yeteri kadar açıklık, akıcılık, duruluk ve yalınlık var mıdır? Örnekleriyle açıklayınız.
CEVAP:
Açıklık: “Bugün dünya şiirine baktığımız zaman çok yönlü bir şiirle karşılaşıyoruz. Türk şiiri de çok yönlü bir durumdadır. Artık dünyada, sanatta, özellikle şiirde büyük ulus - küçük ulus farkı kalmamıştır. Her ulusun dünya sanatına katkısı söz konusu olabilmektedir. Kısaca dünya, iyice küçülmüş, bir yerde bazı sorunlar ve koşullar iç içe girmiştir. Bu, sanatta da belli bir ölçünün üstünde evrensele açılmayı gerektirmektedir.” cümlelerinde olduğu gibi, konu herkesin anlayabileceği, aynı anlamı çıkarabileceği biçimde aktarılmaktadır.
Akıcılık(Pürüzsüzlük): “Şiirin ve edebiyatın varlığını koruyup geliştirmesinde geçmişten gelen kalıcı değerler önemli bir araçtır. Özgeçmişi, çağdaş yaklaşımlarla üzülmemek gerekiyor bugün, özellikle, yığınlara yeni çağa doğru güçlü adımlar atmaları için, sanat yoluyla katkıda bulunmak mümkündür. Şiir, bu nitelikte bir araçtır.” cümlelerinde olduğu gibi, söyleyiş pürüzsüz, yazı kolayca ve zevkle okunmaktadır.
Duruluk (yalınlık): “Bugün dünya şiirine baktığımız zaman çok yönlü bir şiirle karşılaşıyoruz. Türk şiiri de çok yönlü bir durumdadır. Artık dünyada, sanatta, özellikle şiirde büyük ulus - küçük ulus farkı kalmamıştır. Her ulusun dünya sanatına katkısı söz konusu olabilmektedir. Kısaca dünya, iyice küçülmüş, bir yerde bazı sorunlar ve koşullar iç içe girmiştir. Bu, sanatta da belli bir ölçünün üstünde evrensele açılmayı gerektirmektedir.” cümlelerinde olduğu gibi, gereksiz sözcük kullanılmamıştır.
- Dilin “göndergesel işlevi”, “heyecana bağlı işlevi”, “alıcıyı harekete geçirme işlevi”, “şiirsel işlevi” gibi işlevleri vardır. Panelde dil hangi işlevde kullanılmıştır? Bunu nereden anlıyorsunuz?
CEVAP:
Panelde dil, “göndergesel işlev”de kullanılmıştır. Çünkü metinde konuşmacılar bilgiler sunmakta, yani “ileti”ler “alıcı”ya gönderilmektedir.
- Panelde konuşmacılar herhangi bir yazılı metne bağlı kalmadan irticalen konuştukları için bazı cümlelerde anlatım bozukluğu olabilir. Okuduğunuz panel metninde anlatım bozukluğu olan cümleler var mıdır? Örneklerle açıklayınız.
CEVAP:
Metinde anlatım bozuklukları olması doğal karşılanabilirdi. Ancak konuşmacılar alanlarında uzman edebiyatçı kimliği taşıdıkları için -irticalen konuşmalarına rağmen- anlatım bozukluğu yapmamaya özen göstermişlerdir. Yine de birkaç cümlede anlatım bozukluğu söz konusu olmuştur:
- “Eski halk kültürümüzü tetkik ettiğimiz zaman, pek çok unsurların yüksek kültürden halk kültürüne indiğini görüyoruz.” cümlesinde altı çizili sıfat tamlamasında sıfat çoğul anlam taşıdığı halde önündeki isim çoğul kullanılmıştır. Yani “tamlama yanlışlığı” yapılmıştır.
- “Büyük sanatkârlar, şairler daima basmakalıbı kırarlar, hayatı daima yenilerler.” cümlesinde “daima” sözcüğü iki kez kullanılmak suretiyle gereksiz sözcük kullanımı yapılmıştır.
- “Özgeçmişi, çağdaş yaklaşımlarla üzülmemek gerekiyor bugün, özellikle, yığınlara yeni çağa doğru güçlü adımlar atmaları için, sanat yoluyla katkıda bulunmak mümkündür.” cümlesinde altı çizili söz grubu bağdaşıklığa uymamakta yani cümle içindeki anlamı anlaşılmamaktadır.
- “Basit, sıradan bir sanat olmaktan çıkıyor, karmaşık bir yapı kazanıyor.” cümlesinde aynı anlama gelen altı çizili sözcükler gereksiz sözcük kullanımına yol açmıştır.
- Metindeki cümleleri anlamları bakımından (birbiriyle çelişen, sebep-sonuç bildiren, amaç, şart, açıklama vb. cümleleri) inceleyiniz.
CEVAP:
Sebep-sonuç cümlesi: “Modern Türk şiiri böylesine halka halka bir geçmişi özümleme, bir çağrışım zenginliği, dolgunluğu taşıdığı için, millî bir yan da vardır.” cümlesinde modern Türk şiirinin millî bir yanının olmasının sebebi verilmektedir.
Amaç cümlesi: “Böyle bir derinliği başarmak için nicedir kalabalıklardan kaçmış olan şiirin, kalabalıklarla yeni bir diyalog kurabilmesi acaba nelere bağlı bulunabilir?” cümlesinde şiirin, kalabalıklarla yeni bir diyalog kurabilmesinin amacı verilmektedir.
- Panelde konuyla ilgili dinleyicilerin de görüşlerine yer verilmiş midir? Belirtiniz.
CEVAP:
Dinleyicilerin görüşlerine yer verilmemiştir. Çünkü panelin sonunda “forum” gerçeklememiştir.
Anlama ve Yorumlama
Panel hakkındaki düşüncelerinizi ifade ediniz.
CEVAP:
Panelde konuşmacılar belirlenen konunun farklı yönleri hakkında araştırma yaparlar ve hazırlıklı gelirler. Dolayısıyla bu panel metninde de lider insanın “açık olma, karizmatik olma, mücadele ruhu taşıma, yaratıcı olma, güven verme, nitelik ve bilgiye önem verme” gibi özellikleri, 6 konuşmacı tarafından farklı açılardan ele alınarak tartışılmıştır.
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
- Konuşmacıları yönetmek, konuyu ortaya koymak, dinleyicilerin görüş belirtmelerine izin vermek ve söylenenlere kendi düşüncelerini de ilave ederek toplantıyı sonuçlandırmak yöneticinin görevidir.
- Bir konunun, karara varmaktan çok, çeşitli yönlerden aydınlatılması için, küçük bir topluluk önünde, bir sohbet havası içinde tartışılmasına panel denir.
- Panelin sonunda dinleyiciler panel üyelerine soru sorma imkânına sahiptirler.
B. Aşağıdaki tartışma ile ilgili yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( Y )( D )
( Y )
( D )
Bir konuyu, kesin bir karara varmadan konunun çeşitli yönlerine temas ederek bir dinleyici topluluğu önünde, bir sohbet havası içinde tartışmaya sunum denir.
Panel başkanı, önce tartışmacı üyeleri dinleyenlere tanıtır. Ele alınan konunun anahtarlarını ortaya koyar. Panel sonunda forum yapılıp yapılmayacağını açıklar.
Panelde dinleyicilerin görüş ve düşüncelerine asla yer verilmez.
Panel samimi bir sohbet havası içinde sürdürülür. Başkan, konuşmaların sırasını ve süresini düzenler. Açıklaması gereken konularla ilgili sorular sorar.C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Panelde herkesi ilgilendiren, sosyal problem lerle ilgili konular ele alınır. Konuşmacılar konu ile ilgili düşüncelerini kısaca ifade eder ler. Böylece toplantıyla bütünleşirler. Aynı za manda seçilen konu üzerinde farklı düşün celerin dile getirilmesi sağlanır. Konuşma cıları yönetmek, konuyu ortaya koymak, din leyicilerin görüş belirtmelerine izin vermek ve söylenenlere düşüncelerini de ilave ederek toplantıyı sonuçlandırmak görevlerini ise başkan yerine getirir.
Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden han gisi çıkarılamaz?
- Sosyal olaylarla ilgili konuların ele alındığı
- Konuşmacıların konu ile ilgili düşünceleri ni söyledikleri
- Konuyla ilgili farklı düşüncelerin dile getirildiği
- Tartışmayı yöneten bir başkanın olduğu
E) Başkanın kendi görüşlerine yer vermediği
2. Panelin dinleyicilerle konuşmacıların bir konu üzerinde birlikte düşünme isteği çevresinde düzenlendiği bir gerçektir. Bu sebeple de panele, samimi bir ortamda, üzerinde duru lan konu ile ilgili az sayıda dinleyicinin bulun duğu bir tartışma biçimi diyebiliriz.
Parçadan hareketle aşağıdakilerden han gisi çıkarılamaz?
- Dinleyicilerle konuşmacıların birlikte dü şünmesi
- Tartışmaya dinleyicilerin de katılması
- Tartışmanın samimi bir ortamda cereyan etmesi
- Az sayıda dinleyicinin bulunması
E) Bir konu üzerinde gerçekleşmesi
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “panel” ile ilgili bir bilgi yanlışı vardır?
- Panel başkanı, panelin başında konuyu açıklar ve konuşmacıları dinleyenlere tanıtır.
- Panel konusu, toplumun ilgisini çekebile cek ve aydınlatılmaya ihtiyaç duyulan bir nitelikte olmalıdır.
- Konuşmacılar panel konusunu kendi ilgi alanlarına göre ele alırlar.
- Panelde tartışılacak konu siyaset ve sana tın dışında başka bir alanda olmamalıdır.
E) Panel sonunda dinleyicilerin de katılacağı bir forum yapılabilir.
Ünite Sonu Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boşluklara gelebilecek uygun sözcükleri yazınız.
- Panelde seçilen konu üzerinde farklı yönlerin dile getirilmesi sağlanır.
- Tartışmayı yöneten başkan, konuşmacıları yön lendirecek açılış, gelişme ve kapanış bölümüyle ilgili anahtar soruları önceden hazırlamalıdır.
- Sunumda amaç, bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunmadır.
B. Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) ola rak değerlendiriniz.
( D ) Panel sonunda tartışma, dinleyicilere de geçerse tartışma, forum adını alır.
( D ) Sabırla dinledikleri için gruba teşekkür edilmeli.
( D ) Sunumda kullanılacak teknik cihazlar sunumdan önce kontrol edilmeli.
( Y ) Tartışmada; karşılıklı saygıya ve hoşgörülü olmaya; nazik, toleranslı, sabırlı olmaya gerek yoktur.
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma so nucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara ---- denir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşa ğıdaki kavramlardan hangisi getirilebilir?
A) Sunum B) Tartışma C) Açık Oturum D) Brifing E) Panel
2. Paneli bir başkan yönetir. Tartışmacı üyelerin sayısı en az üç, en fazla altı olabilir. Bunların her biri ayrı bir meslek kolundan seçilmelidir. Böylece konunun belli bir çerçeve içinde kısılıp kalması önlenmiş olur. Konu, değişik yön lerden işlenir. Panel tartışmaları küçük bir sa londa, küçük bir dinleyici topluluğu önünde, mikrofonsuz olarak yapılır. Panel başkanı or tada olmak üzere, üyeler bir masa etrafında otururlar. Panelden önce başkan ve üyeler toplanarak tartışma kurallarını belirlerler.
Bu parçadan panelle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine değinilmemiştir?
- Tartışmacılar farklı meslek sahalarından seçilir.
- Üyeler konunun değişik yönlerine ışık tutarlar.
- Küçük bir dinleyici topluluğu önünde yapılır.
- Tartışma kurallarını başkan belirler ve uygular.
- Tartışma üyeleri üçle beş arasında değişe bilir.
- Tartışmada; karşılıklı saygı ve hoşgörü, nazik, toleranslı, sabırlı olma; konuşma kurallarına, verilen zamana ve sıraya uyma amaca ulaş madaki en önemli unsurlardır. Tartışmada bir konuda edinilmiş peşin hükümlerin, önceden alınmış kesin kararların, bilineni farklı cümle lerle devamlı tekrar etmenin, konu dışına çık manın tartışmaya yarar sağlamayacağı bilin melidir.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
- Tartışmanın karşılıklı saygı ve hoşgörü an layışı içinde yapılması
- Tartışmada nazik, toleranslı, sabırlı olun ması
- Konuşma kurallarına ve verilen zamana uyulması
- Tartışmada tek bir konuda ısrar edilmemesi
- Tartışmada peşin hükümlerden, ön yargılardan kaçınılması
Sayfa 32 - 45 Arası Cevaplar
1. Anlatıma Hazırlık
Metin inceleme
1. Her yazının: kendi düzeni, teması ve ifade biçimiyle kendi içinde anlamı olan organik bir birlik olduğu düşünüldüğünde, okuduğunuz metinlerde böyle bir bütünlük var mıdır? Yazının ve konuşmanın bütünlüğünü etkileyen öğeler nelerdir?
CEVAP:
Yazının ve konuşmanın bütünlüğünü etkileyen öğeler; “sözcüklerin doğru seçilmesi, cümlelerin gereği gibi kurulması ve birbirlerine mantıksal bir ilgiyle bağlanması, konuda birliğin sağlanması, bilgilerin doğruluğu, duyguların içtenliği”dir. Bu saydıklarımın yanı sıra anlatıma “uygun bir iletişim biçimi seçilmesi, yazım kurallarına uyulması, noktalama işaretlerinin yerinde kullanılması, yazılı bir metinde bulunması” gerekenlerin başında gelir. Ayrıca sözcükler anlatımın başlıca öğesidir. Anlatımda sözcüklerin doğru seçilmesine her zaman özen gösterilmelidir.
2. “Eşyaya Ölüm” adlı metinde kişisel deneyimler ve araştırma sonuçları kullanılmış mıdır? Toplanan bilgilerle kişisel deneyimlerin konuşma ve yazıya nasıl bir hava kazandıracağını belirtiniz.
CEVAP:
“Eşyaya Ölüm” adlı metinde kişisel deneyimler ve araştırma sonuçları kullanılmıştır. Konuşma ve yazmaya başlamadan önce topladığımız bilgilerle kişisel deneyimlerimiz, konuşmamızın ve yazımızın sağlam bir yapısının olmasını sağlayacaktır. Aklımızdan geçenleri tasarladıklarımızı başlıklar hâlinde ve küçük notlar hâlinde belirlersek hepimiz için çok kıymetli olan zamanımızı yitirmemiş oluruz. Hangi konu olursa olsun söyleyebileceklerimizin ve yazabileceklerimizin olabilmesi o konudaki topladığımız bilgilerle kişisel deneyimlerimizin bulunmasına bağlıdır. Sonuç olarak; bir konuşma veya yazıda anlatacaklarımızı bulmamızda toplanan bilgilerle kişisel deneyimlerin etkisi oldukça önemli ve büyüktür.
3. Hazırlık aşamasında neyi, niçin ve nasıl anlatmak gerektiği üzerinde düşünmeden konuşmaya ve yazmaya başlamak tutarlı olmaz. Buna göre “Eşyaya Ölüm” adlı metinde neyin, niçin ve nasıl anlatılması gerektiği belirlenmiş midir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.
CEVAP:
“Eşyaya Ölüm” adlı metinde neyin, niçin ve nasıl anlatılması gerektiği elbette belirlenmiştir. Daha önce toplanan bilgiler ve kişisel deneyimler, hazırlanacak metnin yazılış amacı, hedef kitlesi ve anlatıcının tavrına göre düzenlenmiştir. Ana düşünce etrafında birleşen düşünceler, bilgi, deneyim ve örnekler sebep-sonuç ilişkisi ışığında düzenlenmiş, üslup ve tarz buna göre belirlenmiştir.
4. Hazırlık aşamasında bir ana düşünce belirlenip o ana düşünce etrafında birleşen düşünce, bilgi, deneyim ve örneklerin sebep-sonuç ilişkisine göre düzenlenmesi gerekir. Okuduğunuz metinlerde bu kurala uyulup uyulmadığını anlatınız.
CEVAP:
Her iki metinde de bu kurala uyulmuştur.
5. “Eşyaya Ölüm” adlı metinde ne zaman gözlem yapıldığını ve bunun metindeki önemini belirtiniz.
CEVAP:
“Eşyaya Ölüm” adlı metnin yazarı, metni oluşturmadan önce hayatın tabii seyri içinde bazı gözlemler yapmıştır. Yazar, eşyaya uzun bir süre bakmak suretiyle onun ayrıntılarını görmemize imkân sağlamıştır. Metin bitene kadar da o eşya neredeyse bizim hayatımızın bir parçası hâline gelmiştir. Ünlü Fransız yazar Jean Paul Sartre, Söz Okları adlı eserinde yazarlığa yöneliş döneminde dedesinin kendisine: “Yalnız gözleri olmak yetmez, onlardan yararlanmayı da öğrenmeli insan.” dediğini anlatır.
Anlama ve Yorumlama
1. etkinlik
Hazırlık aşaması yapılmış, okuduğunuz öyküden hareketle aşağıdaki tabloyu evet/hayır şeklinde değerlendiriniz.
CEVAP:
Yazılacak Hikâyenin Ölçme ve Değerlendirme Formu(evet) Konu belirlenmiş midir?
(evet) Ana fikri belirlenmiş midir?
(evet) Ana fikri destekleyen yardımcı fikirler belirlenmiş midir?
(evet) Konuyu açıklayacak daha anlaşılır kılacak bir buluş var mıdır?
(evet) Yazılacak öykünün planı çıkarılmış mıdır? (giriş-gelişme-sonuç)
(evet) Tutarlı bir sıralama yapılmış mıdır?
(evet) Öyküye nereden, nasıl ve niçin başlanacağı belli midir?
(evet) Olayın hangi noktalarının anlatılacağı belli midir?
(evet) Konuyla ilgili kişisel deneyimler ve gözlemler belirenmiş midir?
2. etkinlik
Tablodaki özellikleri incelediğiniz metinlere göre değerlendiriniz.
CEVAP:Bilgileri toplama kaynakları şunlardır:
· Okumak
· Araştırmak
· Not almak
· Özet çıkarmak
· Alıntı yapmak
· Gözlem yapmak
· Dinlemek
· Arşivlemek
· Günümüzün teknolojik bilgi kaynaklarından yararlanmak (İnternet siteleri, radyo ve televizyon arşivleri, devlet arşivleri ve özel arşivler, sanal ve gerçek kütüphaneler…)
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki anlatıma hazırlıkla ilgili yargılan doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( D ) Yazmaya ve konuşmaya başlamadan önce hangi bilgilere ihtiyaç olduğu kontrol edilir.
( D ) Kendi deneyimlerimizi kullanmak yazımızı ve konuşmamızı daha etkili kılar.
( D ) Neyi, niçin, nasıl anlatmak gerektiği düşünülmeden konuşma ve yazma tutarlı olamaz.
( D ) Anlatmaya başlamadan önce deneyim ve bilgiler not hâline getirilir.
( D ) Anlatıma hazırlık aşamasında düşünce, bulgu ve bilgiler sıralanır.
( D ) Yazı ve konuşma hazırlarken hedef kitlenin kim olduğu da gözetilmelidir.
( D ) Her yazı, kendi düzeni, teması ve ifade biçimiyle kendi içinde anlamlı olan organik bir bütündür. Onun için yazıya başlamadan bir planlama yapılmalıdır.
( D ) Anlatıma hazırlık yapılırken tanınmış yazarlara ait metinlerden örnek almak yararlı olur.
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi bir anlatımın hazırlık aşamasında etkili değildir?A) Gözlem yapmak B) Okumak C) Düşünmek
D) Alınan notlar E) Üslup belirlemek
2. Aşağıdakilerden hangisi yazı yazma ve konuşma hazırlamada hazırlık için gereken
unsurlardan biri değildir?
A) Bilgi toplamak
B) Kişisel deneyimlerden yararlanmak
C) Amacı belirlemek
D) Hedef kitleyi tespit etmek
E) Değerlendirme yapmak
3. Aşağıdakilerden hangisi bilgi toplama için gerekli faaliyetlerden biri değildir?A) Okumak B) Not almak C) Düşünmek
D) Alıntı yapmak E) Özet çıkarmak
4. Aşağıdakilerden hangisi "özet çıkarmak" la yakın anlamlıdır?
A) Ayrıntıları atmak B) Fark etmek C) Gözlem yapmak
D) Okumak E) Ayrıntıları almak
5. Dünyada ozanlar vardır, ozan aileleri vardır. Biz seninle aynı aileden olabiliriz; kesin olarak söyleyebilirim ki senin şiirin kendi şiirin. Ama bu aynı aileden olmamızı engellemez. Bu parçada geçen “aile” sözü ile yazar aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A)Birbirine yakın şiir anlayışında olan kişileri
B) Ozanlığın dışında başka sanatlarla da ilgilenenleri
C) Ozanlığı dünyanın en önemli uğraşı olarak görenleri
D)Şiirden başka bir türde yapıt vermeyenleri
E) Ozanlığı en seçkin meslek olarak görenleri
2. Anlatımda Tema ve Konu
Hazırlık
Okuma konusunda yazılmış yukarıdaki iki metnin vermek istediği mesaj aynı mıdır? Niçin?
