2012 - 2013 Yılı 11. Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları (Devamı - Meb Yayınları)

SAYFA 120
HAZIRLIK
1.ETKİNLİK
Yaptığımız karşılaştırma da hikayenin yapı unsurlarını yer,zaman,kişiler ve olay örgüsünün oluşturduğu sonucuna varmaktayız.
1.Edebi eserler, yazıldıkları dönemden bağımsız olamadıkları için, dönemlerinin her türlü özelliğini eserlerde bulmak mümkündür. ''Roman, sokağa tutulan aynadır.’’ sözü de bu gerçeği anlatmaktadır.Bu nedenle edebi eserler bir yönüyle tarihi belge niteliği taşırlar.
2.Bu, Tanzimat ve Servet-i Fünun romancılarının yetişme ve yaşama tarzlarının bir yansımasıdır.Kültürlü ve maddi durumu iyi ailelerin çocukları olan özellikle Servet-i Fünun romancıları, Batı’yı da yakından takip etmelerinin neticesinde yetiştikleri ya da sonradan içinde bulundukları ortamları kurmacanın sınırlarına dahil etmişlerdir.Böyle bir durumda da tanınmayan, bilinmeyen bir çevrenin ve insanlarının anlatılması beklenemez.Bu ancak Cumhuriyet Döneminde ''mektepten memlekete’’ anlayışının sayesinde gerçekleşmiştir.
3.Aşk-ı Memnu (Yasak Aşk)  adını taşıyan roman yaşanması doğru olmayan  ve toplumunca yanlış olarak nitelendirilen bir aşkı anlatmaktadır.
SAYFA 126
1.Aşk-ı Memnu adlı metnin olay örgüsü:
-Bihter ile annesinin konuşmaları
-Bihter’in eniştesinin ve Peyker’in gelmeleri
-Behlül ile Bihter’in konuşmaları
-Nihal’in bayılması
-Beşir’in Adnan Bey ile konuşması
-Bihter ile Behlül’ün konuşmaları
-Bihter’in intihar etmesi
-Nihal’in iyileşmesi ve babası Adnan Bey ile Ada’ya gitmeleri
Aşk-ı Memnu'nun başlangıcıAşk-ı Memnu'nun sonu
                                                                       Romandan alınan bölüm
2) Aşk-ı Memnu’dan Alınan bölüm sonra yakın kısımda bulunur.Çünkü alınan bölüm Romanın olaylarının çözüldüğünü, sonuca bağlandığını gösteren çözüm kısmındadır.
3.


Metin parçasındaki olaylar bütünlük
kazandıran olay:Behlül’ün Bihter
İle olan yasak ilişkisi
Metne bütünlük kazandıran olayın
roman olay örgüsündeki yeri:Romanın
kurgusunu oluşturan olayların merkezidir.






4.Romanda yer alan kişilerin kendine has özellikleri ile benzer romanlardaki kişilerden ayırt edilebilme özelliği olduğundan karakterdirler.


KARAKTER ÇÖZÜMLEME TABLOSU
KARAKTER ADI
BİHTER
BEHLÜL
NİHAL
ADNAN BEY
Karakterin en belirgin özelliği nedir?
Maceraperest,kıskanç,
sadakatsiz,aldatan birisi.
Maceraperest,
yasak aşkı göze alan,kendini düşünen
Duygusal,hassas
ve çaresiz
Aldatıldığından habersiz,özverili, fedakar birisi.
Karakter olaylar karşısında nasıl bir tavır takınıyor?
Her şeyi açıklamak istiyor.
Kaçmayı seçmektedir.
(Behlül kaçar :)
Her şeye rağmen güçlü olmaya çalışmaktadır.
Metanetli davranmaya çalışmaktadır.
Romandaki en güçlü karakter kimdir?
Bihter’dir.
-
-
-
Sosyal ortam ve çevre karakteri nasıl etkilemiştir?
Yasak aşk yaşamalarına sebep olmuştur.
Yasak aşkın mağdurları olmuşlardır.
Karakterin yaşadığı toplumsal yapının sizin toplumsal yapınızdan farkı var mıdır?

Y   O  K   T  U  R

Bu karakterin diğer karakterler üzerinde etkisi var mıdır?
vardır
vardır
yoktur
yoktur
   
Metnin yazıldığı dönemde bu romandaki karakter gibi davranan biri olabilir mi?
OLABİLİR.



SAYFA 127
2.ETKİNLİK 
1.GRUP:Tolstoy’un Anna karenina adlı romanının yapısını olay örgüsü,kişiler,zaman ve mekan oluşturmaktadır.Romanın birinci derece kahramanı olan Anna temel karakter olarak Vronski ile yaşadığı ilişki sonucunda hazin sonla karşılaşmıştır.Romanda Anna,temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü yansıtmaktadır
2.GRUP:Madam Bovary adlı romanın yapısını olay örgüsü,kişiler,zaman ve mekan oluşturmaktadır.Romanda Emma, birinci derece temel karakter olarak okuduğu romanların etkisiyle aristokrasiye ve büyük burjuvaya hayranlık duyan aristokrasinin bir parçası olmayı hayal eden, buna ulaşmak için çabalayan bu sınıfa giremese de en azından onlara yakın olmayı arzulayan güzel ve hayalperest  bir kadındır. Bunun için de tek yol olarak o sınıftan bir erkekle birlikte olmayı tercih etmiştir.
Sonuç:Anna ve Emma ile Aşk-ı Memnu romanının kahramanı olan Bihter, yaşadıkları aşklar yüzünden hüsrana uğramış kadınlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar
5.     a.Aşk-ı Memnu romanındaki Mekanlar olan konak,ada ve çamlıktan herhangi birinin değiştirilmesi romanın yapısının ve kurgusunun bozulmasına sebep olur.Bu nedenle mekan, romanın yapısını oluşturan temel unsurlardan birisidir.Romanda verilen mekanlar, insanda gerçeklik duygusu uyandıran, gerçekliği olan mekanlardır.
5.     b.Romanın yazarı olsaydınız nasıl bir mekan seçerdiniz?(bireysel)
6.    Zaman yapıyı oluşturan unsurlardan biridir.Dönemin sosyal yapısı romanda;konaklarda yaşantı, sandal gezileri vb. gibi biçimlerde anlatılmaktadır.Bu nedenle roman ile sosyal yapı doğrudan ilişikilidir.
7.   Verilen şemaya göre Aşk-ı Memnu romanındaki olayları, kişiler belli bir zaman ve mekanda yaşamaktadır.Bu sebeple yapı unsurları arasında çözülemeyecek güçlü bir bağ vardır.
3.ETKİNLİK
1.GRUP:Aşk-ı Memnu’daki zaman ve mekan belirli ve gerçekliği bulunan bir zamn ve mekan iken, destandaki zaman ve mekan belirsiz, olağanüstü ya da gerçekliği olmayan zaman ve mekandır.
2.GRUP:Yine masalda da belirsiz, olağanüstü ya da gerçekliği olmayan zaman ve mekan kullanılırken Aşk-ı Memnu’da belirli zaman ve mekan vardır.
3.GRUP:Mesnevilerde ise bazen belirli zaman ve mekan bazen de belirsiz olağanüstü ya da gerçekliği olmayan zaman ve mekanlar vardır.
Romandaki zaman ve mekanın destan, masal, ve mesnevideki zaman ve mekan ile bu farklılıkların yanı sıra anlatmaya bağlı metinlerin yapı unsurları olmaları bunların ortak yönüdür.
8.Aşk-ı Memnu adlı roman yapı ve anlam bakımından kendi içinde başlayan,  gelişen ve biten bir bütünlüğe sahiptir.
9.a.Romanın teması yasak aşktır
   b.Tema tam bir biçimde romanı özetlemektedir.
   c.Romandaki tema ile aynı yada benzer pek çok filme,romana,hikayeye vb.rastlamak mümkündür.Bu da temanın süregeldiğini ve insana özgü bir gerçeklik olarak her zaman işlenebileceğini göstermektedir.
10.Aşk-ı Memnu romanındaki anlatıcı ilahi bakış açısı’’na sahiptir.Kişi ve olaylardan tamamen haberdar, her şeyin bilincinde bir anlatıcıdır.
11.Yazar, mekan ve kişilerle ilgili tasvir ve tahlil yaparken sanatsallığa ve edebi değeri göz önünde bulundurmuştur.Bu nedenle metindeki tasvir ve tahliller okuyucunun kendisini romanla bütünleşmesini ve anlatılmak istenenin en iyi şelikde anlatılmasını sağlamaktadır.
12.Aşk-ı Memnu romanındaki kahramanlar ve yaşam tarzları Tanzimat’la birlikte ortaya çıkan Batılı yaşam tarzını yansıtmaktadır.Tanzimat Dönemi eserlerinde yerilen beğenilmeyen bu yaşam tarzı , Aşk-ı Memnu romanında yerilip hor görülmemiş, onların yaşam tarzından kesit olarak sunulmuştur.Bu, Tanzimat Dönemi eserleriyle bir farklılık göstermektedir.
Aynı hayat tarzı günümüzde de bir ikilik göstermekte geleneksel ile modern arasında sıkışan  ama ne geleneksel ne de modern yaşama bağlanamayan bir tuhaflık olarak karşımıza çıkmaktadır.
                                            SAYFA 128
13.Aşk-ı Memnu’daki yasak aşk ve sonucu döneminin ahlak anlayışı ve sosyal yapısı ile uyuşmaz.Yazar, eserin konusunu seçip kurgusunu oluştururken Batılı eserler ve bireyselliği tercih etmiştir.
14.  a. Aşk-ı Memnu romanı, roman geleneğinin ve realizm akımının bir devamıdır.
14.  b.Romanda realizmin etkileri görülür.Romandaki kişilerin ruh çözümlemelerine ilişkin kısımlar ile tasvirlerin yapıldığı yerler realizmin etkisini gösterrmektedir.
15.Roman’daki başarılı ruh çözümlemeleri ve tasvirleri realizmin etkili birbiçimde yansıtıldığını göstermektedir.
16. Aşk-ı Memnu romanı, Batılı romanlarla eşdeğer sayılabilecek teknikle kaleme alınmış bir olgunluk eseri olmasının yanı sıra, kadın keşfedildiği ilk roman olma özelliği taşır.
17a. Aşk-ı Memnu’da kişilerin davranış ve düşünceleri aktarılırken realist bir yaklaşım sergilenmiştir.Kişilerin ruh çözümlemeleri bunun göstergesidir.
17b.Realist romanlar, duyguların okuyucuda gerçeklik fikri uyandırması için ruh çözümlemeleri ve tasvirleri derinlemesine kullanırlar. Aşk-ı Memnu’da bu özellki başarılı bir biçimde kullanılmıştır.
18.
  Sanat için sanat anlayışını benimsedi.
  Dili oldukça ağırdır.
  Romanlarında aydınlara seslenir.
  Romanlarında İstanbul'u, hikâyelerinde ise Anadolu'nun kasabaları ve hayatını anlatır.
  Yazarın roman dili hikâye dilinden daha ağırdır.
  Eserlerinden realizm'den etkilendiği görülür.
  Romanları, cumhuriyet döneminde yazar tarafından sadeleştirilmiştir
Yazarın Aşk-ı Memnu romanı ilk büyük türk romanı olarak kabul edilir.
                                           ANLAMA-YORUMLAMA
4.ETKİNLİK
Aşk-ı Memnu romanında geçen kahramanların karakter özelliklerini koruyarak farklı olay örgüsüyle bir hikaye yazınız.
1.a.Felatun Bey ve Rakın efendi romanındaki temek çatışma Doğu-Batı iken Aşk-ı Memnu romanındaki temel çatışma evlilik-yasak aşktır.Doğu-Batı çatışması toplumsal iken evlilik-yasak aşk bireyseldir.Çatışmalar arasındaki fark bunlardan kaynaklanır.
1.b.Bu farkılılıklar Servet-i Fünun romanında bireysel konuların işlendiğini gösterir.
2.Aşk-ı Memnu romanı,  her bakımdan acemilikten uzak, Batılı romanlarla yarışabilicek bir teknik olgunluğa sahip bir romandır.Tanzimat Döneminin yeni olarak edebiyata giren bir tür olan romandaki bazı teknik kusurları, Servet-i Fünun’a gelindiğinde artık bitmiş ve yerini dil,anlatım,yapı bakımından olgunluk düzeyine ulaşmıştır.
                                ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME
1.(D)
   (Y)
   (Y)
                                       