CEVAP: İki metnin de vermek istediği mesaj aynıdır. Çünkü her iki metnin de teması “okumak”, konusu ise “okumanın insana faydaları” dır.
Bu metinlerin benzer ve farklı yönlerini tartışarak açıklayınız.
CEVAP:
Bu metinlerin benzer yönü; tema, konu ve verilmek istenen mesajların aynı olmasıdır. Farklı yönleri ise, üsluplarının farklı olmasıdır. Çünkü yazarlar aynı konu ve temada okuyucuya ulaştırmak istedikleri mesajlarını farklı üsluplarla kaleme alabilirler.
Metin İnceleme
1. Tema soyuttur. Tema; belli bir bağlamda kişi, yer, zaman ve durum bildiren dil birliklerinin sınırlandırılması, somutlaştırılması ve anlatılmasıyla konu hâline gelir. Buna göre metnin konusu ve teması nedir? Tema ve konuyu bulup aralarındaki ilişkiyi açıklayınız.
CEVAP: Metnin teması: “Ölüm”
Metnin konusu: “İvan İlyiç’in, ölümü başkaları için bir gerçek olarak kabul ettiği halde aynı şeyin kendisi için mümkün olmadığını iddia etmesi”
Metnin teması; belli bir bağlamda kişi, yer, zaman ve durum bildiren dil birlikleriyle sınırlandırılması, somutlaştırılması, anlatılması sonucu konu hâline getirilmiştir.
2. Her yazı ya da her konuşma belirli bir amaca yöneliktir. Yazarın bu metni kaleme almadaki amacı ne olabilir?
CEVAP:
Ölümün reddedilmez bir hakikat olarak, her fani gibi insanı da beklediğini okuyucuya hatırlatmak.
3. Metnin anlatım türünü belirtiniz. Metnin anlatım türü ile tema ve dil ilişkisi arasında bir bütünlük var mıdır? Açıklayınız.
CEVAP:
Metinde “öyküleyici” ve “betimleyici” anlatım kullanılmıştır. Romandan bir parça olarak ele alınmış olan bu metnin anlatım türü ile tema ve dil ilişkisi arasında elbette bir bütünlük vardır. Yazar, kahramanın ruhi ve fiziki özelliklerini olay akışı içinde vermekte ve öyküleyici anlatımın dil özelliklerinden de yararlanmaktadır.
4. Temalar; bağlam, kişi, zaman, ifade ve anlatma biçimiyle sınırlanarak somutlaşır; anlaşılabilir, değerlendirilebilir özellikler kazanır. Buna göre bu metni somutlaştıran öğeleri belirtiniz.
CEVAP:
Her konunun başlıca dört öğesi vardır:
a. Konunun Dayanağı
b. Görüş Noktası
c. Görüş Açısı
d. Yazı Türü
a. Konunun Dayanağı:
Bir konunun dayanağı, onun özü ve ana düşüncesidir. Diğer düşüncelerin tümü bu ana düşünce etrafında toplanmaktadır. Bu metnin ana düşüncesi; “Ölüm, reddedilmez bir hakikat olarak her fani gibi insanı da beklemektedir.” veya “Her nefis ölümü tadacaktır.” şeklinde verilebilir.
b. Görüş Noktası:
Dayanağı yani ana maddesi belirlenen konunun anlatım yönünden tespiti görüş noktasını ortaya koyar. Bu metinde de yazar, ölüm gerçeğini okuyucuya tersten sunarak hatırlatmak şeklinde bir görüş noktası yakalamıştır.
c. Görüş Açısı:
Anlatımın kapsadığı alana görüş açısı denir. Anlatımın açı derecesi sınırlandırılmazsa konu bütünlüğünü yitirir. Görüş açısının gereğinden çok geniş tutulması anlatımı dağıtır ve gereksiz ayrıntıların yazıya girmesine neden olur. Bu yönüyle görüş açısının iyi tespit edilmesi gerekir. Bu metinde de yazar, görüş açısına göre temayı sınırlandırmış ve okuyucunun konuyu tespit etmesini sağlamıştır.
d. Yazı Türü: Konunun işlenmesine uygun düşecek yazı türünün seçimi de çok önem taşır. Konu; taşıdığı fikir, duygu ve düşünce yönünden makale, söyleşi, anı vb. yazı türlerine göre de yazılmayı gerektirebilir. Bir yazının hangi türde yazılacağı, o konunun dayanağı ile görüş noktasının niteliğinden anlaşılır. Sadece küçük bir parçası sunulan bu metin, “roman” yazı türünden alınmış ve kastedilen konu bu türle sınırlandırılıştır.
5. Metni oluşturan birimleri tespit ederek bu birimler ile tema arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.
CEVAP: Birim olarak; kelimeler cümleleri, cümleler ise paragrafları oluşturmuştur. Metnin teması olan “ölüm” duygusu, olay anlatımı (öyküleme) ve betimleme gerektiren “roman” yazı türüne uygun bir dil (üslup) özelliğiyle aktarılmıştır.
6. Metnin birimleri arasında anlam ve tema olarak bir bütünlük var mıdır? Niçin?
CEVAP: Elbette vardır. Çünkü yazar; temayı tek bir kelime, cümle ya da paragrafta sunarak değil, yazı türünün (romanın) tamamına yaymak suretiyle bu birimler arasında bir bütünlük sağlamıştır.
7. Metnin konusunu güncelleştirip anlatınız.
CEVAP: Metnin konusu; “İvan İlyiç’in, ölümü başkaları için bir gerçek olarak kabul ettiği halde aynı şeyin kendisi için mümkün olmadığını iddia etmesi”dir. Her öğrenci bu konuyu kendi tecrübelerinden istifade ederek ve örnekler sunarak güncelleştirebilir.
Anlama ve Yorumlama
1.Etkinlik Yukarıdaki metnin konusunu ve temasını belirtiniz. Bu metin ile inceleme bölümünde okuduğunuz metni dil ve anlatım, konu ve tema bakımından karşılaştırınız.
CEVAP:
Bu metnin de teması “ölüm”dür. Ancak konusu inceleme bölümündeki metinden farklıdır: “Canlı organizmaların hücrelerinde, Yaratıcı tarafından yerleştirilen düzenin (kanunun) herhangi bir şekilde bozulması sonucu ölümün gerçekleşeceği.”
İnceleme bölümündeki metin öyküleyici anlatım türüyle yazılmış, bu metnin anlatım türü ise öğretici anlatımdır. Dolayısıyla öyküleyici anlatımda kullanılan dil (üslup) özellikleriyle, öğretici anlatımda kullanılan dil (üslup) özellikleri de birbirinden farklıdır.
2.Etkinlik Tablodaki kavramların içerikle ilgili olup olmadığını nedenlerine göre belirtiniz.
İçerikle ilgili Olanlar : Tema ve Konu
İçerikli İlgili Olmayanlar : Anlatım biçimi, Olay örgüsü, Anlatıcı
3.Etkinlikİki gruba ayrılınız. Sınıfa getirdiğiniz metinlerin tema ve konularını etkinlik ve verilen açıklamalardan yararlanarak belirleyiniz. Tema ile konu arasındaki ilişkileri açıklayınız. Metinlerin temasını güncelleştiriniz. Bunları yazılı olarak ifade ediniz.
CEVAP:
TEMA: Bir konuşmada ya da yazılı metinde işlenen genel konuya veya temel duygu ve düşünceye “tema” denir. Tema, yalnızca birkaç sözcükle ifade edilir. Örneğin; aşk, ayrılık, kahramanlık, vatan, özgürlük, hoşgörü, vb. ifadeler temadır.
· Tema soyut bir kavramdır.
· Toplumsal ve bireysel olmak üzere iki çeşit tema vardır.
· Tema; belli bir bağlamda kişi, yer, zaman ve durum bildiren dil birlikleriyle sınırlandırılması, somutlaştırılması, anlatılması sonucu konu hâline getirilir.
Aşağıdaki metnin temasını belirlemeye çalışalım:
EZANSIZ SEMTLER... Ah büyük cedlerimiz! Onlar da Galata, Beyoğlu gibi Frenk semtlerinde yerleşirlerdi. Fakat yerleştikleri mahallede Müslümanlığın nuru belirir, beş vakitte ezan işitilir, Asmalı Minare, Gölgeli Mescit peyda olur; sokak köşesinde bir türbenin kandili uyanır, hâsılı o toprağın o köşesi imana gelirdi; Beyoğlu’nu ve Galata’yı saran yeni yapıların yığını arasında o mescitlerden, o türbelerden bir ikisi kaldı da gördük ki, cedlerimiz o kefere Frenk mahallelerinin toprağına böyle nüfuz ederlerdi. Biz bugünün Türkleri bilakis Şişli, Nişantaşı, Kadıköy, Moda gibi küçücük bir şehri andıran yerlere yerleştik. Fakat o yerler Müslüman ruhundan arı, çorak ve kurudur. Bir Üsküdar’a bakınız, bir de Kadıköy’üne, Üsküdar’ın yanında Kadıköy Tatavla’yı andırır. Eski Türklerin ruhları ile yeni Türklerin arasındaki farkı anlamak isterseniz, bu son asırda peyda olan semtlerle İstanbul içlerini mukayese ediniz...
Yahya Kemal BEYATLI
Yahya Kemal Beyatlı’ya ait yukarıdaki metni okuduğumuzda, yazarın yoğun olarak eski İstanbul ve tarih özleminden söz ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu metnin teması “tarih özlemi” ya da “özlem” şeklinde ifade edilebilir.
· Şiirde tema, şiirin geneline hâkim olan “ana duygu” şeklinde tanımlanır.
Şimdi de aşağıdaki şiirin temasını belirlemeye çalışalım:
<><>
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller, ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal BEYATLI
Şairin şiirinde ölümden söz ettiğini görüyoruz. Bu şiirin temasına “ölüm” diyebiliriz.
KONU: Bir yazı da konuşmada ele alınan düşünce, olay, durum ya da probleme konu denir. Bu tanımlamaya göre atasözü, özdeyiş gibi bir düşünce; bayrak, insanlık, çalışmak, sorumluluk... gibi bir kavram; sevgi, sabır, hoşgörü, bağlılık, korku... gibi bir duygu; yaşanan, görünen, okunan, tasarlanan bir olay; “bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi” diye tanımlanan bir durum... konu olabilir.
İsteğimizi anlatmak için üzerinde durduğumuz problem veya içinde hareket ettiğimiz çerçeve de konudur. Kısacası; üzerinde söz söylenen, konuşulan, yazı yazılan her şey konudur.
Günlük hayatımızı göz önüne getirirsek uykuda olmak gibi zamanların dışında ya okur, ya dinler, ya konuşur ya da düşünürüz. Her dört halde de bir konuyla karşı karşıyayız demektir. Çünkü okuduğumuz yazının, dinlediğimiz yahut yaptığımız konuşmanın, kafamızdan geçen düşüncelerin mutlaka bir konusu vardır.
Konuyu geniş ve dar kapsamlı olmak üzere iki ayrı görüşle ele almakta yarar vardır. Geniş kapsamlı konulara “genel konular”, dar kapsamlı konulara da “sınırlı konular” diyebiliriz.
Herhangi bir yazı ya da konuşma için bir konu seçmemiz istenirse şu noktalara dikkat etmeliyiz:
· Konu, açık, anlaşılır ve inandırıcı olmalıdır.
· Konu, toplumun büyük bir bölümünün, hiç değilse bir kesiminin, sınıf için hazırlanacaksa öğrencilerin ilgisini çekecek nitelikte olmalıdır.
· Konu, eğiticilik, öğreticilik niteliği taşımalıdır.
· Konu, toplumun değer, norm ve sosyal kontrol unsurlarına ters düşmemelidir.
· Konu, duygu, düşünce ve hayallerle zenginleştirilmeye uygun olmalıdır.
· Konu, onu işleyecek kişinin birikimlerini, yeteneklerini rahatça kullanabilmesine olanak tanımalıdır.
· Konu, bir mesajı iletmeye uygun olmalı, yani bir amaca hizmet etmelidir.
· Konu, yeni, özgün (orijinal) şeyler söylemeye uygun olmalıdır.
· Bir yapıtın konusunu mutlaka bir cümle halinde ifade etmeliyiz.
Yukarıda temasını bulduğumuz metnin şimdi de konusunu belirleyelim: Bir yapıtın konusu farklı şekillerde ifade edilebilir. Buna göre yukarıdaki metnin konusu için; “Yazarın, eski İstanbul’un ezan okunan Müslüman semtlerine duyduğu özlem” veya “Eski İstanbul’un ezan okunan semtleri ile bugünün ezan okunmayan semtlerinin ruh ve mana yönüyle karşılaştırılması” diyebiliriz.
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri verilen sözcüklerden uygun olanlarıyla doldurunuz.
v Metin düzeyinde gözlenebilen her türlü anlam ve dil malzemesine içerik denir.
v Sanat eserlerinde işlenen temel düşünce ya da duyguya tema denir.
v Bir metinde yazarın temayı vermek için bir bağlamda kişi, yer, zaman ve durum bildiren dil birliklerini kullanarak temayı somutlaştırması sonucu konu oluşur.
v Metinlerde olay ne olursa olsun bir kişiler başından geçer.
v Metinlerde olayların düzenlenişi, sıralanışı ve akışı olay örgüsü ile ilgilidir.
B. Aşağıdaki tabloda bazı temalar verilmiştir. Hangilerinin sosyal hangilerinin bireysel tema olduğunu işaretleyiniz.
Bireysel Tema : Bir âşığın aşkı uğruna ölmesi, Melankolik yaşamak, Belli durumlardan duyulan huzursuzluk, Olağanüstü yaratıklarla temasa geçmek, Anne ve babaya karşı saygılı olma
Sosyal Tema : Evlilik ve ailenin yozlaşması, Aydının problemlere ve halka bakışı, Bir iş yerinde amir-memur ilişkisi, Yönetim ve bürokrasideki çarpıklıklar
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Metin düzeyindeki anlatım türleri ve birimlerinin gözlenebilen her türlü anlam ve dil malzemesini belirtmek için aşağıdaki kavramlardan hangisi kullanılır?
A) Tema B) Konu C) İçerik D) Olay E) Anlatım
2. Yunus Emre'nin ve ondan yüzyıllar sonra yaşamış Âşık Veysel'in “sevgi”den bahsetmesi bu iki şairin hangi yönlerinin ortak olduğunu gösterir?A) Bakış açılarının
B) Sahip oldukları dünya görüşünün
C) Sanat anlayışlarının
D) Temalarının
E) Anlatım biçimlerinin
3. “Sanatın yalnızca bir süs varlığı olarak ele alındığı divan yazınında aşırı bir yabancılaşma görülür. Sanatın, yaşamın bir parçası olarak kabul edildiği halk şiirinde ise bütün örnekler, kuşlar, sevgililer, güzeller yerlidir. Anadoluludur. Çünkü halk ozanı, duyduğu değil gördüğü, tanıdığı kuşu işler şiirinde. Bu şiirlerde, divan şiirindeki doğa dışı varlıktan göremeyiz. Söz gelimi, halk şiirinde, atmaca tavuğu yer, pilici kapıp uçar. Divan şiirinde güzelin gözleri olan doğan, sevenin gönlünü avlar.”
Parçada divan edebiyatı ve halk edebiyatına ilişkin olarak aşağıdaki kavramlardan hangisinin üzerinde durulmamaktadır?
A) Açıklık - kapalılık
B)Somutluk – soyutluk
C)Gerçekçilik – düşçülük
D) Nesnellik – öznellik
E)Yerlilik – yabancılık
3.ANLATIMDA SINIRLANDIRMA
C. Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
Gönderici --> Şifre --> İleti --> İletişim Kanalı --> Bağlam --> Alıcı
Metin İnceleme
1. Yazma veya konuşmada ele alınan, üzerinde durulan olay, düşünce ve sorunlar konuyu oluşturur. Buna göre okuduğunuz metnin konusu nedir?
CEVAP:
Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında öğreticilik
2. Konu nesnel bir görüntü veriyorsa somut; öznel bir nitelik taşıyorsa soyut olur. Buna göre metnin konusu soyut mu yoksa somut mudur? Açıklayınız.
CEVAP:
Her ne kadar “yer, kişi ve bağlam” açısından sınırlandırma yapılmış olsa bile bu metnin konusu soyuttur. Metin içinde verilen örneklerle soyut olan konu somutlaştırılmıştır.
3. Her yazı ya da her konuşma belirli bir amaca yöneliktir. Yazarın bu metni kaleme almadaki amacı ne olabilir?
CEVAP:
Yazarın bu metni kaleme almadaki amaç, “Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarındaki öğreticiliği ve romancılara bakış açısı hakkında bilgi vermek”tir.
4. Temalar; bağlam, kişi, zaman, ifade ve anlatma biçimiyle sınırlanarak somutlasın anlaşılabilir, değerlendirilebilir özellikler kazanır. Buna göre metni sınırlayan öğeleri belirtiniz.
CEVAP:
Konuyu sınırlandırmak suretiyle bir metni kaleme almak için aşağıdaki ölçüleri göz önüne almak zorundayız:
a. Sesleneceğimiz okuyucu kitlesinin sosyal ve kültürel yapısı, özellikleri nelerdir?
b. Konunun hangi yönüne daha çok ağırlık vermeliyiz?
c. Konu ile ilgili yeterli birikime sahip miyiz?
d. Yazabilmek için gerekli kaynaklara ulaşabilecek miyiz?
e. Yazımızın uzunluğu, kısalığı ne kadar olacaktır?
f. Yazımızı belli bir zaman süresinde yazabilecek miyiz?
g. Yazımızın türü ne olacaktır?
5. Bazı konular geneldir, kapsamlıdır. Genel konuları alt bölümlere ayırmakla konuyu sınırlamış oluruz. Örneğin "kadınların özgürlüğü" tema ise; "Türkiye'de kadınların özgürlüğü" ve "20. yy. başlarında İstanbul'un herhangi bir semtinde yaşayan kadınların özgürlükleri" ile bu tema sınırlandırılır. Yazar okuduğunuz metinde konuyu nasıl sınırlandırmıştır? Metinden hareketle açıklayınız.
CEVAP:
Yazarın bu metinde “öğreticilik” temasından yola çıkarak “yer, kişi ve bağlam” açısından yaptığı sınırlandırma aşağıdaki gibidir :
YER+BAĞLAM : Romanda öğreticilik
KİŞİ+BAĞLAM : A.Mithat Efendi’de öğreticilik
KİŞİ+YER+BAĞLAM : A.Mithat Efendi’nin romanlarında öğreticilik
6. Konuyu sınırlandırmak anlatıcılara ne kazandırır?
CEVAP:
Konunun sınırlandırılmasında sayısız yarar vardır. Örneğin; kültür tarihi konusunda 300 sözcükten oluşacak bir yazı yazacağımızdan yola çıkalım. Oldukça geniş kapsamlı bir konu olan kültür tarihini bu kadar az sözcükle ifade etmemiz imkânsızdır. O zaman genelden özele doğru bir yol izleyerek konuyu sınırlandırmamız gerekmektedir.
Örneğin; birkaç tane genel nitelikli konu yazalım:
- Sinema
- Tiyatro
- Roman
- Spor
- İletişim
Bunlardan herhangi birini seçip üzerinde yazı yazabiliriz. Diyelim ki, roman konusu işlenecek. Romanın günümüzdeki durumu mu? Türk romanı mı, dünya romanı mı? Roman konuları mı? Milli Mücadele dönemi romanı mı? Batılılaşmayı konu edinen romanlar mı? Bu konularda bir yazı yazmak mümkündür. Ama unutmamamız gereken şey konuyu kesinlikle sınırlandırmaktır.
Konuyu sınırlama, yazmada başarıyı sağlayan temel öğedir. Konu sınırlandırılmazsa ortaya koymayı amaçladığımız düşünceler netlik, açıklık kazanmaz, söyleyeceklerimiz açıklıkla belirlenmez. Söyleyeceklerimiz genellemeler olmaktan öteye gitmez. Konudan sapmalar olur. Kısaca yazımız yoğunlaşmaz.
7. Temanın sınırlandırılmasında anlatıcının tavrının ve amacının rolü var mıdır? Belirtiniz.
CEVAP:
Elbette vardır. Yazar, sanatsal veya bilimsel bir yazıda öncelikle niçin yazdığını, yani amacını belirler. Amaç; yazıda bir haberi, bir bilgiyi okuyanlara iletme, onların sorularını cevaplama olabilir. Kimi zaman amaç; edebiyat yapmak, sezdirmek, hislendirmek, okuyucuyu etkilemektir. Kimi zaman da yazarı yazmaya iten amaç, onların davranışlarını değiştirmektir. Kısacası yazma amacı, yazma öncesinde yazarın belleğinde netleşir ve yazarın bu amaç doğrultusunda belirlediği tavırla birlikte ele alacağı temayı sınırlandırır.
Anlama ve Yorumlama
2. etkinlik
“Sevgi” konusunu ele alan bir yazı yazacağınızı düşününüz. Bu, çok geniş ve soyut bir konu olduğu için bu konuda birçok seçeneğiniz olabilir. Bu temanın daha rahat anlatılabilmesi için sınırlandırılması ve somutlaştırılması gerekmektedir. Bu temayı “bağlam, kişi, zaman, anlatım biçimi” ile sınırlandırarak “Küçükleri Sevme” temasını işleyen bir yazı yazınız. Yazınızı arkadaşlarınıza okuyunuz.
CEVAP:
Örnek metin:
KÜÇÜKLERİ SEVME
Küçüklerimize merhamet ve sevgi göstermeliyiz. Çünkü bu onların ruh sağlığının korunmasında zekâ ve karakterlerinin gelişmesinde önemli bir ihtiyaçtır. Dinimiz, yarının büyükleri olacak çocuklarımızı sevmeyi, onlara merhamet etmeyi ve en iyi şekilde eğitmeyi emretmiştir. Çünkü çocuklarını eğitmeyen onlara iyi ahlak kazandırmayan toplumlar geleceğe umutla bakmazlar. Her hal ve hareketiyle bize örnek olan Peygamberimiz de: “Küçüklerine merhamet etmeyen büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir.” buyurarak küçüklerimizi sevmeyi onlara merhamet göstermeyi emretmiştir. Kendisi de çocukları çok sever onlarla ilgilenir onların başlarını okşar ve gerektiğinde çeşitli hediyelerle onları sevindirirdi.
İnsanlara yaşarken değer verdiğimizi göstermek, küçükleri sevmek ve kimsenin kalbini kırmamaya çalışmak, tatlı dil ve güler yüzle onların gönlünü almak ne güzel bir davranış değil mi?
3. etkinlik
Konuyu sınırlandırmamızı etkileyen birtakım unsurlar vardır: Muhatapların durumu, anlatacaklarımızın uzunluğu veya kısalığı, konu üzerindeki bilgilerimiz bunlardan bazılarıdır. İşte bunları da göz önüne alarak bir konuyu basamak basamak daraltıp sınırlandırabiliriz.
Aşağıdaki konuları sınırlandırınız.
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( D ) İletişim etkinliği, iletişimde yer alan öğelerin imkânlarıyla sınırlandırılır.
( D ) Temalar; bağlam, kişi, zaman, ifade ve anlatma biçimiyle sınırlanarak somutlaştırılır.
( D ) Sözlü ve yazılı ifadede, anlatımın amacı ve yazarın niyeti başta olmak üzere iletişimde rol alan öğeler bütününün sunduğu imkânlarla tema sınırlandırılır.
( Y ) Sınırlandırılmış konuları işlemek, anlatmak daha zordur.
B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi temayı sınırlandıran öğelerden değildir?
A) Bağlam
B) Kişi
C) Zaman
D) Anlatım şekli
E) Anlatım imkânları
2. Aşağıdakilerden hangisi bir iletişim etkinliğinde yer almaz?
A) Şifre B) İleti C) Alıcı D) Bağlam E) Mekân
3. Aşağıdakilerden hangisi temanın somutlaşmasında daha etkilidir?
A) Sanat anlayışı
B) İfade yeteneği
C) Dünya görüşü
D) Üslup özelliği
E) Anlatım biçimi
4. Aşağıdaki konulardan hangisi daha dar kapsamlıdır?
A) Savaş
B) Hayvanlar
C) Yiyecekler
D) Eğitim
E) Sevdiğim yemek
Sayfa 46'dan Sonrası
4. Anlatımın ve Anlatıcının AmacıHazırlık
Hikâyeye göre aslanın ve kedilerin amacı nedir?
CEVAP:
Aslanın ve kedilerin amacı aynıdır: Karınlarını doyurmak.
Amaçlarına neden ulaşamadıklarını tartışarak belirtiniz.
CEVAP:
Kediler, hiç çaba sarf etmedikleri ve tembellik ettikleri için amaçlarına ulaşamıyorlar. Aslan ise inancının gereği belki de kedilerin dualarının Allah tarafından kabul edilmesi için onlara bir fırsat tanımak amacıyla oradan uzaklaşıyor.
“Su” konusuyla ilgili bir bilimsel, bir günlük, bir de edebî yazı getiriniz.
CEVAP:
“SU” KONUSU İLE İLGİLİ BİLİMSEL METİN ÖRNEĞİ:
SUSUZ HAYAT
Suyun, hayat için lüzumlu olduğu herkesin bildiği bir gerçektir. Biyoloji âlimleri suyu hayat için en gerekli madde olarak vasıflandırarak, gezegenimizdeki hayatın varlığını bu maddenin varlığına bağlamışlardır. Fakat bu mevzuda 17. yüzyıldan beri yapıla gelen ilmi çalışmalar insanoğlunu, suya ihtiyaç duymaksızın yaşayabilen bir takım küçük canlıların keşfine götürmüştür. Bu canlılar kendilerine bahşedilen bu nimet sayesinde, vücutlarındaki suyun hemen hemen hepsini kaybetmelerine rağmen hayatlarını devam ettirebilmektedirler ve bunun yanında birtakım vasıflar kazanmaktadırlar.
Susuz hayatın ilk defa 1920’de Antony Van Leeuwenhoek tarafından keşfedilmesinden bu yana araştırmacılar, bu fevkalade muameleyi anlamaya çalışmışlar ve cevaba oldukça yaklaşmışlardır.
Su, canlı organizmaların % 55—95’ini teşkil eder. Suya bağımlılığımız öylesine fazladır ki, vücudumuzdaki su miktarının beşte birini bile kaybetsek bitkin düşeriz. Bu kaybın daha da artması insanı ölüme götürebilir. Bir grup kurbağa ve toprak solucanı ise vücudundaki suyun beşte üçünü kaybettikten sonra da hayatta kalabilir.
“SU” KONUSU İLE İLGİLİ GÜNLÜK ÖRNEĞİ:
Bugün babamın Serdivandaki kabrine bir testi su düktü annem. Dudaklarından dökülen dualar su gibi çağladı. Babamın, su gibi aziz ol, diyen sesini duyar gibi oldum. Bir de, günler su gibi akıyor, derdi babam. Bilmem ki bugün sular akıyor mu yine eski dereden. Karaağaç’tan ötesi derenin kuruduğu yer… Günler geçti şimdi. Sular da duruldu. Nuh Tufanında, yerden fışkıran ve gökten inen suların kısa zamanda yeryüzünü örttüğünden de bahsederdi babam. Sesi kulaklarımda çınladı.
O zamanlar daha küçüktüm, anlamazdım. Gerçekten de günler su gibi akıp geçiyor. Yarın okuldaki son günüm.
“SU” KONUSU İLE İLGİLİ EDEBÎ METİN ÖRNEĞİ:
SU
Ak kayalar, kara kayalar, kınalı kayaların süslediği dağlar suya hasrettir. Yeşil kâkülünü düzeltir ormanın su. Zümrüt bir gömlek giydirir dağlara, bayırlara. Ceylanlar su kenarlarında olur. Keklikler su içmek istediklerinde turnalara yoldaş olurlar. Kelebekler, böcekler hep suyun o hayat verici yudumlarına muhtaçtırlar.
Ya yanan gönüller, çorak sineler, kuru gözler, yağmura hasret dudaklar, kirpikler ve yanaklar... Gökyüzünden bir meltem gibi yumuşak ve sessiz sessiz kâselerimize akacak rahmeti beklemezler mi?
Metin inceleme
1. Biri bilgi verme diğeri mesaj verme amaçlı iki metin okudunuz. Her ikisinin de aynı ifadeye ve dili kullanma biçimine sahip olduğunu söyleyebilir misiniz? Niçin?
CEVAP:
Her iki metnin de aynı ifadeye ve dili kullanma biçimine sahip olduğunu söylememiz mümkün değildir. Çünkü ilk metin okuyucuya bilgi vermek amacıyla kaleme alınmış öğretici bir metin, ikinci metin ise mesajı okuyucuya olay kurgusu ile aktarmayı amaçlayan edebî bir metin örneğidir.
2. Her anlatımda anlatıcı ile okuyucu veya dinleyici arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki anlatımın amacını oluşturur. Buna göre aşağıdaki özellikleri metinlerden hareketle sınıflayınız. Daha sonra anlatımın amaçlarının ifadedeki ve anlatımdaki rolünü tartışınız. Sonuçları sınıfta anlatınız.
Cevap eklenecek. 46 - 56 arası cevaplar güncellenecek.
Sayfa 50 - Hazırlık
1.Bu hikayeyle verilmek istenen mesaj nedir? Düsüncelerin kisiden kisiye değistiği.
Ayrıca Bacon'ın sözünde sıradan şeyleri gözümüzde büyüterek mucizevi şeylere dönüştüreceğimize mucizevi şeyleri sıradan şeylere dönüştürün böylece başarıya ulaşırsınız
Sadi Şirazi'nin sözünde ise Bazı güzellikleri herkes aynı gözle göremeyebilir.Bakışa göre karşı tarafın güzelliği,iyiliği veya kötülüğü değişebilir. bunlar anlatılmakta..
Metin İnceleme
1-Yazarın hayata bakış açısıyla ilgilidir.
3-Kişiselerin bireysel düşünceleri,yaşam biçimleri,hayat şartları..
5-Çirkinlik-somut Romantizm-soyut İyi-soyut Oy deposu-soyut Binalar-somut vb..
Sayfa 51 - 1.Etkinlik
1.Metin Somut 2.Metin Soyut
Tablodaki görme işitme tatma koklama dokunma bunlar 1.metine aittir.
2.Etkinlik
Öznel-kişinin kendi duygularıyla ifade ettiği düşünceler
Nesnel-herkes tarafından değişmeyen kesin ifadeler. (bunu açıklamama gerek yoktu sanırım neyse )
1.Metin Nesnel 2.Metin Öznel
Sayfa 52
Tablodaki özelliklerden
1- 1.Metin
2- 1.Metin
3- 2.Metin
4- 2.Metin
5-6-7 - 1.Metin
8-9 - 2.Metin
10-11 -1.Metin sadece bu kadar yaptık 3.Etkinlik ve 53.sayfa benimde ödevim umarım yardımcı olmuşumdur.. (blogkafem.blogspot.com )
52. sayfadaki tablo şöyle
Doğrudan Anlatım 1.Metin hepsi. İç taraflarında ağaçların yüksekliği elli,altmış metreyi bulur. buradaki bulur doğrudan anlatım olduğumu gösterir vb..
Dolaylı Anlatım 2.Metin. Annesini tanımıyormuş burdaki -muş dolaylı anlatım oldugunu gösterir. vb..
53. sayfadaki 4.etkinlik
Şiir aynı olduğu halde değişen nedir? örneğin çocuk gibi okunduğunda daha bir masumluk,şirinlik vardır. Şiir tamamen konu başlığımızda olduğu gibi anlatıcının tavrıyla ilgilidir.
6.Etkinlik
kişisel düşünceler- hiç görmediğim bir güzellikteydi. hiç kimse görmüyor bu güzelliği.. vb
günlük olduğu için tamamen kişisel düşüncelere yer verilmiştir diyebiliriz..
Sayfa 54 - 8.Etkinlik
1.cümle- öznel soyut doğrudan
2.cümle-öznel soyut doğrudan
3.cümle-nesnel somut dolaylı
4.cümle-öznel soyut doğrudan
5.cümle-nesnel somut dolaylı
Ölçme Değerlendirme
1-Somut 2-Öznel 3-Nesnel 4-Soyut 5-Doğrudan Anlatım 6-Dolaylı Anlatım.
Sayfa 55 (D/Y)
1-D 2-Y 3-Y 4-Y 5-Y
Çoktan seçmeli sorular
1-D 2-D 3-D 4-E 5-C
Sayfa 56 ile Sayfa 60 Arası Cevaplar
6. Anlatımın Özellikleri
Metin İnceleme
1.)Açık bir anlatımda fikirler, duygular açık ve net şekilde anlatılmalıdır. Buna göre yukarıdaki metinlerden hangisinin açık anlatıma sahip olduğunu belirtiniz.
CEVAP:Birinci metin açık anlatıma sahiptir.
2.) Açık anlatımlarda, anlatılacak hâlin ve olayın, betimlenecek görünüşün, sezginin, dile getirilecek duygunun ve düşüncenin anlatıcının zihninde açık ve net biçimde belirlenmesi gerekir. Anlatılacak, dile getirilecek, betimlenecek hususların dilin bilinen ve kabul edilen kurallarına uyularak düzenlenmesi zorunludur. Buna göre yukarıdaki metinlerden hangisi açık bir anlatıma sahip değildir? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:İkinci metin açık anlatıma sahip değildir. Çünkü bu metinde çok sayıda anlatım bozukluğu yapılmış ve metnin anlaşılırlığı zayıflamıştır.
3.) Güzel bir anlatım için sözlü veya yazılı ifadenin hiçbir engele uğramadan akıp gitmesi; ses akışını bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmemesi; gereksiz söz tekrarından kaçınılması gerekir. Buna göre yukarıdaki metinlerden hangisinin güzel anlatıma örnek olamayacağını açıklayınız.
CEVAP:İkinci metin güzel anlatıma sahip değildir. Çünkü bu metinde ses akışını bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmiş, dilbilgisi kurallarına uymamaktan kaynaklanan “ifadenin hiçbir engele uğramadan akıp gitmesi” kuralına da uyulmamıştır.
Anlama ve Yorumlama
1.etkinlik
İncelediğiniz metinleri tablodaki özelliklere göre değerlendiriniz.
CEVAP:
Açık, duru anlatım ile kapalı anlatımın özellikleri nelerdir? Tablodan ve metinlerden hareketle tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde defterinize yazınız.
CEVAP:
Açık ve duru anlatım anlatımın özellikleri:
ü Fikirler, duygular açık ve net biçimde anlatılır.
ü Anlatılanları okuyucu net şekilde anlar.
ü Anlatılanlar bilinen dil kurallarına uyularak aktarılır.
ü Gereksiz ses ve kelime tekrarlarına yer verilmez.
ü Dil ve ifade gayet sade, gösterişsiz ve süssüzdür.
ü Söylenmek istenenler kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
Kapalı anlatımın özellikleri:
ü Anlaşılmayan ifadelere yer verilir.
ü Ses akışını bozan, söylenmesi güç ses ve kelimelere yer verilir.
ü Fikirler ve duygular anlatılırken muğlâk ifadeler kullanılır.
ü Kelime ve cümle düzeyinde gereksiz ifadeler kullanılır.
ü Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılır.
ü Gereksiz deyim ve terimlere yer verilir.
ü Kullanılmayan söz ve söz öbeklerine yer verilir.
Yukarıdaki tablodan yararlanarak aşağıdaki şemaya açık bir anlatımın özelliklerini yazınız.
CEVAP: Akıcı Bir Anlatımın Özellikleri :
Akıcı : Söyleyişin pürüzsüz olması, bir yazının kolayca ve zevkle okunmasıdır. Uzun cümlelerde aynı hece ve eklerin tekrar edilmesi akıcılığı bozar.
Duru : Parçada veya cümlede gereksiz sözcük kullanılmamasıdır.
Yalın : Sanatlı söyleyişlerden, süsten uzak durmaktır. Gereksiz ayrıntılara, sanatsal söylemlere girilmemesidir.
Ç. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdaki yargılardan hangisi akıcı bir metnin özelliği olamaz?
A) Devrik ve uzun cümlelere yer verilir.
2. Aşağıdakilerden hangisi sözlü ve yazılı ifadenin hiçbir engele uğramadan akıp gitmesini sağlayan unsurlardan değildir?
E) Yabancı dillerden dilimize geçmiş kelimelerin kullanılması
3. Aşağıdakilerden hangisi yazılı ve sözlü bir metinde akıcılığı sağlayan unsurlardan değildir?
A) Metindeki dil ve ifadenin süslü olması
4. "Dilimizde Arapça ve Farsça dillerinden geçmiş birçok sözcük vardır." cümlesinde akıcılığı bozan neden aşağıdakilerden hangisidir?
A)Fazla kelime kullanılması
Sayfa 60 ve Sayfa 70 Arası Cevaplar
7. Anlatımın Oluşumu
Hazırlık
Dizelerinin sırası karıştırılmış aşağıdaki şiiri ve cümlelerinin yeri karıştırılmış nesir parçalarını anlamlı birer metin hâline getiriniz.
CEVAP:
Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
v Evrende gördüğümüz, binlerce ışık yılı yarıçapında dev galaksileri bile atomun oluşturduğunu biliyor musunuz?
v Biliyorsunuz da hiç düşündünüz mü?
v Düşündüğünüzde ve evreni "tümevarım" metoduyla incelediğinizde en küçük parçaların en büyük yapıları oluşturduğunu görürsünüz.
v İnsan da böyle değil midir?
v Gözümüzle göremediğimiz atomlar hücreleri, hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri oluşturmaz mı?
v Peki dil için aynı şeyleri düşünebilir miyiz?
Cümleler arasındaki bütünlüğü oluşturan öğeleri belirleyiniz.
CEVAP:
· Her cümlenin kendinden önceki cümleye dil ve düşünce yönlerinden iyice bağlanması
· Önce verilen bilgilerle sonrakiler arasında bir ilişki ve bir bütünlüğün olması
· Cümleler arasında doğal geçişlerin kurulması
· Boşlukların bırakılmaması
· Bağdaşıklık kurallarına uyulması
· Bağlaşıklık kurallarına uyulması
Metin İnceleme
1.)İlk metinde dil bilgisi kurallarına ve sözcüklerin anlam bağlantısına uyulmuş mudur? Metinden hareketle açıklayınız.
CEVAP:Uyulmamıştır. Çünkü metinde dilbilgisi kuralları adeta yok sayılmış, Türkçe ve yabancı kelimeler uyumsuz bir şekilde bir arada kullanılmış, anlamsız kelimeler kullanılmış, kelimelerin büyük bir çoğunluğu yanlış telaffuz edilmiş, cümlelerde bağlaşıklık ve bağdaşıklık kurallarına uyulmamış, bağdaştırmalar yanlış ve anlamsız yapılmış…
2. )İlk metinde ifade edilenler hâlin gereğine uygun mudur? Niçin?
CEVAP:Uygun değildir. Çünkü bir olay veya durum karşısında insanların tavır, düşünce ve hislerini dile getirme tarzları her dilde bellidir. Ancak bu metinde ifade edilenler, doğru ve güzel bir dile ait değildir. Dolayısıyla metinde alışılmamış bağdaştırmalar bir hayli fazla yapılmıştır.
3.)İlk metindeki anlatım bozuklukları metni nasıl etkilemiştir? Tartışarak belirtiniz.
CEVAP:Anlatım bozuklukları metni elbette olumsuz etkilemiştir. Çünkü metni oluşturan söz ve söz öbekleri arasındaki anlam ve mantık bağıntısına uyulmamış, metni oluşturan söz öbekleri arasındaki dil bilgisiyle ilgili unsurlar göze ve kulağa rahatsızlık verecek şekilde yanlış kullanılmıştır.
4.)İlk metindeki konuşmalar dilimize zarar vermekte midir? Dilimizi korumanın, doğru ve güzel konuşmanın önemini düşünerek tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:İlk metindeki konuşmalar dilimize hem de çok zarar vermektedir.
5.)Yazar, ikinci metinde bağdaştırma ve bağlaşıklık kavramlarını nasıl tanımlıyor? Örneklerle açıklayınız.
CEVAP:Sözcüklerin yeni bir anlam ifade etmek için bir araya gelerek oluşturduğu söz gruplarına bağdaştırma denir. Bağdaştırmalar, yaygın olarak kullanılan sözcüklerle oluşturulabildiği gibi birbiriyle anlamca pek uyuşmayan sözcüklerle de oluşturulabilir. Bağdaştırma, sanatsal metinlerde çok sık rastlanan bir özelliktir. Örneğin; “şehrin kalesi” ifadesi alışılmış bağdaştırma iken “aşkın kalesi” ifadesi alışılmamış bağdaştırmadır.
Metni oluşturan söz öbekleri arasındaki dil bilgisiyle ilgili unsurların göze ve kulağa seslenmesine ise bağlaşıklık denir. Buna göre; adıllar, belirteçler, ön adlar, tamlamalar, durum ekleri, fiil çatısı, cümle öğeleri ve vurgusu vb. bağlaşıklık unsurlarıdır. Örneğin; dilbilgisiyle ilgili anlatım bozuklukları bağlaşıklığa uymayan anlatım bozukluklarıdır.
6.)İkinci metinden hareketle bağdaştırmaların kaça ayrıldığını ve işlevlerini örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP:Alışılmış ve alışılmamış olmak üzere iki tür bağdaştırma vardır. Aşağıdaki tabloda bir şiir üzerinde alışılmış ve alışılmamış bağdaştırma örnekleri görülmektedir:
Sayfa 60 ve Sayfa 65 Arası Cevaplar
6. etkinlik
Gruplara ayrılarak aşağıdaki metinleri inceleyiniz. Bütün cümlelerin bir tema etrafında birleşmesi gerekirken bu birleşmeyi bozan cümleleri gösteriniz.
CEVAP:
I. Bu kitap, sanat yaşamımın değişik dönemlerinden seçilmiş ürünlerden oluşuyor.
II. Ağırlık, 1970'lerden önce yazdığım şiirlerde.
III.Son beş yılda dergilerde birçok şiir yayımladım ancak bu şiirleri kitaba almadım.
IV. Anılarımda da belirttiğim gibi bunlar kendimle uzun bir hesaplaşmadan sonra oluşan şiirler.
V. Dolayısıyla beni bütün yönlerimle okurlarıma tanıtacaktır.
I. Okuduğunuz bir eserin nitelikli olup olmadığını mı anlamak istiyorsunuz?
II. Bu, seçici bir okurun yanıtlaması gereken ilk sorudur.
III.Onu birkaç ay sonra tekrar ele alın.