SAYFA 129
2.REALİZM
3.
Doğru cevap D seçeneği
4.Servet-i Fünun romanları ile romandaki kahramanların Tolstoy ve Flaubert’in romanları ve roman kahramanlarının benzerlik göstermesi, Servet-i Fünun sanatçılarının Batılı roman geleneğini takip edip örnek almalarından kaynaklanmaktadır.


 Sayfa 130
                 SERVETİFÜNUN EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ
1.ETKİNLİK
a.   SERVETİFÜNUN DÖNEMİNİN SOSYAL YAPISI
Servet-i fünun döneminde tanzimat fermanının ilanından sonra sosyal hayattaki bir takım batı örneği yenilikler genellikle sosyal durumu iyi olan çevrelerde hayatın bir diğer yüzünü oluşturmuştur. Batılı bir yaşam tarzı etkisini eskisine nazaran daha baskın bir şekilde hissettirmeye başlamıştır.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNİN KÜLTÜREL YAPISI

Servet-i fünun döneminde gazete yazısı çoğalmasına rağmen dergicilik de ön plana çıkmaya başlamıştır.Batı ile ilişkilerin daha da belirginleşmesi çevirilerin artması batıdaki kültürel ve edebi hareketleri izleyen sanatçı sayısının çoğalması kültürel hayatın daha da zenginleşmesini sağlamıştır
SERVET- İ FÜNUN DÖNEMİNİN SİYASİ YAPISI

2. Abdülhamid’in osmanlı rus savaşın bahane ederek mebusan meclisini kapatı baskıcı ve sansürcü bir yönetimi benim istihbaratcılık korkutucu boyutlara ulaşması bu dönem sanatçılarını siyasi ve sosyal konulardan uzaklaşmaya sevk etmiş sanatta estetiklik bireyselliğin benimsenmesine sebep olmuştur
b.Verilen özellikler Servet-i Fünun sanatçılarının karamsar, bunalımda ve toplumdan uzak olmalarına sebep olmuştur.
1.a.


SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
Romantizm
Realizm
Parnasizm
Sembolizm

Halit Ziya
Aşk-ı Memnu
Tevfik Fikret
(Yağmur)
Cenap Şehabettin
(Elhan-ı Şita)
Cenap Şehabettin


b.Yukarıdaki şemaya göre Servet-i Fünun Edebiyatının kaynağı Batı’dan gelen edebi etkilerdir.
2.ETKİNLİK
Servet-i Fünun Edebiyatının sizde çağrıştırdıklarını belirtiniz.


                                          SAYFA 131
2.


Tanzimat edebiyatı                                       Servet-i Fünun
BENZERLİKLER
§  Batı kaynaklı edebi akımlardan etkilenmesi ve edebi türlerin kullanılması
§  Aruz ölçüsünün kullanılması
 -Roman, hikaye ve şiirde toplumsal ve siyasi konuların işlenmesi
-Gazeteciliğe önem verilmiştir.
-Divan ed. nazım biçimleri kullanılmıştır.
Edebi tür ve tema
-Roman, hikaye ve şiirde bireysel konuların işlenmesi
-Gazetenin yerini dergi almıştır.
-Batı’ya ait nazım biçimleri kullanılmıştır.
Klasizm ve romantizm
Edebi akımlar
Realizm, natüralizm, parnasizm ve sembolizm
Sade bir dilin kullanılması gerektiği savunulmuştur, edebi sanatlar bakımından zayıf bir dil
Dil ve anlatım
Arapça ,Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır, süslü ve edebi sanatlar açısından zengin bir dil


                           ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME
1.(D)
   (D)
   (Y)2.Edebiyat-ı Cedide
3.
Halit Ziya-------Kırık Hayatlar
Mehmet Rauf---Siyah İnciler
Hüseyin Cahit Yalçın ---Hayat-ı Muhayyel
4. D
5.İçe kapanık, karamsar bir ruh hali ile bunu besleyen siyasi ortam ve sanat için sanat anlayışının benimsenmesi sebep olarak gösterilebilir.




Sayfa 138 ile Sayfa144 Arası Cevaplar 

FECR-İ ATİ ŞİİRİ



6. FECR-İ ÂTİ TOPLULUĞU (1909-1912)
Hazırlık:
Sanat ve edebiyat hareketleri kendilerinden önceki sanat ve edebiyat hareketlerinin birikiminden geleneğinden tema  tür anlatım teknik ve yapısından etkilenirler. Bu etkilenme kabul boyutunda olduğu gibi eskiyi reddetme boyutunda da olabilir.


SAYFA 136
ETKİNLİK
Fecr-i Ati
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Fecr-i Ati bir edebi topluluktur. Fecr-i Ati'nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğu savunulmuştur. Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır.
Fecr-i Ati ismini öneren kişi Faik Ali Ozansoy'dur.





Fecr-i Ati Sanatçıları
24 Şubat 1910’da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklayan topluluk şu adlardan oluşmaktadır
         Ahmet Haşim,
        Emin Bülend Serdaroğlu,
        Şehabettin Süleyman,
        Ali Canip Yöntem,
        Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
        Fuad Köprülü,
        Tahsin Nahit,
        Mehmet Behçet Yazar
        Fuat Yaşarmuştur:

Bu üyelerden kimileri anlaşmazlık ya da başka nedenlerle topluluktan ayrılmışlardır. 1912 sonlarında dağılan topluluğa önce simgesel olarak Faik Ali Ozansoy, sonra sırasıyla, Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir Erozan başkanlık etmişlerdir.
Sanat anlayışları
Babıali’deki Hilal basımevinin bir odasında ilk toplantısını yapan ve Faik Ali’nin bulduğu Fecr-i Ati adını benimseyen topluluğun sanat anlayışı.. yayımladıkları bildiride yer alan şu düşüncede odaklaşır:
"Sanat şahsi ve muhteremdir." Örnek olarak da şiirde simgeciler(Sembolizmciler), öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen alınır.
Fecr-i Ati edebiyatının özellikleri
  • 20 Mart 1909′da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman,Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Faut, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910′da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.
  • Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (beyannameyi) yayımlayan topluluktur.
  • Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
  • Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.
  • ‘Sanat şahsi ve muhteremdir.’ (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.
  • ‘Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.’ görüşüne sahiptirler
  • Batıdaki benzerleri gibi dil, edebiyat ve sanatın gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmek; gençleri bir araya getirmek; seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak; Batıdaki benzer topuluklarla temas kurmak, böylece Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak amacındadırlar.
  • Servet-i Fünûn’a bir tepki olarak ortaya çıkmasına rağmen, şiir sahasında bu edebiyatın özelliklerini sürdürürler.
  • Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar tabiat ve aşktır.
  • Tabiat tasvirleri gerçekten uzak ve subjektiftir.
  • Dil bakımından Servet-i Fünûn’un devamıdır. Arapca ve Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, günlük dilden uzak ve kapalı bir şiir dili oluşturmuşlardır.
  • Aruz veznini kullanarak serbest müstezat türünü daha da geliştirmişlerdir.
  • Fecr-i Aticiler tiyatro ile yakından ilgilenmişlerdir.
  • Şiirde özellikle Sembolizmin etkisi söz konusudur. Hikâyede Maupassant, tiyatroda ise Henrich Ibsen örnek alınır.
  • Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçüleri etrafında birleşmeyi değil, ferdi hürriyeti ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savundukları için kısa sürede dağılmışlardır. Dağılmalarında özellikle Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp‘in çıkardıkları Genç Kalemler dergisi etkilidir. Yani Milli Edebiyat hareketinin başlaması Fecr-i Ati‘yi bitirir.
  • Fecr-i Ati Edebiyat-ı Cedide ile Milli Edebiyat arasında bir köprü görevi görür.
  • Fecr-i Ati‘nin en önemli temsilcisi Ahmet Haşim’dir.
  • Fecr-i Ati Beyannamesine imza atanlar: Ahmet Haşim, Ahmet Samim, Emin Bülent (Serdaroğlu), Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir (Erozan), Doktor Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Refik Halit (Karay), Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih (Devrim), Ali Canip (Yöntem), Ali Süha (Delibaşı), Faik Ali (Ozansoy), Fazıl Ahmet (Aykaç), Mehmet Behçet (Yazar), Mehmet Rüştü, Mehmet Fuat (Köprülü), Müfit Ratib, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İbrahim Alaattin.
  • Milli Edebiyat‘ın başlamasıyla Hamdullah Suphi, Ali Canib ve Celal Sahir’in bu harekete katılmalarıyla topluluk 1912′de dağılmıştır. Yalnızca Ahmet Haşim Fecr-i Ati edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Milli edebiyat hareketine katılmamıştır.
  • Fecri Ati’nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celal Sahir, Ahmet HAşim, Müfit Ratip, Mehmet Fuat ve Ali Canib Resimli Kitap adlı dergide; Mehmet Rauf, Hüseyin Suat ve Raf Necdet de eleştirilere Servet-i Fünûn’da cevap verdiler.
1. Tanzimat dönemini hazırlayan sosyal ve siyasi olayların başında “zihniyet değişikliği” yatmaktadır.Servet-i Fünun edebiyatının ortaya çıkmasında “eski-yeni” çatışması”nın rolü vardır.Yeniyi savunanların bir araya gelme istekleri Servet-i Fünun edebiyatının oluşumunu sağlamıştır.
Kendilerini Fecr-i Ati (geleceğin şafağı) olarak adlandıran gençlerin siyasi ve sosyal yönlerden olduğu gibi kültür ve zevk bakımlarından da dayanakları yoktur.
Servet-i Fünun’un dağılmasından sonra gençler, Batı’daki edebi topluluklara özenerek bir araya gelirler.Bir beyanname ile (bildiri) seslerini duyurmak istediklerini ifade ederler.Bu gençlerin kendilerini “Sanat şahsi ve muhteremdir.” (Sanat kişisel ve saygıya değerdir.) cümleleriyle ifade etmeleri ible Fecr-i Ati sanatçıları arasında sanatsal anlayış bakımından birlik sağlanamadığını gösterir.
2.    Fecr-i Ati Beyannamesine imza atanlar: Ahmet Haşim, Ahmet Samim, Emin Bülent (Serdaroğlu), Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir (Erozan), Doktor Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Refik Halit (Karay), Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih (Devrim), Ali Canip (Yöntem), Ali Süha (Delibaşı), Faik Ali (Ozansoy), Fazıl Ahmet (Aykaç), Mehmet Behçet (Yazar), Mehmet Rüştü, Mehmet Fuat (Köprülü), Müfit Ratib, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İbrahim Alaattin.
3. Verilen metinlere göre Fecr-i Ati sanatçıları hikaye, roman, şiir ve mensur şiir alanında eserler vermişlerdir
  Fecr-i Aticiler aynı zamanda Batılı eserleri Doğu’ya Doğulu eserleri Batı’ya aktaracak nitelikte tercümeler ve eserler vermeyi amaçlamışlardır.
4. Şehabettin Süleyman ve Fecr-i Ati adlı metne göre Fecr-i Ati sanatçılarından bir kısmı sonraki yıllarda Milli Edebiyat dönemi sanatçısı olarak , bir kısmı da bağımsız sanatçı olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.