IV. Kötüyse okumaya değmez; iyi ise değişik bir tatla karşınıza çıkar.
V. Size yepyeni ufuklar açar.
7. etkinlik
Aşağıdaki metinde yazarın amacı nedir?
CEVAP:Yazarın amacı; insan hayatında kaderin önemli olduğunu ve insanların karşılaştıkları zorluk ve sıkıntıları göğüsleyebileceğini okuyucuya anlatmaktır.
Bu amaç onu bağdaştırma yaparken "alışılmış" ve "alışılmamış" tercihinde hangi bağdaştırma türüne yöneltmiştir?
CEVAP:Metinde alışılmamış bağdaştırma örnekleri çok fazla dikkat çekmektedir. Alışılmamış bağdaştırmalar, metin üzerinde renkli harflerle belirginleştirilmiştir.
Akla aykırı olduğu için inanıyorum." diyen Latin şairinin herhalde bir bildiği vardı. Gerçekte çevremizde olup bitenlerin kahir ekseriyeti önceden tahmin edilemeyen, hesaba geçirilemeyen, mantığa ve düz muhakemeye aykırı şeylerdir. Muhabbetin şirazesi, nefretin endazesi, aşkın hendesesi yoktur. İvazsız samimiyetin sıkletini çekecek terazi, huzurlu bir "fakirhane"nin sıcaklığını ölçecek bir termometre, kahır ve mihnetli geçirilmiş bir ömre sunulan fedakârlığın genişliğini tespit edecek bir mikâp icat edilmemiştir. İnsanlar, hayatın önceden kestirilemeyen, hendese ve matematiğe vurulamayan sürprizlerini yine hesaba ve endazeye sığmaz aykırılıklarla göğüsleyebilirler. Bilinmeyen her şey gibi kader de hesap haricidir. Hayata egemen olan rakamlar ve semboller değil kaderdir.
Ahmet Turan ALKAN
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
v Bir metnin ve metin parçasında dil öğelerinin ifade ettikleri husus ve durumlar arasındaki anlam bağlantısına bağdaşıklık denir.
v Bağdaştırma bağlaşıklık ve bağdaşıklık ile sağlanır.
v Dil birimlerini birbirine bağlayan dil kurallarının birbirine ifade ettikleri husus ve durumlar arasındaki anlam bağlantısı yazarın Türkçeyi doğru kullanması ile ilgilidir.
v Bağdaştırma alışılmış ve alışılmamış olmak üzere ikiye ayrılır.
B. Aşağıdaki şemayı doldurunuz.
Doğru Bir "Bağdaştırma" Yapmak İçin Gereken Kurallar
1 Bağlaşıklığa dikkat edilmesi
2 Bağdaşıklığa dikkat edilmesi
3 Birden fazla kelimenin bir araya getirilmesi
4 Bir araya getirilen kelimelerin anlamlı olması
5 Deyim, tamlama ya da kalıplaşmış söz grubu oluşturulması
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli sorulan cevaplayınız.
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaşıklıkla ilgili bir dil hatası vardır?
A) Dün akşam Taksim meydanından gelen haber hepimizi üzdü.
B) Yirmi beş kişiden oluşan üniversitenin genç araştırmacılar topluluğu çalışmalarına başladı.
C) Konuğumuzla yapacağımız söyleşiyi canlı olarak yayınlıyoruz.
D) Tabelasız durak yerlerine tabela takılacak.
E) Kar yağışı aralıksız olarak sürüyor.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağdaşıklıkla ilgili bir dil hatası yoktur?
A) Hocam beni ben de kendisini tanırım.
B) Uzun uğraşlar sonucu hurdaya dönen araçtan cesetler çıkarıldı.
C) Görevlilerin mavi ceket ve kravat takması gerekiyor.
D) Yolda çok sayıda askeri ve polis aracı vardı.
E) Bırakın yemek yapmayı patates bile soyamaz.
3. Aşağıdakilerden hangisi "bağdaşıklık" kavramıyla ilgili değildir?
A) Gereksiz sözcük kullanılması
B) Sözcüğün yanlış yerde kullanılması
C) Tamlama yanlışlığı
D) Anlam belirsizliği
E) Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması
4. I. Bir metnin ve metin parçasında dil öğelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine "bağlaşıklık" denir.
II. Bir metnin ve metin parçasında dil öğelerinin ifade ettikleri husus ve durumlar arasındaki anlam bağlantısına "bağdaştırma" denir.
III.Bağdaştırma, yalnızca gerçek anlamlı sözcüklerin kullanımıyla oluşturulur.
IV.Bağdaştırma "bağlaşıklık" ve "bağdaşıklık" ile sağlanır.
V. Dil birimlerini birbirine bağlayan dil kurallarının birbirine ifade ettikleri husus ve durumlar arasındaki anlam bağlantısı, konuşmacı ya da yazarın Türkçeyi doğru kullanması ile ilgilidir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C)III. D) IV. E)V.
Sayfa 65 ve Sayfa 70 Arası Cevaplar8. Anlatım Türlerinin Sınıflandırılması
Hazırlık
İnsanlar birikimlerini niçin farklı türlerle anlatıyorlar?
CEVAP:Çünkü insanlar bir konu hakkında yazmak ya da konuşmak istediklerinde farklı farklı amaçlar taşırlar. Bir anlatımda amacımız heyecanlandırmak ise o şeyi olay veya olaylar yoluyla okuyanları adeta olayı yaşayacak bir şekilde hikâye ederiz. Okuyanları bir hayal vasıtasıyla ilişkilendirmek, o şeyi gözleri önünde canlandırmak istiyorsak, sanatlı ifadeler kullanarak onu bir tablo gibi canlandırarak betimleriz. Amacımız okuyanlara heyecan vermek, bilgi veya haber vermek ise sanatsız ve açık bir ifadeyle doğrudan doğruya anlatma yolunu tercih ederiz. Verilen bilgi ve haberler konusunda okuyanları inandırmak istiyorsak amacımızı ispat ve delillerle ifade ederiz.
Metin İnceleme
1.) Her anlatım: gerçekleştiği bağlam içinde ayrı bir bütündür. Anlatım, dil bilgisi kuralları ve anlam ilişkisi ile birbirine bağlanan cümle ve paragraf adlı birimlerden oluşur. Buna göre okuduğunuz metnin kendi içinde bir bütünlük ve birim değeri taşıyıp taşımadığını belirtiniz.
CEVAP:Metin, kendi içinde cümleler ve paragraflar vasıtasıyla bir bütünlük ve birim değeri taşımaktadır. Bu bütünlük neticesinde ortaya hikâye çıkmıştır.
2.)Edebî türler veya metin türlerinde farklı anlatım birlikleri bir araya gelir. Bir hikâyede betimleme, açıklama, tanıtma amacıyla yazılmış parçalar öyküleme (hikâye etme) çevresinde birleşir. Makalede; açıklama, tanımlama, tartışma, öğretme, anlatım biçimleri birlikte kullanılabilir. Buna göre okuduğunuz metinde hangi anlatım türleri kullanılmıştır? Örneklerle açıklayınız.
CEVAP:Bu metinde daha çok betimleme ve öyküleme anlatım türleri kullanılmıştır. Örneğin; “Bir sonbahar günü baktı ki küçük çam ağaçları filizi, körpe diken yapraklarıyla, üç beş kocayemiş çıngıl çıngıl yemişleriyle yer yer esmer pembe, kül rengi toprağa saye salar.” cümlesinde sıfatlar ve ayrıntı bildiren sözcükler yardımıyla adeta bir resim çizilmekte, yani betimleyici anlatım türü kullanılmaktadır.
“Bir sabah her zamanki çamın altına vardım ki bir köylü kadın, üç yarı çıplak çocuk garip birtakım taşlar, tahtalar, saçlarla bir şeyler yaparlar. Bu, her tarafından poyraz, lodos, gün doğusu, keşişleme, yıldız, karayel rüzgârı giren bir evdi. Mustafa arkasına yeşiller giymiş güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu.” paragrafında ise betimlemeyle birlikte bir olayın anlatılması söz konusu olmakta, yani öyküleyici anlatımdan yararlanılmaktadır.
3.)Anlatımın gerçekleşmesinde iletişime katılan öğeler, anlatımın amacı, alıcıda uyandırılmak istenilen etki ve anlatıcının anlatılan husus veya obje karşısındaki tavrı anlatım türünü belirler. Buna göre okuduğunuz metinde anlatım türünün belirlenmesinde hangi unsurların etkili olduğunu tartışarak açıklayınız.
CEVAP:İletişime katılan öğeler (gönderici, alıcı, ileti, kanal, bağlam), anlatımın amacı (bir olayı veya durumu hikâye etme), alıcıda uyandırılmak istenen etki (konu, tema) ve anlatıcının anlatılan husus veya obje karşısındaki tavrı (üslup, anlatım) bu metnin anlatım türünün belirlenmesinde ayrı ayrı etkili olmuştur.
4.) Sizce bu metinde yazarın amacı nedir?
CEVAP:Yazarın amacı, bir olayı ve durumu hikâye etmek suretiyle okuyucuda tabiata ve nesnelere karşı duyarlılık hissi uyandırmaktır.
5.)Yazar, görmediğimiz şeyleri zihnimizde canlandırıyor mu? Bunun için nelere başvuruyor? Sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:Evet, yazar, görmediğimiz şeyleri zihnimizde canlandırıyor. Bunun için betimleyici anlatım öğelerine (sıfatlara, renk ve ayrıntı bildiren sözcüklere) başvuruyor..
Anlama ve Yorumlama
1.etkinlik
Aşağıdaki cümlelerden anlamlı bir paragraf oluşturunuz.
CEVAP:Vatanıma yararlı ama insanlığa zararlı bir şey bilseydim bir cinayet gözüyle bakardım ona, diyor Montesquieu (Montesku). Ünlü yazarın bu sözünü duyunca kendimi hep bu açıdan kontrol ederim. Ne var ki her zaman bu söze uygun davranmadığımı görüyorum. Bana yararlı ama aileme zararlı bir şey bilseydim unutmaya çalışırdım onu. Aileme yararlı ama vatanıma zararlı bir şey bilseydim aklımdan atardım onu.
Her anlatımın kendi içinde bir birim değeri taşıdığını düşünüyor musunuz? Niçin?
CEVAP:Elbette her anlatım kendi içinde bir birim değeri taşımaktadır. Cümlelerin oluşturduğu paragraflar hikâye, deneme, makale, vs. düzyazı metin türlerini; mısralar ise beyitleri, dörtlükleri, onlar da metin türü olarak şiiri oluşturmaktadır.
2.etkinlik
Aşağıda yazma amaçlarıyla anlatım türleri verilmiştir. Yazarın amacına uygun anlatım türlerini boş bırakılan yerlere yazınız.
CEVAP:
v Bu tekniği kullanan yazarın amacı okuyucuya bilgi vermektir. Genelde öğretici/didaktik metinler de kullanılır. Onun için makale, eleştiri gibi yazılarda, tarih, coğrafya gibi ders kitaplarında kullanılır. Yazar, okuyucunun bilmediğini düşündüğü bilgileri aktarır. Bu tekniğe açıklama denir.
v Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri okuyucunun kafasında canlandırmaktır. Yazar özellikle görme duyusundan yararlanarak okuyucunun hayalinde sanki sözcüklerle resim yapar. Okuyucuya böylece izlenim kazandırır. Bu tekniğe betimleme denir.
v Bu teknikte yazarın amacı, okuyucuyu bir olay içinde yaşatmaktır. Olay akışı vardır. Olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer. Genellikle haber kipleriyle çekimlenmiş fiiller kullanılır. Bu tekniğin en önemli iki özelliği; zaman akışı ve bir romandan alınmış izlenimi vermesidir. Bu tekniğe öyküleme denir.
v Bu tekniği kullanan yazarın amacı, okuyucunun herhangi bir konudaki fikrini değiştirmektir. Bu teknikle yazılmış metinlerde iki görüş vardır. Bunlardan biri yazarın görüşü diğeri de başkalarının görüşüdür. Yazar değişik yöntemler kullanır, deliller getirir, ispatlar yapar, metnin sonunda kendi görüşünü haklı çıkarır. Metinde genellikle karşılıklı konuşma havası vardır. Bu tekniğe tartışma denir.
3.etkinlik
Öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım, öğretici anlatım, açıklayıcı anlatım, kanıtlayıcı anlatım, tartışmacı anlatım, coşku ve heyecana bağlı anlatım, destansı anlatım, düşsel anlatım, mizahi anlatım, emredici anlatım, söyleşmeye bağlı anlatım, gelecekten söz eden anlatım vb. anlatım türleri vardır.
(Not: Bu bilginin yer aldığı 68.sayfada -sehven- “göstermeye bağlı anlatım” ve “acı ve hüzünlendirici anlatım” şeklinde müfredatta olmayan anlatım türleri de yazılmıştır. Düzeltiriz…)
Aşağıdaki metinlerde yazarların hangi anlatım türlerini kullandığını söyleyiniz.
CEVAP:Yahya Kemal tıpkı son zamanlardaki resimlerde göründüğü gibi: orta boylu, şişman, çok şişman, göğsüne kadar çıkan yarım küre şekline bir göbek... Bu muazzam gövdeyi başa bağlayan kalın ve kısa bir boyun, yuvarlak, buğday renginde kansız bir yüz... Ama cildi yaşına göre taze ve pürüzsüz. Kapıdan girince hemen solda banyo ve tuvalet... Onun her tarafı gömme gardırop... Gardırobun yanında üst üste konmuş bavullar. En üsttekinin üzerinde kitaplar, gazeteler, pasta kutuları... Orta yerde, baş tarafı duvar kenarında olan ve üzerinde, içeri girdiğinde Yahya Kemal'in oturduğu karyola...
(BU METİNDE BETİMLEYİCİ ANLATIM TÜRÜ KULLANILMIŞTIR.)
İşçi arıların vücutları, hayatları boyunca bazı değişikliğe uğrar ve bu değişikliklere göre kalanı içerisinde görev alır. İşçi arıların ilk üç günü kovanları temizleme ile geçer. Sonraki bir hafta boyunca genç kovanlar için gerekli besini salgılamaya başlarlar. Artık temizlikten larva bakıcılığına geçmiştirler. Onuncu günden itibaren ise karın bölgelerinde mum üreten bezler gelişir. Bu bezler petek yapımı ve onarımında kullanılacaktır. Artık arılarımız birer kovan işçisidir. Yirminci günlerinde ise mum bezleri işlevini yitirir ve artık iğne bezleri gelişir; zehir üretmeye başlarlar. İşçilikten askerliğe terfi etmişlerdir. Askerlik sonrasında ise hayatlarının geri kalanına çiçek özü toplayıcısı olarak devam ederler.
(BU METİNDE ÖĞRETİCİ ANLATIM TÜRÜ KULLANILMIŞTIR.)
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut saçlarımda çiğ
Ahmet Muhip DIRANAS
(BU METİNDE COŞKU VE HEYECANA BAĞLI ANLATIM TÜRÜ KULLANILMIŞTIR.)
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
v Yazarın amacının okuyucuyu bilgilendirmek olduğu anlatım türüne öğretici ya da açıklayıcı anlatım denir.
v Yazarın amacının okuyucunun herhangi bir konuda fikrini değiştirmek olduğu anlatım türüne tartışmacı anlatım denir.
v Sözcüklerin yeni bir anlam ifade etmek için bir araya gelerek oluşturduğu söz gruplarına bağdaştırma denir. Alışılmış ve alışılmamış olarak iki çeşidi vardır.
v Bir metni oluşturan söz ve söz öbekleri arasındaki anlam ve mantık bağıntısına bağdaşıklık adı verilir.
v Metni oluşturan söz öbekleri arasındaki dil bilgisiyle ilgili unsurlar göze ve kulağa seslenir. Buna göre; adıllar, belirteçler, ön adlar, bağlaçlar, durum ekleri, fiil çatısı, cümle öğeleri ve vurgusu vb. bağlaşıklık unsurlarıdır.
B. Aşağıdaki anlatıma hazırlıkla ilgili yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(Y) Öyküleyici, betimleyici, göstermeye bağlı anlatım, anlatım türlerinden bazılarıdır. (Çünkü göstermeye bağlı anlatım diye bir anlatım türü yoktur.)
(D) Makalelerde açıklama, tanımlama, tartışma, öğretme anlatım biçimleri kullanılır.
(D ) Açıklayıcı anlatımlarda genellikle haber kipleriyle çekimlenmiş fiiller kullanılır.
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli sorulan cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi bir anlatım türüdür?
A) Nesnellik B) İlişki kurma C) Benzetme D) Tartışma E) Öğretme
2. Aşağıdakilerden hangisi metni oluşturan birimlerden değildir?
A) Ses B)Kelime C) Cümle D) Paragraf E)Anlam
Ünite Sonu Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerlere gelebilecek uygun sözcükleri yazınız.
v Yazarın amacının okuyucuyu bir olay içinde yaşatmak olduğu anlatım türüne öyküleyici anlatım denir.
v Yazarın amacının okuyucunun görmediği bir yeri zihninde canlandırmak olduğu anlatım türüne betimleyici anlatım denir.
v Yazar anlattığı kavramı daha belirgin hâle getirmek için tanımlar kullanır.
v Yazar soyut düşünceyi daha görünür hâle getirip somutlaştırmak için örnekler kullanır.
B. Aşağıdaki tabloda verilen temaları, istenen unsurlara göre sınırlandırınız.
Yer, Kişi, Zaman ve Bağlam
Ayrılık : Soğuk bir kış günü küçük çocuğun evinden ayrılması
Hoşgörü : Toplumda zaman zaman hata yapan çocuklara karşı büyüklerin hoşgörüsü
C. Aşağıdaki anlatıma hazırlıkla ilgili yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( D ) "Romanda, fakir köylünün hayat mücadelesi zengin benzetme ve mecazlarla süslenerek aktarılmış." cümlesinde eserin hem konusundan hem de üslubundan söz edilmiştir.
( Y ) Akıcılık; hiç kimseye benzememek, farklı olmak, taklit ve kopyadan uzak durmak, basmakalıp ifadelerden vazgeçerek kendine has bir anlatım oluşturmaktır.
( D ) Duruluk, metinde veya cümlede gereksiz sözcük kullanılmamasıdır.
( Y ) Özgünlük; söyleyişin pürüzsüz olması, bir yazının kolayca ve zevkle okunmasıdır.
( D ) Konuşmada ve yazmada yerel ağızların, söyleyişlerin yerine kültür dilini kullanmaya özen göstermeliyiz.
( D ) Sözcüklerin doğru seçilmesi, cümlelerin gereği gibi kurulması ve birbirine mantıksal bir ilgi ile bağlanması, konuda birliğin sağlanıp sürdürülmesi, bilgilerin doğruluğu bağdaşıklıktır.
( Y ) "Çiçeklerin ağlaması" söz grubunda alışılmış bağdaştırma vardır.
( D ) "Renk kuşağı" söz grubunda alışılmamış bağdaştırma vardır.
(Not: 69.sayfadaki bu tabloda -sehven- 13 sütun yerine 7 sütuna yer verilmiştir. Düzeltiriz…)
Anlatım Türleri
Öyküleyici anlatım, Betimleyici anlatım, Coşku ve heyecana bağlı anlatım, Destansı anlatım , Emredici anlatım, Öğretici anlatım, Açıklayıcı anlatım, Tartışmacı anlatım, Kanıtlayıcı anlatım, Düşsel anlatım, Gelecekten söz eden anlatım, Söyleşmeye bağlı anlatım, Mizahi anlatım
E. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi anlatımın türünü belirleyen özelliklerden değildir?
A) İletişime katılan öğeler
B) Anlatımın amacı
C) Alıcıda uyandırılmak istenen etki
D) Anlatıcının obje karşındaki tavrı
E) Anlatımda izlenecek yolun belirlenmesi
2. Aşağıdakilerden hangisi makalede kullanılabilecek anlatım türlerinden değildir?
A) Açıklama B) Tartışma C) Öyküleme D) Tanımlama E) Tanık gösterme
3. Aşağıdakilerden hangisi düşünceyi geliştirme yollarından değildir?
A) Sayısal verilerden yararlanma
B) Benzetme
C) Betimleme
D) Tanımlama
E) Örneklendirme
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Edebî eserlerde dil ve anlatım biçimlerinin tümüne konu denir.
B) Metinlerde olayların düzenlenişi, sıralanışı Ve akışı olay örgüsüyle ilgilidir.
C) Metin düzeyinde gözlenebilen her türlü anlam ve dil malzemesine içerik denir.
D) Metinlerde yazarın dili kullanma biçimine üslup denir.
E) Sanat eserlerinde işlenen temel düşünce ya da duyguya tema denir.
5. I.Bilgiler kesin verilere dayanır.
II. Kişisel yorumlama yapılmaz.
III. Sübjektiflik bulunmaz.
IV. Bilgilerin doğruluğu kanıtlanmaz.
V. Herkes aynı şeyleri anlar.
Yukarıdaki numaralanmış yargılardan hangisi nesnel cümlelerin özelliklerinden değildir?
A) I. B)II C) III D) IV E) V
6. Aşağıdaki temalardan hangisi daha geniş kapsamlıdır?
A) Türk romanı
B) 19. yüzyıl Türk romanı
C) Reşat Nuri'nin roman anlayışı
D) Toplumcu roman yazarlarının görüşleri
E) Türk romanının en önemli özellikleri
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Tatilimizin en hareketli günlerinden biri daha sona erdi.
B) Hafif hafif esen rüzgârın hışırtısı, kuşların cıvıltısı hâlâ kulağımda sanki.
C) Piknik yerlerini kirleten ve ağaçlara yazı yazanlar medeniyetsiz insanlardır.
D) Tatilden dönünce kendimi çok yalnız hissettim.
E) Dağ eteklerinde yaptığımız bu çalışmanın amacı çevreye güzel bir görünüm oluşturmaktı.
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?
A) Bu iki durum arasında, çok küçük bir nüans farkı vardır.
B) Dün akşam Forsa diye bir hikâye okudum.
C) Birçok öğrenciler, dünkü deneme sınavın giremediler.
D) Takımımız yine son saniye golüyle maçı kazandı.
E) Filmde gördüğüm o acı feryatlar ve bu son sahne, bugün bile gözümün önünde
ve kulaklarımda çınlıyor.
----kaynak : blogkafem.blogspot.com----
72-87 ARASI CEVAPLAR
A.ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM(HİKAYE ETME)İSİM-AD
HAZIRLIK
Masalın olayı: Oduncu ve ayı arasında geçen kurmaca bir olay
Mekan: Dağ
Kişiler: Oduncu ile ayı
Masaldaki olay kurmaca bir kişi tarafından anlatılmaktadır.
Masaldaki kişileri,zamanı, mekanı değiştirip tekrar yazınız.
SAYFA 73
İsim olmalarıdır,isimler metinlerde varlık ve kavramları tanıtmak için kullanılır.
Bu sözcükleri çıkarınca anlamlı bütün olmaz.Çünkü bu isimler varlık ve kavramları belirtmektedir.
Heeeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
Git gidebildiğin yere
SAYFA 76
Metin İnceleme
1.Öyküleyici anlatım vardır.Bu metinlerin ortak özellikleri şunlardır:
Bir olay çevresinde gelişir. Bu temel olayın etrafında daha küçük çapta gelişen olaylar yer alır.
İnsanların başlarından geçen ya da geçebilecek nitelikteki olaylar gösterilir.
Olaylar belirli bir zaman diliminde geçer.
Anlatılan olaylardan etkilenen insanlar ya da varlıklar vardır. Bunlara eserin kahramanları denir. En çok etkilenen varlığa eserin başkahramanı (başkişisi) denir.
Olayın serim, düğüm ve çözüm bölümleri bulunur. Yani olayın bir başlangıcı, gelişmesi ve sonunda da çözümlenişi vardır.
Ele alınan olayların anlaşılması için tasvirlere yer verilir.
Metinlerin bir yazarı vardır.
Edebi dil kullanılır.
2.Ortak ögeler olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman ögeleridir.
HAYAT NE TATLI:Hafız Nuri Efendi amaçsızca evden dışarı çıkar.Yolda Şükrü'yü görür.Şükrü'yle Kumkapı'ya gitmek için yürürler fakat Şükrü ortadan kaybolur.Sonra mahallenin kömürcüsü Halil Efendi'yle karşılaşırlar,tekrar mahalleye dönerler.Nuri Efendi evine gider, hayatın yaşanılacak kadar güzel olduğunu düşünür.
BİNLERCE GÜVERCİN:Ömer, Zeki'den satın alacağı güvercinler için babasının cebinden 20 lira çalar.Annesi ve babası durumu anlayınca evlerinde misafirliğe gelen teyzesinin oğlu Mustafa'dan şüphelenir.Mustafa kendisinin hırsız sanılmasına çok üzülür ve evine dönmek ister.Ömer suçunu itiraf eder ;Mustafa sevinir; ama bir daha teyzesine gelmez.
FATİH-HARBİYE:Faiz Bey geç olmasına rağmen eve gelmeyen kızını merak etmektedir.Şinasi kızın nerede olduğunu bildiği halde arkadaşı Fahriye'de olabileceğini söyler.
3.Öyküleyici anlatımın ayırıcı özellikleri:
Olay, kişi, mekân ve zaman ortak ögeleridir.
Bu anlatımda amaç;olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak,anlatmak istenileni bir olay içerisinde vermektir
Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir.(Anlatıcı olay kahramanlarından biridir)Sanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır.
Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir.
Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.
(Olan biten bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılabilir.
Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmak için kullanılan ögelerdir.
Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır.
3.Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir.
Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerde kullanılır.
Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
4) "Binlerce Güvercin" metninin olayı Ömer'in satın almak istediği güvercinler için babasının cebinden 20 lira çalması"
Olay zinciri:
Ömer'in yaptığı hırsızlıktan pişmanlık duymaya başlaması
Ömer'in babasına yemek götürmek için Mustafa'ya yola çıkması ve korkudan parayı taşın altına saklaması
Babasının paranın kaybolduğunu anlaması
Ömer'in anne ve babasının misafir olan Mustafa'dan şüphelenmeleri
Mustafa'nın hırsız sanılmasına çok üzülmesi ve bu yüzden evine dönmek istemesi
Ömer'in suçu Mustafa'ya yıkmasından çok pişmanlık duyması ve üzülmesi
Ömer'in parayı kendisinin aldığını itiraf etmesi
Mustafa'nın suçsuz olduğunun anlaşılmasına sevinmesi
Mustafa'nın bu olaydan sonra bir daha teyzesine gelmemesi
Ömer'in bu durumdan dolayı binlerce güvercini olsa bile sevinememesi
Olay ve olay zinciri arasındaki fark:Olay , kişiler arasında bir sebebe bağlı olarak gelişen ve bir sonuç meydana getiren eylemken olay zinciri belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın sebep-sonuç ilişkisine bağlı biçimde oluşturdukları bütündür.
5.Belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın, sebep-sonuç ilişkisine bağlı bir biçimde oluşturdukları organik bütündür. Olay örgüsünü: "eserde nakledilen hadise veya hadiseler zinciri" veya "bir oyunun, hikayenin yahut romanın içinde olan biten her şey" biçiminde de tanımlamak mümkündür.
Olay örgüsü, birbiriyle hiç ilgisi olmayan olayların rast gele veya peş peşe sıralanması değil, birden fazla olayın sebep-sonuç içinde organik bir bütün oluşturmasıdır.
'Kral öldü, kraliçe de öldü.' dersek hikaye olur.
'Kral öldü, arkasından kraliçe de öldü.' dersek olay örgüsü olur.(Neden sonuç ilgisi var.)
Metinlerin olay örgüleri yukarıda verilmiştir.
6.Metinlerde olaylar kişiler etrafında şekillenmektedir.Kişiler olayın akışında yönlendirilmesinde doğrudan veya dolaylı olarak etkin rol işlevine sahiptir.
7)"Hayat Ne Tatlı" metninde : "kapı, şemsiye, sokak, işi, ayakları,yol, İstanbul,Edirne, köşeye,depo"
"Binlerce Güvercin" metninde: "güvercinler, gaz lambası, babam, elbiseler, ceket, vücudum, ateş, parçası,
"Fatih-Harbiye" metninde: "Şinasi, masa, sandalyeye, başını, yüzüne,gencin,sual, zemin , kitabı, gözlerini"
Bu kelimeler metinlerden çıkarıldığın anlam bozulur.İsimler varlıkları ve kavramları tanıtmak, belirtmek için kullanılır.
8) "Hayat Ne Tatlı" metninde "vagonlar,ayaklar, bastonlar,marullar salatalar,iskemleler,takunyalar..."
"Binlerce Güvercin" metninde "güvercinler, elbiseler,gözler, yiyecekler,kötülükler"
"Fatih-Harbiye" metninde "şeyler" sözcükleri çoğuldur.Çoğul isimler birden fazla varlığı karşılamak için kullanılır.
9) İfade edebilir.Örneğin "ordu, sürü, orman, sınıf, okul, millet" gibi sözcükler...
EK BİLGİ:Şekil yönüyle çoğul olmadığı, çokluk eki almadığı hâlde anlamca çoğul olan kelimeler vardır.
Seçmen, tercihini yarın ortaya koyacak.
Asker, sınırları bekliyor.
Genç yaşta saçı dökülmüş.
Bu cümlelerde seçmen, asker ve saç kelimeleri tekil oldukları hâlde anlamca çokluk bildirmektedirler. Bunlar, topluluk isimleri değildir.
SAYFA 78
9.Çoğul isimler de topluluk isimleri de birden fazla varlığı ifade etmek için kullanılır.Topluluk isimleri çoğul eki "-ler,-lar" almadığı halde birden fazla varlığı karşılar.
10."Anadolu" şiirinde geçen millet kelimesi topluluk ismidir.Topluluk isimleri ifadeyi kısaltır ve netleştirir.Şekil bakımından da tekil göründüğü halde sayısız, belirsiz bir çokluk anlamı katar.
11."Osmanlı" kelimesine gelen "lar" eki "boy,soy,kabile" anlamında kullanıldığı için kesme işaretiyle ayrılmamıştır.
12. "-cik" eki küçültme anlamı katmıştır.Bir varlığın benzerlerine göre küçük olduğunu belirtmek istediğimiz zaman başına küçük, ufak, minik gibi tamamlayıcı sözcükler getiririz.
Küçük pencereden bir minik serçe girdi.
Bunu küçültme ekleriyle de anlatabiliriz. Küçük pencere yerine pencere-cik, minik serçe yerine serçe-cik diyebiliriz.
13. Oğlumuz metnindeki isimlerin yapısı:
şubat: basit isim
gece-si :basit
baba-m-ın: basit
kucağ-ı-n-a: basit
ortak-lar-ın: basit
Bu isimler yapım eki almadığı için basit yapılıdır.
var-lık-ı-n-a: türemiş
hırçın-lık-lar: türemiş
iştah-sız-lık-lar: türemiş
sev-gi-miz: türemiş
çare-siz-liğ-in: türemiş
Bu isimler yapım eki alarak türemiştir.
"ANADOLU" metnindeki isimlerin yapısı:
yurd-u: basit
el-ler: basit
ana: basit
kucak-ı-dır: basit
soy-u-n-u: basit
hudut: basit
boy-u-n-u: basit
devlet-e: basit
meydan-da: basit
can: basit
silah: basit
kahraman-lar: basit
otak-ı-dır: basit
el-ler: basit
kuş-lar: basit
çayır-ı-n-da: basit
...
Bu isimler hiçbir yapım eki almadığı için basit yapılıdır.
kon-ak-ı-dır: türemiş
Osman-lı-lar: türemiş
...
Bu isimler yapım eki aldığı için basit yapılıdır.
Anadolu: birleşik
İki kelimenin birleşmesiyle oluşmuştur.
14: Metinlerdeki "Sultan Osman,Anadolu,Osmanlılar,Şinasi, Faiz Bey, Mustafa, Ömer, Zeki, Nuri Efendi, Edirne, İstanbul, Sirkeci, Kumkapı , Halil, Şükrü" gibi isimler özel isimdir.
"Şemsiye,ev, kömürcü, mahalle, istasyon,iskemleler, yatak, lamba, güvercinler, masa, sandalye, anne, baba," gibi pek çok sözcük cins adıdır.
"Hayat Ne Tatlı" metninde ilahi bakış açılı(hakim) anlatıcı ve gözlemci bakış açılı anlatıcı bir arada kullanılmıştır..Bu metinde anlatıcın olayla ilgisi yoktur."Binlerce Güvercin" metninde olayın anlatıcısı metnin baş kahramanıdır, olay ve olay dizisiyle doğrudan ilgilidir."Fatih-Harbiye" metninde ise ilahi bakış açılı anlatıcı(hakim) anlatıcı vardır.Olay veya olay dizisiyle bir ilgisi yoktur.
2.etkinlik
bebeciği: küçültme
çocukcağız: acıma
Anneciğim: sevgi
kızcağız: acıma
SAYFA 79
3.ETKİNLİK - TABLO
1.METİN İçin Tablo Cevapları
Zaman : Nuri Efendi'nin sokağa çıkıp akşam evine dönmesi arasındaki zaman.
Mekan : Sokak, Mahalle, Kahve, Ev
Kişiler : Hafız Nuri Efendi, Şükrü Halil, kahvede oyun oynayanlar
Olay : Nuri Efendi'nin amaçsızca sokağa çıktıktan sonra yaşadıkları.
Tema : Hayat güzeldir.
2.METİN İçin Tablo Cevapları
Zaman : Gece başlayıp ertesi 2 güne kadar devam eden zaman.
Mekan : Ev, yol, köy meydanı
Kişiler : Ömer, Mustafa, Zeki, Ömer'in anne ve babası(Nuri)
Olay : Ömer'in, babasının cebinden 20 lira çalması ve suçun, teyzesinin oğlu Mustafa'ya kalması.
Tema : Hırsızlık pişman olunacak sonuçlar doğurur.
3.METİN İçin Tablo Cevapları
Zaman : Gece, Şinasi ile Faiz Bey'in konuştukları kısa zaman dilimi.
Mekan : ev
Kişiler : Şinasi, Faiz Bey, Fahriye
Olay : Faiz Bey'in, eve gelmeyen kızını merak etmesi.
Tema : Endişe
4.ETKİNLİK
Masalın olay örgüsü:
Bir farenin devenin yularından tutup yola çıkmaları
Farenin devenin yularını tuttuğu için kibirlenmesi
Önlerine koca bir ırmağın çıkması
Farenin ırmaktan geçememesi ve korkması
Devenin fareye ders vermesi
Ø Masaldaki olay örgüsü metnin temasını ortaya koymak için düzenlenmiş ve aralarında anlam ilişkisi kurulmuştur.
Ø Masalı zaman, mekan ve kahramanları değiştirerek tekrar yazınız.
Ø Masaldaki zaman ve mekan ve kahraman özelliklerinin değiştirmemiz örneğin istediğimiz bir yaşam biçimi,zaman mekan veya insan ilişkileri üzerine kurguladığımızda olağanüstü unsurlar ortadan kalkar.
Ø Olay örgüsü,zaman,mekan , kişi ve anlatıcı metnin temasını ortaya koymak için bütünleşir.Bu ögeler metnin yapı unsurlarıdır ve bir tema etrafında bir araya gelirler.
Ø Olay çevresinde gelişen metinlerde bir ana olay ve buna bağlı olarak gelişen yan olaylar vardır. Ele alınan olayların gelişiminde mantıksal bir sıra izlenir.
Ø Bunlar olmasaydı olaylar gerçekleşmezdi.Çünkü öyküleyici anlatımda olay parçasının oluşumunda olay, kişi, zaman bütünleşir.Olay ; kişiler veya kişi işlevindeki kavram ve diğer varlıklar arasındaki karşılaşma ve çatışma sonucu ortaya çıkar.
SAYFA 80
5.etkinlik
"Şehir Mektupları" metnindeki türemiş isim örnekleri:
çıma-cı: ek bilgi:gemilerin iskeleye yanaşmaları sırasında halatları iskeleye veren gemi personeli
dile-k-çe , yaka-cık , ağır-lık-ı, su-cu, zeytin-lik
UYARI: Metinde türemiş başka sözcük türleri de var; ama sizden isim istendiğini unutmayınız.
Ø Kelime türetme yöntemi dilimizin yapısına göre sondan eklemeli bir dil olduğunu gösterir.
Ø Metindeki birleşik kelimeler:
Sarı+yer , Beyler+beyi , Kayış+dağı Taş+delen ,Göz+tepe ; Kara+kulak ,Bakır+köy
Birleşik isimler kendi anlamları dışındaki kavram veya varlıkları karşılayarak kelimeler arasında anlam ilişkisi kurulmasını ve ifadeye yeni anlamlar kazandırılmasını sağlar.
Ø Metindeki cins adlar: hamallar, su, depo, levha, can, yüz,ateş, kan,baş, huy…
Özel isimler: Sarıyer, Beylerbeyi, Pazarbaşı, Monitör, Oryantal Göztepe,Karakulak…
Bu cins ve özel adlar, metindeki varlık ve kavramları tanımamızı sağlar.
6.etkinlik
Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine çıkması
Ordunun saatlerce Kocaeli'nin bağ ve bahçelerinden geçmesi
Yavuz'un askerlerin elma koparmasından endişe etmesi
Yavuz'un emir verip askerlerin heybesini aratması
Hiçbir askerde elma bulunmaması
Tek bir elma bulunmuş olsa bile Yavuz'un seferden vazgeçmeyi düşünmesi
Sayfa 81
Ø Okurlara seslenilmektedir. Her iki metinde de görüldüğü üzere okuyucuya ders verme amacı güdülmekte, toplumda kişilerin eksik görülen ahlaki davranışlarını tamamlamalarına yardımcı olmaya çalışılmaktadır.
7.ETKİNLİK
Ø Bknz:sayfa 76 3.soru
Ø Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
8.ETKİNLİK:Bu etkinliği hayal gücünüzle yapınız.
9.ETKİNLİK:
Ø İlk metinde somut ifadeler ağrılıkta 2.metinde ise soyut ifadeler…
1.metin
SOMUT Duyu organlarımızla algılayabildiğimiz (somut) varlıklar yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Salata, turp, jambon, turşu, sos, ekmek, tabak, ressam, boya, insan, göz, elma, kayısı, erik, şekil, çiçek, dil, kamçı, hıyar, şeker, hindi, but, reçel, bezelye, pilaki, omlet, ıspanak, ciğer, yahni, yemek, tabak.
2.metin
SOYUT Duyu organlarımızla algılayamadığımız(soyut ) kavramlar yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Kalp, sevinç, keder, vefasızlık, ölüm, felaket, acı, ayrılık, gurbet, hasret, sıkıntı, refah, his.
Ø Soyut ya da somut kelimelerin fazlaca kullanılması ifadenin somut ya da somut olmasını etkiler.
SAYFA 82
Ø Metnin olay örgüsü:
§ Metinde olay Aytepe’deki siperde Yahya Çavuş’un düşman tarafından giderek kıstırıldıklarını anlamasıyla başlıyor.Daha sonra ise olay örgüsü:
§ Siperdeki askerlerin çoğunun şehit edilmesi
§ Direnecek güçlerinin kalmaması
§ Düşmanın siperi ele geçirmesi
§ Yahya Çavuş’un diğer askerlere Harapkale’ye çekileceklerini söylemesi
§ Tekirdağlı Sadık’ın diğer asker arkadaşlarını çekilmek için uyarması
§ Tekirdağlı Sadık’ın birçok arkadaşının şehit düşmesi
Ø Düşmanın sipere giderek yaklaşması ve direnecek güçlerinin kalmaması sebep
Siperi terk edip geri çekilmeye başlamaları sonuçtur.
Ø Metindeki olay örgüsü “Çanakkale Savaşı” teması etrafında anlamlı ve mantıksal bir sıra izlenerek kurgulanmıştır.
SAYFA 83
Ø İsimler cümlede farklı kelime türü olarak kullanılabilir.Kelimeler cümlede bulunduğu yere göre anlam ve görev üstlenir.Örneğin:
Metinde “Oğuz amcanın sol elinin serçe parmağına bir mermi çarptı.” Cümlesinde “sol” kelimesi “sıfat” olarak kullanılmıştır.
“Eğilerek siperin içinde hızla yürüdü.” cümlesinde “hız” kelimesi “la” ekini alarak zarf görevinde kullanılmıştır.
Benzer örnek cümleler:
İLERİ: Biraz ileri git (zarf)
İleriden sağa dönmelisin.(isim görevinde)
İleri düzeyde İngilizce biliyordu.(sıfat)
SABAH: Sabah ezanı okunurken yola çıktılar. (isim)
Sabah evden aceleyle çıktı. (zarf)
YALNIZ: Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.(isim)
Yalnız insanın yalancı arkadaşları, iki yüzlü dostları ve çekip gidecek bir sevgilisi olmaz.(sıfat)
Hayatımda biri yok,yalnız , birinde hayatım var.(bağlaç )
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar sizin kadar yalnızım.(zarf)
11.ETKİNLİK
Ø Öyküde bir durumdan başka bir duruma geçilirken kişi, zaman ve mekan değişir ve bu da anlatım farklılığına sebep olur , farklı durumların anlatılmasına olanak sağlar.
Ø Olayın gerçekleştiği zaman ile hikayenin anlatılma zamanı aynı değildir,çünkü hikayede olay örgüsü yaşanmış veya yaşanılabilir olayların üzerine kurgulanır.
12.ETKİNLİK
Birleşik ismin oluşum şekli Birleşik isim örneği
İsim tamlaması Aslanağzı, devetabanı, denizaltı
Sıfat tamlaması Akdeniz, Karadeniz, Tekirdağ, açıkgöz
Bir isimle bir fiilin birleşmesi Vatansever,gecekondu,mirasyedi
İki fiilin birleşmesi
Dedikodu,çekyat,biçerdöver,
SAYFA 84
Şiirdeki öyküleyici anlatım unsurlarını bulunuz.
CEVAP:
Anlatıcı Zaman Mekân Kişi
Han Duvarları 1.şahıs - geçmiş zaman
- şimdiki zaman - yollar
- han Şair
SAYFA 85
Aşağıdaki metinde geçen isimlerin altını çiziniz.