SAYFA 137
ANLAMA-YORUMLAMA
1. Servet-i Fünun Dönemi sanatçılarının getirdikleri yenilikleri benimseyen ve devam ettirmek arzusunda olan Fecr-i Ati sanatçıları ayrıca Servet-i Fünun sanatçılarından farklı olarak bir yönüyle yüzlerini halka dönmeyi amaçlamışlardır. Bunun temelini de halkı eğitip edebi ve kültürel zevki aşılamak da bulmuşlardır.
2. "Sanat şahsi ve muhteremdir." sözü Fecr-i Aticilerin aasında bir birlik sağlanamayacağını göstermektedir. Çünkü sanatı kişisel temele oturtmak ayrılıkların görüş farklılıklarının ve bireyselliğin ön planda olduğunu göstergesidir.
3. İncelenen metinlerde günümüzü de ilgilendiren halkın kültür ve bilgi düzeyinin düşüklüğü kitap okuma alışkanlığının azlığı bilim ve sanata karşı var olan ilgisizlik gibi konular ele alınmıştır.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1. (D)
    (Y)
    (D)
2. ....."Sanat şahsi ve muhteremdir."........
3. Doğru cevap (B) seçeneğidir.
4. Doğru cevap (E) seçeneğidir.
1.ETKİNLİK.
SEMBOLİZM
Sembolizm (Simgecilik)
Sembolizm 19. yüzyılın sonlarında Fransa'da Parnasizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir. Sembolizm, geleneksel Fransız şiirini hem teknik hem de tema açısından belirleyen katı kurallara bir tepki olarak doğar.
Realizm ve Naturalizmin etkisiyle Fransız edebiyatında aşırı gerçekçi bir ortam oluşmuştur. Bilimsel ilerlemeler, makineler, yeni buluşlar insanoğlunu mutlu kılma şöyle dursun, bir bunalımın eşiğine getirmiştir. Hele 1870 bozgunu Fransa'daki bu karamsarlığı büsbütün artırmıştır. Genç kuşak da bu bunaitıcı ortamı değiştirmek için bazı siyasal ve toplumsal girişimlerin gerekliliğini öne sürmeye başlar. Bu gereksinim sanat içinde ortaya atılmaya, tartışılmaya başlar. işte bu tartışmaların sonunda Sembolizm doğar. Simgecilik olarak da adlandırılan sembolizm, hem gerçeği gösteren hem de onun sınırlarını aşma isteğine cevap veren bir sanat akımıdır. Sembolistler, duygu ve heyecanları sembolik kelimelerin müziğiyle anlatmaya çalışır. Ayrıca şiiri, açıklayıcı işlevinden ve kalıplaşmış bir hitabetten kurtarmayı, şiirle insanın yaşantısındaki anlık ve geçici duyguları betimlemeyi amaçlar. Sembolistler, alışılmamış, yepyeni birtakım taze imge ve düşünceleri anlatmak için de yeni yeni sözcükler türetme yoluna gitmiştir.
* Sembolizmin  İlkeleri
- Sembolizmde dış dünyayı sembollerle anlatmak esastır.
- Sembolist şairler, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üzerindeki etkilerini ve izlenimlerini
anlatmışlardır.
- Sembolistler, şiirde müzik unsuruna önem verirler, hatta müziği şiirin amacı haline getirirler.
- Şiir, düşüncelere değil, duygulara seslenmelidir; çünkü şiir bir şeyanlatmak için yazılmaz .
- Şiirde anlam kapalılığı olmalıdır, buna göre şiirden herkes kendine göre bir yorum çıkarmalıdır. Anlam
kapalılığı amaçlandığından söz sanatlarına sıkça başvurulur.
- Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleştirme, bunlara bağlı olarak
ortaya çıkan karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir .
- Sembolistler daha çok serbest nazım türleriyle şiir yazmışlardır.
* Batı Edebiyatında  Sembolizmin temsilcileri 
- Baudelaire
- Rimbaud
- Mallarme
- Paul Valery Verlaine
- Edgar Alien Poe
* Türk Edebiyatında Sembolizmin Temsilcileri
- İlk uygulayıcısı Cenap Şahabettin'dir
- Ahmet Haşim zamanında çok gelişmiştir
2.ETKİNLİK
TAHSİN NAHİD (1887-1919)
İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Bir süre Hukuk Mektebi'ne devam etti. I. Dünya Savaşı yıllarında İaşe Müfettişliği'nde bulundu. İlk şiirle­ri Selanik'te çıkan Çocuk Bahçesi der­gisinde "T. Nahide" adıyla yayımlandı.
Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı:
Edebiyat çevrelerinde hassas ve dürüst biri olarak nite­lendirilen sanatçı, Aşiyan'da yayımlanan "Ben, Rûh-ı Mağdur, Şiirlerim İçin, Serab-ı Müstakbel, Yaz Gecesi" gibi manzumeleriyle tanınmıştır. "Adalar, Kamer ve Zühre Şairi" olarak şöhret kazanmıştır. Şiirlerinde Ahmet Haşim'in etkisi görülür. Genelde kadın ve aşk temaları­nı işlemiştir. Kimi şiirlerinde de yaşamdan kesitleri ve çocukluk masumiyetini ele almıştır. Aruzla yazdığı şiir­lerinde serbest müstezadı kullanmıştır. Bu şiirlerinde te­maya paralel olarak birden fazla aruz kalıbı kullanmış­tır. Şiirlerini "Ruh-ı Bikayd" adlı kitapta toplamıştır.
Tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Bu alanda Saha­bettin Süleyman'ın etkisi altındadır, onu üstadı olarak niteler. Batı'da olduğu gibi, birden çok yazarın birlikte çalışması sonucu meydana getirilen ortak eserlerin ilk örneklerini bizde tiyatro alanında Tahsin Nahit vermiş­tir. Fecr-i Âti'nin kadın yazarlarından Ruhsan Nevvare ile yazmış oldukları üç perdelik "Jön Türk" piyesi dikkat çekmiştir. Aynı sanatçıyla "Aşkımız" ve "Sanatkârlar" isimli komedileri de yazmıştır. Sahabettin Süleyman ile de ortak eserler vermiştir. Bu piyeslerin içinde en önemlisi "Kösem Sultan" isimli tarihi piyestir. Birlikte yazdıkları diğer piyes ise "Ben Başka" adını taşır. Tah­sin Nahit'i asıl tanıtan eseri, Henry Kıstemaeckers ve Eugene Delard'ın "La Rivale" adlı dört perdelik oyu­nundan yaptığı üç perdelik adaptesi "Rakibe"dir.
Fecr-i Aticilerin dağılmasından sonra başka bir edebî topluluğa katılmayan sanatçı, Âti ve Servet-i Fünûn dergilerinde tiyatro eleştirileri de yazmıştır.
Eserleri:
Şiir: Rûh-ı Bîkayd
Oyun: Hicranlar, Firar, Jön Türk, Aşkımız, Sanatkârlar, Kösem Sultan, Ben Başka, Osman-ı Sani, Talâk, Bir Mücadele-i Hissiye, Kırık Mahfaza.
Adapte: Rakibe, Bir Çiçek Bir Böcek, Akortacı, Bursa­lı Hâle

SAYFA 138
7. FECR-İ ATİ ŞİİRİ
Hazırlık:
Verilen her üç şiir de anlam son derece açıktır. İşlenen konularda göre çarpan en önemli özellik toplumsal sorun ya da değerlerden uzak bireysel konular olmasıdır. Şairlerin duyuş düşünüş ve algılayışlarının birer yansımasıdır.