CEVAP:
Dönüş adlı romanda roman kahramanı Seyyit YILMAZ, kişiliğiyle ön plana çıkmıştır. Erzincan'ın Kemah ilçesinden İstanbul'a göç eden ve Narin Tekstilde, biraz da araya adam koyarak güç bela gece bekçiliği işini bulan Seyyit YILMAZ, aslında Türk insanının tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişinde yaşadığı bütün gelgitleri yansıtmaktadır.
Metindeki özel isimleri uygun başlıkların karşısına yazınız.
CEVAP:
Sosyal statü adları: Türk
Kişi adları : Seyyit YILMAZ
Coğrafya adları : Erzincan, Kemah, İstanbul
Kurum-kuruluş adları: Narin Tekstil
Eser adları : Dönüş
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
A. Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) şeklinde değerlendiriniz
(D) Olaylar tema çerçevesinde meydana gelir.
(D) Cins isimler bazen özel isim olarak kullanılabilir.
(Y) Öyküleyici anlatımda kişi öğesi insan dışındaki varlıklardan olamaz.
(Y) Psikolojik tasvirlerde genellikle somut isimler kullanılır.
(D) Öyküleyici anlatımda zaman, mekân, kişi ve olay olmak üzere dört unsur vardır.
(D) Varlıkların sayısının birden fazla olduğunu (- ler/lar) ekini kullanmadan da ifade edebiliriz.
(D) üçüncü şahıs anlatımda anlatıcı olayı dışarıdan gözlemleyen birisidir.
(Y) "Güneş, balçıkla sıvanmaz." atasözünde "-çık" eki kelimeye küçültme anlamı katmıştır.
(Y) Hâkim bakış açısında, anlatıcı olayın içerisinde bir kahramandır.
(Y) Oykülemede olay her zaman kronolojik olarak ilerler.
(Y) Öyküleyici anlatım, "öğretici metin" ve "sanat metinleri"nde kullanılır.
(Y) Topluluk isimlerinin çoğulu yapılamaz.
Ø Sınıfa getirdiğiniz metinlerdeki özel isim,cins isim, tekil isim, çoğul ve topluluk isimlerinin altını renkli kalemle çiziniz.
B. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun şekilde doldurunuz.
v Olay zinciri ile olay örgüsü arasındaki fark: Olay örgüsü, kurmaca metinlerde; olay zinciri ise, kurmaca olmayan metinlerde vardır.
v Beş duyu organımızla algılayamadığımız varlıkların isimleri soyut isimdir.
v Özel isimlere gelen "-ler, -lar" eki kelimeye topluluk, aile, millet anlamı katarsa bitişik yazılır.
2. Solgun yüzünde kaygı taşır her geçen
I II
Hep saz benizlidir, bu yıl eylül çocukları
III IV V
Yukarıdaki dizelerde numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim görevinde değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(Not: Bu soru kitapta dizgi hatasıyla çıkmıştır. Altı çizilmesi gereken kelimeler ve numaralar birbiriyle karışmıştır. Düzeltilmiş şekli yukarıdaki gibidir. Aksi takdirde sorunun iptal edilmesi gerekir.
3. "Somut bir isim anlam genişlemesi yoluyla soyut anlam kazanabilir."
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde böyle bir özellik vardır?
A) Sabahın erken saatlerinde balık avlamaya gittiler.
B) Bütün ağaçlar bahar aylarında güzelleşir.
C) Batı Anadolu'nun bu küçük kasabası oldukça şirindir.
D) Adam akşama kadar çalıştı, hâlâ yorulmadı.
E) Dün akşam, ağzındaki baklayı nihayet çıkardı.
4. Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Betimleme - öyküleme
B) Öyküleme - örnek verme
C) Betimleme - açıklama
D) Açıklama - öyküleme
E) Açıklama - örnek verme
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir isim mecaz anlama gelerek soyut an
lam kazanmıştır?
A) Saçların beyazlayınca anlarsın gençliğinin kıymetini.
B) Çok yorgun ve hasta olduğundan dünkü davete katılmadı.
C) Kuraklıkta ağaçların bile yaprakları kavrulmuş, kararmıştı.
D) Onun kafasında ne tilkiler dolaştığını sen asla tahmin edemezsin.
E) Çok kitap okuyunca aklım karışıyor zihnim yoruluyor.
6. Çalışmalarımız sonuç verdi. Meler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, an kovanları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetme sanatından yararlanma
B) Öykülemeye başvurma
C) Yinelemelere yer verme
D) Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
7. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi farklı yolla oluşturulmuş bir birleşik isimdir?
A) Dağlardan her yaz kuşüzümü toplardık.
B) Akşam olunca gökyüzünü sığırcıklar kaplardı.
C) Eskiden ebegümeci ilaç yapımında kullanılırmış.
D) Bu şirin derede alabalıktan bol bir şey yok.
E) Geceleri ateşböceği yakalamaya bayılırdık.
8. Kapıyı arkasından çekince açılan boşluğu doldurarak içeriye doğru yürüdü kar. Tüm bedeni birden kuşatarak... Sabaha değin sürüp doldurmuştu evin duldada kalan önünü. Kapının yarı boyuna çıkmıştı çığ. Rüzgâr köşe bucak dolaştı evi bir anda. Hemen çocukların yataklarına giderek iyice bastırdı yorganı, başlarına değin çekerek. Sonra da küreği aldı, içeriye doğru göçen karları attı, ardından ahırın yolunu açmaya koyuldu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basamaktadır?
A) Öyküleme B) Tanımlama C) Açıklama
D) Tanık gösterme E) Karşılaştırma
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut isim kullanılmamıştır?
A) Hepimiz şaşkın şaşkın, kıyıya yanaşmaya çalışıyorduk.
B) Kürek çeken arkadaşlarımın yüzleri sıcaktan kıpkırmızı olmuştu.
C) Dibinde beyaz taşların parıldadığı bir koya yaklaştığımızı gördüm.
D) Yukarıda küçük, tahta bir kulübe vardı.
E) Zihnimde güzel hayaller canlandı birden.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çoğul isim kullanılmamıştır?
A) Yolumuz bir gün onlara da uğrayacak.
B) Yıllar birer hüzün kırışığı bırakıyor yüzlerde, gönüllerde...
C) Dalgalar temiz sahillere hasret kalmıştı.
D) Sizleri olaylara karışmamanız için uyarmıştım.
E) Bu güzel insanlar niçin uzaklaşıyordu buralardan
11. Aşağıdaki cümlelerden hangisi tamamıyla isim olan sözcüklerden oluşmuştur?
A) Su kenarları, duvar dipleri çocukların eğlence yerleriydi.
B) Bu sokaklar onun çocukluğunun geçtiği yerlerdi.
C) Önüne çıkan fırsatları dikkatle değerlendirerek bugüne geldi.
D) Bu çocuklar birer altındır, bunu zamanla siz de anlayacaksınız.
E) O. çok eski bir aile dostumuzun yakın akrabasıydı.
12. Korkmadım, korkmuyorum ölümden. Siz çiçek getirin, yalnız çiçek getirin. Bu dizelerde kaç tane isim kullanılmıştır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
13. Ekmeği bol eyledik / Acıyı bal eyledik I II
Sıratı yol eyledik / Geldik bugüne
III IV V
Yukarıdaki numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. "Soğuk, kelebek, rüya, heyet"
Aşağıdakilerden hangisi bu kelimelerin hepsi için söylenebilir?
A) Somut B) Tekil C) Cins D) Basit E) Soyut
B:BETİMLEYİCİ ANLATIM:(TASVİR ETME) SIFAT(ÖN AD)
HAZIRLIK:
Hazırlık sorularını kendi bakış açınıza göre değerlendiriniz.
SAYFA 89
Ø Bu metindeki altı çizili kelimelerin işlevi; isimleri nitelemek, yani isimlerin durumunu, rengini, biçimini göstermek veya onları çeşitli yönlerden belirtmektir.
Ø Altı çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında elbette ki bir daralma olmaktadır. Çünkü sıfatlar tek başına anlamlı kelimelerdir ve bulundukları yerlerde de bir anlam taşırlar.
SAYFA 90
METİN İNCELEME:
1)Metinden alınmış aşağıdaki bölümlerde sokak çocuğu (Sermed) betimlenmektedir.
Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi du¬ran narin vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında vaktinden önce ortaya çıkan hayat tecrübesi ile görmekte, anlamakta düşünce gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük ola¬bileceğini zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için bitmez tükenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozul¬muş püskülsüz fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş evin dehlizle¬rinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!..
Ø 2)Sokak çocuğu Sermed’in ve yaşadığı sokakların ayırıcı özellikleri verilmiştir.
Ø 3)Yazar, hikâyede geçen sokak çocuğunu genellikle insanlardan ayrılan, farklı yönleriyle betimlemiştir. Mesela; “zayıf izdüşümleri görülen kaslar”, “paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi duran narin vücut” ve “ince yay gibi kaşlar” betimlemeleri, yazarın sokak çocuğu için yapmış olduğu özel betimlemelerdir.
Ø 4)Yazar, insanların ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken gözlem gücünden, sıfatlardan ve benzetmelerden yararlanmıştır. Bu kelimeler, isimleri niteleme ve belirtme özellikleri taşımaktadır.
Ø 5) Olaylar anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması, okuyucunun olayları gözünün önünde canlandırmasına yardımcı olmakta, okuyucunun olay, mekân ve kişi arasındaki irtibatı sağlamasını kolaylaştırmaktadır.
Ø 6) Gözlem özellikleri:
v Gözlem, "iç gözlem' ve "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
v Gözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
v Gözlem, sadece gözle yap¬ılmaz; akıl, hayaller ve diğer duyu organları da gözlem yapmada önemlidir.
v Gözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem "bakma" değil "inceleme"dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
v Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
v Gözlem sonucunda görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
v Yazar, gözlem sonucunda dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
SAYFA 91
7. Evet. Yazarın sıfatlar (nitelik, şekil, durum bildiren kelimeler), ayırt edici özellikler ve benzetmeler kullanarak yapmış olduğu gözlemler neticesinde Monsieur Grandet'yi hayalimizde canlandırabiliriz.
8. Sizce Balzac bu karakteri güzel canlandırmış mıdır? Düşüncelerinizi sınıfla paylaşınız.
9.
Monsieur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve karakterinin betimlendiği bölümler:
Grandet'nin davranışları açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cüm-lelerle açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcükle-rin akışı, mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine veriliyordu. … Monsieur Grandet'nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. "Bilmiyorum." "Yapamam." "Bunun¬la ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum." "Bakalım." Hiçbir zaman açıkça "Evet." "Hayır." sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında, tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık onu avucuna aldı¬ğını düşünerek bu kez kendisi Grandet'ye kararının ne olduğunu sorunca beriki oldukça sakin "Karım¬la konuşmadan hiçbir şeye karar veremem." derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı iş¬lerinde de en elverişli perdeydi.
Hiçbir ziyarette bulunmaz, evinden başka yerde yemek yemez ne konuk ne de ev sahibi olmak ister¬di. Gelişlerinde gidişlerinde öyle belli belirsiz ve sessizdi ki sanki kas enerjisini de tutumluca kullanma¬ya çalışıyordu. Sahipliğe olan saygısının derinliğinden ötürü başkasına ait bir şeye dokunmamaya, ye¬rinden oynatmamaya özen gösterirdi. Gene de alçak sesine, dikkatli ve içinden pazarlıklı davranışlarına karşın, konuşması ve alışkanlıkları, özellikle evindeyken yani başka yerlerdekinden daha az denetim al-tındayken, tam bir fıçıcı gibiydi.
…
Yüzünden, tehlikeli bir kurnazlık, hesaplı bir doğruluk, gün be gün, duy¬gularını para biriktirmek ve dünyada kendisine bir şey ifade eden tek varlık olan kızı, tek varisi Eugenie üzerinde yoğunlaştıran bir adamın bencilliği okunuyordu. Hâlinde, davranışında, duruşunda, tavrında, kendisiyle ilgili her şeyde; giriştiği hiçbir işten başarısız çıkmayan birinin kendine güveni vardı. Görünür¬de uysal ve yumuşak konuşan biriydi ama Monsieur Grandet'nin demir gibi bir ruh yapısı vardı.
Her zaman aynı modaya göre giyinirdi. Onu bugün görmek 1791 'de görmek gibiydi. …
10) Monsieur Grandet'nin fiziki özelliklerinin betimlendiği bölümler:
…
Fizik olarak Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri ağaç gövdeleri gi¬bi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudak¬ları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı. Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen tür-dendi. Derin çizgili alnı, yüzden insan doğasını keşfeden bir uzman için hiç de anlamsız sayılmayacak biçimde çıkıntılıydı. Sarımsı saçları artık kırlaşmaktaydı. Monsieur Grandet hakkında şaka yapmanın ne ciddi bir sorun olduğunun farkına varmamış birtakım gençlere göre de bu saçlar altın ve gümüş gibiy¬di. Burnunun ucu kalındı ve üzerinde damarlı bir yumru vardı, her nedense halk arasında bu yumrunun kötülük dolu olduğu söylenirdi.
…
Hantal pabuç¬larının deri bağları vardı. Yaz-kış kalın yün çoraplar, gümüş tokalı kaba, kestane rengi çuha pantolon, kadife çizgili ve boğazına kadar düğmeli, uzun, bol kestane rengi bir ceket, bir kuaker şapkası giyer ve siyah bir boyun bağı takardı. Eldivenleri bir jandarmanın kullanacağı kadar sağlamdı.
11) Betimlemenin özellikleri:
§ Varlıkların kendilerine özgü ayırıcı niteliklerini, bu niteliklerin duyu organlarımız üzerindeki etki ve izlenimlerini görünür kılmaya, onları sözcükler aracılığıyla resimlendirmeye “betimleme” denir.
§ Betimlemede, görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularına yönelik bir anlatım vardır. Herhangi bir varlığın, nesnenin, olayın veya çevrenin, duyu organlarımız üzerinde bıraktığı izlenimler belirli bir plana göre okura aktarılır.
§ İnsan betimlemesine portre denir.
§ Kişi betimlemesi fiziki özelliklere göre yapılıyorsa buna “fiziki (dışsal) portre”; kişisel özelliklere göre yapılıyorsa buna “ruhsal (içsel) portre” denir.
§ Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, şiir gibi türlerde kullanılır.
§ Kelimelerin daha çok yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir.
§ Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Sanatsal Betimleme:
• İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
• Gözlem gücünden yararlanılır.
• Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
• Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
• Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
• Amaç sanat yapmaktır.
b. Açıklayıcı Betimleme:
• Bilgi vermek amacıyla yazılır.
• Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
• Ayrıntılar objektif olarak verilir.
• Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
• Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
• Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
SAYFA 92
12. Metinden bu haliyle neler anladığınızı belirtiniz.
13.Metin bu haliyle tekrar okunduğunda daha anlamlı olmaktadır: Taşkent'te sıcak bir öğle sonu millî kızların kucak kucak sunduğu çiçekler arasında ve çiçek demetleri gibi Özbek kıyafetleri içinde uçağa bindik. Hava açık, yolculuk son derece rahat. Üzerinde uçtuğumuz arazi alabildiğine değişik manzaralı. Yer yer sulama kanalları görülüyor. Uçsuz bucaksız tarlalar görülüyor. Renk renk bahçeler görülüyor. Zaman zaman kasabaların ve köylerin üzerinden geçiyoruz. Sonra çöl başlıyor. Kırış kırış çöl. Küme küme kum tepecikleri, kıvrım kıvrım gölgeler meydana getiriyor. Yeşil yeşil ve çizgi çizgi düzlükler altımızdan âdeta geriye kayıyor. Tepecikler, tepeciklerin üstüne binmiş... Renkler, renklerin içine girmiş. Mor, morumtrak; kırmızı, kırmızımtrak renkler. Sarılı yeşilli ve aşı boyası rengi gölgeler. Ne şehir ne köy ne de medeniyete ait en ufak bir belirti var. Saatlerce uçuyoruz ve nihayet Bakü üzerindeyiz.Yol boyu coşkun halk. Kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, on binlerce insan yollara dökülmüş. Ağlayanlar var, yer yer alkışlayanlar var mahzun mahzun, çekingen çekingen duranlar var.
14. Bu kelimeler, sıfatların özelliklerini göstermektedir. Sıfatlar, isimleri niteler veya onları çeşitli yönlerden (sayı, işaret, soru ve belirsizlik) belirtir.
15. Bu sıfatlardan “on binlerce”, “bir” ve “üzerinde uçtuğumuz” kelimelerinin dışındaki tüm sıfatlar “nasıl” sorusunun karşılığıdır. Bunlar, metne anlam bütünlüğü ve zenginliği kazandırmaktadır.
1.ETKİNLİK
Ø Fahim Bey’in fiziksel özellikleri:
- Temiz giyimli olması
- Esvaplarının, yüzünün kehrüba sarısına yaraşan sarımtırak renklerin birinde olması
- Üstünde daima saz rengi, hardal rengi, bal rengi, kaz sarısı, devetüyu, kavuniçi, kestane, krem, bej, turuncu renklerde veya bun¬ları andıran bir renkte bir esvabının, pelerininin, pardösüsünün yahut paltosunun olması
- Giydiği sarı renkli şeylere akraba olan kehrüba gibi sararmış bir benzinin olması
- Dudaklarını uçlarına kadar kaplayan kesik, sert bıyıklarının zaman ile gayet temiz bir beyaza bürünmüş olması
Fahim Bey’in ruhsal özellikleri:
- Her zaman ciddi olmakla beraber sevimli ve gösterişsiz olması
- Kalbinin iyiliğine şa¬hadet ediyor gibi bir yüzünün olması
- Hep iyiye çekerek anlattığı şeylerde, sesinin hakikatleri örtmek isteyen bir perdeden duyulması
- Yaşlılar, tecrübeleri arttıkça, her şeyin abes olduğunu göre anlaya artık büyük bir laubaliliğe düştükleri ve sözlerinin arasında en açık saçık kelimeleri bile kullanmaktan çekinmedikleri hâlde ihtiyarların bu bozgun hâlinin ona sirayet etmemiş olması
- Muntazam, teşrifatlı, nezaketli olması
- Sözleriyle herkese iltifat ve ati¬ye itimat etmesi
- Memleketin geçirdiği çeşitli günlerinde hep, akıntıya karşı emniyetle kürek çeker gibi vakarlı, mütevekkil olması
- Dudaklarında ve sözlerinde bir sükûn ve şefkat olması
- Yüzünde bir asalet olması
2.ETKİNLİK
Ø Evet. Davranışlardan yola çıkarak bir insanın psikolojik durumunu anlatmak da bir betimleme sayılabilir. Çünkü insanın fiziksel durumu ve davranışları aslında onun ruhi özelliklerinin bir yansımasıdır. Yani iç dışın aynasıdır. Söz konusu psikolojik durumların anlatılması da yine yapılan gözlemler sonucu nitelik bildiren kelimeler, yani sıfatlar sayesinde olacaktır. Bunun sonucunda da ruhi betimleme ortaya çıkacaktır.
SAYFA 93
3.ETKİNLİK
Basit sıfatlar
Samimi, mor, bir, genç, ufak, yeşil, kırmızı, millî, sıcak
Türemiş Sıfatlar
Morumtrak, uçtuğumuz, sarılı, yeşilli, kırmızımtrak, coşkun, mavimsi, değişik
Bileşik Sıfatlar
Aşı boyası rengi, kıvrım kıvrım, renk renk, tıklım tıklım, on binlerce, yeşil yeşil, kadınlı erkekli, çizgi çizgi, uçsuz bucaksız, gençli ihtiyarlı, küme küme, çiçek demetleri gibi, kırış kırış
4.ETKİNLİK
Ø “aç”, “çe¬kingen” ve “ürkek” kelimeleri, ekeylem (ekfiil) alarak cümlede yüklem olmuştur. Yani bu kelimeler, “halk” isminin anlam olarak sıfatlığını kesinlikle sürdürmekte; ancak şekil olarak “halk” ismin önünde olmadığı için alışageldiğimiz bir sıfat olarak değerlendirilmemektedir.
Ø “mavimsi” kelimesinin aldığı “-msi” eki, “küçültme” ekidir. Bu ek, “mavi” sıfatına “-e yakın” anlamı katarak, “mavi” sıfatının anlamında bir küçültme, yani daraltma yapmıştır.
Ø “Mavimtrak”, “kırmızımtrak”
5.ETKİNLİK
SAYFA 94
Ø Öznel benzetmeler, alışılmış ve alışılmamış bağdaştırmalar yoluyla sanatsal betimlemeler yapılmıştır. Yazar, bu betimlemelerle sanat yapmayı, okuyucuya estetik zevk vermeyi amaçlamıştır.
Ø Okuyucuya bilgi vermek.
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metin daha sanatsal ve edebîdir. Çünkü metinde sanatsal betimlemeler var.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin daha gerçekçidir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Çünkü metinde açıklayıcı betimlemeler yapılmış, verilen bilgiler ise nesnel gerçeklere dayanmaktadır.
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metindeki betimlemeler; soyut, öznel ve sanatsaldır. “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metinde geçen betimlemeler ise somut, nesnel, öğretici, açıklayıcı ve bilimseldir.
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metin, gerçeği bir fotoğraf gerçekliğiyle vermektedir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin, daha nesnel ve somut özellik taşımaktadır. Çünkü bu metin öğretici bir metindir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metinde yazar kişisel görüş ve düşüncelerine yer vermemiştir.
Ø Sanatsal ve açıklayıcı olmak üzere iki tür betimleme vardır:
Sanatsal Betimleme:
Roman, hikâye, hatıra, gezi yazısı, masal, fabl gibi metinlerde kullanılır.
Gözlem gücünden yararlanılır.
Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
Amaç sanat yapmaktır.
Ø Açıklayıcı Betimleme:
Makale, deneme, eleştiri, mülakat, fıkra, söyleşi gibi metinlerde kullanılır.
Bilgi vermek amacıyla yazılır.
Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
Ayrıntılar objektif olarak verilir.
Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
6.ETKİNLİK
Ø Yukarıdaki açıklama ve metin inceleme sorularına verdiğiniz cevaplara göre açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özelliklerini belirleyip bunları verilen kavram haritasına yazınız.
5.etkinliğin son sorusuna verilen cevapta açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özellikleri maddeler halinde verilmiştir.
9.etkinlik
Aşağıdaki paragraflarda betimleme yapılırken hangi duyulardan yararlanıldığını bulunuz. Her duyuyla ilgili cümlenin altını farklı renkte bir kalemle çiziniz. Bulduğunuz cümlelere göre aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
* Bayram ziyaretleri sırasında Bağdat Caddesi’nden geçerken Caddebostan civarındaki bir pizzacının vitrininde şu yazıyı gördüm: Free Delivery. Ne demek? Ücretsiz teslim. Birden tepem attı. Be adam dedim, seni doğuran hatun, ninnini İngilizce mi söyledi? Karacaahmet’i geçip Bağlarbaşı’na geliyoruz. Sağda kocaman bir yazı: Academic Hospital. Sözüm ona bir Türk hastanesi! Yabancıların kurduğu Amerikan, Fransız, Alman, İtalyan hastanelerinin adının dahi önce Türkçe sonra kendi dillerinde yazılı olduğu bir ülkede.
v Işıklar çakıyor, hemen ardından, uzaklar gök gürültüleriyle inliyor. Şimşekler yeniden çakıyor, bu kez daha yakından. Yağmur başlıyor, yer gök inliyor. Yankılar çok güçlü, bütün doğa kükrüyor. Geceyle başa çıkabilmek için çare kalmamış gibi. Durmadan şimşekler, gök gürültüleri, sağanak...
*Bir küçük koyun, apartmanların yukarısında otlamakta, ufak bir kır kahvesinin masaları üstünde karıncalar geziniyor. Sinekler kahve fincanının etrafına konuyorlar. Çok uzaklardan bir uçak geçiyor. Kır kahvesinin masalarından birinde oturmuş, kahveci çırağının yarısını dökerek getirdiği orta kahvemi yudumluyorum. Kahvenin asmalarının tırmandığı leylak ağacından yer yer ferahlatıcı, yer yer saçlarımı dağıtan leylak esintileri geliyor, saçlarımı dağıtıyor.
* Sabahtan beri yollar benim arkadaşım. Çocukluğumun yurduna varabilmenin coşkusu sinmiş adımlarıma. Bu yüzden attığım her adım bir sonrakinin habercisi gibi. Ağaç diplerine dökülmüş pür kurularına bastıkça pür örgüsü çıtırdıyor. Çocukluğumun birazı da çıtırtıların içinde... Dağlarda sessiz, yüksek sis bulutları uçuyor hızla. Koyaklar pırıltılı, sular lekesiz, bulutlar anılarımı karıştırıyor.
- 1. Paragraf :Görme , Duyma
- 2. Paragraf :Görme, Duyma
- 3. Paragraf :Görme,Koklama,Tatma,Dokunma
- 4. Paragraf :Görme,Duyma,Dokunma
SAYFA 96
10.etkinlik
Görme ile ilgili ayrıntılar - VAR
Duyma ile ilgili ayrıntılar - VAR
İşitme ile ilgili ayrıntılar - VAR
Koklama ile ilgili ayrıntılar - YOK
Dokunma ile ilgili ayrıntılar - YOK
Hatırda kalmış olayları hatırlama - VAR
Hatırda kalmış varlıkları hatırlama - VAR
Hayal gücünden yararlanma - VAR
“Vurgun Yiyen Mahir Balıkçı” adlı metinde geçen deyim ve ad aktarmalarını gösteriniz.
CEVAP:
- Işıklarla yıkanan tapınak gölgeleri
- Zarif yelkenliler
- Güneş, ışıklarını hiç esirgemeden
- Yaşlı dünya
- Dünyanın yüzü
- Suyun karnı
- Nil'in merhametsiz koynu
Okuduğunuz ve dinlediğiniz betimleme örneklerinde kullanılan deyim ve ad aktarmalarının özelliklerini sınıfça tespit ediniz.
CEVAP:
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel):
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcük yerine kullanılmasına ad aktarması (mecaz-ı mürsel) denir.
İç-dış, parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler vardır.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl.” dizesinde parça-bütün ilgisi kurulmuştur; çünkü dalgalanacak olan bayraktır. Hilalse onun parçasıdır. Bu durumda parça verilmiş; ama bütün kastedilmiştir.
“Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek.” cümlesinde neden - sonuç ilgisi kurulmuştur; çünkü yağmur bereketin nedenidir. Sonuç verilmiş; ama neden kastedilmiştir.
“Ayağını çıkarmadan girebilirsin.” cümlesinde verilen ayak(iç), kastedilen ayakkabı(dış)dır.
“Bu olaylara Ankara sessiz kalıyor.” cümlesinde verilen Ankara(yer), kastedilen iktidar(yönetim)dır.
“Orhan Veli’yi okur musun?” cümlesinde verilen Orhan Veli, kastedilen onun eserleridir.
Deyim Aktarması (İstiare):
Bir sözcüğün benzetme amacıyla başka bir sözcük yerine kullanılmasına deyim aktarması (istiare) denir. Deyim aktarması dört yolla gerçekleşir:
1. İnsandan Doğaya Aktarma: İnsana ait bir özellik, insan dışındaki bir varlığa aktarılır, yani kişileştirme yapılır.
Örneğin; “Rüzgârın serin eli yüzümü okşadı.” cümlesindeki “el” ve “okşamak” kavramları aslında insana aittir; oysa bu cümlede rüzgâra aktarılmıştır.
“Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.” cümlesindeki “anlatmak” eylemi aslında insana ait bir özelliktir ve bu cümlede tekerleklere aktarılmıştır.
2. Doğadan İnsana Aktarma: Bir doğa varlığına ait özellik, insana aktarılır.
Örneğin; “Bizim çocuk artık olgunlaştı.” cümlesindeki “olgunlaşmak”, aslında meyvelere ait bir özelliktir; oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
“Ali eskisi gibi değil, duruldu.” cümlesindeki “durulmak”, aslında coşkun akan sulara ait bir özelliktir; oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
3. Doğadan Doğaya Aktarma: Bir doğa varlığına ait özelliğin, insan dışında başka bir doğa varlığına aktarılmasıdır.
Örneğin; “Yüce dağların başında, salkım salkım olan bulut.” dizesindeki “salkım”, aslında üzüme ait bir özellikken bu cümlede buluta aktarılmıştır.
“Minik fare kükredi.” cümlesindeki “kükremek”, aslında aslana ait bir özellikken bu cümlede fareye aktarılmıştır.
4. Duyudan Duyuya Aktarma: Beş duyumuzdan birine ait (görme, işitme, tatma, koklama, dokunma) bir kavramın başka bir duyuya aktarılmasıdır.
Örneğin; “Soğuk bakışları hepimizi ürküttü.” cümlesindeki “soğukluk”, aslında dokunma duyusuna ait bir kavramken bu cümlede görme duyusuna aktarılmıştır.
“Tatlı bir ezgi geliyor uzaklardan.” cümlesindeki “tatlı” sıfatı, aslında tatma duyusuna aitken bu cümlede duyma duyusuna aktarılmıştır.
SAYFA 96
11. etkinlik
Gözlem “iç gözle”' ve “dış gözlem” olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
Aşağıdaki tabloyu "Vurgun Yiyen Mahir Balıkçı" ve "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" metinlerinden hareketle doldurunuz.
CEVAP
İç Gözlem : Züleyha, Nil'in, şafağın görülebileceği bu en derin noktasında biraz dinlenmek, güneşi karşılamak istedi.
Züleyha'nın içi acıdı ve içinden, mahir dalgıçlar da vurgun yer demek ki diye geçirdi.
Evimizin bütün ruhu, kederleri ve neşesi orada görünür, her günün hâdiseleri tavana, duvarlara, döşemeye bir leke, bir çizgi, bir buruşuk ve bazen de ancak bizim görebileceğimiz gizli bir işaret ilave eder.
Bu sofa canlıdır; bizimle beraber kımıldar, değişir, bizimle beraber dağılır, toplanır, bizimle beraber uyur uyanır; bu sofa aramızda sanki üçüncü bir simadır ve güldüğü, ağladığı bile olur.
Her zamanki âdetimle alt kat sofada epeyce durarak hareketsiz etrafıma bakındım.
Dış Gözlem : Sabaha karşı, incecik bir mekiğe benzeyen kayığıyla Nil'in üzerinde gezintiye çıkmıştı.Bir yere geldiler ki Züleyha kayıkçıya durmasını işaret ettiYan tarafta hafif ve sağlam bir tekne vardıBalıkçılardan en genç ve tecrübesiz olanı, teknenin kenarına yaklaştı ve Züleyha'ya baktı.Ağzından, burnundan ve kulaklarından kanlar boşanmaktaydı.Eşiklerinde soluk yüzlü, çıplak ayaklı, ürkek ve sessiz çocukların. ellerinde ekmek kabuğuyla ve çerden çöpten yapılmış oyuncaklarla, ağır ağır. düşünerek ve gülmeden oynadıkları bu evlerin arasında kendi evimi ararım.Bu sofa dört köşedir: Ortada sokak kapısı, iki yanında birer pencere. Pencerenin yanında bir ot minderi. Minderin yanında yemek masası. Masanın yanında iki sandalye.
SAYFA 98
10. etkinlik
Metindeki sıfatları bulunuz.
CEVAP:
Bazı, bir, paslanmaya yüz tutmuş, uzun, eski, güzel, çirkin, neşeli, üzgün, bu, yarı aydınlık, tozlu, her, gülümseyen, uzak, birkaç, her, ayrı, gelen, böyle, sandık sandık, o, heyecan verici, yolunu şaşırmış, muzdarip, loş, tozlu, buruk, kaybolan.
Bulduğunuz sıfatlardan hangileri isimleri; işaret, sayı, belgisizlik veya soru yoluyla belirtmiştir? Belirtme sıfatlarını sınıflandırınız.
CEVAP:
İşaret sıfatı: bu, böyle, o
Sayı sıfatı: …
Belgisiz sıfat: bazı, bir, her, birkaç, her
Soru sıfatı: …
Bu çalışmadan hareketle niteleme sıfatlarıyla belirtme sıfatlarının farkını belirtiniz.
CEVAP:
Niteleme sıfatları, isimleri nitelik yönden belirtir; yani isimlerin rengini, durumunu, biçimini, kısaca nasıllığını gösterir. Belirtme sıfatları ise, isimleri işaret, sayı, belgisizlik veya soru yoluyla belirtir.
13. etkinlik
Şiirden varlıkların rengini, durumunu ve biçimini gösteren kelimeleri bulunuz.
CEVAP:
“Yorgun, beyaz, ölgün, titrek, hırçın, yabancı, bekleyen, kimsesiz, katı, solgun, açılan.”
Bu kelimeler hangi sorunun cevabı olabilir? Niçin?
CEVAP:
Bu kelimeler, niteledikleri isimlere sorulan “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Çünkü bu kelimeler; isimlerin rengini, durumunu ve biçimini göstermektedir.
SAYFA 99
14. etkinlik
Metindeki sıfatları yapılarına göre sınıflandırınız.
Basit : O, bir, çirkin, bu, başka, sakar, her, fukara, kuru, viran, ilk
Türemiş : Tahtadan, çinkodan, kurma, dolu, çehresindeki, büyük, olan, akan, ıssız, gelen, yüksek
Birleşik : Çalpara, can sıkıcı, her çeşit, her cins, ferman dinlemez, sırma cepkenli, altı aşınmış, bir çift, yenleri kısalmış, bir tek, dizleri çıkık, oyuna sarf edecek, bir dilim, Arnavut kaldırımlı, boz renkli
SAYFA 100
18. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyin, boşluklara açıklama ve örneklere uygun cümleler yazınız.
CEVAP:
19. etkinlik
20. etkinlik
Metinde geçen "yeni" kelimesinin aldığı ekin kelimeye nasıl bir anlam kattığını belirtiniz.
CEVAP: Pekiştirme anlamı katmıştır.
Bu ekle küçültme eklerini kelimeye kattığı anlam bakımından karşılaştırınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Pekiştirme ekleri (-m, -p, -r, -s), kelimeye “pek, çok, fazla, aşırı” gibi anlamlar katar; küçültme ekleri (-msi, -mtrak, -cik, -ce, -cek) ise, kelimenin anlamında “kısma, daraltma ve küçültme” yaparak, kelimeye “-e yakın” anlamı katar.
21. etkinlik
Tabloyu iki şiirden seçeceğiniz örneklerle doldurunuz.
Küçültme Sıfatları Pekiştirme Sıfatları
Katrecik, incecik, acımsı Yemyeşil, kıpkızıl, sırılsıklam, paramparça, permeperişan
Ölçme ve Değerlendirme
A. Betimleyici anlatım ile ilgili aşağıdaki özellikleri doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( D) Gözlem yoluyla edineceğimiz birikimler ana düşünceyi geliştirecek canlı, etkili, öznel bilgilerdir.
(D) Gözlemlerle beslenmemiş bir anlatım, ana düşünceyi yansıtamaz. Bu nedenle gözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem “bakma” değil “inceleme”dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
(D) İyi bir gözlemle desteklenmiş yazı ürünleri yazarını okuyucu ile buluşturmada önemli bir rol oynar. Bu nedenle şairler, hikayeciler, roman ve oyun yazarları gözleme büyük değer verirler.
(D) Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
(D) Başarılı bir betimlemede sadece göz değil beş duyunun hepsi kullanılır. Objenin tadı, rengi, kokusu ve uyandırdığı ruh hâli verilir.
(D) Betimleme bilgilendirme amaçlı da kullanılır. Bu gibi betimlemelerde kesinlik vardır ve kişisel görüşlere çok başvurulmaz.
(Y) Heyecan uyandırmayı amaçlayan edebî tasvirlerde nesnel bir tavır benimsenir.
(D) Görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
(D) Yazar dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
(D) Betimleme gözleme dayanır. Tek başına bir yazı türü değildir. Diğer türlerle birlikte başka anlatım metotlarıyla, daha çok hikâye ile birlikte kullanır.
(D) Gözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
(D) Bir futbol maçının gençler üzerindeki etkisine ilişkin yazı hazırlamak isteyen kişi, evinde televizyon seyrederek gözlem yaparsa inandırıcı olamaz. Böyle bir yazı yazılmadan önce birkaç futbol maçına gitmek ve olayları gözlemleyerek notlar almak gerekir.
(D) Gözlem "iç gözlem", "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
B. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
v Sıfatlar neden isimlerle birlikte kullanılmaktadır? Örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP:
Sıfatlar isimlerden önce gelerek onları renk, durum, hareket, biçim, sayı, işaret ve soru yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir. Örneğin; aşağıdaki parçada altı çizili sözcükler, önlerindeki adları nitelemiş ya da belirtmiştir:
“O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, mini mini yavru ağlıyor... Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon pencerelerindeki yağmur damlaları nasıl acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli mavi gök, pırıl pırıl akıyor.”
v İşaret zamirleriyle işaret sıfatlarını birbirinden nasıl ayırabiliriz? Örnekler veriniz.
CEVAP:
İşaret zamirleri işaret edilen ismin yerine geçerken, işaret sıfatları ismin yerini işaret eder ve isimle beraber kullanılır. Ayrıca işaret sıfatları hiçbir zaman çekim eki almaz:
Bu köy, yıllar önce bir yangın geçirdi.(İşaret sıfatı)
Burası yıllar önce bir yangın geçirdi. (İşaret zamiri)
Çocuklar o ağacı sulamışlar. (İşaret sıfatı)
Çocuklar onu sulamışlar. (İşaret zamiri)
O öyküyü bir solukta okumuştum.(İşaret sıfatı)
O, beğenerek izlediğim bir filmdi: (İşaret zamiri)
C. Aşağıdaki boş bırakılan yerlere uygun sıfatları yazınız.
Kedi zarif ve temiz bir hayvandır. Yalnız irilerini, kabarık tüylülerini demek istemiyorum, en çelimsizinde, sakatında bile bir zariflik vardır. Hele temizlenmesine bayılırım. Hani ön ayaklarından birini şöyle yana sarkıtıp da göğsünü yalaması vardır, baktıkça içim açılır.
Bundan daha orijinal bir şey biliyor musunuz?
D. Aşağıdaki soru sıfatlarını cevaplayıp bu sözcüklerin hangi sıfat türünden olduğunu yazınız.
Hangi kediyi beğendiniz?
- Şu kediyi beğendim. (işaret sıfatı)
Sizin evinizin kaç odası var?
- Bizim evimizin dört odası var. (asıl sayı sıfatı)
Nasıl kitaplardan hoşlanırsınız?
- Sürükleyici kitaplardan hoşlanıyorum. (niteleme sıfatı)
Neredeki okula gidiyormuş?
- Şehrin girişindeki okula gidiyormuş. (işaret sıfatı)
Kardeşin kaçıncı sınıfa gidiyor?
- Kardeşim 5. sınıfa gidiyor. (sıra sayı sıfatı)
Dolaptan kaçar dilim pasta aldınız?
- Dolaptan ikişer dilim pasta aldık. (üleştirme sayı sıfatı)
Ne biçim bir adam bu?
- Saygısız bir adam bu. (niteleme sıfatı)
E. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun sıfatlarla doldurunuz.
Seni akşam eski arkadaşın aradı.
Ertesi gün bütün bunlar başıma geldi.
Yaşlı adamın öldüğü her hâlinden belli oluyordu.
Yanımızdan hızla geçen araba ileride kaza yapmış.
Bir dilim ekmek alıp yemeye başladı.
O çocuğu bir yerden tanıyorum.
Sayfa 106 ile 108 Arası Cevaplar
C. Coşku ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatım - Zamir (Adıl)Hazırlık
Metindeki boşlukları parantez içindeki uygun sözcüklerle doldurup tekrar okuyunuz.CEVAP:
O gitti bilmem nereye? Galiba Plevne'ye gitti ve gelmedi. Ve bir daha hiç gelmedi.
Ben, bundan yirmi sene evvel, bugün sizin olduğunuz gibi, ey aziz kardeşlerim, bir şehidin yetimi olmuştum. Benimki de sizinkiler gibi hayatını barut dumanına sarmış, gitmişti. Bugünkü siz, yirmi sene evvel bensiniz; ben, sizin hissiyatınızı, bütün ruhunuzu bilirim. Ben o yaranın samimi bir aşinasıyım. O yarayı seviniz; o, sizin ebedî bir nişane-i iftiharınızdır. Söyledim, söyledim, çocukluğumun bütün kalb-i melulünü söyledim. Çünkü herkes size vermek istiyor; ben, sizden olmak, âlâmınıza iştirak etmek suretiyle sizin derdinizin bir kısmını almak istiyorum.
Cenap SAHABETTİN
Bu kelimelerin metindeki işlevini ve iki metin arasındaki anlam farkını belirtiniz.
CEVAP:
Bu kelimeler ismin yerini tutan kelimelerdir, yani zamirdir ve anlamlıdır. Bunlar cümleden çıkarıldığında cümlenin ya anlamı değişir ya daralır ya da anlamsızlaşır.
Metin İnceleme
1.metin
1. "Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor" şiiriyle yukarıdaki şiiri karşılaştırınız. Bu iki şiirde aynı duygu yoğunluğunu bulabildiniz mi? Niçin?
2. Lirik anlatım türünün özelliklerini yazınız. Lirik anlatımın diğer anlatım türlerinden en önemli farkını belirtiniz.
CEVAP:
· Coşku ve heyecana bağlı (lirik) anlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.
· Aşk, ayrılık, hasret, özlem, gurbet, dini hassasiyet gibi duygusal konular işlenirken kullanılır.
· Okurun duygularına, kalbine seslenir.
· Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
· Sanatsal özellikler sergilenir.
· Dil, “heyecanı dile getirme” işlevinde kullanılır.
· Daha çok şiir, roman, hikâye, tiyatro ve deneme türlerinde kullanılır.
· Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması; betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi; coşku ve heyecana bağlı anlatımda ise duyguların ifade edilmesi esastır.
3. Yukarıdaki şiirde ismin yerini tutan kelimeler kullanılmış mıdır? Bunların metindeki görevi nedir?
CEVAP:
Yukarıdaki şiirde ismin yerini tutan kelimeler: ben, sana, seni, kimseler.