SAYFA 139
1. Etkinlik:
1. Grup:
HASTA BİR TELDE HASTA BİR NAĞME ŞİİRİNİN KAFİYE VE REDİFLERİ
Âh ben, ben, ne hastayım bilsen
Kalbimin ızdırâb-ı mâlûlü,
Rûhumun ihtisâs-ı meçhûlü
Ne kadar başka herkesinkinden
“en” tam kafiye, “-ü” redif ; “ûl" zengin uyak
Sen ki feyfâ-yı bînasîbimde,
Bir küçük nûr-ı rahm ü şefkatsin,
Dinle, rûhumdan akseden bu tanîn
Hasta bir telde hasta bir nağme.
“e” yarım uyak , “-in” tam uyak
Bu bütün kış devam eden kahhâr
İhtisasat içinde hırpalanan
Dâimâ hasta, daîmâ sehhâr
Bir ümîdin peyinde şefkat uman
“-hhar” zengin uyak, “-an” tam uyak
Fikr-i me'yûs u gam-penâhımı ben
Saf denizlerde belki bir mahzûn
Hiss-i şefkat bulur mehâsinden
Hissedâr-ı şifâ olur diye dün
“-en” tam uyak, “-n” yarım uyak
Akşamüstü deniz kenârında
Hayli gezmiş ve çok düşünmüştüm.
Bu semâ-yı mükedder altında
Acı bir hande mürtesem gördüm.
“-ında” redif , “-düm/tüm” redif
Âşıkından muvakkaten mahrum
Hasta bir genç kadındı sanki deniz.
Şüphesiz bahtiyâr, fakat mahrum,
Besliyor bir ümîd-i şefkat-rîz.
“mahrum” redif , “iz” tam uyak
Güneş artık çekildi eşyadan.
Sular artık menekşe olmuştu.
Gölgelenmiş semâ-yı rüyâdan
Bir hayâl-i baîd ü mevhumu
“-dan” redif, “-a” yarım uyak, “u” yarım uyak
Bekleyen gözlerim yorulmuştu.
Sonra birden semâya baktım ben:
Semt-i re'simde bir hayâl-i semen
Bana senden neşîdeler okudu.
“-du/tu” redif, “-en” tam uyak
Tahsin Nahit
Şiirin ritmi ve ahengi kullanılan ölçü ve her türlü ses benzerliğiyle sağlanmıştır.
2. Grup: Şiirdeki imgeler şunlardır:
* kalbimin sakat ıstırabı
* ruhumun bilinmeyen duyguları
* nasipsiz çöl
* küçük bir merhamet ve sevgi ışığı
* hasta bir tel
* hasta bir ses
* ezici duygular
* hırpalanan hasta büyüleyici ümit
* ümitsiz ve gamlı düşünce
* saf deniz
* kederdi gökyüzü
* acı gülüş
* şefkat dağıtan umut
* rüyanın gölgeleniş seması
* taze bir hayal
Şiirdeki söz sanatları şunlardır:
* kalbimin sakat ıstırabı: teşhis
* küçük bir merhamet ve sevgi ışığı: teşbih
* hasta bir telde hasta bir ses: teşbih
* bu kederli gökyüzü: teşhis
* deniz... bir genç kadındı: teşbih
* sular artık menekşe olmuştu: teşbih
* (hayal) bana senden şarkılar okudu: teşhis
Hasta Bir Telde Hasta Bir Nağme adlı şiirdeki ahenk unsurları imgeler ve söz sanatları ile kullanılan dil Servet-i Fünun şiiriyle benzerlik göstermektedir.
2. ETKİNLİK:
1. Grup: Hasta Bir Telde Hasta Bir Nağme adlı şiir başta iki dörtlük bir bent ve son kısımdaki üç dörtlükten oluşmuştur.
2. Grup: Hasta Bir Telde Hasta Bir Nağme adlı şiirin teması "ruhi sıkıntı ve özlem"dir. Tema bu bakımdan bireysel bir özellik göstermektedir. Bu bakımlardan şiirin teması ve ahenk unsurları ile yapısı ve söyleyiş tarzı arasında bir ilişki vardır.
1. Bkz. Servet-i Fünun Dönemi Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
"Hasta bir telde hasta bir nağme feyfa-yı binasibimde hasta bir genç kadındı sanki deniz" ifadeleri sembolizm akımına göre dış dünyadaki varlıkların algılanış biçimini göstermektedir. İnsanın iç dünyasının somut varlıklar aracılığıyla anlatılması söz konusudur.
Şiirdeki imgeler (bkz. 1. Etkinlik) yine sembolizm akımına uygun olarak duyguların ve izlenimlerin dış dünyadaki varlıklar ile simgeleştirilmesi böylelikle de insan duyguları ve dış dünya ile bir bağlantı sağlanması amacıyla kullanılmıştır.
3. Tahsin Nahit (yukarıda ayrıntılı verilmiştir)
Anlama Yorumlam
1. Fecr-i Ati adı ile bu topluluğu oluşturan sanatçılar arasında edebiyat ve kültür hayatını yeniden canlandırmak halkı eğitir yeni bir nesil yaratmak arzusu bakımından bir ilişki vardır. Onlar bu geleceğin gelecekte doğacak güneşin safağıdırlar.

Sayfa 141
2. Hasta Bir Telde Hasta Bir Nağme adlı şiir ile Tevfik Fikret'in Mai deniz adlı şiiri yapı bakımından Tahsin Nahit'in ruhi durumunu gösteren başta ve sonraki dörtlükler ile bunalımının arttığı orta bent arasındaki ilişki gibi denizin dalgalanışının yapıya yansımış hali olan uzun ve kısa dizelerle yazılmış Ma-i Deniz arasında bir benzerlik vardır.
Her iki şiirde de iç dünyaya yönelinmiş ruh hali ifade edilmiştir.
Dil ve Anlatım bakımından her iki şiir de yeni imgeler söz sanatları ve ağır bir dil bakımından benzeşmektedir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1. ... Servet-i Fünun ...
2. Doğru cevap (D) seçeneğidir.
3. Doğru cevap (A) seçeneğidir.
4. Her iki dönemin şiir aşk ve doğa temalarının işlenmesi sembolizm ve parnasizm akımından etkilenmeleri yapı ile tema ve söyleyiş arasında sıkı bir ilişli kurmaları aruz ölçüsünü kullanmaları ve ağır dille yazılmaları bakımlarından benzerlik gösterir.
Ayrıldıkları yön ise Fecr-i Aticilerin bir nebze de olsa halka yüzlerini dönmeleridir.

SAYFA 142
III. ÜNİTE SONU ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1. (D)
   (Y)
   (D)
2. ... Tevfik Fikret ...
... Resim ...
  • 3. Halit Ziya >>> Bir Ölünün Defteri
  • Cenap Şehabettin >>> Hac Yolunda
  • Tevfik Fikret >>> Tarih-i Kadim
4. Doğru cevap (D) seçeneğidir.
5. Doğru cevap (E) seçeneğidir.
6. Doğru cevap (A) seçeneğidir.
7. Doğru cevap (B) seçeneğidir.
8. Servet-i Fünun Edebiyatı halktan kopuk bireysel konuları işleyen ,karamsar bedbin bir ruh haline sahip “sanat sanat içindir.” anlayışını benimseyen yeni imgeler ve tamlamalarla ağırlaşmış bir dil kullanan sanatçıların oluşturduğu bir edebiyattır.
 
SAYFA 145
1.MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNİN OLUŞUMU - HAZIRLIK
1." Bir milletin edebiyatı,o milletin kimliğidir.’’sözü millete ait maddi ve manevi bütün kültür unsurlarının, o milletin sanatçıları tarafından edebi eserlerde sanatkarene bir söyleyişle işlenerek sonraki kuşaklara bırakılır anlamını taşımaktadır.


2.Savaşlar milletlerin milli duygularının kuvvetlendiği istisnai durumlar olduğu için, bu hisler milletin bir derdi olan sanatçıları da etkiler.Bu da o dönemlerdeki eserlerin milli yönden kuvvetli olmasının sebebidir.

3. XVI. yy.da cumhuriyet rejiminin uygulanması mümkün değildir.Çünkü o dönemde dünyada cumhuriyet gibi bir kavram mevcut değildir.Cumhuriyet kavramı 1789’daki Fransız İhtilali’nden sonra ortaya çıkan milliyetçilik akımlarının etkisiyle kurulan ulus devletlerde görülmeye başlanmıştır.Her bireyin veya vatandaşın yöneyimde söz sahibi olması anlayışı, devleti, XVI.yydaki amaç olarak algılayan zihniyetin aksine, toplumun huzur ve saadetini sağlayan bir araç görme sonucu doğurmuştur.Bunun için de ideal rejim, çağımızda olduğu gibi cumhuriyettir.


Sayfa 148

İNCELEME

1.METİN
1.OSMANLI DEVLETİ’NDE DÜŞÜNCE AKIMLARI


Batıcılık
Osmanlıcılık
İslamcılık
Türkçülük
Ortaya Çıkış sebepleri
Batının Osmanlı karşısında bilim,teknik,fen ve sanat alanlarında önde olması

Osmanlı’nın etnik yapısının farklı olması, Fransız İhtilali sonucu milliyetçilik akımından etkilemesinin istenmesi, ülkede iç-dış isyanların olması, devletin toprak kaybetmesi
Rusya’nın Balkanlarda uyguladığı Panislamizm düüncesi,ülkelerin bağımsızlık mücadelesi vermesi,siyasi otorite kurulmak istenmesi
BalkanSavaşları sonucunda Osmanlıcılık fikrinin geçerliliğini kaybetmesi,azınlıkların
Osmanlı’dan ayrılması
amacı
Batıyı fen ,teknoloji,bilim ve sanat alanlarında örnek alarak ülkenin kalkınmasını sağlamak
Ülkedeki bütün etnik grupları ayrım gözetmeksizin Osmanlı milleti olarak görmek,devletin menfaati doğrultusunda birleşmek
İslamın değerlerine bağlı kalmak,öze dönmek, din çatısı altında birleşmek
Farklı coğrafyalardaki Türkleri Osmanlı bayrağı altında birleştirmek
Temel düşüncesi
Batı seviyesine çıkmak
Osmanlının eski ihtişamlı günlerine geri dönmek
İslamın temel düşüncesinin ilericilik olduğu, çalışmayı ve gelişmeyi emrettiği bütün Müslümanların kardeş olduğu
Dilde,dinde,vatanda,ülküde birlik düşüncesi
temsilcileri
Abdullah Cevdet,Tevfik Fikret,Celal Nuri
Jön Türkler
Namık Kemal,Ziya Paşa,Agah Efendi,Ali Suavi
M.Akif Ersoy,Said Halim Paşa,M.Şemseddin Günaltay
Ziya Gökalp,M.Emin Yurdakul,Enver Paşa,Nihal Atsız

2.a.Verilen cümleler göre, ortaya çıkan düşünce akımları "ulus devlet’’ anlayışı etrafında birleşmektedir.
b."İhtiyaç’’sözcüğü, döneminin buhranlı ortamında devleti ayakta tutup varlığını devam ettirmesini sağlamak amacıyla düşünce akımlarının ortaya çıktığını göstermektedir.

                               Sayfa 149 

2.METİN
1.ETKİNLİK


1.Grup:Şiirde "sizler’’ kelimesiyle ifade edilenler "sanat sanat içindir’’ anlayışını benimseyip, toplumdan uzaklaşan, kendi kabuğuna çakilmiş, aşk ve tabiat temalarını işleyen sanatçıları ve edebi anlayışlarını kasdetmektedir.

2.Grup:Şiirde "ben’’ kelimesiyle anlatılanlar ise "sanat için toplum’’ anlayışını benimseyen, toplum sorunlarını işleyen, milli yönü kuvvetli sanatçıları ve edebi anlayışlarını kesdetmektedir.
1. Sizler: "gül, genç kızların türküsü, bülbül, aşk’’
Ben: "yılan dişli diken, acı ses, üç telli saz, çevre(mendil)
                                               2.ETKİNLİK
1.Grup: “Üç Cereyan” ve “Benim Şiirlerim” adlı metinlere göre Milli Edebiyat Dönemindeki eserlerde milliyet, milli, tarih gibi temalar işlenmiştir.Bu temalar halkın anlayacağı sade bir dille kaleme alınmıştır.
2.Grup:Verilen metinlere göre bu dönemdeki eserler makale ve şiir türünde verilmiştir.
2.”Benim Şiirlerim” adlı metin kullanılan sade dil ve anlatım ile içerik bakımından(üç telli saz, milletimin felaketli hayatı, çevre) milliyetçi edebiyat; “Harab Mabed” adlı metin ise dil ve anlatım(mihrab, igah, kıblegah baht-ı yah)ile içerik (ümmet) bakımından milliyetçi edebiyat olarak adlandırılamaz.
3.Milli edebiyat, milletin maddi ve manevi kültür unsurlarını, gelenek ve görenekler çercevesinde işleyen bir edebiyattır.
Bu iki kavram, kullanılan sade dil, hece vezni ve halkın yaşama biçiminin ve değerler dünyasının işlenmesi bakımından birlişmektedir.Ayrıldıkları nokta ise, milli olma-milliyetçi olma anlayışlarındadır.
4."Ulus-devlet’’ kavramı milliyet esasına dayanan devlet yapısıdır.Verilen metinler ulus olma bilinci ve ulusçuluk(milliyetçilik)temasını işlemeleri yönüyle ulus-devlet kavramıyla ilişkilidir.Bu da Milli Edebiyat Dönemindeki edebi ve fikri faaliyetlerin ulus devlet ortak paydasında buluştuğunu gösterir.
                                                

Sayfa 150
3. Metin
1.Verilen metne göre cumhuriyetçilik ilkesinin en belirgin özelliği, milli egemenliği, milli iradeyi ve hür seçimi esas kabul etmesidir.
2.Türkiye Cumhuriyeti’nin metne göre nitelikleri verasetin olmaması, egemenliğin millete ait olması, yaneticilerin milletin oyu ve iradesi ile işbaşına gelmesi, çağdaş, medeni bir hukuk devleti olmasıdır.

                                            ANLAMA YORUMLAMA
1.a.İkinci şiirdeki sade dil ve milliyetçilik teması onun milliyetçi edebiyat ürünü olduğunu göstermektedir.
b.Verilen şiir parçalarından ilki Mithat Cemal Kuntay ‘a ikincisi Ziya Gökalp’e aittir.
2.Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batıcılık, İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük gibi fikir hareketlerinin ortaya çıkması hem fikir hareketlerinin ortaya çıkması hem fikri hem sosyal hem de siyasi yapının bir çalkantı ve bunalım içinde olduğunu, devletin varlığını sürdürmesi için çabaların arttırdığını göstermektedir.
3.ETKİNLİK
1.Grup:Milli Edebiyat Döneminde sade bir dil kullanılmıştır.
2.Grup:Tema olarak ise millilik, milliyetçilik, vatan millet temaları işlenmiş, metinler yapı bakımından şiir ve düzyazı olarak kaleme alınmıştır.
Bu özellikler Milli Edebiyat Döneminde ulus devlet haline gelme kaygısı olduğunu, dönemin tüm unsurlarının bu payda etrafında birleştiğini gösterir.
3.Bir cumhuriyetin demokratik olabilmesi için eşitlik ve özgürlük temelinde* sosyal ve güçlü bir hukuk devleti olması gerekmektedir.

                                 Sayfa 151
Ölçme Değerlendirme
1.(D)
   (Y)
   (D)
2....Batıcılık..
3.
Ziya Gökalp - Türkçülük
Said Halim Paşa - İslamcılık
Abdullah Cevdet - Batıcılık


4.Atatürk bu sözüyle cumhuriyetin Türk milletinin, kendisine en uygun idare şekli olduğunu ve insanca yaşamasının kendi hakimiyetinde olduğunun bilincine varması gerektiğini ifade etmektedir.



Sayfa 152 ile Sayfa 162 Arası 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER

2.ÖĞRETİCİ METİNLER
(SAYFA 152)
                                                       HAZIRLIK
1.Hedeflenen okuyucu kitlesi ve amaçlar, öğretici metinlerde dilin göndersgesel işleviyle kullanılmasına, sebep olmaktadır.
2.Milli Edebiyat Döneminin sosyal ve siyasi şartları bu dönemdeki öğretici metinlerin milli, milliyetçi, tarihi, ilmi konuları işlediğini göstermektedir.
3.Bir toplumu millet yapan temel özellikler, dil ve kültür birliğidir.
4.Yaşayan Türkçe ve konuşma dili ifadeleri, döneminde konuşulan, yazılan, edebi dil ve günlük dil anlamlarını belirtmektedir.
                                                


   Sayfa 154
İnceleme
                                                   a.makale
1.METİN
1.Başka Milletler Ne yapıyor? Adlı metnin iletisi, bizim dışımızdaki milletilerin bilimsel anlamda ne yaptıklarıdır.Metindeki sözcük grupları* cümleler ve pargraflar metnin iletisini anlamlandırmak ve anlatmak için bir araya getirilmiştir.
2.Metnin amacı okuyucu bilgilendirmek.
3.Metnin ana fikri, bilimsel gelişmenin ve çalışmanın gerekliliğidir.

1.ETKİNLİK
1.Grup:Başka Milletler Ne Yapıyor?adlı metnin ana fikri ile Üç Cereyan adlı metnin ana fikri milliliğin ve milliyetçiliğin işlenmesi nedeniyle paralellik göstermektedir.
2.Grup:Yine Başka Milletler Ne Yapıyor?adlı metnin teması ile Benim Şiirlerim adlı metnin teması milliğin ve milliyetçiliğin işlenmesi bakımından benzerlik göstermektedir.
Bu durum aynı temanın farklı metin türlerinde işlendiğinin bir göstergesidir.
4.Başka Milletler Ne Yapıyor?adlı metinde dönemin tarihi ve sosyal şartlarıyla ilişkili cümleler:
Bugün mefkureci Türk genci görüyor ve duyuyor kiasrımız millet asrıdır ve aynı zamanda şuna da kanidir ki milliyetperverlik telakkisi menfi bir histen ibaret kalamaz.
Bugün muhtelif milliyetler aynı suretle çalışıyorlar...
Muhtelif milliyetlerin lisan ve mazisi hakkında XIX.asır esnasında çok mühim tetkikler yapıldı.
Filhakika sömürge siyasetinin ruhu da bundan başka bir şey değilse de ondaki iktisadi hulul, siyasi hulul ile beraber olur.
Rus hükümetinin muhtelif yerlerde Türkiyat’’ müesseseleri vücuda getirerek Türk milletini, Türk tarihini, Türk lisan ve edebiyatını tetkide çalışması ve bunun için her sene binlerce lira fedakarlık etmesi acaba ne için dir_
Bugün Türklük hakkında tetkinlerde bulunun Garp alimleri hakkımızda ne kadar iyi düşünür;tarafsız, ciddi davranırlarsa davransınlar bizim o çalışmayı iştirak şöyle dursun hatta o mesaiden bile gafil kalmamız kadar büyük bir cürüm, bu kadar tabii olmayan bir hal tasavvur edilemez.
5.Metnin tamamındaki cümleler anlam bakımından tutarlı metni oluşturan birimler olan paragraflar birbirleriyle uyumludur.
                                             
2.ETKİNLİK
1.Grup:Başka Millletler Ne yapıyor? Ve Üç Cereyan adlı metinlerde Türk tarihibi ve halk kültürü yoğun bir biçimde işlenmiş, bunlar sade bir dille anlatılmıştır.
2.Grup:Servet-i Fünun Dönemi metinleri ise toplumdan ve tarihten uzak, son derece ağır bir dilin kullanıldığı metinlerdir.
Bu durum tarih- kültür ve dil bakımından Milli Edebiyat Dönemi metinlerinin yoğun olduğunu, bu dönemde söz konusu değerlerin merkeze alındığını göstermektedir.
6. Başka Millletler Ne yapıyor? Adlı metinde yazar, tarihi bir bütün ve geniş hilk kitlesine bir millet nazarıyla bakmaktadır.
7. Başka Millletler Ne yapıyor? Adlı metinde anlam bakımından kapalı ya da kesinlik taşımayan ifadeler bulunmamaktadır.
Bu durum Başka Millletler Ne yapıyor? adlı metnin bir makale olması ve bilgilendirmek amacıyla yazılmasından dolayıdır.
8. Başka Millletler Ne yapıyor? adlı metin, öğretici metin geleneği ile ele alınmıştır.
9.Okuduğunuz metinden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ’nün fikri ve edebi yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eserle yazar arasında ilişkiyi belirleyiniz.
                    
3.ETKİNLİK
1.Grup:Başka Milletler Ne Yapıyor? Adlı metindeki terimler:
Coğrafya, İçtimaiyyat, lisan, edebiyat* şarkı, masal, mesel, Şarkiyat, Türkiyat, folklar
2.Grup:Başka Milletler Ne Yapıyor? Adlı metindeki kavramlar:
Milliyet, mefkure, milletperver, adet, itikat, mütehassıs, sömürgecilik, mestemleke, terakki
3.Grup: Başka Milletler Ne Yapıyor? Adlı metindeki gündelik hayatla ilgili kelimeler:
Hükumet, mesai
Metindeki bu kavramların kullanılması, metnin bilgi verme amacıyla yazılmasından dolayıdır.
2.METİN
                                                
SAYFA 156
b.Fıkra
2. Metin
1.Muharebeyi Kazananlar adlı metindeki söz grupları, cümleler metnin iletisini vermek amacıyla bir araya getirilmiştir.
2.Muharebeyi Kazananlar adlı metin haber vermek, bilgilendirmek amacıyla yazılmıştır.
3.Muharebeyi Kazananlar adlı metindeki Yürk askeri teması, Milli Edebiyat Döneminin diğer metinlerinde işlenen millive milliyetçi temalarla benzerlik göstermektedir.
4.Metinde dönemin savaş yılları anlatılmıştır.Bu bakımdan gerçekliği de bulunmaktadır.Anlatılan sahneler, metnin teması olan Türk askeri ile de paralellik göstermektedir.
                                               
4.ETKİNLİK
1.Grup:Muharebeyi Kazananlar adlı metindeki anlaşılması zor ya da çelişkili düşünceler yoktur.
2.Grup:Metinde kullanılan ifadeler, yazarın öznel yargılarını da taşımakla beraber, yazara göre kesinlik ve açıklık taşımaktadır.
3.Grup:Metindeki kelime ve söz gruplarının seçiminde Milli Edebiyat Döneminin etkisiyle halkın anlayabiliceği sade bir dil olmasına önem verilmiştir.
                                             

5.ETKİNLİK
1.Grup:Muharebeyi Kazananlar adlı metinde tarihi ve kültürel değerleri yansıtan ifadeler:
İşte çamur içinde, barut ve kan içinde, cehennem ateşi içinde kayalara tırmanan nefer, ölüm yağmuru altında memleketini çalmaya gelenin gırtlağına atılan nefer budur.
İçimden selamlıyorum onu ve onun gibi ateş altında, duman içinde memleketi için ölmeye atılanları birden selamlıyorum.
Çınar gibi, kaya gibi, ta tabiattan gelen basit, yenilmez bir kudretle düşman akını anında varan bu çavuş, bu kuvvetli ve kudretli insan ve Türk örneği biliyor mi ki yarınki Türkiye’nin hakiki mimarı, arka kemiği, özüdür.
...biraz yadırgadıkları alafrangadan dönme bir şarkının havasına uydurmuş gidiyorlar.
Askerlerin alafranga türkülerine elindeki ip ucunu, kocaman başını da uydurarak sallıyor.
...gözlerinde belki kırmızı yemeneli, kırmızı şalvarlı bit kadın hayaliyle...
2.Grup:Muharebeyi Kazananlar adlı metindeki terim, kavram ve gündelik hayatla ilgili kelimeler:
Tümen, batarya, bölük, alafranga, topçu, çavuş, on beşlik mermi, şarapnel, yemeni, şalvar
Bütün bu kelime ve kavramlar
5.Yazar, verilen cümlelere göre tarihe ve hilka hamasi(kahramanlık) duygularıyla bakmaktadır.
6.Muharebeyi Kazananlar adlı metinde öğretici metin geleneğinin özellikleri görülmektedir.
7.Okuduğunuz metinden ve yaptığınız araştırmadan hareketle Halide Edip Adıvar’ın fikri ve edebi yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eserle yazar arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.

HALİDE EDİP ADIVAR'IN FİKRİ VE EDEBİ YÖNÜ

*Milli edebiyat ve Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden olan Halide Edip, Milli Mücadele Savaşı’na katılmış, Yunanlıların yaptığı zulümleri incelerken Anadolu halkını yakından tanıma fırsatı bulmuştur.
*Aldığı eğitim sayesinde birçok batılı yazar ve düşünürü tanıma fırsatı bulmuştur.
*Yazı hayatına çevirilerle başlamış, öykü, tiyatro ve inceleme türlerinde eser vermiştir; ancak onun asıl önemi romancılığından gelmektedir.
Romancılığı üç dönemde incelenir:
*Birinci dönemde aşk konusunu işlemiş, kadın psikolojisi üzerinde durmuştur.  ( Handan, Seviye Talip, Kalp Ağrısı, Son Eseri )
*İkinci dönemde Türkçülük akımını benimseyerek Milli Mücadele’yi anlatan romanlar yazmıştır. ( Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Zeyno’nun Oğlu )
*Üçüncü dönemde ise gelenek ve görenekleri işlediği töre romanları yazmıştır. ( Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayır )
*Realisttir, sağlam bir gözlem ve betimleme gücü vardır; ancak eserleri dil açısından kusurlu bulunur. Yine de yalın bir dil kullanmıştır.
Roman: Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Handan, Seviye Talip, Yeni Turan, Zeyno’nun Oğlu, Yol Palas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, , Akıle Hanım Sokağı, Mev’ud Hüküm, Raik’in Annesi…
Öykü: Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede kalan Hoş Sada, İzmir’den Bursa’ya
Anı: Türkün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev
Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh


SAYFA 159
 c.Sohbet
3.METİN
1.Ya Vedud adlı metnin birimleri olan paragraflar metnin iletisini anlatmak, okuyucuya aktarmak aktarmak amacıyla bir araya getirilmiştir.
2.Ya Vedud adlı metin Ya Vedudun kim olduğunu anlatmak amacıyla yazılmıştır.
                                                       
6.ETKİNLİK
1.Grup:Başka Milletler Ne Yapıyor? Adlı metnin teması ile Ya Vedud adlı metnin teması milli ve milleyetçi unsurları işlemesi bakımından benzerlik göstermektedir.
2.Grup:Muharebeyi Kazananlar  adlı metnin teması ile Ya Vedud adlı metnin teması milli ve milliyetçi unsurları işlemesi bakımından benzerlik göstermektedir.
Bu durum milli ve milliyetçi unsurların o dönemde yazılmış makale ve fıkra gibi türlerde de işlendiğini göstermektedir.
3.Verilen cümlelerde ülkenin bir savaş ve felaket içinde olduğu kara günlerin Türkleri ifadesiyle belirtilmektedir.Yine asırlarca payi olacağız ifadesiyle sosyal ve siyasi boyutuyla Türk milleti var olmaya devam edevektir düşüncesi belirtilmiştir.Bu durum ana fikrin dönemiyle ilişkili, dönemindeki olaylardan etkilenen bir boyutu olduğunu göstermektedir.
                                                      
7.ETKİNLİK
1.Grup:Ya Vedud adlı metindeki ifadeler düşünce ve anlam tutarlılığı bakımından bir birlik göstermektedir.
2.Grup:Metindeki cümleler ve ifadeler kesinlik ve açıklık bakımından birlik göstermektedir.
3.Grup:Ya Vedud adlı metindeki terimler, kavram ve gündelik hayatla ilişki kelimelerdir.
Sur içi, sur dışı, evliya, nur, lakap, şehit, derviş, padişah, fetih, makam, kilise vb.
4.Verilen ifade yazarın, arınmış, duru ve sade bir Türkçe kullanıldığını göstermektedir.Bu durum Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerine göre öğretici metinlerde de sade bir dil kullanıldığını göstermektedir.
5.Ya Vedud adlı metindeki tarihi ve sosyal değerleri yansıtan örnekler:
Eyüp’te bir makam olduğunu olduğunu söylemişlerdi fakat her nedense Ya Vedud’u İstanbul mezarlıklarının servilerinden yükselen bir nida sanırdım.
İstanbul’un fethinden önce, Ayasofya henüz kilise iken...
Ceddeim Türk-i Türkan Hace Ahmet Yesevi
Akşemsettin Hazretleri...
Halife Harun Reşit’in Rum Kayser’ine gönderdiği bir elçidir ki...
...Saraçhane yakınında ve Keskin Dede yakınında ve Kariye ve Fethiye yolları üerinde Şehzade Camii içre ve Zeyrekbaşı semtinde ve Unkapanı güneyinde ve çoğunlukla yeniçerilerin odaları...
Akşemsettin ve Sivaslı Kara Şemsettin...
...Şehit Kapısı’ndan geçerek şimdi Köprü dediğimiz Eminönü İskelesi’nde duruyor, oradan kayıklarla kürek çekmeden ve yelken açmadan, Haliç boyunca Eyüp’e doğru gidiyor...
...bu kara günlerin zavallı Türkleri yaşamıyoruz.
6.Yazar, verilen cümlelerde tarihi ve halk kültürünü hamasi duygular yanında, menkıbevi ve destansı bir anlayışla değerlendirmektedir.
Bu özellik Yahya Kemal’in tarihe ve halka bir bütün olarak baktığını, maddi ve manevi inanç ve kültür unsurlarıyla birlikte değerlendirdiğini göstermektedir.
Yahya Kemal’in tarihe bakış anlayışı, tarihi roman yazarı Walter Scott’ın etkisiyle belirginleşmiştir.Bunu tüm şiir ve düz yazılarında görmek mümkündür. Onun kökü mazide olan atianlayışı bunun en güzel ifadesidir.
7.Ya Vedud adlı metin öğretici metin geleneğiyle kaleme alınmıştır.


SAYFA 160
8.Okuduğunuz ve metin ve yaptığınız araştırmadan hareketle Yahya Kemal Beyatlı’nın edebi ve fikri yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eserle yazar arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.
Yahya Kemal Beyatlı’nın kültür hayatımızdaki yerini ve önemini sözlü olarak ifade ediniz.
YAHYA KEMAL BEYATLI
*Milli edebiyat döneminin bağımsız isimlerindendir.
*Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire S. Fünun etkisiyle başladı.
*Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi.
*Neoklasizm anlayışıyla eser verdi. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini kaynaştırmaya çalıştı.
*Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musıkiye büyük önem verdi.
*Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde çok titiz davrandı.
*Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım şekillerini ve “Ok” hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı.
*Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı.
*Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musıki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği temalardır.
*Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen şairdir.
*Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en güzel örneklerini vermiştir.
Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer
Makale, Sohbet: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar
Anı: Siyasi ve Edebi Hatıralar
4.METİN
1.Atatürk Milliyetçiliği adlı metne göre, milliyetçilik milli bir değerler sistemidir, milli benliğe sahip çıkmaktır.Bu yönüyle kafatasçılık olan ırkçılıktan ayrılır.
2.Atatürk’ün milliyetçilik anlayışının temek özellikleri şunlardır:
Sosyal ve medeni insan hürriyetidir.
Milli benliğin bilincine ulaşmaktır.
Devletin ayrılmaz bir parçasıdır.
3.Milliyetçilik ilkesi, günümüzdeki küreselleşme ile birlikte daha da önem kazanmıştır.Milli benliğin korunmasında, dıştan gelen tehlikelerin artması dolayısıyla, milliyetçilik ilkesinin çok daha güçlü bir biçimde sahiplenilmesi günümüzde zorunlu bir hal almıştır.
   

Sayfa 161                                   
ANLAMA YORUMLAMA
1.



Başka Milletler
Muhabereyi…
Ya Vedud
tema
Bilimsel gelişme
Türk askeri
Ya Vedud
Dil ve an
Sade,açık
Sade,açık
Sade,açık
Yazılış amacı
bilgilendirmek
bilgilendirmek
bilgilendirmek
türü
makale
fıkra
sohbet


2.Biraz Daha Hakikat ve Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi adlı metinlerde toplumsal yönü bulunmayan temalar ele alınmış, ağır dille işlenmiştir.
“Başka Milletler Ne Yapıyor?” adlı metin ise milli bilinci ele almış ve sade bir dille işlenmiştir.Yapı bakımından her üç metinde de birim olarak paragraf kullanılmıştır.
3.Milli Edebiyat Dönemi öğretici metinlerinin en belirgin ayırıcı özelliği sosyal, tarihi, fikri ve ilmi temaları sade bir dille, doğal bir söyleyişle ifade etmeleridir.
4.Milli Edebiyat Dönemi öğretici metinlerinde ele alınan milli ve milliyetçi anlayış çerçevesindeki ana fikirler günümüzde de ele alınmaktadır.
5.Milli Edebiyat Dönemi öğretici metinlerinde ele alınan ana fikirlerden biri etrafında bir yazı kaleme alınız.
6.Milliyetçilik ilkesi, toplumu ve devleti, bir arada tutması, bir bütün haline getirmesi yönüyle çok önemli bir işleve sahiptir.

                                           SAYFA 162
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1.(Y)
   (D)
   (Y)
2....İslam sonrası Türk..   ...Osmanlı...
3.Doğru cevap D seçeneğidir.
4.
§  Yahya Kemal > Aziz İstanbul
§  Ziya Gökalp > Türkçülüğün Esasları
§  M.Fuat Köprülü > Türk Edebiyatından İlk Mutasavvıflar
§  Yusuf Akçura > Üç Tarz-ı Siyaset
5.Atatürk bu sözüyle, milli benliğine sahip çıkmayan milletlerin çözülmesi, birlik ve beraberliklerini kaybetmesi çok kolay olduğu için, diğer milletler tarafından kolayca esaret altına alınabileceğini anlatmaktadır.



Sayfa 163 ile Sayfa 174 Arası Cevaplar

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİR


SAYFA 163
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİR
1.Şiir yazarken ritim,ahenk,imge, edebi sanatları göz önünde bulundurmalıyız.
         2.Farklı fikir ve sanat akımlarını benimsemelerinden kaynaklanmaktadır ; fakat Milli Edebiyat sanatçılarını birleştiren ortak payda devletin devamlılığını sağlamaktır.



İNCELEME


Milliyetçi Edebiyat
Saf (öz)şiir
Manzum Hikaye
Altın Destan



Şafakta



Mahalle Kahvesi


SAYFA 165
2.Ziya Gökalp 'in çevresinde gelişen Milli Edebiyat dönemi şiirlerinde Türkçülük hareketinin etkisiyle sade bir dil ve hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
3.Yahya Kemal'in Bir Tepeden şiiri ses ve müzikaliteye değer vermesi, sanatlı bir söyleyiş ve şekil güzelliği bakımından "Şafakta" adlı şiirle benzerlik göstermektedir.
4. Mehmet Akif'in şiirinde işlediği konular ve manzumelerini yazma amacı halkın yaşayışını ve değerleirini anlatmak, hayattan kesit sunarak toplumu her yönüyle yansıtmaktır.
5. "Gözlerim Mest Açılırken" ve "Derviş" adlı şiirler Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati dönemi şiirleriyle şiir anlayışı ve edebi zevk bakımından benzerlik göstermektedir.Bu durum Milli Edebiyat döneminde Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati anlayışına uygun eserlerin DE verildiğini göstermektedir.

SAYFA 166
 ANLAMA-YORUMLAMA 
1.a)
  • "Vatan" şiiri hece ölçüsü ve sade dille yazılması, didaktik olması ve fikrin ön planda olması sebebiyle milliyetçi edebiyat anlayışına uygundur.
  • "Bülbül" adlı şiir ses ve musikisiye önem vermesi, sanatlı ve süslü bir dil kullanması sebebiyle saf (öz) şiir anlayışına uygundur.
  • "Kocakarı ile Ömer" adlı şiir ise halkın inanç değerlerinden birini işlemesi, aruzla yazılması dolayısıyla manzum hikaye anlayışına uygundur. 
b) Vatan şiiri Ziya Gökalp'e
Bülbül > Ahmet Haşim
Kocakarı ile Ömer > M.Akif Ersoy'a aittir.

2. Kendinizi hangi sanat anlayışına neden yakın hissediyorsunuz? Açıklayınız.

ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1. (Y) , (D) , (Y)
2. .........Mehmet Akif ERSOY, ......SAFAHAT
3. E şıkkı
  • 4. Sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirler
  • saf (öz) şiir
  • halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler

Sayfa 168

SADE DİL VE HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILMIŞ ŞİİR
Hazırlık
1) Dilin yozlaşması birtakım dış etkenlerle dilin özünden uzaklaşması,  bozulması anlamına gelmektedir.
2) Dilin sadeleşmesi halka yön vermek halk ile devlet kopukluğunu gidermek bakımlarından sosyal ve siyasi hedeflerle ilişkilidir.
İnceleme
1.GRUP
AHENK ÖZELLİKLERİ
Bırak Beni Haykırayım
(Mehmet Emin Yurdakul)
a--Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
b--Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya îman var;
b--Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;
“um” sesleri tam uyak, “-ar” sesleri tam uyak
a--Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
c--Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
c--Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.
“-sil” zengin uyak, “-mez” zengin uyak
d--Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
d--Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
e--Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;
“-et” sesleri tam uyak, “-ir” tam uyak
e--Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
f--Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
f--Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..
“-uk” sesleri tam uyak
AHENK ÖZELLİKLERİ:
§  15’li hece ölçüsü,
§  Düzenli bir kafiye örgüsü yok, genelde tam uyak kullanılmış, bir yerde redif vardır.
§  Hece ölçüsüyle ve coşkulu söyleyişle şiirde ritim oluşturulmaya çalışılmıştır.

2.GRUP:
YAPI: Şiir üçer dizelik dört bentten oluşmuştur.
1)şiirde önceki dönemlere göre ses ve söyleyiş ile modern şiire özgü söyleyişler bir arada kullanılmıştır.
2)Şiirde ritim hece ölçüsüyle sağlanmıştır. Bu da Milli edebiyat döneminde hece ile şiir yazma ile ilgilidir.
3) “Esir yaratmayan Tanrı imajında”  dönemin Osmanlı devletinin esaret altına alınmak istenmesinin  ilişkisi vardır.
“Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.” ifadesinde ise zaman ve kan damlayan dişler arasında benzetme sanatı vardır.
Ayrıca şiirde “mazlumların intikamı “volkan” “ alev”, “ bora”,  “köpük”  ,”öksüz çocuk”  imgeleri kullanılmıştır.
4) Şiirde “paçavralar altındaki yoksul”,” kan damlayan dişler”,  “bir sert bakışlı göz”,  “ağır yumruk”  gibi tarihi ev sosyal değer taşıyan ifadeler vardır.
5) Sade dil ,hece vezni ve işlenen sosyal tema ile halk şiirine ait imgeler bakımından farklılık göstermektedir.
6)Şiirin teması  şairin kim olduğudur.Sanatsal anlamda” şairin kimliği “ teması olarak işlenmiştir.
7) Şiirin evrensel olması onun yaratıcısı olan şairin de evrensel olması anlamını taşıdığı için tema her çağda ve ülkede geçerli olabilecek bir temadır.
Sayfa 169
2. ETKİNLİK:
1. grup: Şiirdeki şairin toplum karşısındaki sorumluluğu ile öğretici metinlerdeki temalar ile benzerlik göstermektedir.
2. grup: Şair şiirde estetik zevk amacı gütmemiştir.
8)Bırak Beni Haykırayım”  adlı şiir Türk şiirinde sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış bir şiir olarak yerini alır.
MEHMET EMİN YURDAKUL
Mehmet Emin Yurdakul 13 Mayıs 1869 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.. 14 Ocak 1944 tarihinde ise İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Milli Edebiyat ve Türkçülük akımının en büyük temsilcisilerinden biridir. Mektebi Mülkiye’nin idadi bölümünden ayrıldı. Daha sonra devlet memurluğu yaptı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Şiirleriyle İstanbul hükümetini eleştirince 1907 yılında Erzurum rüsumat nazırlığına tayini çıkarıldı ve böylece İstanbul’dan uzaklaştırıldı. İkinci Meşrutiyet’in ilanının akabinde aynı görevle bu defa Trabzon’a gönderildi. 31 Mart Olayı’ndan sonra 13 Nisan 1909'da İstanbul’a çağrıldı. Bahriye Nezareti Müsteşarlığı'na atandı. Hicaz ve Sivas’ta valilik görevinde bulundu. 1910 yılında İstanbul'a geri döndü. Türk Yurdu Cemiyeti ve Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı. Türk Yurdu dergisinin yayın sorumluluğunu üzerine aldı. İttihat ve Terakki ile anlaşmazlığa düşünce 1912 yılında Erzurum Valiliği'nden emekliye ayrıldı. 1914'te Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Musul milletvekili oldu. Aralık 1919'da Türk Fırkası'nı kurdu. İstanbul'un işgalinin akabinde 1921'de Anadolu'ya geçti. Antalya Adana İzmir illeri çevresinde çalıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Şarkikarahisar sonra da Urfa ve İstanbul milletvekili oldu. Mehmet Emin Yurdakul yaşamını yitirene dek milletvekilliği yaptı. Yazmaya şiirle başladı. İlk şiiri 1897’de Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı. Devrinin şiir anlayaşının dışına çıktı hece ölçüsüne dayalı yalın bir Türkçe kullandı. Türk edebiyatına halkın sesini getiren gerçekçi bir şair olarak değerlendirildi. Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan şiirler yazdı. Coşku ulusal duygular kahramanlık yüreklendirme ve öğreticilik öğelerini ön plana çıkardı. Şiire şekil yenilikleri de getirdi. Dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer altışar sekizer dizeden kurulu şiirler yazdı. Milli edebiat akımı ve Türkçülüğün önde gelen temsilcileri arasında yer aldı. "Türk Şairi" "Milli Şair" ünvanı ile tanınır..
ESERLERİ
ŞİİR:
Türkçe Şiirler (1899-1918)
Türk Sazı (1914)
Ey Türk Uyan (1914)
Tan Sesleri (1915 1956)
Ordunun Destanı (1915)
Dicle Önünde (1916)
Hastabakıcı Hanımlar (1917)
Turana Doğru (1918)
Zafer Yolunda (1918)
İsyan ve Dua (1918)
Aydın Kızları (1919)
Mustafa Kemal (1928 şiir ve düzyazı)
Ankara (1939)
DÜZYAZI:
Fazilet ve Asalet (1890)
Türkün Hukuku (1919)
Kral Corc’a (1923)
Dante’ye (1928)
ANLAMA-YORUMLA
1.Öğretici manzum metinlerin genellikle yazıldıkları dönemlerde meydana gelen olumsuzluklar karşısında bir araç olarak kullanılması onların bazı dönemlerde daha çok kullanılmasına sebep olmaktadır.
2.


FECR-İ ATİ ŞİİRİ                       MİLLİ EDEBİYAT ŞİİRİ
                         BENZERLİKLER  
Milli Edebiyat dönemi şairlerinin zaman zaman Fecr-i Ati gibi şiirden faydalanmaları ,şiiri estetik bir zevk uyandıran edebi ürün olarak görmüşlerdir.
Aruz ölçüsü ve sanatsal söyleyiş
Ses ahenk
Hece ölçüsü ve halk söyleyişi
Bireysel temalar
tema
Toplumsal ve milliyetçi konular
Beyit nazım birimi kullanılmakla serbest şiire yaklaşılmış.Serbest müstezat ve Batı’ya ait nazım biçimleri
Yapı özellikleri
Halk şiiri ve modern şiirden alınan bir yapı.
Bol imgeli, süslü, ağır bir dil
Dil ve anlatım
Süsten ve sanattan uzak günlük konuşma dili


3.Toplumu ilgilendiren bir şiir yazsaydınız nelere dikkat edeceğinizi belirtiniz.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1. (D) (Y) (D)
2…….toplumsal……………Batılı
3. C şıkkı
4. Milli Edebiyat dönemi hece şiirindeki imgeler ağırlıklı olarak halk şiirinden gelmekle beraber kolay anlaşılır ve  yalın olan modern şiire özgü imgeler kulanılmıştır.
SAYFA 171
HAZIRLIK
1) Saf (öz) kelimesi katıksız, arı, katışıksız, halis anlamlarına gelmektedir.Saf şiir şiirsel ögelerin dışında hiçbir şey barındırmayan şiir olmalıdır.Saf şiir baştan sona her şeyiyle gerçek şiirdir.
2. Müzik ile şiir arasında şiirin ahenk ve ritim özellikleriyle bir müzik eserine benzemesi ilişkisi vardır.

SAYFA 172
AÇIK DENİZ
a--Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
a--Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
“-uğ” sesleri tam uyak, “-um” redif
b--Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
b--Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
“-lâl” tunç kafiye
c--Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
c--Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
“âs” zengin uyak “-ını” redif
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
“-u” sesi yarım uyak
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
“-an” tam uyak
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...
Mahzun hudutların ötesinden akan sular,
“-u” yarım uyak, “-lar” redif
Gönlümde hep o zanla berâber çağıldadı,
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!
“-adı” zengin uyak
Bir gün dedim ki 'istemem artık ne yer ne yâr!'
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar;
“yar” tunç uyak
Gittim son diyâra ki serhaddidir yerin,
Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!
“-er” tam uyak, “-in” redif
Garbin ucunda, son kıyıdan en gürültülü
Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü,
“-tü” tam uyak , “-lü” redif
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri
“deri” tunç uyak
Keskin bir ürperişle kımıldadı anbean;
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.
“-an” tam uyak
Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o!
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o!
“-iş” tam uyak , “-ti o” redif
Yelken, vapur ne varsa kaçışmış limanlara,
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
“-ara” zengin uyak
Yalnız o kalmış ortada, âsi ve bağrı hûn,
Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun...
“-un” sesleri tam uyak
Sezdim bir âşina gibi, heybetli hüznünü!
Rûhunla karşı karşıya kaldım o med günü,
“-ün” sesleri tam uyak, “-ü” redif
Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz!
Duydum ki rûhumuzla bu gurbette sendeniz,
“deniz” tunç kafiye
Dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı;
Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı.
“-ıyı” zengin uyak
1.a) Şiirde ritim aruz ölçüsüyle yazılmıştır.Her türlü ses benzerliği ahengi sağlamaktadır.
b) Bu unsurlar şiirde ahengi sağlamaktadır.
2. Şiir bentlerden oluşmuştur.Klasik Divan şiiri yapısı vardır ; ama bu sadece ölçü ce kafiye düzeni ile sınırlı kalmıştır.Şiirde anlam genelde beyitlerde tamamlanmıştır,bazı yerlerde bir dize ya da bentte tamamlandığı da olmuştur.Bir plana uygun olarak ortaya konan anlam birlikleri şiirin genel temasına anlamsal bütünlüğüne etrafında bir araya gelmiştir.
3.a. Şiiri oluşturan birimlerin yerlerinin değiştirilmesi anlamın da bozulmasına sebep olur.Bu durum şiirdeki birimlerin anlamca ve söyleyişçe birbirleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
b. Açık Deniz şiirinde anlam, şiirin bütününde tamamlanmıştır.
§  4. Bir alev gibi hasret > teşbih (benzetme)
§  Rakofça kırlarının hür havası > teşhis ( kişileştirme)
§  Mahzun hudutların ötesi > teşhis (kişileştirme )
AÇIK DENİZ ŞİİRİNDEKİ DİĞER SÖZ SANATLARI
§  Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum> TEŞBİH
§  Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu > TEŞBİH
§  Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı > TEŞBİH
§  Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi; >TEŞBİH
§  Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl> TELMİH
§  Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...> TELMİH
§  Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü >İSTİARE
§  kükremişti o > İSTİARE
§  Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun > İSTİARE
§  yaslı dururken bütün vatan > TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) +AD AKTARMASI
5-) Buradaki ''sonsuzluğun tadı'' ve ''dilimdedir tuzu'' imgelerinde bir tatma duyusu vardır.
ŞİİRDEKİ DİĞER İMGELERE ÖRNEKLER
  • Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu > işitme
  • Mahzun hudutların ötesinden akan sular > işitme
  • Garbın ucunda, son kıyıdan en gürültülü > işitme
  • Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü > görme
  • Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi > görme
  • Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri > görme
  • Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz > işitme
  • ŞİİRDE BUNLARIN KULLANILMASI SES VE ANLAM BÜTÜNLEŞMESİNİ SAĞLAMAK İÇİNDİR.
6. Ölçü: (Aruz ölçüsü)
 Nazım şekli: Mesnevî
 Nazım Birimi:Beyit
Şiir dilinin  Özellikleri:Şiirde duygudan çok felsefi düşüncelere yer vermiştir. Kendine özgü tarih vatan millet sana anlayışı olan mısra işçiliği ile düşünür kişiliğini kaynaştıran ve bu şekilde sunan şair ölçü ve uyaktaki ahengi dili kusursuz bir şekilde kullanışı ile bu şiirde başarıyı yakalamıştır.Beyatlı şiirdeki sözcükleri dikkatle seçmiş şiirin anlamını oluşturan ve ahenk sağlayan sözcükler kullanmıştır.Şairi başarılı kılan günlük konuşma dilini şiir dili haline getirmesidir.
1.ETKİNLİK.
1.GRUP:Tema: Şiirin genelinde “fetihlerle dolu Osmanlı tarihine özlem” teması vardır.Şiirin başlığıyla bir bütünlük oluşturan teması ise özgürlüktür.
2.GRUP: "Balkan,Rakofça, şimal, mahzun hudutların ötesi, son, diyar, garb , Byron..." mekan ve yön bildiren isimlerdir.
Şiirde kişi, mekan ve yön belirten ifadelerin kullanılması, şiirin temasını daha iyi yansıtmak amacıyladır.
7) Dil ve Anlatım: Türk şiirinin öz ve biçim özelliklerini çağdaş zevke göre incelten ahenkli bir yapı içinde aydınlık bir dil kullanılmıştır. Ünlemleri kullanarak acılarını haykırmaya çalışmıştır. Ayrıca şiirde iç ahenk vardır. Şair Açık Deniz şiirindeki klasik Türk şiiri Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat dönemlerinin zaman içinde olgunlaşan bir Türkçe kullanılmıştır.

8.  Şiirdeki bazı kelime ve ifadelerin anlam değişmeden farklılaştırılması şiirin musikisini bozacağından şiirin değer kaybetmesine neden olur.
9. Şiirde tarihsel süreç içinde olgunlaşan Türkçeyi yansıtan ifadeler:
"melal, hicranlı duygular, mahzun hudutlar, anbean, bağrı hûn , hulyam içinde lâL,mustarip deniz , fatihane zan
10.  Şair şiirdeki doğal gerçekliğe sahip Balkanları hem kendi toplumu hem de tarihi sürecini yansıtacak şekilde duyuş ve algılayışla birlikte işleyerek değiştirmiştir.Şairin amacı okuyucuyu da bu duyuşa çekmektir.
11. Şiirin teması olan “fetihlerle dolu Osmanlı tarihine özlem” bireyden başlayarak millet, milletten medeniyet, medeniyetten tarih, tarihten de sonsuzluk kavramları etrafından şekillen bir bütün olarak sunulmuştur.
12. Açık DENİZ şiiri Batı etkisindeki Türk şiiri geleneğiyle ilişkilendirilebilir.
13.
YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN EDEBİ KİŞİLİĞİ
*Milli edebiyat döneminin bağımsız isimlerindendir.
*Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire S. Fünun etkisiyle başladı.
*Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi.
*Neoklasizm anlayışıyla eser verdi. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini kaynaştırmaya çalıştı.
*Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musıkiye büyük önem verdi.
*Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde çok titiz davrandı.
*Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım şekillerini ve “Ok” hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı.
*Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı.
*Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musıki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği temalardır.
*Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen şairdir.
*Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en güzel örneklerini vermiştir.
Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer
Makale, Sohbet: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar
Anı: Siyasi ve Edebi Hatıralar

TÜM KİTAP CEVAPLARI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ !


edebiyatfatihi sitesine ödevlere katkılarından dolayı teşekkürler...


0 yorum:

 
 
OrtayiPisletenV1 - Copyrgiht 2013 - Tüm haklarımı annem kaldırdı - Tema Yapımcısı: TanerC.