4. Şiirde kelime ve cümle seviyesindeki tekrarları bulunuz. Bunların anlatıma ne kazandırdığını tartışınız. Sonuçları sınıfta belirtiniz.
CEVAP:
Cümle seviyesindeki tekrarlar:
- ben sana mecburum
- bilemezsin
- bilmiyor
Kelime seviyesindeki tekrarlar:
- ne vakit bir
5. Her iki şiirde (Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor- Ben Sana Mecburum) heyecan, mutluluk veya mutsuzluk ifade eden; dini duyarlılık, derin düşünce, yüceltme gibi hâlleri dile getiren söz ve söz öbekleri var mıdır? Belirtiniz. Varsa bunların özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
“Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” isimli şiirde aşağıdaki mısralar dini duyarlılık ve yüceltme hallerini dile getirmektedir:
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli.
Tuttuğu bayrak belli.
Kim demiş meçhul asker diye?
…
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
…
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler.
Geri gitsin alkışlar geri,
Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri
“Ben Sana Mecburum” isimli şiirde aşağıdaki mısralar ise ihtiras (tutkunluk) derecesindeki aşkı ve mutluluk hallerini dile getirmektedir:
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
Aynı şiirdeki şu mısralar ise mutsuzluk halini dile getirmektedir:
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
6. Bu şiirler okuyucuya bilgi vermek için mi, okuyucunun duygularını harekete geçirmek ve okuyucuya edebi zevk tattırmak için mi yazılmıştır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Bu şiirler okuyucunun duygularını harekete geçirmek ve okuyucuya edebi zevk tattırmak için yazılmıştır.
7. Şiirlerde kimin duygularından söz ediliyor, şiir kime hitaben yazılmıştır? Duygular nasıl ve niçin yorumlanmıştır?
CEVAP:
Birinci şiirde dini ve tarihi hassasiyeti olan bir vatandaşın, ikinci şiirde ise aşkı ihtiras derecesine varmış olan bir aşığın duygularında söz ediliyor.
Birinci şiir şehit düşmüş askerlere, ikinci şiir ise sevgiliye hitaben yazılmıştır.
8. “Adını mıh gibi aklımda tutuyorum.” “içimi seninle ısıtıyorum” “Bulutlar parçalanıyor” gibi ifadelerin farklı duygu değerleri var mıdır? Metinden hareketle açıklayınız.
CEVAP:
Bu ifadeler, âşığın sevgiliye bağlılığını, tutkunluğunu, onun adının bile onun için ne kadar kıymetli olduğunu dile getiriyor.
9. Şiirde ilk anlam değeri dışında kullanılmış kelimeler var mıdır? Metinden örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP:
Şiirde ilk anlam değeri dışında, yani mecaz anlamda kullanılmış olan kelimeler şunlardır:
Aklımda tutuyorum, büyüyor gözlerin, içimi seninle ısıtıyorum, ağaçlar sonbahara hazırlanıyor, saçlarını götürüyor, kurtlar sofrası, ellerimizi kirletmeden.
2. Metin
10. Metindeki cümlelerin kuruluşunda ve cümleler arasındaki ilişkilerde nelere dikkat edilmiştir?CEVAP:
Anlamın parçanın bütününden kopup gitmemesine, önceki cümle ve yargıyla bütünlük içinde olmasına ve birbirini çağrıştıracak anlam ilgisi içinde olmasına dikkat edilmiştir.
11. Metinde "O sanki sessizlikten ürkmüş." cümlesindeki "o" sözcüğü "Namık Kemal" isminin yerini tutmuştur. Metinde isimlerin yerini geçici olarak tutan sözcüklerin kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:
Metinde devamlı aynı isimleri kullanmak suretiyle itici olmamak için bu isimlerin yerini tutan kelimeler (zamirler) kullanılmıştır. Örneğin; Namık Kemal konuşurken her defasında adını söylemesi hem zor hem de itici olacaktı. Oysa bunun yerine “ben” zamirini kullanması anlatım açısından daha kolaydır.
12. Bu sözcüklerin yerlerine gerçek isimlerini koyup metni yeniden okuyunuz ve anlatımda ne gibi değişikliklerin olduğunu belirtiniz.
13. Metinlerde isimlerin yerini tutan sözcüklerin cümledeki işlevini ve neden kullanıldığını açıklayınız.
CEVAP:
Bu kelimelerin cümledeki işlevi zamirdir. Zamirler, anlatıma zenginlik katmak ve kolaylık sağlamak için kullanılır.
14. Metinlerde isimlerin yerini belli belirsiz tutan sözcükleri bulunuz. Bunların ifadeye neler kazandırdıklarını belirtiniz.
CEVAP:
1.metinde ismin yerini belli belirsiz tutan sözcük (belgisiz zamir): kimseler
2.metinde ismin yerini belli belirsiz tutan sözcük (belgisiz zamir): şey
15. Metinlerde hangi şahıs zamirinin daha çok kullanıldığını belirtiniz.
CEVAP:
1.metinde “ben” ve “sen” şahıs zamirleri; 2.metinde ise “ben”, “siz” ve “o” şahıs zamirleri kullanılmıştır.
16. Bu çeşit anlatımlar daha çok hangi metin türlerinde kullanılmaktadır?
CEVAP:
Bu çeşit anlatımlar (lirik anlatımlar) daha çok şiirlerde kullanılmaktadır.
1. etkinlik
“Ben Sana Mecburum” adlı şiirden aşağıda verilen özelliklere uygun dizeleri tabloya yazınız. Bu tarz kullanışların anlatımı nasıl etkilediğini tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.Devrik cümleler :
-bir şileb sızıyor ıssız gözlerinden
-içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Eksiltili cümleler:kaldırımlarda yağmur kokusu…
Soru cümleleri: bu şehir o eski İstanbul mudur?
Kısa cümleler :
- kimseler bilmiyor
- kırılmışsın
- telaş içindesin
- bütün ıslanmışsın
- tüylerin ürperiyor
- belki körsün
İlk anlamı dışında kullanılan sözcükler :
- tutuyorum
- büyüdükçe
- ısıtıyorum
- hazırlanıyor
- içindesin
2. etkinlik
“Ben Sana Mecburum” adlı şiiri ve aşağıdaki nesri tabloda karşılaştırınız.Metinlerin benzer ve farklı yönlerini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
3. etkinlik
Zamirler, isim olmadıkları hâlde isim gibi kullanılan ve isimlerin yerini tutan kelimelerdir.“Ağlatan Harita” adlı metinde bos bırakılan yerlere aşağıda verilmiş olan zamirlerden uygun olanları yazınız.
CEVAP:
Ağlatan Harita
Bizi genişçe bir bekleme salonuna aldılar. Huzurevinin sakinlerinden birkaçı gazete okuyor, birkaçı televizyondan haberlerini izliyordu. O ise kendisi gibi yaşlı iki arkadaşıyla bir köşede dalgın dalgın oturuyordu.Bakışlarım bir mıknatıs tarafından çekilmiş gibi oraya odaklandı. Gözleri çukura kaçmıştı ama o çukurun içinde hâlâ parıl parıl parlayan iki tarihî ışık vardı. O kırış kırış olmuş alın, buruş buruş olmuş yüz neler anlatıyordu acaba?
Metindeki diğer zamirleri bulunuz. Bunların kullanılma nedenlerini açıklayınız.
Bulduğunuz zamirleri aşağıdaki tabloda uygun olan yerlere yazınız.
CEVAP:
4. etkinlik
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin yerlerine uygun zamirler getiriniz.CEVAP:
Onun oğlu hastalanmış.
O oraya bağlıdır.
Onu oraya bırakınız.
Oradan elma aldık.
Onları babasına teslim ettim. Yarın onlara gideceğiz.
5. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu şiirden hareketle doldurunuz.
CEVAP:
8. etkinlik
Aşağıdaki cevaplara uygun soru zamirleri yazınız. Bunların ifadeye kazandırdıklarını açıklayınız.CEVAP:
A : Kime ne almışlar?
B : Bana elbise almışlar.
A : Ankara’ya nereden taşınmışlar?
B : Ankara’ya Kars’tan taşınmışlar.
A : Müdür Bey kimi arıyor?
B : Müdür Bey Ceren’i arıyor.
A : Kim derslerine çalışmıyor?
B : Kardeşim derslerine çalışmıyor.
9. Etkinlik
Aşağıdaki metinlerde ismin yerini kesinlik kazandırmadan tutan sözcüklerin altını çiziniz. CEVAP:
Başkası söyleseydi inanmazdım. Ama sen söylediğin için inanıyorum. Başkaları ne düşünürse düşünsün, benim sana güvenim fazladır. Sana sonuna kadar güveneceğim. Ancak birbirine güvenen insanlar yaşatırlar sevgiyi. İnsanların söylediklerinin hepsi bir yana, sen bir yana...
Hepsinden Beter
Kimi insan derbeder. Kimisi dul, kimisi öksüzdür.
Ömrünü heba edip gider, Alın yazısı kahreder.
Kimisi maişet derdine düşmüş. Aklından zoru var kiminin
Rahattan bihaber. Merhamet ister.
Olmayacak işler peşinde. Ben sevda çekerim,
Kimisi taban teper. Hepsinden beter.
Cahit Sıtkı TARANCI
Bu sözcüklerin türünü söyleyiniz.
CEVAP: Belgisiz zamir.
10. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu “Mihriban” şiirinden hareketle “sözcüklerin şiirdeki duygu değerini” düşünerek doldurunuz.CEVAP:
Deli gönül ---> Akıllıca ve mantıklı davranmamak, duyguların peşinden gitmek
Kalem elden düşüyor ---> Artık yazmamak
Saçlarına gönlümü bağlamışlar ---> Saçlarına âşık olmak
Aklım şaşıyor : Şaşırmak; inanmak istememek
Lambada titreyen alev üşüyor ---> Lambanın sönmesi, karanlık olması
Aşk kâğıda yazılmıyor ---> Aşkın tarifini yapamamak
Düşürür dile ---> Hep, devamlı anlatmak
Aşk deyince ötesini arama ---> Aşktan başka hiçbir şey düşünmemek
Aşka hudut çizilmiyor ---> Aşkın sınırsız olması
Kar koysan köz olur aşkın külüne ---> Aşkın yakıcılığına hiçbir şeyin dayanamaması
Kara bahtım tahammülüne ---> Kötü talihe sabır göstermek
11. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyerek cümleleri uygun sözcüklerle tamamlayınız. CEVAP: Resim - İşaret zamiri ve işaret sıfatı
12. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyerek cümleleri uygun sözcüklerle doldurunuz. CEVAP:
Not ve düzeltme: !!!
Aşağıdaki tablo kitapta yanlış olarak verilmiştir. Düzeltir, özür dileriz.
Aynı sözcüğün nasıl hem zamir hem sıfat hem de zarf olduğunu örneklerle açıklayınız.
CEVAP:
Zamir, ismin yerini tutar; sıfat, ismi niteler veya belirttir; zarf ise genellikle yargıları belirtir.
Örneğin;
Ø “Az önce biri seni sordu.” cümlesinde “bir” sözcüğü, “çocuk” isminin yerini tutarak belgisiz zamir görevinde kullanılmıştır.
Ø “Az önce bir çocuk seni sordu.” cümlesinde “bir” sözcüğü, “çocuk” ismini belirterek belgisiz sıfat görevinde kullanılmıştır.
Ø “Az önce çocuk bana bir baktı ki sorma.” cümlesinde ise “bir” sözcüğü, “baktı” fiilini belirterek durum zarfı görevinde kullanılmıştır.
13. etkinlik
Okuduğunuz metinlerden hareketle coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerde cümlelerin ne gibi özellikler taşıdığını,CEVAP:
Coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerde cümlelerde;
Ø Duygu, çağrışım ve imge değeri bakımından çeşitli duyguları barındıracak ve çağrıştıracak kelime ve imgeler kullanılır.
Ø Ahenk öğeleri bakımından, genellikle şiir olduğu için ahenk özellikleri (redif, kafiye) kullanılır; şiir değilse bile şiirsel özellikler taşıyan ahenk yüklü sözcükler tercih edilir.
Ø Dil ve yapı özellikleri bakımından, kurallı cümlelerin yanı sıra devrik cümleler, eksiltili cümleler ve kısa cümleler de kullanılır. Yüklemler daha çok mecazi anlamda kullanılır.
Ø Sanat özellikleri bakımından; abartma, benzetme, istiare, kişileştirme, tekrir, hüsnü talil,… gibi söz sanatları yoğun bir şekilde kullanılır.
Ø Tema bakımından, her türlü duyguyu dile getirir.
Bu metinlerde dilin hangi işlevlerinden yararlanıldığını tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:Bu metinlerde genellikle dilin heyecanı dile getirme ve sanatsal işlevlerinden yararlanılır.
14. etkinlik
Metindeki zamirlerin altını çiziniz.CEVAP:
Şoför
Bizde bankacılık gibi şoförlük de on iki senelik yeni mesleklerden sayılır. O zamanlarda bütün çocuklar gibi onlar da haşarı, atak ve gösterişçi idiler. Onların birçoğu şimdi yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır. Ben kendi hesabıma uzun yollarda Anadolu şoförlerini daima uyanık, becerikli, uysal ve cana yakın gördüm.Birçoğunun büyük bir zaafı var: yarışa dayanamıyorlar. Yolda birkaçının kendilerini geçmesine tahammül edemiyorlar. Onların en akıllı uslusu, birisinin tozu dumana katarak kendisini geçtiğini gördü mü ifrite dönüyor.
Evet, bu onların en büyük zaafıdır. Fakat dediğim gibi bu zaaf, hangimizde yok. Hangimiz, kendi yolumuzda bir meslektaş tarafından geçildiğimizi görüyor da kudurmuyoruz?
Reşat Nuri GÜNTEKİN
Zamirlerin türlerini belirleyiniz.
Kişi zamirleri : Bizde,Onlar,Onların,Ben
Dönüşlülük zamirleri : Kendi,Kendilerini,Kendisini
Belgisiz zamirler : Birçoğu,Birçoğunun,Birkaçının,Birisinin
Soru zamirleri : Hangimizde,Hangimiz
İşaret zamirleri : Bu
Bu zamirleri yapı bakımından inceleyiniz.
Herhangi bir yapım eki almamış zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini belirtiniz.
Herhangi bir yapım eki almış zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini tartışınız. Sonuçlan açıklayınız.
Başka bir sözcükle birleşmiş zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini tartışınız. Sonuçlan sözlü olarak ifade ediniz.
Zamirleri yapılarına göre sınıflandırınız ve bu zamirlerin özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki özellikleri doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.(D) Şahıs zamirleri, kişilerin yerlerini tutan sözcüklerdir.
(Y) Belgisiz zamirler, varlıkların, kavramların yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.
(Y) İşaret zamirleri, yerlerini tuttukları varlıkları açıkça değil de şöyle böyle belli eden zamirlerdir.
(D) Soru zamirleri, soru anlamı veren ve cevapları isim ya da zamir olan kelimelerdir.
(D) İlgi zamiri, hatırlanan varlığın kiminle ilgisi bulunduğunu bildiren ek hâlindeki zamirdir.
B. Aşağıdaki kavram haritasını doldurunuz.
· Duygu
· heyecan,
· dini duyarlılık,
· mutluluk
· yüceltme
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi "lirik" anlatımda kullanılan öğelerden değildir?
A)Heyecan B)Mutluluk C)Dinî duyarlılık D)Yüceltme E)Öğretme
2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde coşku ve heyecana bağlı anlatımdan yararlanılmamıştır?
A) Bana bir gurbet adı gönder
Bir de anımsamak için sevdiklerimi
B) İnsanın kötüsü iyilikten bilmez
Kursaksıza öğüt versen de almaz.
C) Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
D) Yüreğinde deli taylar eşinen
Bir baş görsem sen gelirsin aklıma
E) Şehitler tepesi boş değil, biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için; rüzgâr bekliyor.
3. Bugün anladım ki neşeli olduğum zamanların hemen ardından, tarifsiz kederlere düşebiliyorum. Karadeniz'de gemilerim batmış gibi düşünüp durduğum, karamsarlığa battığım sırada kalbime gelen bir sevinç dalgası beni bu fırtınalı havadan sütliman kıyılara çekebiliyor. Çevremdekiler beni anlatırken hep bu yönüme vurgu yapıyorlar. Ne kadar da dalgalı bir ruhum varmış! Korkuyorum, bir gün başkasına zarar vermekten...
Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Coşku ve heyecana bağlı anlatım özellikleri vardır.
B) Farklı türden zamirler kullanılmıştır.
C) Yazar, kişisel duygularını dile getirmiştir.
D) Yazar, toplumsal bir eleştiri yapmaktadır.
E) Yazar, bir iç hesaplaşma içindedir.
4.Aşağıdakilerden hangisi lirik anlatımdakullanılmaz?
A) Mecaz anlamlı sözcükler
B) Öznel ifadeler
C) Zıt anlamlı sözcükler
D) Doğrudan bilgi aktaran ifadeler
E) Soyut anlamlı sözcükler
5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde kişi adılı kullanılmıştır?
A) Sen yalnız türkünü söylemeye bak
B) Akşam oldu diye yakma lambayı
C) Bırakacaksan şu nefreti bırak
D) Böyle gölge severim manzarayı
E) Karanlıktan çıkan ses daha berrak
6. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde işaret adılı (zamiri) kullanılmamıştır?
A) Kar, yolları kapatınca buralara dışarıdan hiç yiyecek gelmez.
B) Dün sabah onları pikniğe giderken almışlar.
C) Onları akşama kadar rafa güzelce yerleştirin.
D) Ben bunun böyle olacağını biliyordum zaten.
E) Olanları panik yapmadan bir bir anlat.
7. "Şahıs zamirleri, isim tamlamalarında tamlayan görevinde bulunabilir."
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya uygun kullanım vardır?
A) Demedim mi bu hasret bitirir seni.
B) Ay dolanır gider yalnız kalırız biz de.
C) Her gün yeni baştan dağılır, ufalanırsın.
D) Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?
E) Demedim mi yüreğim sevme onu, diye.
8. I. Seversin bu dünyayı doludizgin sen.
II. Buradan ayrılmak istemez kimse.
III. Ama o senden ayrılacak bir gün.
IV. Yani sen, ben bu dünyayı seviyoruz diye
V Bu dünyanın da bizi sevmesi şart mı?
Yukarıdaki numaralı dizelerin hangisinde hem işaret zamiri hem belgisiz zamir kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmamıştır?
A) Ben bir köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım.
B) Hepimiz bir bahçe sularız gönlümüzde.
C) Kimse bilmez, kimse anlamaz derdimizden.
D) Nasıl güller fışkırır bu çilelerimden, bu kırlardan.
E) Kandır, hayattır, emektir, bizim güllerimiz.
10.E
11.E
12.C
13.D
14.D
15.E
16.A
17.B
18.C
19.A
20.C
21.
22.B
23.E
Sayfa 132 - 145 Arası Cevaplar İçin Buraya Tıklayınız.
Sayfa 146 - 151 Arası Cevaplar İçin Buraya Tıklayınız.
Sayfa 152 - 156 Arası Cevaplar İçin Buraya Tıklayınız.
Sayfa 157 - 185 Arası Cevaplar İçin Buraya Tıklayınız.
Sayfa 189 - 212 Arası Cevaplar İçin Buraya Tıklayınız..
Sayın blogkafem severleri Lütfen Okuyun!
Arkadaşlar ödevler konusunda çok aceleci davranıyorsunuz, biz de farkındayız her okul faklı farklı gidiyor ama bizi de anlamanızı istiyoruz bu ödevler kolay eklenmiyor sonuçta..Çünkü 9'dan 12.sınıfa kadarki sınıfların tüm Edebiyat ve Dil Anlatım cevaplarına yetişmem zor oluyor.Aceleyle atladığımız sayfalarda oluyor bazen ama lütfen anlayışlı olun.Olmayan sayfalarıda kendiniz yapmayı deneyin ve sizde okulda yapmış olduğunuz sayfaları bizimle paylaşırsanız ayrıca bize de destek olmuş olursunuz.Çünkü bende insanım ve işlerim güçlerim arasında zor yetişiyorum sizden anlayış bekliyorum..[blogkafem.blogspot.com]
Ayrıca sözüm emek hırsızlarına!
Bazı şahsiyetler sitemizde bizim saatlerce emek harcayıp derlediğimiz ödevleri kendi web sitelerinde yayınlıyor yada bunları dosya halinde yaymaya çalışıyor onlara burdan sesleniyorum arkadaşım lütfen emeğe saygın olsun! Çalıp çırpmayla sırtmızdan geçinmeye çalışan parazitlere karşı blogkafem.blogspot.com olarak blogkafem severlere önerim onlara inanmamaları çünkü internette bu ödevleri bizden başka veren site yok emin olun ki o haysiyetsiz şerefsizler de bizden alıyorlar!
..Ve ayrıca blogkafem'den ödev yapanlara son sözüm!
Lütfen bu ödevleri başka yerlerde aramayın çünkü bizden daha iyisini yapan web sitesi yok diğerleri de zaten bizden çalıyor.Vakit oldukça ödevleri eklemeye çalışıyorum sizden de sabır bekliyorum ve beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum..
Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!
Herkese iyi çalışmalar dilerim!!
***Zambak Yayınlarına Teşekkür Ederiz.
0 yorum: