1.İLETİŞİM
2.a)İnsanoğlunun çevresiyle iletişim kurmak için başvurduğu yollar zaman içerisinde teknolojinin de gelişmesiyle hayli mesafe kat etmiştir.
b) Söylenemez;çünkü iletişim sadece insanlar arasında vardır.
3.İnternet,telefon sıklıkla kullandığımız anlaşma araçlarıdır.
4) Olabilir.
5)Atatürk ilke ve inkılaplarıyla basın özgürlüğü arasında ilişki kurulabilir.
SAYFA 11:
4) İletişim ……………………………………….İÇİN ÖNEMLİDİR.
Ø Hayatın gereği olduğu için önemlidir.
Ø Hayatın akışını sağladığı için önemlidir.
Ø İnsanlar arasında gelişmeyi sağladığı için önemlidir.
Ø Kişileri birbirine bağlayarak, onların sosyal bir grup halinde uyum içinde yaşamalarına yardımcı olduğu için önemlidir.
Ø Belli bir toplumda insanın kendinden önce var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları benimsemesi ve buna uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması yani toplumsallaşyı sağladığı için önemlidir.
Ø Bireylerin kendi amaçları doğrultusunda ortak bir amaçta birleşerek toplumsal örgütlenmelerin kurulmasında da rol oynadığı için ÖNEMLİDİR.
SAYFA 12
B.Metinde Haşmet Gülkokan ve sakatatçı arasında geçen iletişim ögeleri
Gönderici(konuşan): “Haşmet Gülkokan” –Gülüm,bizim ciğer
Alıcı(dinleyen):sakatatçı –Hazır Haşmet Bey
İleti(mesaj) : ciğer
Kanal: hava
Şifre:kullanılan dil
Dönüt: -Hazır Haşmet Bey
Bağlam: hâl-alışveriş ortamı (Genellikle üstü kapalıpazar yeri.)
SAYFA 13:
a)İletişimde alıcı iletiyi almaya niyetli ve anlayacak seviyede ise iletişim gerçekleşir.Aksi durumlarda iletişim gerçekleşmez.
b) Alıcı, göndericinin iletisini almaya niyetli ve anlayacak seviyede olmaldır. Gönderici ile alıcının ortaklıkları ne kadar fazla ise iletişim o kadar etkili oiur (ortak deneyim, ortak bilgi birikimi, ortak dil özellikleri vb.)
· 7) yeşil yapraklar: bahar
· Kardan adam: kış
· Duman: yangın
· Siyah bulut: yağmur
· Bayrak : Türkiye (bağımsızlık da denebilir)
8) doğal gösterge-sosyal gösterge-dil göstergesi
b) Gösterge ve Türleri:
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
9a) Dil göstergelerin oluşabilmesi için varlığı anlatan sesler bir arada düşünülmelidir.
b) ek tablo:
SAYFA 14) EK BİLGİ: Dil göstergeleriyle ilgili sunumu inceleyebilirsiniz.
a) Jest ve mimiklerle gösterebilir.
b) Resimde kullanılan dil dışı ögeler:
Haşmet Gülkokan’ın jest ve mimikleri
Fiyat etiketleri
Trafik lambaları, trafik işaret levhaları
c) En etkili iletişim dille yapılan olduğundan dil dışı göstergelerle yapılan iletişim pek de sağlıklı ve etkili olmayabilirdi.
SAYFA 15:
b) İletişim gerçekleşmez.
c) İletinin alıcıya ulaşması için göndericinin bunu doğru şekilde ifade etmesi önemlidir.Ancakiletişimin hangi ortamda (bağlamda) gerçekleştiği de bir o kadar önemlidir.Örneğin yüksek sesli müzik dinlenilen bir yerde sağlıklı iletişimden söz etmek pek mümkün değildir.
12-13-14-15'i metne göre cevaplayınız.
SAYFA 16:
2)
3.Ambulans: hasta itfaiye: yangın
4) cevabı için bknz. Sayfa 11 4.soru
5)Atatürk bu sözle basının bir toplumun ortak ve genel duyguları ve fikirlerinin yansıtıcısı olduğunu belirtmiştir.Günümüz basın dünyası da halkın ortak duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1)
Gönderici: Firdevs Hanım
Alıcı: Kırkayak Hanife Hanım
İleti: "Dışarı mı çıkıyordun?"
Dönüt: "Çıkıyordum amma acelesi yok."
Bağlam: ev
Kanal: Hava
Şifre: Dil
2) Jest ve mimikler,gazete,sabun
3) s.a.b.u.n >varlığı anlatan sesler =sabun(varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
g.a.z.e.t.e> varlığı anlatan sesler=gazete (varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
4) B
5)
· gösteren ve gösterilen
· Alıcı
7)
(y)
(d)
(d)
SAYFA 18
2.İNSAN-İLETİŞİM VE DİL
HAZIRLIK:
1 Birinci resimde insan ve hayvan arasında bir iletişim kurulmak istense de aynı kaynaktan iletişim sağlanmadığı için varsayımlar üzerinde yürümektedir. Diğer resimde iletişim aynı türden varlıklar arasında diyalog sağlandığı için iletişim gerçekleşmiştir.
2 Hayvanların yaptıkları davranışlar içgüdüseldir ve neyi neden ve niçin yaptıklarını bilmezler ve kendilerini geliştirmezler ama insanlar sürekli sorgulayan, değiştiren, geliştiren bir varlıktır.
Dil; her ne kadar bir anlaşma aracı olarak tanımlansa da dil, milletlerin gelişmesine rehberlik eden, geçmişiyle geleceği arasında köprü görevi gören bir kültür mîrasıdır. Diline ve dinine sahip çıkmayan milletler kısa zamanda kendi değerlerinden koparak başka egemen milletlerin sömürgesi hâline gelirler. Onun içindir ki dilimizi ve dinimizi titiz bir şekilde korumamız ve yozlaştırmadan bir sonraki nesle aynen aktarmalıyız. Bir milleti diğer milletlerden ayıran en önemli fark o milletin kendi kültürüdür. Kültürü oluşturan unsurların en başında da dil ve din gelir. Çünkü kültür dile ve dine bağlıdır. Bütün kültür faaliyetlerinin temelinde bunun ikisi yatar. İnsanlar onlarla bilgi edinir, onlarla yaşar.
Sayfa 20:
ESKİCİ METNİ-REFİK HALİT KARAY
METİN SORULARI:
1) Hasan kendi halinde sessiz, peltek konuşan biridir. Filistin’in ücra kasabasında yaşamakta ve buranın dilini bilmemektedir.
2) Filistin’in ücra kasabasında dilini bilmediği insanların arasında yaşamaktadır ve ihtiyaç duyduğu şey ise kendisi gibi konuşabileceği, anlaşabileceği birilerini bulmak.
3) Ana dilini konuşan kimsenin olmaması onu hayattan koparırken bu dili konuşan bir eskici görmesi ve onunla konuşması hayata tekrar bağlamaktadır.
4) Yalnızlığı…
5) Hayatın her anında insan konuşma ve anlaşma ihtiyacı duyar. Kendisiyle aynı dili konuşan birilerini bulamayınca hayatı çok zorlaşıren temel ihtiyaçlarından biri olan iletişimi sağlayamaz,derdini anlatamaz,yaşamı oldukça zor bir hal alır.
6) A) Aynı dili kullanmaları
b) tanışmak
c) Dil yetisi olmayan kişilerde iletişim eksik kalır. Diğer iletişim vasıtalarını kullanmak zorunda kalırlar.
ç) jest ve mimikler,işaretlerdir.
d) Aynı dil göstergelerini yani aynı dili bilmeleri gerekir.
B) DİL-İNSAN İLİŞKİSİ
Pek çok bilimadamı insan iletişimini diğer iletişim sistemlerinden üstün kılan davranışın 'konuşma yoluyla dili kullanabilme' olduğu görüşünde birleşmektedir. Dil, insanların iletişimde bulunmak amacı ile geliştirdikleri bir anlaşma aracıdır. Başka deyişle, dilin birinci işlevi iletişimdir. Bu işlevi yerine getirmede dil, insanların düşünce, duygu, istek, deneyim v.b. yaşantılarını birbirlerine aktarabilmelerini; dış dünyayı yorumlayarak kendi dünyalarına getirebilmelerini sağlayan; "bu zaman ve bu yerden, o zaman ve o yer hakkında düşünerek bu düşünü yansıtabilmelerine" ve insanın "kendi kendini keşfetmesine" olanak veren bir araç olma özelliği taşımaktadır.
Sayfa 21.
a) . İletişimde aynı dil göstergesini kullanan insanlar zaman zaman jest ve mimiklerini kullanarak da anlaşma sağlayabilirler. Hatta bazı zaman bu anlaşma şekli dil göstergesinden daha etkili olabilmektedir.
b) Jest ve mimikler,resimler,semboller…
2.etkinlik:
Dilin doğuşu
Dilin nasıl oluştuğunu kesin olarak bilebilmenin bir yolu yoktur. İzleri yarım milyon yıl öncesine kadar dayanan insan yaşamına bakıldığında insanların bu işi nasıl geliştirdiklerine dair bir kanıt bulunamamıştır. Bu kanıt boşluğunda birçok teori ortaya atılmıştır.
1) Tanrısal Teori: Allah Âdem’i yaratmıştır ve Âdem’in seslendirdiği her canlının ismi o olmuştur. Bir Hindu inanışına göre lisan evrenin yaratıcısı Brahma'nın eşi tanrıça Sarasvasti'den gelmektedir. Birçok dinde insanların lisanları ile yaratıldıkları inancı vardır. Teoriye göre insan denilen varlık tek bir atadan gelmişse, insanla birlikte gelişen dil de tek bir kökenden gelmiş olmalıdır
2) Yansıma Teorisi: İlk insanlar, çevrelerindeki sesleri taklit ederek ilkel dilleri oluşturmuşlardır. Modern bütün dillerde doğal ses yansımalarına karşılık gelen kelimeler bulunmaktadır. Bu da yansıma teorisini desteklemektedir. Türkçede Vızıltı, mırıltı, fısıltı, gürültü, çatırtı, patırtı, havlama, horlamagibi kelimeler yansıma kelimelerdir. Buna rağmen somut olmayan, ses olgusuna sahip olmayan kelimelerin oluşumunu bu teori ile açıklamak zordur.
3) Ünlemler Teorisi: İlk insanlar, korkularını, acılarını, sevinçlerini, ruh hâllerini dışa vuran sesler oluşturmuşlar, böylece dil oluşmuştur.
4) Birlikte İş Teorisi: İlk insanlar, işleri birlikte yapmaya başlamışlar, birlikte tempo oluşturmuşlardır
7.soru:
insanların hayatında her zaman geniş ve sürekli kullandıkları iletişim, dil göstergeleridir. Ama toplum hayatındaki gelişmeler zamanlar bunun dışındaki araçları da bizi kullanmaya itmiştir. Bunlardan bazıları da zaman içerisinde diğerinden daha etkili olmuştur. Örneğin sinirli olduğunu söyleyen biri ile kaşları çatan ve hareketleri gergin olan birinin biz de bıraktığı etki aynı olmaz. Burda bazen dil dışı göstergelerde etkili olur. Kullanım alanı açısından ise en yaygın olanı dil göstergesidir.
8a) Bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığına gönderge denir.Gönderge, kendisinden söz edilen nesne kişi ya da kavramın kendisidir.Sözgelimi vapur kelimesi bir gösterge, vapurun kendisi ise bir göndergedir.
c. Müftüler, nergislik , kadife, inci çiçeği
3. Metin : GÖNDERGESEL İŞLEV
4. Metin :ALICIYI HAREKETLENDİRME İŞLEVİ
5. Metin :KANAL KONTROL İŞLEVİ
6. Metin :HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
7. Metin İL ÖTESİ İŞLEV
8. Metin :ŞİİRSEL İŞLEV
11) a ve b. cevabı:
1 ) İletinin düzenlenme amacı : Ayakkabının derisi hakkında bilgi vermek.
Dilin işlevi : GÖNDERGESEL İŞLEV
2 ) İletinin düzenlenme amacı : Duygu ve düşünceyi dile getirmek
Dilin işlevi : HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
3 ) İletinin düzenlenme amacı : Harekete geçirmek
Dilin işlevi : ALICIYI HAREKETLENDİRME İŞLEVİ
4 ) İletinin düzenlenme amacı : İletişimin devap edip etmeyeceğini öğrenmek
Dilin işlevi : KANAL KONTROL İŞLEVİ
5 ) İletinin düzenlenme amacı : Dille ilgili bilgi vermek
Dilin işlevi : DİL ÖTESİ İŞLEV
6 )İletinin düzenlenme amacı : Şiiri ifade etmek
Dilin işlevi : ŞİİRSEL İŞLEV
ANLAMA YORUMLAMA
1. İnsan dili kullandığı ölçüde iletişime geçer ve ne kadar iletişim kurarsa o kadar sosyal bir varlık olur.
3. Etkinlik
2. KEREM İLE ASLI METNİ
Burada HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ, ŞİİRSEL İŞLEV, KANAL KONTROL İŞLEVİ ve ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ kullanılmıştır.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi dilin kaynağı ile ilgili görüşlerden biri değildir?
CEVAP: E
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Jest ve mimikler dil dışı iletişim araçlarındandır.
Dil, insanoğlu için en geçerli ve yaygın iletişim aracıdır.
“Sıfatlar ismi niteleyen kelimelerdir.” cümlesinde dil, DİL ÖTESİ İŞLEV kullanılmıştır.
3. Aşağıdaki cümlelerle dilin bu cümlelerde kullanılan işlevlerini eşleştiriniz.
Ne zaman kitap okumaya başlayacaksın? DİLİN KANAL KONTROL İŞLEVİ
Aman Allah’ım, bu ne büyük felaket! HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
Çöller, temel olarak ekvatorun kuzey ve güneyinde 15-40 dereceler arasında bulunan çok kurak alanlardır. GÖNDERGESEL İŞLEVİ
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
İletişimde temel amaç anlaşmayı sağlamaktır. ( D )
İletişimde temel amaç anlaşmayı sağlamaktır. ( D )
Dil dışı iletişim araçları ile yapılan iletişim, dille yapılan iletişimden daha kullanışlıdır. ( Y )
İleti dille ilgili bilgiler vermek üzere düzenlenmişse dil, dil ötesi işlevde kullanılmıştır. ( D )
5. Dil-insan ilişkisinden hareketle dilin insan hayatındaki yeri ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.3. DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
Hazırlık
1. Belli bir dili konuşan insanların oluşturduğu topluluğa millet denir. Bu milletler bir kimlik etrafında şekillenir. Bunun neticesinde aynı dili konuşan, aynı kültüre sahip olan aynı duygulara hakim olan topluluklar meydana gelir. Dil olmasaydı oluşan kimlik insanları bir arada tutmaya yetmezdi.
2. Bu topluluklar elbette ki doğal afetler sonucunda ortadan kalkmamıştır. Bu toplulukları oluşturan insanların artık belli kimlik etrafında toplanacak bir değer kalmadığı değişim göstererek başka devlet ya da millet olarak varlıklarına devam etmişlerdir.
3. Ortak bir dil birlikteliği oluşmazdı ve millet olamazdık.
4. Gösteremezdi bilim ve dil o kadar gelişme göstermemişti.
1. Etkinlik
“Ya dil olmasaydı!” veya “Dilin varlığı ne getirdi?” sorularından biri seçilerek kısa bir yazı yazılır. Yazılardan birkaçı sınıfta okunur.
1. Metin
SOSYAL BİR KURUM OLARAK DİL
1. Aynı dili kullanan fertler nesnelere, canlılara aynı isimleri vermesi sonucu aralarında bir yakınlık meydana ve bunun sonucunda din, kültür, gelenek, tarih gibi ortak değerlerle beraber bir millet teşkil eder.
2. Aynı dili kullanan bütün bireyler duygu ve düşünce dünyasında birbirine yakınlaşırken kullanmayan insanlar birbirinden oldukça uzaklaşırlar ve bu millet olmanın önündeki en büyük engeldir.
2. Metin
DİL VE KÜLTÜR
3. İnsan önce düşünür, sonra konuşur ve sonra da bunları harekete geçirir. Konuşan bir insan düşünme aşamasını geçmiştir. Dolayısıyla aynı dili kullanan topluluklar aynı düşünceleri bir kabın içine koymuş demektir.
4. Dil oluşturan insanlar sabahtan akşama evde, sokakta , pazarda vs. gibi sürekli konuşur ve kültürünü yoğurur. Konuşan kişiler farkında olmasa da bir sonraki kuşağa bir şey bırakır ve kültür ile tarih de bu şekilde ortaya çıkar. Yani dil kültürün oluşmasında en temel etkendir.
5. Dil, milli kimliğin oluşmasındaki temel etkenlerden biridir. Dilleri kaybetmiş milletler mutlaka milli kimliklerini kaybetmişlerdir. Sömürgeci ülkeler (İngiltere gibi) girdikleri ülkede sadece yer altı ve yer üstü kaynakları sömürmezler, o milletin dili ile bağını koparıp asimile etmenin yoluna bakarlar.
6. a. Hukuk, Edebiyat, Ekonomi, Felsefe, Tarih, Gündelik Yaşam,
b.
3. Metin
KÜL TİGİN ABİDESİ (Güney yüzü)
4. Metin
ATASÖZLERİ ( SAVLAR)
7. Türkleri tarihi, siyasi geçmişi, gelenek ve görenekleri ve zihniyetleri hakkında bilgi verir.
8. Dilin kültür taşıyıcılığı özelliği göstermemektedir. Dilin kalıcılığı ve tarihin nasıl olduğudur ki bunlarda en önemli dil kültür bir sonraki kuşağa taşır.
9.Aynı dili konuşan insanların aynı kültür ve benliklerinin ne olduğunu kendi kuşağına ve bir sonraki kuşağa göstermek amacıyla yazılması olarak yorumlanabilir.
10. Yine dil vasıtasıyla ki özellikle yazı dili denilen kültürü bir sonraki kuşağa aktaran en önemli araçtır. Sözlü kültürdeki birçok atasözü, hikaye, türkü, ağıt, destan… belki unutulmuştur ya da değişerek günümüze gelmiştir ama yazıya geçenler artık değişmesi mümkün değildir.
2. Etkinlik
Araştırma sonuçlarından hareketle dil-kültür ilişkisini anlatan kısa yazılar YAZINIZ.
5. Metin
VERMEK VE ÖTESİ
11. Buradaki metinde özellikler ağız özellikleri ve konuşma dili esere yansıtılmıştır.
12.
YAZI DİLİ | KONUŞMA DİLİ |
medeniyet dili | günlük dil |
kalıcılık | geÇİCİ |
devlete | ferde |
DİL KURALLARINA UYULUR | DİL KURALLARINA UYULMAZ |
3. Etkinlik
Yapılan araştırmalar doğrultusunda soru cevap yöntemi ile Türkçenin özellikleri aşağıdaki ölçütlere göre belirlenir.
a. Lehçe ve ağız terimlerinin anlamları
a. LEHÇE: Bir dilin tarih içerisinde bilinmeyen bir dönemde kendinden ayrılmış olup büyük farklılıklar gösteren kollarına denir. Örn: Çuvaşça, Yakutça
AĞIZ : Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine denir. Yörelere göre söyleyiş farklılıkları vardır ama yazılış
aynıdır. Örn: Karadeniz ağzı, Ege ağzı…
b. Ağızlardan birinin zamanla ortak kültür dili durumuna gelmesi
b. Milli edebiyat döneminde İstanbul ağzı ortak yazı dili haline gelmiştir ki bugün kullandığımız yazı dili budur.
c. Ortak dilin resmî dil ve ilmî dil ile ilişkisi
c. Kullanılan ortak dilimiz Türkiye Türkçesinin oluşmasını ve bunun sonucunda halkın devletin ve okulların aynı dili kullanması hem resmi dili hem de ilmi dilin oluşmasını sağlamıştır.
ç. Ortak kültür dilinin yazı dili olarak kullanılması
ç. Yazı dilimizin İstanbul ağzı belirlenmesi ortak kültürümüz oluşmasına vesile olmuştur.
6. Metin
AKILLI GIZ
13. Vermek ve Ötesi daha anlaşılabilir nedeni bizim konuşma dilimize yakınken diğeri Türkçenin lehçesiyle yazılmıştır.
14.
—► “Ne bilem azım vamıyo sook suya, teze ekmeğe.” cümlesi ağız özelliği taşır.
—► “Garip gız aglap-eñräp yola düşen” cümlesi lehçe özelliği taşır.
14. Lehçe, bir dilden tarihi bilinmeyen devirlerde ayrıldığı için anlaşılması zordur ve tabir yerindeyse yeni bir dil öğrenmek gibidir, ama ağızlar bizim coğrafyamızda konuşulduğu için kolayca anlaşılır. Yazıya aktarımı konusunda lehçenin yazıya aktarımı zorken diğeri değil.
15.
a. Vermek ve Ötesi’nde yöresel ve söyleyiş farklılıkları ama Akıllı Gız metninde ses, yapı ve söz dizimi faklılıkları göze çarpmaktadır.
b. Ağız: İstanbul Ağzı, Konya Ağzı, Trabzon Ağzı, Burdu Ağzı…
Lehçe: Çuvaşça ve Yakutça
16. a.
a. Argo: Bir sosyal sınıfın, bir meslek grubunun ya da bir topluluğun üyelerinin kullandığı, genel dilin sözcüklerine yeni anlamlar yükleyerek ya da yeni sözcükler, deyimler katarak oluşturulan özel dil. Bir toplumda geçerli genel dilden ayrı, ama ondan türemiş olan, yalnızca belli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü bir sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan argonun, ayrı bir grameri yoktur.
Argo, anadil içinde sonradan türetilmiş bir yardımcı dil olarak konuşulur. Temelde sözlü ve doğal bir dildir. Argo sürekli değişen ve gelişen özel bir dil olmakla birlikte oluşumunu bazı genel ilkelere bağlamak mümkündür. Sıfatlardan cins isim türetme, eski ve bölge dili sözlerinden yararlanma, genel dildeki sözcüklerin biçimlerini bozma, yabancı kökenli sözcük kullanma, sözcüklerin anlamlarını kaydırma ve değiştirme bu ilkelerin başlıcalarıdır. Türk argosu eski İstanbul’un külhanbeyi ve tulumbacı çevrelerinde gelişmiştir.
Rakı’ya “anzarot”, polis”e “aynasız”, kâğıt paraya “papel” vs. demek; boş ver, abayı yakmak, açıktan almak, boş koymak gibi deyişler argo içinde zikredilir.
b. b. Bir ilişkisi vardır . (Yukarıdaki cevabın içinde ilişkisi yazmaktadır.)
Anlama – Yorumlama
1.Resimlere göre herkes kendi bulunduğu yörenin konuşma diliyle anlaşsa da yazı dilimiz İstanbul Türkçesi olduğu için çok anlaşıp iletişime geçebilmekteyiz.
2.
2. Dilin kalıcılığını ve kültür taşıyıcılığı özelliği gösterir. Dildeki birçok kelime, kavram, atasözü …. Doğar, gelişir ve halkın duygu ve düşüncelerine göre bazıları ya ölür bazıları günümüzü de geçip yarına kalır. Bu şekilde eskiye dair ne varsa bir sonraki kuşağa kalmıştır.
3. Aşağıdaki şemayı yorumlayınız.
3. İnsanları kendi yörelerinde istedikleri şekilde yöresel özellikleriyle konuşabilirler. Ama ortak bir dil oluşturmak için bizler İstanbul ağzını yazı dili olarak seçtik ve bunun sonucunda bir ortak dilimiz, bir yazı dili ve bir ilim dilimiz oldu. Bugün okullarda ve üniversiteler Türkiye yaşayan ve hangi yöresel söyleyişleri kullanırsa kullansın hangi etnik kimliği bağlı olursa olsun aynı yazı diliyle iletişime geçtiğimiz için kendimize ait bir ilim dilimiz mevcuttur.
4. Etkinlik
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi dil-kültür ilişkisi için söylenemez?
CEVAP: C
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Ulusal sınırlar içinde kullanılan bir dilin, farklı coğrafi bölgelerdeki söyleyiş biçimine AĞIZ denir.
Bir dilin tarihî, siyasi, sosyal ve kültürel sebeplerle çeşitli bölgelerde zamanla ses, yapı ve kelime dağarcığı bakımından önemli farklarla birbirinden ayrılan kollarına LEHÇE denir.
3. Aşağıda verilen Türk dillerini Türkiye Türkçesine göre lehçe ve ağız olma durumu doğrultusunda eşleştiriniz.
3. Tatar’ın konuştuğu Türkçe : LEHÇE
Ispartalının konuştuğu Türkçe : AĞIZ
Elâzığlının konuştuğu Türkçe : AĞIZ
Türkmen’in konuştuğu Türkçe : LEHÇE
Kırgız’ın konuştuğu Türkçe : LEHÇE
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir ülkede konuşulan ağızlar içinde yaygınlaşarak hâkim duruma geçen ve herkes tarafından benimsenip kullanılan dile konuşma dili denir. ( D )
Konuşma dili birçok ağza ayrıldığı hâlde, yazı dili daha birleştirici özellik taşır. ( D )
Konuşma dili, kuşaklara ve bireylere bağlı olarak varlığını devam ettirdiği için bireylerle birlikte o da kaybolur. ( Y )
5. “Bulunduğu coğrafyanın iklimi, tabiat şartları, bitki örtüsü, hayvan varlığı dilin muhtevasını belirler. Söz gelişi Araplar ‘deve’ için pek çok kelime kullanırken Eskimolar ‘buz’ ve ‘kar’ için yüzlerce kelime oluşturmuşlardır.“
A. Bican ERCİLASUN’un bu sözlerinden dil-kültür ilişkisi ile ilgili hangi sonuçlara ulaşılabilir?
5. İnsanları yaşadığı birçok özellikler onların kelime hazinesine de etki eder.Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Hababam Sınıfı metninde dilin kaç farklı işlevde kullanıldığını ve bu işlevlerde iletinin düzenlenme amacını belirleyiniz.
1. 1 ) İletinin düzenlenme amacı : Alıcıya iletiyi doğrudan göndermek
Dilin işlevi : GÖNDERGESEL İŞLEV
Edebiyat… Sembolizm demektir.”
2 ) İletinin düzenlenme amacı : Duygu ve düşünceyi dile getirmek
Dilin işlevi : HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
“Küstah!” diye çıkıştı, “Sen nasıl olur da bir büyük şaire.”
3 ) İletinin düzenlenme amacı : Harekete geçirmek
Dilin işlevi : ALICIYI HAREKETLENDİRME İŞLEVİ
“Sahne açılmışken Piyale’ye söyleyelim, bir piyes de biz oynayalım“
4 ) İletinin düzenlenme amacı : İletişimin devap edip etmeyeceğini öğrenmek
Dilin işlevi : KANAL KONTROL İŞLEVİ
“Otello’yu mu oynayalım?”
5 )İletinin düzenlenme amacı : Şiiri ifade etmek
Dilin işlevi : ŞİİRSEL İŞLEV
“Âteş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgûn piyâle!”
2. Hababam Sınıfı metninde geçen bir iletişim sürecini ele alarak bu süreçteki iletişim öğelerini iletişim tablosu üzerinde gösteriniz.
2.
3. Hababam Sınıfı metninde geçen “bir biçimine getir-”, “edebiyatçı geçinen Refüze”, “dersin kaynatılması” kelime gruplarının argo olup olmadığını argonun özelliklerini dikkate alarak söyleviniz.
3. “bir biçime getir-“ ve “dersin kaynatılması” argo iken “edebiyatçı geçinen Refüze” argo değildir.
4.ERKİN KUŞ
Melek kebi gözel bir kuş
Tal şahige kelib kondi.
Dedim: “Kuşça, yanimge tüş,
Yaş könglimge elem toldi.
NAZLI DİLBER
Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize doğru.
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendin naza doğru.
Özbek şair Aybek’e ait olan Erkin Kuş (Hür Kuş) ve Âşık Veysel’e ait olan Nazlı Dilberşiirlerinde kullanılan dil İstanbul Türkçesine göre değerlendirildiğinde neler söylenebilir?
Özbek şairin yazdığı ses, yapı ve kelime dağarcığı olarak diğerinden farklıdır. Nazlı Dilber’de ağız yani konuşma diline ait özellikler varken diğerinde lehçe özellikleri vardır.
5. Aşağıdakilerden hangisi iletişim ögelerinden biri değildir?
A) İleti
B) Alıcı
C) Gönderge
D) Şifre
E) Kanal
Cevap:c
6. “Eyvah, bunlarda mı başıma gelecekti!
Vay başıma gelenler…”
Yukarıdaki cümlede dil hangi işlevde kullanılmıştır?
A) Heyecana bağlı işlev
B) Kanalı kontrol işlevi
C) Dil ötesi işlev
D) Göndergesel işlev
E) Şiirsel işlev
Cevap: A
7. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dil GÖNDERGESEL işlevde kullanıldığında iletinin iletmek istediği husus, iletinin kendinde aranmalıdır.
GÖSTERGE kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgudur.
İletişimde, iletişimi sağlayan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortama BAĞLAM denir.
8. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Her gösterge, gösteren ve göndergeden oluşur. ( D )
İletişimde işaretle anlatmadan sembollerle (dil göstergesiyle) anlatmaya geçişte zamana ihtiyaç yoktur. ( Y )
Türkiye Türkçesinde ilmî dil İstanbul ağzıdır. ( D )
9. Dille sağlanan iletişimle dil dışı ögelerle sağlanan iletişimin farkı nedir?
9. Dille sağlanan iletişim insanların daha kolay anlaşabilmelerini sağlayan bir unsurdur. Dil dışı göstergeler ise dille sağlayan iletişimi destekler.
10. Dilin toplum yaşamındaki önemi nedir?
10. Toplumların oluşmasında en büyük etken aynı dille yazmaları ve yazı dili oluşturmalarıdır. Yazı dili , kültür dili olan toplumlar bir arada yaşamaları daha kolay olur.
2. ÜNİTE - (Dillerin Sınıflandırılması)
1. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
Hazırlık
1. Yandaki haritada görüldüğü gibi “X” dilini konuşan ve 1 milyon kişiden oluşan “A” milletinin yarısının, değişik nedenlerden dolayı 200 yıl gibi bir sürede işaret edilen yere göç ettiği varsayılırsa bu milletin dili ve geleceği hakkında neler söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
1. A milleti 200 yıl sonraki değişimleri ile dilleri aynı şekilde kalmaz. Çünkü diğer bölgelere göç ettiklerinden göç esnasında değişen ulusları görüp onların dillerini etkilerler ya da onlardan bir şeyler alırlar. Yani 200 yıl önceki haliyle kalmaz. Milli benlikleri aynı şekilde kalmaz.
2. Aşağıdaki çocuklar arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi kurulabilir? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Şekillerine bakarak sadece hangi etnik kimliğe sahip oldukları hakkında yorum yapsak da akrabalık hakkında bir çıkarım sadece dilleri hakkında olabilir.
3. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin kısacası bugün kendi milliyetinin, her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, dilidir.” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin varlığını neye bağlamaktadır?
3. Türk milletinin geçirdiği bütün felaketlere rağmen ayakta kalmasını Türk diline bağlamaktadır. Türk milleti varsa Türk dili sayesinde olmuştur.
İnceleme
1. Metin YERYÜZÜNDEKİ DİLLER
1. Yeryüzündeki Diller metnine göre dil ailelerinin oluşumunda belirleyici unsurlar nelerdir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Dil akrabalığı, dillerin ses dizgesi, biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri, yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığını ortaya koyan ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel gelişmeleri aydınlık olan ögeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar durumundadır.
1. Etkinlik
Öğretmen, gruplardan belirleyeceği kişilere dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığını sorar, öğrenciler sorulara cevap verir. Böylece dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığı tespit edilerek tahtaya yazılır.
2. a. Aşağıda, dünya dilleri bir ağaç şeklinde gösterilmiştir. Verilen bu köken ağacından ve yukarıdaki etkinlikte ulaşılan sonuçlardan hareketle dillerin köken bakımından nasıl gruplandığını belirleyerek “köken bakımından dil aileleri”ni bir şema üstünde gösteriniz.
b. Aşağıdaki tabloda köken bakımından aynı gruba ait olan dillerden bazıları bir arada verilmiştir. Tablodaki bilgileri inceleyerek bu dillerin aynı dil ailesine ait olmasının hangi ölçütlerin benzer olmasından kaynaklandığını belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Dünya dilleri arasındaki | Ses sistemi, yapı söz dizimi bakımından | benzerlikleri dil ailelerini oluşturmuştur. |
2. Etkinlik
a. Dil aileleri ile ilgili ulaşılan sonuçlardan hareketle sınıfa getirilen dünya haritası üzerinde dil ailelerine ait yerler gösterilir.
a.
b. Aynı harita üzerinde Türkçenin konuşulduğu yerler gösterilir.
b.
3. a. Aşağıda tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin yapı özellikleri örneklendirilmiştir. Bu örnekleri inceleyerek tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin özelliklerini noktalı yerlere yazınız.
b. Yaptığınız araştırmalardan hareketle tek heceli, çekimli ve eklemeli dilleri aşağıdaki ilgili yere yazınız.
Yapı bakımında diller | Özellikleri | Hangi diller |
Tek heceli diller | •Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.•Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır. | Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer. |
Çekimli diller | •Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.•Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar. | •Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer. |
Eklemeli diller | •Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.•Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir. | •Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer. |
4. “Dillerin Sınıflandırılması ve Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri” ünitesindeki şemalardan, tablolardan ve araştırma sonuçlarından hareketle Türkçenin köken ve yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirleyerek tahtaya yazınız.
4. Yapı Bakımından : Sondan eklemeli
Köken Bakımından: Ural – Altay Dil Ailesinin Altay kolundandır
2. Metin
DİL REFORMU VE ATATÜRK
5. Yukarıdaki metinden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ve diller hakkındaki görüşlerini sözlü olarak ifade ediniz.
5.
6. Araştırma sonuçlarına bağlı kalarak Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi ile ilgili yaptığı çalışmaları belirleyip maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
Anlama – Yorumlama
1. Dil bilimi alanında yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre dünyada ölü veya yaşayan 3000’in üzerinde dilin varlığı söz konusudur. Bu durumu dil-millet ilişkisi çerçevesinde nasıl değerlendirebilirsiniz?
1. Yeryüzünde o kadar çok millet olduğunu ve bunların bazılarının kendi ait dillerinin olduğunu düşünürsek bu kadar dil olması son derece normaldir. Her ulus kendi milli bilinci oluşturmak gayreti içindedir ve bu gayret onları bir dil etrafında şekillendirdiği için sayı ister istemez 3000’e dayanmaktadır.
2. Ana dili Türkçe olan biri, Japonca ve Çinceden hangisini daha kolay öğrenebilir? Neden? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2. Aynı dil ailesi içinde oluğundan dolayı Türkçe ile Japonca arasında ses sistemi, yapı ve söz dizimi bakımından benzerlik vardır.
3. Dil ailesi ağacında yanda görüldüğü gibi küçük dallar ve yapraklar olsaydı bu yapraklar ve küçük dallar dilin hangi terimlerini karşılardı?
3. Dillerin kollarını ve dillerin zaman içerisinde değişip farklılaştığını gösterir.
4. Atatürk’ün Türk diliyle ilgili görüşleri dikkate alındığında Türkçenin bugünkü durumu ile ilgili neler söylenebilir?
4. Türkçe yüzyıllardan beri varlığı sürdüren bir dildir. Zaman zaman çeşitli dillerin etkisinde çok fazla kalsa da bu durumdan hemen kendin kurtarabilen bir dildir. Sondan eklemeli bir dil olup yeni eşya ve kavramlara yeni kelimeler türetmek gibi bir sıkıntısı yoktur. Eskiden göçebe bir millet olduğumuz için bugün hemen hemen bir çok kıtada Türkçe konuşulmaktadır.
5. Dil Reformu ve Atatürk metninden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ile ilgili yaptığı çalışmalardan en önemlisi sizce hangisidir? Neden? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
5. Türk Dil Kurumu’nun kurulması…
6. İngilizcedeki “star, lip” kelimeleriyle, Farsçadaki “sitare, leb” kelimelerinin benzerliğinden hareketle bu dillerin birbiriyle ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
6. Aynı dil ailesi içinde oldukları söylenebilir.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi “Ural-Altay Dil Ailesi” grubuna girmez?
A) Yakutça
B) Fince
C) Hintçe
D) Macarca
E) Türkçe
CEVAP:C
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dünya dilleri YAPI ve KÖKEN bakımından olmak üzere iki şekilde gruplandırılır.
Türkçe köken bakımından URAL ALTAY dil ailesi grubuna girer.
Sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde köklerin hiç değişmediği dil grubuna yapı bakımındanÇEKİMLİ (BÜKÜMLÜ) diller denir.
3. Aşağıdaki dilleri, yapı ve köken özelliklerine göre doğru şekilde eşleştiriniz.
a. | Hint | Farsça |
Hami | İbranice | |
Ural-Altay Dil Ailesi | Japonca | |
b. | Çekimli Dil | Almanca |
Eklemeli Dil | Moğolca | |
Tek Heceli Dil | Tibetçe |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Türkçe yapı bakımından çekimli bir dildir. ( Y )
Eklemeli dillerde kelimeler köklere getirilen eklerle türetilir. ( D )
İngilizce ve Arapça yapı bakımından çekimli diller grubuna girer. ( Y )
5. Dil ailesi ifadesi aşağıdakilerden hangisini anlatmaz?
A) Dillerin yapı benzerliğini
B) Söz dizimi benzerliğini
C) Söz varlığı benzerliğini
D) Milletlerin aynı kökten geldiklerini
E) Dillerin ses sistemi benzerliğini
CEVAP:D
6. Köken bakımından dil aileleri kaça ayrılmaktadır?
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
7. Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmalar nelerdir?
7. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş, kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etkilemiş olabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili, millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşayan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur. Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1. Metin
Orhon Yazıtları (Kül Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda, Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur. Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır. tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan bazı kelimeler, bu kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları aşağıda gösterilmiştir. Bu bilgilere göre Köktürkçe ve günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe kelimedir.
3. Araştırma sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk” sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9. Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9. yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir. Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki temel fark alfabe değişikliğidir.
3. Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYIK
(Karahanlı Dönemi, 12. Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15. Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20. Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler hâlinde defterinize yazınız.
a. Değişen önemli şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
b. Köktürk alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine göre konumunu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve 15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda “Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle yazılmıştır.
Bu dil göstergelerinin hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıldan günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal, coğrafi ve siyasi yaşamlarında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde verilmiştir?
A) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi | Ana Türkçe |
Türkmen Türkçesi | Batı Türkçesi |
Özbek Türkçesi | Kuzey-Doğu Türkçesi |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı 2.Ünite Sonu Değerlendirme Soruları ve Cevapları
Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Türkiye Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü ile
D) Kırgız Türkçesi konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca- Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce- Farsça
E) Türkçe- Japonca- Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. ( D )
Eklemeli gruba giren dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları | KÖKTÜRK DÖNEMİ |
Muhakemetü’l-Lügateyn | KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ |
Divan-ı Lügati’t-Türk | KARAHANLI TÜRKÇESİ |
Nutuk | TÜRKİYE TÜKÇESİ |
Yunus Emre Divanı | ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ |
9. Türkçenin XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu Türkçesi
E) Osmanlı Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
11. Yapı ve köken bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
- Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
- Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
- Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
- Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
- Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
- Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
- Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
- Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
- Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
- Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.3. ÜNİTE - Türkçe'nin Sesleri ve Dil Özellikleri
1. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
Hazırlık
1. Yandaki haritada görüldüğü gibi “X” dilini konuşan ve 1 milyon kişiden oluşan “A” milletinin yarısının, değişik nedenlerden dolayı 200 yıl gibi bir sürede işaret edilen yere göç ettiği varsayılırsa bu milletin dili ve geleceği hakkında neler söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
1. A milleti 200 yıl sonraki değişimleri ile dilleri aynı şekilde kalmaz. Çünkü diğer bölgelere göç ettiklerinden göç esnasında değişen ulusları görüp onların dillerini etkilerler ya da onlardan bir şeyler alırlar. Yani 200 yıl önceki haliyle kalmaz. Milli benlikleri aynı şekilde kalmaz.
2. Aşağıdaki çocuklar arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi kurulabilir? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Şekillerine bakarak sadece hangi etnik kimliğe sahip oldukları hakkında yorum yapsak da akrabalık hakkında bir çıkarım sadece dilleri hakkında olabilir.
3. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin kısacası bugün kendi milliyetinin, her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, dilidir.” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin varlığını neye bağlamaktadır?
3. Türk milletinin geçirdiği bütün felaketlere rağmen ayakta kalmasını Türk diline bağlamaktadır. Türk milleti varsa Türk dili sayesinde olmuştur.
İnceleme
1. Metin YERYÜZÜNDEKİ DİLLER
1. Yeryüzündeki Diller metnine göre dil ailelerinin oluşumunda belirleyici unsurlar nelerdir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Dil akrabalığı, dillerin ses dizgesi, biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri, yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığını ortaya koyan ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel gelişmeleri aydınlık olan ögeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar durumundadır.
1. Etkinlik
Öğretmen, gruplardan belirleyeceği kişilere dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığını sorar, öğrenciler sorulara cevap verir. Böylece dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığı tespit edilerek tahtaya yazılır.
2. a. Aşağıda, dünya dilleri bir ağaç şeklinde gösterilmiştir. Verilen bu köken ağacından ve yukarıdaki etkinlikte ulaşılan sonuçlardan hareketle dillerin köken bakımından nasıl gruplandığını belirleyerek “köken bakımından dil aileleri”ni bir şema üstünde gösteriniz.
b. Aşağıdaki tabloda köken bakımından aynı gruba ait olan dillerden bazıları bir arada verilmiştir. Tablodaki bilgileri inceleyerek bu dillerin aynı dil ailesine ait olmasının hangi ölçütlerin benzer olmasından kaynaklandığını belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Dünya dilleri arasındaki | Ses sistemi, yapı söz dizimi bakımından | benzerlikleri dil ailelerini oluşturmuştur. |
2. Etkinlik
a. Dil aileleri ile ilgili ulaşılan sonuçlardan hareketle sınıfa getirilen dünya haritası üzerinde dil ailelerine ait yerler gösterilir.
a.
b. Aynı harita üzerinde Türkçenin konuşulduğu yerler gösterilir.
b.
3. a. Aşağıda tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin yapı özellikleri örneklendirilmiştir. Bu örnekleri inceleyerek tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin özelliklerini noktalı yerlere yazınız.
b. Yaptığınız araştırmalardan hareketle tek heceli, çekimli ve eklemeli dilleri aşağıdaki ilgili yere yazınız.
Yapı bakımında diller | Özellikleri | Hangi diller |
Tek heceli diller | •Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.•Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır. | Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer. |
Çekimli diller | •Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.•Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar. | •Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer. |
Eklemeli diller | •Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.•Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir. | •Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer. |
4. “Dillerin Sınıflandırılması ve Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri” ünitesindeki şemalardan, tablolardan ve araştırma sonuçlarından hareketle Türkçenin köken ve yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirleyerek tahtaya yazınız.
4. Yapı Bakımından : Sondan eklemeli
Köken Bakımından: Ural – Altay Dil Ailesinin Altay kolundandır
2. Metin
DİL REFORMU VE ATATÜRK
5. Yukarıdaki metinden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ve diller hakkındaki görüşlerini sözlü olarak ifade ediniz.
5.
6. Araştırma sonuçlarına bağlı kalarak Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi ile ilgili yaptığı çalışmaları belirleyip maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
Anlama – Yorumlama
1. Dil bilimi alanında yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre dünyada ölü veya yaşayan 3000’in üzerinde dilin varlığı söz konusudur. Bu durumu dil-millet ilişkisi çerçevesinde nasıl değerlendirebilirsiniz?
1. Yeryüzünde o kadar çok millet olduğunu ve bunların bazılarının kendi ait dillerinin olduğunu düşünürsek bu kadar dil olması son derece normaldir. Her ulus kendi milli bilinci oluşturmak gayreti içindedir ve bu gayret onları bir dil etrafında şekillendirdiği için sayı ister istemez 3000’e dayanmaktadır.
2. Ana dili Türkçe olan biri, Japonca ve Çinceden hangisini daha kolay öğrenebilir? Neden? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2. Aynı dil ailesi içinde oluğundan dolayı Türkçe ile Japonca arasında ses sistemi, yapı ve söz dizimi bakımından benzerlik vardır.
3. Dil ailesi ağacında yanda görüldüğü gibi küçük dallar ve yapraklar olsaydı bu yapraklar ve küçük dallar dilin hangi terimlerini karşılardı?
3. Dillerin kollarını ve dillerin zaman içerisinde değişip farklılaştığını gösterir.
4. Atatürk’ün Türk diliyle ilgili görüşleri dikkate alındığında Türkçenin bugünkü durumu ile ilgili neler söylenebilir?
4. Türkçe yüzyıllardan beri varlığı sürdüren bir dildir. Zaman zaman çeşitli dillerin etkisinde çok fazla kalsa da bu durumdan hemen kendin kurtarabilen bir dildir. Sondan eklemeli bir dil olup yeni eşya ve kavramlara yeni kelimeler türetmek gibi bir sıkıntısı yoktur. Eskiden göçebe bir millet olduğumuz için bugün hemen hemen bir çok kıtada Türkçe konuşulmaktadır.
5. Dil Reformu ve Atatürk metninden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ile ilgili yaptığı çalışmalardan en önemlisi sizce hangisidir? Neden? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
5. Türk Dil Kurumu’nun kurulması…
6. İngilizcedeki “star, lip” kelimeleriyle, Farsçadaki “sitare, leb” kelimelerinin benzerliğinden hareketle bu dillerin birbiriyle ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
6. Aynı dil ailesi içinde oldukları söylenebilir.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi “Ural-Altay Dil Ailesi” grubuna girmez?
A) Yakutça
B) Fince
C) Hintçe
D) Macarca
E) Türkçe
CEVAP:C
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dünya dilleri YAPI ve KÖKEN bakımından olmak üzere iki şekilde gruplandırılır.
Türkçe köken bakımından URAL ALTAY dil ailesi grubuna girer.
Sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde köklerin hiç değişmediği dil grubuna yapı bakımındanÇEKİMLİ (BÜKÜMLÜ) diller denir.
3. Aşağıdaki dilleri, yapı ve köken özelliklerine göre doğru şekilde eşleştiriniz.
a. | Hint | Farsça |
Hami | İbranice | |
Ural-Altay Dil Ailesi | Japonca | |
b. | Çekimli Dil | Almanca |
Eklemeli Dil | Moğolca | |
Tek Heceli Dil | Tibetçe |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Türkçe yapı bakımından çekimli bir dildir. ( Y )
Eklemeli dillerde kelimeler köklere getirilen eklerle türetilir. ( D )
İngilizce ve Arapça yapı bakımından çekimli diller grubuna girer. ( Y )
5. Dil ailesi ifadesi aşağıdakilerden hangisini anlatmaz?
A) Dillerin yapı benzerliğini
B) Söz dizimi benzerliğini
C) Söz varlığı benzerliğini
D) Milletlerin aynı kökten geldiklerini
E) Dillerin ses sistemi benzerliğini
CEVAP:D
6. Köken bakımından dil aileleri kaça ayrılmaktadır?
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
7. Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmalar nelerdir?
7. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş, kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etkilemiş olabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili, millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşayan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur. Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1. Metin
Orhon Yazıtları (Kül Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda, Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur. Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır. tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan bazı kelimeler, bu kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları aşağıda gösterilmiştir. Bu bilgilere göre Köktürkçe ve günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe kelimedir.
3. Araştırma sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk” sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9. Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9. yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir. Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki temel fark alfabe değişikliğidir.
3. Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYIK
(Karahanlı Dönemi, 12. Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15. Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20. Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler hâlinde defterinize yazınız.
a. Değişen önemli şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
b. Köktürk alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine göre konumunu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve 15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda “Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle yazılmıştır.
Bu dil göstergelerinin hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıldan günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal, coğrafi ve siyasi yaşamlarında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde verilmiştir?
A) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi | Ana Türkçe |
Türkmen Türkçesi | Batı Türkçesi |
Özbek Türkçesi | Kuzey-Doğu Türkçesi |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı 2.Ünite Sonu Değerlendirme Soruları ve Cevapları
Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Türkiye Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü ile
D) Kırgız Türkçesi konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca- Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce- Farsça
E) Türkçe- Japonca- Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. ( D )
Eklemeli gruba giren dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları | KÖKTÜRK DÖNEMİ |
Muhakemetü’l-Lügateyn | KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ |
Divan-ı Lügati’t-Türk | KARAHANLI TÜRKÇESİ |
Nutuk | TÜRKİYE TÜKÇESİ |
Yunus Emre Divanı | ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ |
9. Türkçenin XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu Türkçesi
E) Osmanlı Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
11. Yapı ve köken bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
- Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
- Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
- Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
- Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
- Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
- Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
- Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
- Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
- Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
- Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.3.Ünite - Türkçenin Sesleri ve Özellikleri (Sayfa:52-58)
B. TÜRKÇENİN SESLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Hazırlık
1. Ses ile harf arasında nasıl bir ilişki vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de yazıya aktarılabilir.
2. Türkçede “gelinlik” kelimesinin “gelınlık”, “yazıyor” kelimesinin “yaziyör” şeklinde söylenmemesi Türkçenin hangi özelliği ile ilgili olabilir? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
2. Ünlü uyumları ile izah edilebilir. Türkçede ince sesle başlayan inceyle kalın sesle başlayan kalın devam eder.
3. Ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu birinin Türkçeyi öğrendikten sonra aşağıdaki kelimeleri gösterildiği şekilde yanlış telaffuz etmesinin sebebi ne olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Türkçedeki ses özelliklerini ve ses olaylarını bilmemesinden kaynaklanır.
İnceleme
1. Metin
HASAN BOĞULDU
1. Etkinlik
Ünlü ve ünsüzlerin özellikleri ile ilgili yapılan araştırmalardan hareketle aşağıdaki etkinlik gerçekleştirilir. Sınıf iki gruba ayrılır.
1.
a. Bütün kelimeleri büyük ünlü uyumuna uyan aşağıdaki cümlede geçen ünlüleri kalınlık ve incelik bakımından değerlendiriniz. Bu ünlülerin nasıl bir uyumla bir araya geldiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle büyük ünlü uyumunun (kalınlık-incelik uyumu) kuralını belirleyerek aşağıdaki şemaya yazınız.
Büyük ünlü uymunda | Kalın ünlüden sonra kalın | gelir. |
İnce ünlüden sonra |
b. Hasan Boğuldu metin parçasında geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin büyük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
b. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler büyük ünlü uyumuna uyar.
2. a. Aşağıda verilen bilgilerden hareketle Hasan Boğuldu metninden ünlüleri atılarak alınan cümlenin ünlülerini yazınız.
2. SEN BİLDİĞİN KADARINI SÖYLEYİVER
b. Cümledeki bütün kelimeler küçük ünlü uyumuna (düzlük-yuvarlaklık uyumu) uyduğuna göreulaştığınız sonuçlardan hareketle küçük ünlü uyumunun kuralını belirleyiniz ve bu kuralı aşağıdaki şemaya yazınız.
Küçük ünlü uyumunda | A,E,İ,I ünlülerden sonra A,E,İ,I | ünlü gelir |
o, ö, u, ü ünlülerden sonra ya a, e ya u, ü |
c. Hasan Boğuldu metninde geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin küçük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
c. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler küçük ünlü uyumuna uyar.
3. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlenin bazı kelimeleri ünlü uyumuna uymayacak şekilde düzenlenmiştir. İki cümleyi okuyarak ünlü uyumuna uymanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
3. Türkçedeki ünlü uyumları sadece Türkçeye özgü bir durumdur. Önemi ise Türkçedeki seslerin çok şekilli olması ve bunların eklenirken hangisinin uygun olduğunu bulmak için hazırlanmıştır.
2. Etkinlik
Öğrenciler tarafından aşağıdaki cümlelerde büyük ve küçük ünlü uyumu kuralına aykırı olan kelimeler bulunur. Bu kelimelerin ses uyumlarına uymama nedenleri tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
“Hasan Emine’yi görmek istiyor.” , “Hasan Emine’ye bakarken yüreği titrerdi.” , “Hasan Emine’nin yolunu sabahleyin erkenden gözlerdi.” , “Emine Hasan’a yeşilimtrak gözleriyle uzun uzun bakardı.” , “Emine’nin babasıgil bu sevdayı istemezdi.”
İsti-yor
Bakar-ken
Sabah-leyin
Yeşil-imtrak
Babası-gil
Sözcükleri ünlü uyumlarına uymaz. Nedeni: Türkçede eklerin 4 yada 8 şekli varken bu sözcüklerin tek şekli olmasıdır. Mesela kes-kin sözcüğündeki –kin ekinin -kın,-kun,-kün,-gin,-gun,-gün,-gın şekli var ama –yor, -ken, -leyin, -imtrak gibi eklerin tek şekli vardır.
4. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “omuz” kelimesinde, ünlü düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. İki heceli sözcüklerde kendisinden sonra ünlü ile başlayan bir ek gelirse ikinci hece sesli harf düşer. Buna orta hece düşmesi denir.
b. Aşağıdaki cümlelerde ünlü düşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak ünlü düşmesinin nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. gönül-ü > gönlü
gider-ise>giderse
rızık-ı >rızkı
gider-imiş>gidermiş
oğul-unu>oğlunu
oğul-um>oğlum
akıl-ı>aklı
5. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “azıcık” kelimesinde, ünlü türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. Bazı sözcüklerde “cik” küçültme eki getirildiğinde sözcükle ek arasına bir ünlü getirilir.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü türemesinin meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. bir-cik> biricik
6. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “söylüyor” kelimesinde, ünlü daralmasının nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü daralmasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz.
a. “a ve e ”ünlüleriyle biten fiile “-yor” eki getirildiğinde fiilin sonundaki “ a ve e” sesleri darlaşarak “ı, i, u, ü ” ye dönüşür.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü daralmasının meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. de-y- iver>diyiver (NOT: y sesinin daraltma özelliği sadece de-, ye-, ne sözcüklerinde meydana olur.)
7. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “düşte” kelimesinde, ünsüz benzeşmesinin (uyumu) nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz benzeşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
a. Türkçede sözcüklerde sert ünsüzlerden (p,f,s,t,k,ç,ş,h,p) sonra “d,c,g” ile başlayan bir ek gelirse bu seslerden c=ç’ ye, d=t’ ye, g=k’ye dönüşür. Yani bu sesler sertleşir.
b. Aşağıdaki cümlede ünsüz benzeşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. çök-dü>çöktü
çat-dı>çattı
8. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “yoğum” kelimesinde, ünsüz yumuşamasının nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz yumuşamasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
a. Sözcük sonunda bulunan p,ç,t,k sesleri ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında yumuşayarak b,c,d,ğ dönüşürler.
b. Aşağıdaki cümlelerde, ünsüz yumuşamasının meydana geldiği kelimeleri bularak ünsüz yumuşamasının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. dert-i>derdi
in-dik-i>indiği
boğ-u-l-duk-u-n-u>boğulduğunu
9. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “ufacık” kelimesinde, ünsüz düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
9. Türeme ve birleşme sırasında ünsüz kaybı olabilmektedir.
- minik+ cik= minicik
- ufak+cık = ufacık
- küçük + cük = küçücük
- yüksek+l= yüksel
- ast + teğmen = asteğmen
- üst + teğmen = üsteğmen sözcüklerinde olduğu gibi…
2. Metin
KAR MÛSİKÎLERİ
10. Kar Mûsikîleri metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “zannedilen” kelimesinde, ünsüz türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
10. Kimi tek heceli sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında veya ünlüyle başlayan bir sözcükle başlayan bir sözcükle birleştiklerinde bunların sonundaki ünsüzler ikizleşir.
Anlama – Yorumlama
3. Etkinlik
Gün içinde yapılan herhangi bir günlük konuşma yazıya aktarılır. Birkaç yazıda görülen ses olayları ve ünlü uyumları tespit edilir.
1. Aşağıdaki metinlerde altı çizili kelimelerde meydana gelen ses olaylarını gösteriniz, bu ses olaylarının sebeplerini açıklayınız.
Sepetçi :sepet-ci>sepetçi=Ünsüz Sertleşmesi
Ucuna :uç-u-n-a>ucuna=Ünsüz Yumuşaması
sokağına :sokak-ı-n-a>sokağına= Ünsüz Yumuşaması
edemediğim :et-e-me-dik-im>edemediğim= Ünsüz Yumuşaması
oğlu ğul-u>oğlu=Ünlü Düşmesi
tanzifatçısı :tanzifat-cı>tanzifatçı=Ünsüz Sertleşmesi
çevresinde :çevir-e>çevre= Ünlü Düşmesi
götürmüyordu :götür-me-yor-idi>götürmüyordu=Hem Ünlü Daralması hem de Ünlü Düşmesi
dördü :dört-ü > dördü= Ünsüz Yumuşaması
yamağı :yamak-ı >yamağı= Ünsüz Yumuşaması
yiyecek :ye-y-ecek>yiyecek= Ünlü Daralması
çırağı :çırak-ı > çırağı= Ünsüz Yumuşaması
ekmekçiliğe :ekmek-ci-lik-e>ekmekçiliğe=Hem Ünsüz Sertleşmesi hem de Ünsüz Yumuşaması
çocuğundan :çocuk-u>çocuğu= Ünsüz Yumuşaması
istemekte :istemek-de>istemekte= Ünsüz Sertleşmesi
hakkı :hak-ı >hakkı=
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ses olaylarından ünsüz uyumu (benzeşmesi) bulunmaktadır?
A) Yemek üstüne hemen yola çıkmak iyi değildir.
B) Kazdağı’nın yolu çetindir, nasıl çıkacaksın?
C) Heybeni eşeğin üstüne at da rahat git!
D) Ben bugün varsam yarın yoğum.
E) Güz yaklaştı; zeytinden sonra düğününüzü yaparız.
CEVAP:E
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerden hangisi küçük ünlü uyumuna uymaz?
A) Yalnız orada boğulduğunu söylüyorlar!
B) Bakmış artık beklemenin yolu yok.
C) Kışın derdi senden evvel benim içime çöktü.
D) Artık sen beni unut, ben de seni unutayım.
E) Ama Hasan’ın anası bakmış ki bu iş sürüp gidesi değil…
CEVAP:A
3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Türkçe kelimelerin düzlük-yuvarlaklık özelliklerine göre bir düzen içinde sıralanmasına KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU denir.
Türkçede sürekli sert sessiz “P , Ç , T , K” seslerinden biri ile biten bir kelime, sesli ile başlayan bir ek alınca kelimenin sonundaki sert sessiz yumuşayarak “B , C , D , Ğ” seslerinden biri olur.
Türkçede “KEN ,YOR , DAŞ ,IMTRAK, LEYİN” ekleri büyük ünlü uyumunu bozan eklerdir.
4. Aşağıdaki altı çizili kelimelerde meydana gelen ses olayını doğru şekilde eşleştiriniz.
Kapalı kapılar ardında neler konuşuyorsun? Ünsüz yumuşaması
Küçücük elleri mis kokuyordu. Ünsüz düşmesi
Kahroluyorum bu şiiri okuyunca. Ünlü düşmesi
Sanki daracık sokaklarda tutsak kalmıştı. Ünlü türemesi
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
“-(i)yor” eki dışında küçük ünlü uyumuna aykırı ek bulunmaz. ( D )
Türkçede “b, f, m, p, v” sesleri dudak ünsüzleridir. ( D )
Türkçede kalın sesli ünlü yoktur. ( Y )
6. Ağızdan çıkış noktasına göre ünsüzler nasıl gruplandırılır?
6. Dudak ünsüzleri: Dudakların birbirine dokunmasıyla çıkar: b, m, p
Diş-dudak ünsüzleri: Üst dişlerin alt dudağa dokunmasıyla çıkar: f, v
Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere yaklaşmasıyla veya dokunmasıyla çıkar. c, ç, d, j, l, n, r, s, ş, t, z
Damak ünsüzleri: Dilin orta kısmının ön damağa ya da dil kökünün art damağa yaklaşmasıyla çıkar. g, ğ, k, y
Gırtlak ünsüzleri: Bu ses, ciğerlerden gelen havanın ses tellerine çarpmasından ve ağızda hiç bir engele uğramadan çıkmasıyla oluşur. Türkçede gırtlak ünsüzü olarak sadece h sesi vardır.
3.Ünite:Telaffuz-Söyleyiş
(Sayfa:59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,69)
A. TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ]
1. Ses ve Seslerin Kullanımı
Hazırlık
1. “Büyük büyük büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı bıngıldak Bahir’in bön bün bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu. Bir berbere, bir bibere bre berber beri gel biber al diyordu.”
Emin ÖZDEMİR
Yukarıdaki tekerlemeyi okurken telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkmaktadır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. b sesi ile ilgili yapılan bir tekerleme olduğu için b sesi çıkış noktası belirgin olarak hissedilmektedir.
2. Aşağıdaki çizimlerde gösterilen iletişim süreçleri ile ilgili neler söylenebilir?
2.İletişim aşamasında ne kadar düzgün bir telaffuz ve söyleyiş olursa iletişimin oluşmasında sıkıntı olmaz.
3. Günlük hayatınızda sesini iyi kullanan, güzel ve etkileyici konuşan insanlarla bir arada bulunmak size neler kazandırır?
3. Günlük hayatta etkili konuşan insanlarla bir arada olmak bizi etkiler ve onlar gibi olmak eğilimi bizlerde oluşur.
4. Türkçeyi yeni öğrenen bir turisti Türkiye’de nasıl bir ortama götürürsek konuşulanları anlamayarak çevresiyle iletişim kurmakta zorlanır?
4. Ağız özellikleri ön planda bir köye götürsek anlaşmakta sıkıntı çeker. Çünkü o yazı diline uygun olarak dili öğrenmiştir. Telaffuzları düzgün şekilde öğrenmiştir.
5. Duyduğunuz ve gördüğünüz kadarıyla çevrenizde güzel ve etkileyici konuşanların nasıl bir eğitim aldıklarını söyleyiniz.
5. Öncelikle bol bol kitap okumuşlar ve ses ve söyleyiş eğitim olan diksiyon dersi almışlardır.
İnceleme
1. Metin KEŞANLI ALİ DESTANI
1. Etkinlik
a. Yapılan hazırlıklar doğrultusunda “konuşmalarda rastlanan ses kusurları, bunların konuşma üzerinde olumsuz etkileri ve bu etkilerin giderilme yöntemleri” konulu sunum sınıfta gerçekleştirilir.
a. Söyleyişi Etkileyen Kusurlar
Çeşitli seslendirme kusurları nedeniyle söylenenler yeterince anlaşılamaz ve tekrar edilmek zorunda kalınır. Konuşmacı harfleri doğru telaffuz edemeyebilir veya konuşurken bazı heceleri yutabilir. Harflerin hatalı telaffuz edilmesi karşılıklı konuşmalarda pek dikkat çekmese de topluluk karşısında veya mikrofondan yapılan konuşmalarda derhal dikkat çekerler. Bu tür hatalar konuşmacının anlaşılmamasına ya da yanlış anlaşılmasına yol açarlar.
Buna göre:
1.GEVŞEKLİK: Ses organlarının genel tembelliğidir ve en çok karşılaşılan durumdur. Bu genel gevşeklik genel bir konuşma sönüklüğüne yol açar. Gevşekliği gidermek için dişleriniz arasına bir kalem sıkıştırın ve aşağıdaki cümleleri hızla okuyun.
- Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış.
- Biz de bize biz derler, sizde bize ne derler?
- Pireli peyniri perhizli pireler teperlerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
2.PELTEKLİK: Bir harfin çıkarılamayarak bir diğeri ile değirilmesidir. Bu durum dilin yeterince eğitilmemesinden, lehçelerin yapısından veya bazı dillerin fazla etkisinde kalmaktan kaynaklanabilir. Türkçe üzerinde tespit edilen pelteklik türleri aşağıda belirtilmiştir.
Zeleştirme:(J) yeri (Z) .Örnek: Jale-Zale, Jilet-Zilet,
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem, Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem, Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Yukarıdaki örneklerde ilk sırada belirtilen sesler çıkarılamadığından ikinci sesler onların yerine ikame edilmektedir. Bu seslerin çıkarılamaması durumunda bunların üzerinde uygun alıştırmaların sık sık yapılması gerekmektedir.
J- Jilet, jandarma, jale, jumbo,
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil
S- Sorgun, hassasiyet, fason
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil
S- Sorgun, hassasiyet, fason
3. TUTUKLUK :Bir hece üzerinde takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur. Bu sorun en çok düşünce akışındaki duraklamadan kaynaklanır. Normal şartlar altında aşırı stres de tutukluğa yol açabilir. Tutukluğu gidermek için herhangi bir metni önce yavaşça ve sonra hızlanarak okuyun. Eğitici sizi bireysel olarak takip edecektir.
Tutukluk Örneği: Bu, bu bizim…… şerefimiz….. olacak ….diye ….. uzun uzun…..bize bize anlattı.
4. KEKELEME : Tutukluğun ileri aşaması, söz söylerken birden bire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturması ve gerilme hareketiyle hecelerin tekrarlanması. Kekemeler soluk aldıkları veya pek geç soluk verdikleri sırada konuşurlar. Kekeleme genellikle çocukluk döneminde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Erken yaşta konuşmaya başlayan çocukların konuşma başarılarına çevrenin gösterdiği aşırı ilgi çocuğun duygularını zararlı yönde etkiler. Çok iyi konuşarak dikkat çekmek isteyen çocuğun kendi üzerinde ürettiği baskı bir süre sonra kekeleme rahatsızlığını oluşturur. Kekeleme çocuklukta yaşanan aşırı baskı, şiddet veya aşırı utançlığın etkisiyle de gelişebilir. Maddi bir hastalık olmamakla birlikte kekeleme beyin konuşma merkezinde mesaj akışında oluşan karışıklığın bir sonucudur ve çoğunlukla psikolojik bir sorundur.Kekemeliği gidermek için:
1.Okumayı yeni öğrenir gibi düşük hızda fakat yüksek sesle bol bol okumak
2.Belli cümleleri ezberleyerek tekrar tekrar seslendirmek.
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
5.ASALAK SESLER: Bazı sesler veya kelimeler asalak olarak kelimelerin arasına takılır ve konuşmayı tahammül edilmez hale getirir. Asalak sesler veya kelimeler konuşmacının fikir netliği ve kendine güveni hakkında şüphe uyandırır. Konuşmanın kalitesini baltalar ve dinleyiciyi sıkar. Bu kapsamda “ııı, eee, aaa, şey, yani, mesela, evet…” gibi ses veya kelimeler konuşma arasında sık sık veya gerekmediği halde kullanıldığında dinleyici rahatsız olur.
Örnekler:
Bana şey dedi. Bugün yıldönümü olduğu için eee şey yapacaktık. Tören salonunu düzenleyecektik.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz çalışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir felaket geçti.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz çalışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir felaket geçti.
b. Yapılan sunumdan hareketle ses-telaffuz ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler hâlinde tahtaya yazılır.
b.
2. Etkinlik
“Ali, İzmarit ve Zilha” tiplerini canlandıracak üç öğrenci seçilir. Seçilen öğrenciler aşağıdaki metin parçasını iki şekilde canlandıracaklardır:
a. Birincisinde Keşanlı Ali Destanı’ndan alınan ve bütün noktalama işaretleri kaldırılan aşağıdaki metin parçasını canlandırırlar. Bu canlandırmada konuşmalar hiçbir noktalama işareti düşünülmeden, duraklama yapılmadan bir solukta gerçekleştirilir.
b. İkincisinde aynı parça orijinal şekliyle canlandırılır. Bu canlandırmada konuşmalar noktalama işaretleri (duraklamalar) dikkate alınarak gerçekleştirilir.
Oyun sonunda, konuşma sırasında meydana gelen duraklamaların önemi, soluk alıp vermeyle ve noktalama işaretleriyle ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler hâlinde tahtaya yazılır.
3. Etkinlik
a. Keşanlı Ali Destanı ’ndan alınan cümlelerde geçen kelimelerin dik ve baskılı okunarak vurgulanan heceleri aşağıda gösterilmiştir. Bu cümleler okunarak kelimelerde vurgunun nasıl gerçekleştiği tespit edilir.
a. Sözcük (Kelime) Vurgusu: Konuşma sırasında bazı hecelerin diğerlerine göre daha kuvvetli, daha şiddetli söylenmesine denir.
- Anlatımda vurgu söze duygu değeri katar; söylenen sözün daha anlaşılır olmasını sağlar ve ahengi canlandırır.
- Türkçede genel olarak vurgu son hecededir.
- Yer isimlerinde vurgu ilk veya orta hecededir: Ankara -İstanbul – Sakarya gibi
- Kelimelere ek eklendiğinde, vurgu son heceden bu eke geçer: Kitap – Kitapçı – Kitapçılık – Kitapçılar
- Tek heceli kelimelerde vurgu yapılmaz.
- Pekiştirme ekleri alan sıfatlardaki pekiştirme ekleri vurguludur: Dümdüz, Sapsarı, Masmavi
- Birleşik kelimelerde normalde iki vurgu bulunur ancak genelde ilk kelimedeki vurgu daha güçlüdür: Çanakkale
b. “Türkçede kelime vurgusu” konusunda yapılan araştırmalardan ve yukarıda ulaşılan sonuçlardan hareketle, kelime vurgusunun kelimenin hangi hecesinde gerçekleştiği belirlenir. Sonuçlar aşağıdaki şemaya yazılır.
Türkçede Kelime Vurgusu | Tek heceli sözcüklerde vurgu yapılmaz (Al, ne, dün) | bulunur. |
İki heceli sözcüklerde ikinci hecede vurgu olur.(oku, okul, sana, sizin ,orda) | ||
Şimdiki zaman eki ile yapılır ve vurguyu üzerine alı (di-yor-dum) | ||
İle edatıyla yapılır (hiddetle) |
1.
a. Keşanlı Ali Destanı metninde bir yabancı olan Olga “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin?” cümlesinde anlamı vermek için sesini nasıl kullanmıştır?
a. Soru anlamı ile kullanmak istemiştir fakat soru eklerinin hiçbirini kullanmadan vurgu ve tonlamayla soru sormuştum.
b. “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!” cümlesini okurken ses tonumuzu ayarlayarak aşağıdaki anlamları vermeye çalışınız.
Tasdik, kabul etme : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Şaşırma : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Alay, küçümseme : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
c. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle konuşma sırasında kullanılan ses tonu ile verilmek istenen anlamın ilişkisini belirleyiniz.
c. Ses tonu ve verilmek istenen mesaj arasında ilişki vardır. Birini uyarırken sert ifade ile “Yavrum” dersek kızdığımızı anlar. Yumuşak bir ifade dersek şefkat gösterdiğimizi anlar.
4. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı metninden alınan ve okunuşa göre anlamı değişebilen aşağıdaki cümleler önce metinde kastedilen anlama göre, sonra metinde kastedilen anlamın dışında okunur. Buradan hareketle vurgunun metne kazandırdıkları tartışılır. Ulaşılan sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2.
a. Aşağıda Olga ve Zilha’nın bir diyaloğu resimlenmiştir. Zilha’nın konuşmasında meydana gelen boğumlama kusurlarını açıklamalardan hareketle gideriniz.
a. “Telefonu alırım, sen kimi arıyorsun diye sorarım.” Şeklinde düzeltilir.
b. Keşanlı Ali Destanı metninde geçen diğer boğumlama kusurlarını bularak bu boğumlama kusurlarının doğrusunu söyleyiniz.
b.
c. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle telaffuzda boğumlamanın önemini tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
c. Boğumlanma
Boğumlanma, ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanlamayla çıkmasıdır. İletişim kurduğumuz zamanlarda, hızlı konuşan, yuvarlayan ya da tane tane konuşmayan insanlarla zaman zaman hepimiz karşılaşmışızdır. Bu kişilerde boğumlanma sorunu yaşanıyor demektir. Yani boğumlamanız bozuksa anlaşılamama durumu ortaya çıkabilir. Anlaşılamazsanız konuşmanızın da bir anlamı kalmaz.
Boğumlanmayı gerçekleştiren organlarımız iki gruba ayrılır:
1) Hareket eden boğumlanma organları: Bunlar çene, dudaklar, dil ve yumuşak
damaktır. Dilinizin damağınızın gerisine doğru götürdüğünüzde orda yumuşak
bir bölge hissedeceksiniz. Bu bölgeye yumuşak damak adı verilir.
2) Hareket etmeyen boğumlanma organları: Bunlar dişler, diş etleri ve damaktır.
Boğumlanmayı bu organlarımızın çeşitli hareketleriyle elde etmek mümkündür. Bu
organlarımız kaslarla ilgili oldukları için bu kasların eğitilmeleri boğumlanmamızın düzgün bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlamaktadır.
3. Keşanlı Ali Destanı metninde tespit ettiğiniz telaffuz kusurunun kahramanlar üzerinde olumsuz etkisi olup olmadığını söyleyiniz.
Kahramanlar üzerinde olumlu ya da olumsuz etkisi elbette vardır. Telaffuz kusuru çok olan kahramanlar genellikle komik durumda okuyucuya sunulur ve onların konuşmasında bir ciddiyet oluşturulmaz.
4. a. Yanda gösterildiği gibi “Yok efendim.” cümlesi normal bir okunuşla okunduğunda “Yo kefendim.” şeklinde ulanarak okunur. Verilen bu örnekten hareketle ulamanın nasıl gerçekleştiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. Genel olarak tanımlarsak bir kelimenin sonundaki sessiz harfin ardından gelen kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine ulama diyoruz. Ulama, söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan konuşmalarda veya seslendirmelerde ses bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenli olarak ilerler.
Türkçede yer alan ulama özellikleri:
1. Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki kelimenin ilk harfiyle birleşir.
Yazıda | Konuşmada |
Ak–şam– ol–du | Ak–şa–mol–du |
E–lim–den– al–dı. | E–lim-de–nal–dı. |
2. Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında yumuşak konumlarına dönerler. Örneğin Arapça orijiniyle “kitab” Türkçede “kitap” şeklinde yazılır. Ancak yanına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile ilişkilendirir. Yazı dilinde sert olan harf ulama ile yumuşar.
(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi | Konuşma Dilinde İfadesi |
(Mahmud) Mah–mut ev–len–di. | Mah-mu–dev–len–di |
(Mes’ud) Mes–ut ol–du. | Me–su-dol-du. |
(Kitab) Ki–tap al–dı. | Ki–ta–bal–dı. |
3. Türkçede kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin izlemesi durumunda “h” ünsüzü düşer. İki kelime birbirine bağlanır.
Yazı Dilinde | Konuşma dilinde |
Ye–mek ha–ne | Ye–me–ka–ne |
E–rik ho–şa–fı | E–ri–ko–şa–fı |
4. Eğer kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.
Yazı Dilinde | Konuşma dilinde |
İstiyorum, onu göreceğim. | İstiyorum, onu göreceğim. |
Koşuştururken, okulu unuttu. | Koşuştururken, okulu unuttu. |
5. Bazı durumlarda iki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve iki kelime birleşir.
Yazı Dilinde | Konuşma dilinde |
Ne i–çin | Ni-çin |
Ne a–sıl | Na-sıl |
Ne ol–du | Nol-du |
Keşanlı Ali Destanı’nın ilk paragrafında geçen ulamaları tespit ediniz. Ulamaları yapmadan metni okuduğunuzda telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkar? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle telaffuzda ulamanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
ZİLHA — Ne diyordum efendicağzıma söyleyim. Beni bu eve evladı maneviyatlık aldılar. Bir çocuğu bir de Şamama’yı gezdiriyorum. İşim o kadar. Şamama, evin köpeği. Burada medeniyet varmış be! Eskiden ayaklarımı aydan aya yıkardım. Hem de çorabımı çıkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yıkansın diye. Şimdi her gün banyo yapıyorum.
- diyordu(m e) fendicağzıma
- maneviyatlı (k a) ldılar
- İşi (m o)
- Eskide (n a) yaklarımı
- Ayda (n a) ya
Yukarıdaki paragraftaki ulamalar bunlardır.
5. Etkinlik
İki öğrenci seçilir. Keşanlı Ali Destanı metninde Ali ile Zilha arasında geçen diyalog, Ali çok kibar ve nazik bir ses tonuyla, Zilha sert ve sinirli bir ses tonuyla öğrenciler tarafından canlandırılır. Ortaya çıkan sonuçtan ve aşağıdaki şemada verilen örnekten hareketle:
a. Konuşma esnasında sesin nasıl kullanılması gerektiği,
a. Doğal bir söyleyişle söylenir.
b. Doğal söyleyişle yapmacık söyleyişin farkı,
b. Doğal söyleyişle ifade edilen sözcüklerde anlatılmak ve verilmek istenen ileti kendini gösterir. Yapmacık olan hemen kendini belli eder ve ileti doğru anlaşılmaz.
c. Doğal söyleyişle yapmacık söyleyişin dinleyici üzerindeki etkisi tespit edilerek tahtaya yazılır.
c. Doğal söyleyiş her zaman alıcı üzerinde etkilidir.
5. a. Yandaki şiiri okuyunuz ve telaffuzda zorluk çekilen ses ile kelimeleri tespit ederek tahtaya yazınız.
a. Dümbürleyli ve Lümbürleyli sözcüklerinin telaffuz zordur.
b. Tespit edilen ses ve kelimelerin telaffuzunda neden güçlük çekilmektedir?
b. Kelimeler hem anlamsız hem seslerin çıkış noktaları birbirinden farklı olarak gözükmektedir.
c. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle seslerin özelliklerini bilmenin, onları doğru ve güzel telaffuz etmenin önemini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
c.
6.Keşanlı Ali Destanı’nda geçen aşağıdaki cümlelerde koyu renkle gösterilen “l” ve “k” seslerini inceleyiniz. Bu seslerin çıkış yerlerinin aynı olup olmadığını tespit ederek alfabelerin bütün sesleri ifade edip etmeyeceğini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazınız.
6. Çıkış yerleri aynı değildir. L sesi sert damak ünsüzü olup dilin ucu biraz daha geride sert damağa değmelidir. K sesi ise yumuşak damak ünsüzü olup dilin arka tarafı (dil sırtı), yumuşak (art) damakla buluşurken dilin ucu alt dişlere değmelidir.
Alfabenin bütün seslerini ifade etmez.
6. Etkinlik
Türkçeyi güzel konuşan bir kişinin (spiker, diksiyon öğretmeni gibi) konuşması kaset ve CD’den dinlenir. Bu konuşma diğer insanların konuşmalarıyla karşılaştırılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
7. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı metninde yerel söylenişe göre yazılmış kelimeler tespit edilerek bu kelimeler yazı dilindeki şekliyle telaffuz edilmeye çalışılır. Buradan hareketle yazı dilinde kullanılan yazım kuralları ile telaffuzun bütünüyle örtüşüp örtüşmediği tartışılır. Ortaya çıkan sonuç deftere yazılır.
7. a. Kibarlık Budalası metninde Felsefe Hocası neden Mösyö Juardain’a seslerin özelliklerini öğretmektedir?
a. Kibarlık öğretmek için. Söyleyişi düzgün kişiler genellikle kibar ve efendi kişi olarak algılanırlar.
b. Buradan hareketle seslerin çıkış yerlerini bilmekle doğru ve güzel telaffuz arasında bir ilişki olduğu söylenebilir mi? Tartışınız. Ulaştığınız sonucu defterinize yazınız.
b. Çıkış yerlerini bilmek doğru ve güzel telaffuzda etkilidir.
8. Kibarlık Budalası metninde verilen ve aşağıdaki tabloda gösterilen beş ünlünün söyleniş özelliklerini dikkate alarak Türkçede bulunan diğer üç ünlüyü ve bu ünlülerin söyleniş özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Geniş (Ağız çok açık)Dar (Ağız az açık)Geniş (Ağız çok açık)Dar (Ağız az açık)
ÜNLÜLER | Düz (Dudaklar düz durumda) | Yuvarlak (Dudaklar yuvarlak durumda) | ||
Kalın (Dil geride) | a | ı | o | u |
İnce (Dil ileride) | e | i | ö | ü |
9. Keşanlı Ali Destanı ve Kibarlık Budalası metinlerinde geçen “öğrettiğim, tükürükleri, yaklaştırarak, dokunmayacak” kelimelerindeki ünlüleri yukarıdaki tabloda verilen özelliklerden hareketle kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönüyle gruplandırınız.
9. Öğrettiğim > İnce > Düz yuvarlak karışık
tükürükleri, >İnce > Düz yuvarlak karışık
yaklaştırarak > Kalın > Düz
dokunmayacak > Kalın >Düz yuvarlak karışık
10. Keşanlı Ali Destanı ve Kibarlık Budalası metinlerinde geçen “lakin, konuşma, lazım, banabaksana” kelimelerindeki “a” seslerinin ses değerleri aynı mıdır? Buradan hareketle bir alfabede bütün seslerin gösterilmesinin mümkün olup olmayacağını tartışınız. Sonucu defterinize yazınız.
10. Değildir. Bunlar vurgu ve tonlamaya göre kullanıldığı cümleye göre değişir. Bütün lafabeyi göstermek mümkün değildir.
11.
a. Keşanlı Ali Destanı’nda Zilha, Kibarlık Budalası’nda Mösyö Juardain güzel konuşmak için nasıl bir eğitim alırlar?
a. Seslerin çıkış noktalarına dikkat ederek eğitim alırlar.
b. Zilha’nın ve Mösyö Juardain’in aldığı eğitimden hareketle bir dilin ses terbiyesi ve konuşma biçiminin öğretilme yöntemleri ile ilgili neler söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Bir dili öğrenmek için öncelikle o dilde kullanılan sesleri doğru telaffuz etmek gerekir. Bunu bilmediğimiz zaman yanlış söyleyiş ortaya çıkar.
12. a. Aşağıdaki parçalarda koyu renkte gösterilen kelimeleri ve bu kelimelerle ilgili bilgileri inceleyiniz.
b. Bu kelimelerden ikinci kutucuktaki “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin” kelimelerini telaffuz özelliklerine dikkat ederek tekrar okuyunuz. Bu okuyuşta kelimelerin “olmıyacak, dokunmıyacak, üşütmiyesin” şeklinde telaffuz edilip edilmeyeceğini tartışınız. Buradan hareketle ünlülerle ilgili ses olaylarının konuşma dilinde telaffuz kusuruna neden olup olmayacağını belirleyiniz.
Telaffuz kusurlarına neden olurlar. Bu tarz ifadeler bizde konuşma dilinde olsa da bunları “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin” şeklinde konuşmalıyız.
13. Kibarlık Budalası metninde bazı ünsüzlerin söyleniş özelliği verilmiştir. Siz de aşağıdaki tablodan hareketle Kibarlık Budalası metnindeki gibi Türkçede bulunan diğer ünsüzlerin söyleniş özelliklerini belirleyiniz.
Ünsüzlerin Sınıflandırılması
Ünsüzler ağız boşluğundaki boğumlandığı yere (çıkak), sürekli söylenip söylenemediğine ve yumuşak (ötümlü) ve sert (ötümsüz) oluşlarına göre sınıflandırılır.
a. Boğumlanmalarına (çıkak) göre:
Dudak ünsüzleri: Dudakların birbirine dokunmasıyla çıkar: b, m, p
Diş-dudak ünsüzleri: Üst dişlerin alt dudağa dokunmasıyla çıkar: f, v
Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere yaklaşmasıyla veya dokunmasıyla çıkar. c, ç, d, j, l, n, r, s, ş, t, z
Damak ünsüzleri: Dilin orta kısmının ön damağa ya da dil kökünün art damağa yaklaşmasıyla çıkar. g, ğ, k, y
Gırtlak ünsüzleri: Bu ses, ciğerlerden gelen havanın ses tellerine çarpmasından ve ağızda hiç bir engele uğramadan çıkmasıyla oluşur. Türkçede gırtlak ünsüzü olarak sadece h sesi vardır.
b. Sürekli söylenip söylenmeyeceğine göre:
Ünsüzlerin söylenirken ses yolunun kapanmasına veya sürekli açık olmasına göre sınıflandırılmasıdır. Ünsüzler söylenirken ses yolu kapanıyorsa süreksiz, sürekli açık kalıyorsa sürekli ünsüzler adını alır. Bunu belirlemek için ünsüzün başına bir ünlü getirilir. Ak, süt, iç seslerini söylerken ses yolu tıkanmaktadır. Özzzzzzzzz, elllllllll, offffff seslerini söylerken ses yolu açık kalmaktadır. Bu özelliğine göre ünsüzler ikiye ayrılır:
Sürekli ünsüzler: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z
Süreksiz ünsüzler: b, c, ç, d, g, k, p, t
c. Yumuşak ve sert oluşlarına göre:
Ünsüzler ses tellerinde titreşime uğrayıp uğramadığına göre yumuşak (tonlu) ve sert (tonsuz) olmak üzere ikiye ayrılır.
Yumuşak ünsüzler: Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlerdir. b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Sert ünsüzler: Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlerdir. ç, f, h, k, p, s, ş, t
14. a. Keşanlı Ali Destanı metninden alınan aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerdeki “k, g” ünsüzlerinin ses değerleri aynı mıdır? Sözlü olarak ifade ediniz.
a. Değildir. Çıkış noktaları aynı olsa da ses değerleri aynı değildir.
b. Buradan hareketle yazı dilindeki bir işaretle (harf, gösterge) konuşma dilindeki farklı seslerin gösterilebildiği söylenebilir mi? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Söylenebilir.
Yukarıdaki çizimde Mösyö Juardain ile Zilha birbirleriyle konuşturulmuştur. Bu diyalogda Mösyö Juardain tekerlemeyi söylerken “p, r, z, l,” seslerinin telaffuzunda zorlanmaktadır. Bu seslerin hangi özelliğinden dolayı Mösyö Juardain’in telaffuzda güçlük çektiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuca göre seslerin hangi durumda telaffuzu güçleştirdiğini belirleyiniz.
“p, r, z, l,” sesleri çıkış noktaları farklı olunca söylemekte zorlanılmaktadır. Çıkış noktası (boğumlanma) farklı olan sesleri insanlar çıkarmakta zorlanırlar. Boğumlanma noktaları aynı olursa sorun olmaz.
8. Etkinlik
“Kırktırdım, koşullaştırılmıştık, çürütücülerde” kelimelerinde olduğu gibi aynı sesin tekrarlandığı sözlerin kulağa hoş gelip gelmediğini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
16. Aşağıdaki tekerlemeleri okuyarak söyleyişi bozan sesleri bulunuz ve söyleyişin bozulma nedenlerini belirtiniz.
16. ü,z,m,l sesleri söyleyişi zorlaştırmaktadır. Yine boğumlanma noktalarının farklı olmasıdır.
17. Keşanlı Ali Destanı metninde Zilha ve Kibarlık Budalası metninde Mösyö Juardain neden güzel konuşmak için ders alıyorlar? Güzel ve doğru konuşma kişiye neler kazandırır? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
17. Toplumda güzel konuşan itibar ve saygınlık kazanır.
9. Etkinlik
İki öğrenci seçilir.
a. Birinci öğrenci tarafından Kibarlık Budalası metninden alınan ve aynı kelimeler kullanılarak oluşturulan aşağıdaki beş cümle, hep aynı tonda duraklamadan okunur.
b. İkinci öğrenci tarafından bu cümleler anlamları dikkate alınarak farklı tonlamalarla vurgulu ve duraklamalara dikkat edilerek okunur.
c. Bu iki okunuştan hangisinin güzel olduğu ve metnin anlamını tam yansıttığı belirlenir.
ç. Metnin anlamını tam olarak yansıtan okunuşta nerelerde farklı tonlamalar, nerelerde duraklamalar yapıldığı tespit edilir.
d. Ortaya çıkan sonuçtan hareketle vurgu, tonlama ve duraklamanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulunulur.
Birincisi sizin söylediğiniz şekle koyarız: “Güzel Markiz, güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk beni öldürüyor. Yahut: Gönlüme saldığı aşk beni oldürüyor, güzel Markiz, güzel gözlerinizin. Yahut: Güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk, güzel Markiz beni öldürüyor. Yahut: Öldürüyor, güzel Markiz, güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk beni. Yahut da: Beni, güzel gözlerinizin öldürüyor güzel Markiz, gönlüme saldığı aşk.
Anlama – Yorumlama
1. Aşağıdaki şemayı ses-telaffuz ilişkisi etrafında yorumlayınız.
1. Dil göstergelerinin oluşturan harflerin boğumlanma noktalarına dikkat edilmediğinde telaffuz kusuru olur fakat dikkat edildiğinde böyle bir sorunla karşılaşılmaz.
2. Doğru, etkili ve güzel bir şekilde konuşabilmek için nelere dikkat etmelisiniz?
2. Dildeki seslerin boğumlanma noktalarına dikkat etmeli, vurgu ve tonlamalara dikkat etmeliyiz.
3. Aşağıdaki şiiri, şiirin tonlama ve duraklama özelliklerine göre okuyarak tonlama ve duraklamaların anlamla ilişkisini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
3. Anlam ilişkisi vardır. Özellikle şiirde vur ha vur gibi ifadelerin tonlama ve duraklamalara dikkat edilmeden okunması şiirde ahengin kaybolmasına neden olur.
4. Yanda verilen, herhangi bir cümledeki anlaşılırlık ile boğumlama arasındaki ilişkiyi gösteren grafiği yorumlayınız.
4. İletişimde anlaşılırlığın olması için boğumlanma kusurunun olmaması lazım.
10. Etkinlik
Aşağıdaki şiir ezgiyle ya da normal şekilde okunur. Şiir okunurken ne gibi telaffuz zorlukları çekildiği, bunların
nasıl giderildiği tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde bilgi yanlışı söz konusudur?
A) Türkçede dört kalın, dört ince toplam sekiz ünlü vardır.
B) “Ö” ünlüsü ince-yuvarlak özellikler taşır.
C) Ünlü daralması ses olayı telaffuz kusuruna neden olabilir.
D) “Ü” ünlüsü kalın-yuvarlak özellikler taşır.
E) Türkçede “a” sesi kullanılışa göre farklı ses değerleri kazanmasına karşın sadece “a” göstergesi ile ifade edilir.
CEVAP: D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
“Bana sökmez böyle kibar ağızları.” cümlesindeki “kibar ağızları” kelimelerinde KONUŞMA(TELAFFUZ)bulunmaktadır.
“Sen oku, çok güzel okuyorsun.” cümlesindeki kelimelerde vurgu sırasıyla şu eklerdedir: o-KU , gü-ZEL, oku-YOR “
İlahi… madam/ Hadi… sesi… duydu/ burnu… da… gıdıklandı/ O… duruşun… niye/ ” cümlelerinde şeklinde duraklama yapılır. (Duraklama yapılacak yere “/” işaretini koyunuz.)
3. Aşağıdaki seslerle bu seslerin özelliklerini doğru şekilde eşleştiriniz.
diş ünsüzü | z, s, r, l, n |
damak ünsüzü | g, ğ, k, y |
dudak ünsüzü | m, b, p |
dar-ince- yuvarlak ünlü | ü |
geniş-kalın- yuvarlak ünlü | o |
dar-ince- düz ünlü | i |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yazı dilindeki bir işaretle konuşma dilindeki farklı sesler gösterilebilir. ( D )
Bir cümlede veya birbirini takip eden cümlelerde aynı seslerin art arda tekrarı anlatımın bozulmasına neden olur. ( D )
Yazım kurallarıyla telaffuz bütünüyle örtüşür. ( D )
5. Dili etkili, güzel ve doğru kullanmanın önemi nedir?
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı 3.Ünite Sonu Değerlendirme Soru ve Cevapları (Sayfa 69,70)
Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
PENALTI SIRASINDA KALECİNİN KORKUSU
Değilmiki spor, toplum yaşamın da en önde bir ilgi alanı; öyleyse herzaman yaşamla övür olmak zorunda olan edebiyatda ona el atacak. Atıyorda zaten. Değme yazarların bazı yapıtlarının spor terminolojisinden alınmış adlar taşıması rastlantı değil.
…
Haldun TANER
1. Yukarıdaki metinde yanlış yazılmış kelimeleri tespit ederek bu kelimelerin doğru şeklini yazınız.
1. Değil mi ki spor, toplum yaşamında en önde bir ilgi alanı; öyleyse her zaman yaşamla övür olmak zorunda olan edebiyat da ona el atacak. Atıyor da zaten. Değme yazarların bazı yapıtlarının spor terminolojisinden alınmış adlar taşıması rastlantı değil.
2. Yukarıdaki metnin son cümlesindeki kelimelerde vurgunun kelimenin hangi hecesinde gerçekleştiğini belirleyerek defterinize yazınız.
2.
“Genç kız etrafına baktı. Bu müstesna günün gönlüne çöken azametinden silkinmek, kurtulmakistiyordu. Hatta aynı azamet, bütün cihana hâkim olmuş gibi idi. Neydi bu konuşacakmış gibi hisli tabiat. Kalbe ürperti veren bu muhteşem dekorda, kim ne derse desin bir kahredici güzelliğin hâkim sesi vardı. Bir güzellik, bir aşk güzelliği.”
Samiha AYVERDİ
3. Yukarıda altı çizili kelimelerde görülen ses olaylarını sebepleriyle birlikte açıklayınız.
3. bak+dı> baktı > Ünsüz Benzeşmesi
gönül+üne > gönlüne > Ünlü Düşmesi
iste+yor+idi > istiyordu > Ünlü Daralması ve Ünlü Düşmesi
kalp+e > kalbe > Ünsüz Benzeşmesi
kahır+et+ici > kahredici > Ünlü Düşmesi ve Ünsüz Yumuşaması
güzellik+in > güzelliğin > Ünsüz Yumuşaması
4. Yukarıdaki parçadan alınan “Bu müstesna günün gönlüne çöken azametinden silkinmek, kurtulmak istiyordu.” cümlesindeki kelimeleri kalınlık-incelik uyumuna göre inceleyiniz.
4. Bu= Aranmaz
müstesna=Uymamış kalın ve ince var.
günün = Hepsi ince ve uymuş.
gönlüne = Hepsi ince ve uymuş.
çöken= Hepsi ince ve uymuş.
azametinden= Uymamış kalın ve ince var.
silkinmek= Hepsi ince ve uymuş.
kurtulmak= Hepsi kalın ve uymuş.
istiyordu= Uymamış kalın ve ince var.
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
- Ünlüler söylenişlerine göre farklı ses değerleri kazanırlar. Bu ses değerlerinin alfabedeki işaretlerle gösterilmesi mümkün değildir. ( Y )
- Türkçede, vurgunun anlamı belirlemek gibi bir özelliği olduğu söylenemez. ( Y )
- Bir cümlede veya birbirini takip eden cümlelerde aynı seslerin art arda tekrarı anlatımın bozulmasına sebep olur. ( D )
6. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
- Türkçede sonunda ç, f, h, k, p, s, ş, t ünsüzleri bulunan kelimeler “c, d, g” ünsüzleriyle başlayan bir ek aldığı zaman ekin başındaki ÜNSÜZ sertleşerek “ç, t, k” olur. Bu olaya ÜNSÜZ SERTELEŞMESİ (ÜNSÜZ BENZEŞMESİ) denir.
- Türkçede “a,e” ünlüsü ile biten fiillerin şimdiki zaman çekimlerinde, söylenişte ve yazılışta “a” ünlüsü “ı,u”;“e” ünlüsü “i,ü” olur. Bu ses olayına ÜNLÜ DARALMASI denir.
7. İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı,
Önce hafiften rüzgâr esiyor,
Yavaş yavaş sallanıyor,
Yapraklar ağaçlarda.
Yukarıda parantezlerle belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri getirilmelidir?
A) Ünlü Daralması-Ünsüz Benzeşmesi
B) Ünsüz Yumuşaması-Ünlü Düşmesi
C) Ünlü Daralması-Ünsüz Yumuşaması
D) Ünsüz Yumuşaması-Ünsüz Yumuşaması
E) Ünlü Daralması-Ünlü Düşmesi
CEVAP: Yukarıda parantezle belirtilen bir bölüm yok ama ses olayları sadece dinliyorum ve hafiften sözcüklerinde olduğu doğru cevabın A olduğunu düşünüyoruz.
8. Aşağıdaki sözcüklerden hangisi ünlüyle başlayan bir ek aldığında bir ses olayı meydana gelmez?
A) sabır
B) geçit
C) top
D) dolap
E) kara
CEVAP:C Sayfa 72 ile Sayfa 76 Arası Cevaplar
B. KELİMEDE ANLAM
1. KELİMEDE ANLAM VE KAVRAM
1. “Gözlerinden yaşlar boşalan bir kişinin” bu davranışı kaç farklı şekilde algılanabilir?
1. Sevinçten, üzüntüden veya stresten de olabilir.
2. Yandaki cümlede “iyi, kötü, fena” kelimelerinin tercih edilmesiyle cümlenin anlamında ne gibi bir durum ortaya çıkar?
2. Kullanılan kelimeler farklı olsa da cümle içinde anlatılmak istenilen kavram aynıdır. Aynı durum anlatılmak istenmiştir.
3. Türkçedeki “yüksük” kelimesinin Almancada “parmak şapkası” anlamına gelen “fingerhut” şeklinde, “nasır” kelimesinin Almancada “tavuk gözü” anlamına gelen “hühnerauge” şeklinde, “gonca, sivilce ve düğme” kelimelerinin Fransızcada “atmak, kovmak” anlamına gelen “houton” şeklinde olması anlam-varlık ilişkisi hakkında neler düşündürür? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Her dil kullandığı kelimeleri kendi dilindeki özellikleriyle ya da kullanılan nesnenin özelliğiyle ilişkilendirir. Mesela biz yumru olduğu için yumurta derken Farsçada içinden kuş çıktığı tahm ü mürg denilmektedir. Bu da kullanılan nesne o dildeki bir anlam ve varlık ilişkisi kurularak verilir.
İnceleme
1. Metin
SEBİL VE GÜVERCİNLER
1. Okuduğunuz Sebil ve Güvercinler şiirinin bir dil ürünü olarak ortaya çıkmasını sağlayan unsurlar aşağıda gösterilmiştir. Buna göre bu dil ürününün ortaya çıkmasında kullanılan anlamlı en küçük parça nedir?
1. Dilin anlamlı en küçük parçası sestir. Seslerin heceler, hecelerden kelime, kelimelerden cümle, cümlelerden paragraf, paragraflardan metin, metinlerin bir araya gelmesinden dil oluşur.
2. a. Sebil ve Güvercinler şiirinde geçen kelimeler aşağıda alfabe sırasına göre yazılmıştır. Bu kelimelerin ayrı ayrı taşıdıkları anlam değerleriyleSebil ve Güvercinler şiirinde bir arada kullanıldıkları zaman kazandıkları anlam değerleri arasında fark var mıdır? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
a. Bu kelimeleri tabloda okuduğumuz zaman bir anlam ifade etmez. Sadece bu kelimeler bir araya geldikleri ve düzenli şekilde cümle kurulduğu zaman anlamlı olurlar.
b. Sebil ve Güvercinler şiirini okurken her kelimeyi (göstergeyi) şiirin bütün anlamından soyutlayarak ele alabilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Soyutlamayız. Çünkü kelimeler içinde bulunduğu bağlamla başka bir anlam ifade edebilirler.
c. Sebil ve Güvercinler şiirindeki kelimeleri aşağıdaki gibi bir anlam birimi olarak düşünüp bu birimler arasındaki anlam ilişkisini de dikkate alırsak “döküldü” kelimesinin yerine “indi”, “bembeyaz” kelimesinin yerine “çok beyaz” kelimelerini kullanabilir misiniz? Neden? Ulaştığınız sonuçlardan hareketle anlam birimlerinin rolü ve değeri ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
c. Cümle içinde bu şekilde kullanılabilir. Çünkü dilde kullanılan kavramların tek ismi yoktur. Ceylan,gazal, ahu, maral gibi sözcüklerin hepsi aynı hayvanı nitelerler ve bunları birbirinin yerine kullanabiliriz ama bembeyaz yerine çok beyaz sözcüğünü kullanırsak şiirin ahengini ve ritmini bozmuş oluruz.
3. a. Aşağıdaki şemada ve çizimlerde Sebil ve Güvercinler şiirinde geçen “güvercin” kelimesinin (göstergesinin) zihinde nasıl anlam kazandığı ifade edilmiştir. Buna göre “güvercin” kelimesinin nasıl anlamlandırıldığını belirleyiniz.
a. Bir kelime söylendiğinde onunla ilgili aklıma ilk önce kavram gelir yani gösterilen gelir daha sonra ise ses imgesi olan gösterge gelir ve ikisi bütünleşerek varlığın gösterilen ve göstereni birleşir.
b. Siz de şiirde geçen “çöl, içmek” kelimelerinin nasıl anlamlandırıldığını söyleyiniz.
b. Ç-Ö-L : Kumlu, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
İ-Ç-M-E-K: Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
4. Yukarıdaki şemada ve çizimlerde “güvercin” kavramı anlamlandırılırken “gösteren” veya “gösterilenden” bir tanesinin kullanılmaması anlamlandırmaya ne gibi bir etki yapar? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
4. Olumsuz şekilde yansır. Çünkü her ikisinin de bir arada kullanılması gerekir. KOL derken herkesin aklına omuz başından parmak ucuna kadar olan bölüm gelirken hemen kendi kolumuzu da işin içine katarız ve değerlendiriz. Özellikle ilk defa duyduğumuz kelimelerde bu gösterge ve gösterilen ilişkisini yapmakta zorlanırız ve başkasından yardım istemek durumunda kalırız.
5. Sebil ve Güvercinler şiirinde geçen bir varlığın kavramlaştırılma süreci aşağıda gösterilmiştir. Şemada verilen süreci dikkate alarak kavramlaştırmanın nasıl gerçekleştiğini açıklayınız. Sebil ve Güvercinlerşiirinde geçen başka varlıkların ve eylemlerin kavramlaştırılmasına örnekler veriniz.
5. Her varlığın insan aklında yer aldığı ilk anlamı varken bunun yanında o kavramın başka özellikleri de vardır. Kuş sadece uçan bir hayvan değil bunun yanında şemada olduğu başka özellikleri de vardır. Örnek olarak da BABA kelimesi ile insan zihninde hemen herkesin kendi babası gelirken bu BABA iş yerinde çalışan, cins olarak bir erkek, TC vatandaşı gibi bir çok özelliği de yanında bulundurur. Onun için he kavrama bir isim verilirken onun sadece bir özelliği de birden fazla özelliği vardır.
2. Metin
SEVGİ ÜZERİNE SÖZLER
3. Metin
MERDİVEN
4. Metin
YAN ANLAM
6. a. Sevgi Üzerine Sözler, Merdiven ve Yan Anlam metinlerinden hangisi imge, hangisi kavram, hangisi terim üzerine kurulmuştur? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
a. Çok anlamlılık kelimesi terim anlam
Şiirdeki merdiven hayatı temsil ettiği için imge
Sevgi sözcüğü ise kavram olarak karşımıza çıkar.
b. Sanat metinleri imge, ilmî metinler terim, düşünce metinleri ve felsefi metinler kavram üzerine kurulduğuna göre Sevgi Üzerine Sözler, Merdiven ve Yan Anlam metinlerinin hangi gruba girdiğini belirleyiniz.
b. Merdiven= İmge
Sevgi Üzerine Sözler = Düşünce ve felsefi metinler
Yan Anlam= İlmi metinler
c. Kavram üzerine kurulan metnin diğer metin türlerinden farklılıklarını belirleyiniz.
c. Kavram üzerine kurulan metinlerde kelimeler temel anlamıyla kullanılırken düşünce ve imge metinlerinde temel anlamın dışında kullanılır.
7. a. Aşağıda eş ve yakın anlamlı kelimeler alt alta yazılmış, daha sonra bu dizideki kelimelerden her biri duruma ve bağlama göre cümle içerisinde kullanılmıştır. Buna göre bu kelimelerin hepsini birden, bir cümle içinde kullanmak mümkün müdür? Neden? Tartışınız. Sonucu defterinize yazınız.
a. Hepsi cümle içinde kullanılamaz. Cümlenin duruluk (Sözcüğün gereksiz kullanımı ) ilkesine aykırı olur ve anlatım bozukluğu meydana gelir. Böyle kullanılsa da çok saçma bir cümle olur.
b. Duruma ve bağlama göre kelime kullanmanın anlam oluşturmadaki önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
b. Kelimelerin birden fazla anlamı vardır ve bunların kullanıldığı cümleye göre yani bağlama göre başka şeyler ifade ederler. Mesela ağız kelimesi kullanıldığı cümleye göre başka anlamlar ifade eder.
Bütün bebekler buldukları şeyleri ağızlarına alırlar. (Temel)
Sizi yolunda ağzında otobüsle bekliyorum. (Yan)
Çuvalın ağzını tutar mısın ? (Yan )
Düzgün konuş, lütfen ağzını bozma. (Mecaz)
c. Aşağıdaki şemadan hareketle dilde kelimelerin anlamı oluşturma bakımından ne şekilde gruplandığını ve bu gruplar arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.
c. Kelimeler ya yan yana gelerek bir anlam ifade ederken bir de eş ve yakın anlamlı kelimelerin kendi aralarında bir dizi oluşturması ile oluşur.
8. a. Ahmet Hâşim Merdiven şiirinin ilk dizesinde bulunan “ağır ağır” kelimelerinin yerine yanda verilen kelimelerden birini ya da aynı anda birkaçını kullanabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
a. Hepsi bir cümle birini kullanırsak yeterli olur ama bunlardan birkaçını kullanırsa daha önce de dediğimiz gibi Cümlenin duruluk (Sözcüğün gereksiz kullanımı ) ilkesine aykırı olur ve anlatım bozukluğu meydana gelir. Böyle kullanılsa da çok saçma bir cümle olur.
b. Ahmet Hâşim’in şiirini yazarken “ağır ağır” kelimelerini seçmesinde bağlamın önemini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle kelimelerin anlam oluşturmada birbiriyle ilişkisini belirleyiniz.
b. Ağır ağır sözcüğü için bağlam önemlidir. Kullanıldığı cümleye göre ağır ağır kelimesi bir anlam ifade eder.
1. Etkinlik
Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup Sevgi Üzerine Sözler metnindeki somut anlamlı, ikinci grup soyut anlamlı kelimeleri bulur. Grup sözcüleri somut ve soyut anlamlı kelimeleri tahtaya yazdıktan sonra bu kelimelerin metindeki işlevleri tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
Anlama – Yorumlama
1. Aşağıdaki şemadan hareketle anlamlandırmada gönderge ve gösterge arasındaki ilişkiyi tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Kelimelerin zihinde anlam ifade edebilmesi için gönderen ve gönderilenin bir arada kullanılması gerekir. Tek başına zihinde o kavramı yansıtmaz.
2. Aşağıda verilen “kelime-düşünce-simge” kavramları arasındaki ilişkiyi “Kelime; nesne, olay, duygu ve düşüncelerin simgesidir.” düşüncesi etrafında tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2.Önce kelime söylenir, insanın zihninde ve düşünce kavram gelir ve daha sonra da o kelime simgesi olan göstergeler ortaya konur.
3. Çevrenizde bulunan bir varlığın anlamlandırılma ve kavramlaştırılma sürecini açıklayınız.
3.
2. Etkinlik
“Baba” kelimesinin aynı ve yakın anlamları alt alta yazılarak cümle içinde kullanılır. Bu cümlelerde kullanılan kelimelerin tercih edilme nedenleri sorulur. Duruma ve bağlama göre kelime kullanmanın anlam oluşturmadaki önemi tartışılır. Sonuçlar deftere yazılır.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi felsefi yazı veya düşünce yazısından alınmış bir cümle olabilir?
A) “Ahlak” kavramı insanoğlu var olduğu günden beri zihinleri meşgul etmektedir.
B) Hece ölçüsü daha çok türkülerde kullanılmıştır.
C) Sonsuz kızıl ufkun derinliğinde sanki kaybolmuştum.
D) Savaş ve yiğitlik üzerine söylenmiş koşmalara koçaklama denir.
E) Ne benden kaçan gün ne beni kovalayan gece beni bahtiyar etti.
CEVAP: A
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
SES dilin anlamlı en küçük birimidir.
KAVRAM felsefi yazıların ve düşünce yazılarının hareket noktasıdır.
SEMBOL anlamlı kelimeler beş duyu organı ile algılanabilirken İMGE anlamlı kelimeler beş du organından herhangi bir tanesi ile algılanamaz.
3. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Anlamlandırmada kavram bir yönüyle ses imgesine diğer yönüyle göndergeye bağlıdır. ( D )
Kelime, gerektiği zaman birbirinden ayrılabilen gösteren ve gösterilenden oluşur. ( Y )
Var olandan hareketle gerçekleştirilen soyutlamaya kavramlaştırma denir. ( D )
4. Aşağıdaki altı çizili kelimeleri soyut ve somut anlamlı olmalarına göre eşleştiriniz.
Sesler geliyor derinlerden, duysanıza! | Somut |
Bir ışık göründü uzaklardan. | Somut |
Rüyalarımı süsleyen bir sendin. | Soyut |
Hasret kaldım, gözlerinin rengine | Soyut |
5. “Sözcüğün anlamı onun dil içindeki kullanımıdır.” cümlesinde anlatılmak istenen nedir?
Bu cümleyle sözcüklerin cümlede kullanıldıkları yere göre (bağlama) göre anlam kazandıkları anlatılmaktadır.Sayfa 77 ile Sayfa 83 Arası Cevaplar
Kelimelerin Farklı Anlamda Kullanımı
Hazırlık
1. Yukarıda Karagöz’ün Kanlı Kavak oyunundan bir parça verilmiştir. Karagöz, Hacivat’ın “Sen davul çalmasını bilir misin?” sorusunu neden yanlış anlamıştır?
1. Çalmak kelimesinin kullanıldığı bağlamda düşünmeyip gerçek anlamında değerlendirdiği için yanlış anlaşılmıştır.
2. “Çal-” fiilini tek başına düşündüğünüzde ilk olarak hangi anlamı aklınıza gelir? “Çal-” fiilini farklı anlamlara gelecek şekilde cümlede kullanınız.
2. Çal-= Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak olarak aklımıza gelir.
§ Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu.
§ Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir.
§ Ekmeğin üzerine yağ çaldı.
§ Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi.
§ Evin tozunu çalmak gerekir.
3. “Göz” kelimesinin başlangıçta yalnızca insanın görme organını düşündürürken zamanla “kaynak (su), bölme, ağacın tomurcuklu yeri, nazar” gibi anlamlar yerine de kullanılması, kelimenin anlamı ile ilgili size neyi düşündürür?
3. Kelimenin faklı bağlamlarda çok anlamlı olduğunu gösterir. Her kelime bu kadar çok anlam sahiptir, bazı kelimelerin tek anlamı vardır.
4. “Kızla delikanlı lale zamanı buluştular.” ve “Kızla delikanlı domates zamanı buluştular.” cümlelerinin uyandıracağı duygu değeri arasında nasıl bir fark olduğunu söyleyiniz.
4. Birinde duygusal bir kelime ifade ederken diğeri mizahi ifade sezilmektedir.
1. Metin
MERDİVEN
1. “Çabuk çabuk çıkıyorum merdivenlerden. Ben çıkarken ağır ağır inenbiriyle karşılaşıyorum.”
Merdiven metninden alınan yukarıdaki cümlelerde altı çizili olan “çıkıyorum” ve “inen” kelimelerinin aklınıza gelen ilk anlamını ve bu cümlelerdeki anlamlarını söyleyiniz.
1. Çıkmak sözcüğü içeriden dışarıya varmak, gitmek anlamında , inmek fiili ise yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek şeklinde insanın aklına gelmektedir ki çıkmak sözcüğünde yürümek anlamında kullanılmışken diğerinde kendi anlamında kullanılmıştır.
2 a. Merdiven metninde geçen “Çabuk çabuk çıkıyorummerdivenlerden.” ve “Ben çıkarken ağır ağır inen biriyle karşılaşıyorum.” cümlelerindeki “çıkıyorum” ve “inen” kelimeleri değiştirilmeden farklı anlama gelecek şekilde aşağıdaki cümlelerde kullanılmıştır. “Çıkıyorum” ve “inen” kelimelerinin bu kullanımlarda kazandığı yan anlamların (Bu cümleler dışında çıkmak kelimesi Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ünde elli altı, inmek kelimesi üç farklı anlamda daha kullanılır.) sözlü ve yazılı iletişimde ne gibi etkileri olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
a. Bu kadar çeşitli olması kelimelerin taşıdığı anlam zenginliği ile ifade edilir. Yazılı ve sözlü iletişimde zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden olsa da kullanıldığı bağlamlar çok iyi bilindiği zaman dilimizin zenginliği kullanılmış olur.
b. Türkçede “çık-” kelimesi elli yedi değil de sadece bir anlama gelecek şekilde kullanılsaydı yazılı ve sözlü anlatımda nasıl bir durum ortaya çıkardı? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Tek anlamlı olsaydı yanlış anlaşılmalar olmazdı ve herkes o kelimeyi sadece bir bağlamda kullanacağı için sıkıntı olmazdı.
c. Gündelik hayatta “çık-” fiilinin bütün bu yan anlamlarını herkesin kullandığı söylenebilir mi? Buna göre konuşan ve dinleyenin durumu, dil seviyesi, eğitimi, kültürel birikimi ile yan anlam arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
c. Yan anlamları herkes kullanamaz. Dilimizde bu zenginlikleri ancak bilgili, kültürlü ve okuyan insanlar kullanabilir.
3. a. 2. soruda verilen “çıkıyorum” ve “inen” kelimelerinin anlamlarıyla bu kelimelerin temel anlamları arasında nasıl bir ilişki olduğunu söyleyiniz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle yan anlamı açıklayarak yan anlamın temel anlamla ilişkisini belirleyiniz.
b. Yan anlam gerçek anlama işlev ve biçim akımından benzerliği ifade eder.
4. Aşağıdaki çizimlerde gösterilen farklı kullanım alanlarına baktığımızda “çıkmak” kelimesinin kazandığı anlamları nasıl değerlendirebiliriz? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Yukarıda da dediğimiz gibi yan anlam gerçek (ilk-temel) anlama işlev ve biçim akımından benzerliği ifade eder.
2. Metin
MANEVRA
5. a. Manevra metninden alınan aşağıdaki cümlelerde bir kelimenin temel anlamı dışında kazandığı yan anlam ve mecaz anlam gösterilmiştir. Buradan hareketle mecaz anlamla ilgili neler söylenebilir?
a. Sözcüğün temel anlamıyla doğrudan örtüşmeyen, yani gerçek anlamından koparak cümle içinde kazandığı yeni anlamdır.
b. Siz de “çök-” fiilini bu cümledeki anlamından farklı anlam değeriyle mecaz anlamda kullanınız.
b. Geceleri bazen öyle bir sessizlik çöküyor ki muharebenin bu yerlerde olduğuna insanın inanamayacağı geliyor
6. Manevra adlı metinden alınan aşağıdaki cümlede altı çizili olan “patlayacak” kelimesinin nasıl bir anlam ilişkisi ile mecaz yapıldığı gösterilmiştir. İstiare (eğretileme) de denen bu anlam ilişkisi ile yapılan mecazı açıklayarak Manevra metninden istiareye örnekler bulunuz.
6. Benzetme amacı güdülmeden yeni anlam değeri taşımasıyla oluşturulmuştur. Homurdanmak sözü rüzgarın esmesi olarak mecazi ifade edilmiştir.
7. Aşağıdaki cümlede, altı çizili “Ağları kesin!” ifadesinde mecazı mürselin (ad aktarması) nasıl oluştuğu gösterilmiştir. Buradan hareketle mecazı mürsele Manevraadlı metinden başka örnekler bulunuz.
7. Aralarında bir benzerlik olmaksızın, bir varlığın adının değişik ilgiler kurarak başka bir varlığın adının yerine kullanılmasıdır. Bir varlığın adının başka bir varlığın adını çağrıştırması da diyebiliriz.
8. “Susan deniz fırtınayı bekliyordu.”
Manevra metninden alınan bu cümlede, altı çizili “susan” kelimesindeki mecaz aşağıda gösterilmiştir. Teşhis (kişileştirme) de denen bu tür mecazlara Manevra metninden örnekler veriniz.
8. Deniz homurdanmaz, insan homurdanır.
Yelken makaraları hırıldadı derken makara hırıldamaz, insan hırıldar.
9. Manevrametninde geçen “keşişleme, arma, alabanda” kelimelerini günlük hayatta kullanıyor musunuz? Hangi meslek grubu özellikle bu kelimeleri kullanıyor olabilir? Buradan hareketle “keşişleme, arma, alabanda” kelimeleri ile ilgili neler söylenebilir?
9. Bilim, sanat, meslek, spor dallarıyla ilgili kavramları karşılayan sözcükler terim anlamlıdır. Dolayısıyla buradaki sözcükler terim anlamlıdır.
10. Yukarıda tespit ettiğiniz terim anlamlı kelimeleri farklı cümlelerde kullanınız. Bu cümlelerde terim anlamlı kelimelerin anlamları, yan anlam ve mecaz anlamlı kelimeler gibi ilk anlamından uzaklaşıp değişmiş midir? Sözlü olarak ifade ediniz.
10. Terim anlamlı sözcüklerden kimileri temel anlamlarıyla kimileriyse yan anlamlarıyla terimdir.
1. Etkinlik
Öğrenciler kendi ilgi alanlarıyla ilgili terimleri ve bu terimlerin ne anlama geldiğini söylerler.
11. a. Cevat Şakir KABAAĞAÇLI’nın Manevra hikâyesini yazarken kullandığı bazı kelime ve kelime grupları aşağıda verilmiştir. Bu kelimeler sizde nasıl bir etki bırakmaktadır?
a. Cevabı size kalmış.
b. Siz, Manevra hikâyesinde “fırtınasız, pırıl pırıl, cıvıl cıvıl bir havada yapılan avlanmayı” anlatsaydınız Cevat Şakir KABAAĞAÇLI’nın tercih ettiği kelimeleri mi tercih ederdiniz?
b. Cevabı size kalmış.
c. Sizin tercih ettiğiniz kelimeler okuyucuda nasıl bir etki bırakırdı?
c. Cevabı size kalmış.
ç. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle bir kelimenin duygu değeri ile ilgili neler söylenebilir?
ç. Cevabı size kalmış.
12.a. Manevra metninde geçen “fırtına” kelimesinin çağrıştırdığı kelimeler yanda gösterilmiştir. “Fırtına” kelimesi sizin için başka neleri çağrıştırır? Buradan hareketle bir kelimenin çağrışım değeriyle ilgili neler söylenebilir?
a. Çağrışım değeri her insanda farklıdır. Çünkü o kelimeyle ilgili insanın yaşadıkları, tecrübeleri, geçmişi gibi şeyler önemlidir. Fırtına
b. Manevra metninde geçen “deniz, balık, kırmızı” kelimelerinin çağrışım değerlerini söyleyiniz.
b. Deniz=Yüzmek
Balık=Ekmek=Eminönü
Kırmızı=Kan
13.a. Aşağıdaki cümlede geçen “kırmızı” kelimesi gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. “Kırmızı” kelimesinin bu şekilde farklı anlam kazanmasında diğer kelimelerin bir etkisi var mıdır? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. Kırmızı fırtına yelkeni kaldırdı mıydı, acı deryada ölüm kalım savaşına girişiliyor demekti.
a. Burada kırmızı; ölüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Kelimelerin kullanımında diğer kelimeler önemlidir. Burada “acı derya ölüm kalım “ ifadesi olunca ölümü çağrıştırmaktadır.
b. Siz de “kırmızı” kelimesini farklı anlamlara gelecek şekilde kullanarak bu kelimenin zihinde oluşturduğu kavramları tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
b.
Anlama – Yorumlama
1. a. Köşe şiirinde geçen altı çizili kelimelerin anlam özelliklerini (temel, yan, mecaz anlam) belirleyiniz.
a.
b. Köşe şiirinde geçen “gül, ceylan, bulut” kelimelerinin çağrışım ve duygu değerini tartışarak belirleyiniz.
b. Gül=Peygamber
Ceylan=Sevgili
Bulut= Yağmur
2. Etkinlik
Temel anlamı “üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek” olan “vermek” kelime si aşağıdaki anlamlarıyla cümle içinde kullanılır. Bu anlamların temel anlamla ilişkisi tartışılır. Ulaşılan sonuçla sözlü olarak ifade edilir.
2. Aşağıda ve arka sayfada verilen şiirlerdeki altı çizili kelimelerin anlam çeşidini belirleyerek tahtaya yazınız.
2.
3. “Anlam çeşitleri” bölümünde okuduğunuz metinlerden yan, mecaz, terim anlamlı ve duygu, çağrışım değeri taşıyan kelimelere örnekler bulunuz.
3. Yukarıda cevapları verilmiş olan sözcükleri tekrar kullanabilirsiniz.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisi gerçek anlamında kullanılmıştır?
A) Anahtarı çekmecenin ikinci gözüne koymuş.
B) İnce bir espiriyle bu işi geçiştirdi.
C) Acı günler yaşadığını biliyorum.
D) Sıkıntıdan bunalmış, patlamıştık.
E) Oranın iklimine has bodur ağaçlar vardı.
CEVAP:E
2. I. Senin bu pişkinliğin başımızı ağrıtıyor.
II. Sınava yetişemediği için sınıfta kaldı.
III. Son yenilgiyle takımın cesareti iyice kırılmıştı.
IV. Kirli çamaşırları makineye attı.
Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcükler gerçek anlamı dışında (mecaz anlamıyla) kullanılmıştır?
A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II veIV E) III ve IV
CEVAP:B
3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Bir sözün gerçek anlamından tümüyle sıyrılıp bir başka anlamda kullanılan hâline MECAZ ANLAM denir.
Kelimelerin benzetme yapmak amacıyla gerçek manasını düşündürmeyecek şekilde kullanılmasına İSTİARE (EĞRETİLEME) denir.
İnsan dışındaki varlıklara insan kişiliği vermeye TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) denir.
Kelimelerin benzetme amacı güdülmeden başka bir kelime yerine kullanılmasına MECAZI MÜRSEL denir.
4. Aşağıdaki altı çizili kelimeleri anlam özellikleri ile eşleştiriniz.
Son şarkıyı çok etkileyici okumuştu. | Yan anlamlı |
Önündeki kitabı dikkatlice okuyordu. | Temel anlamlı |
Sözlerinden pişman olduğunu gözlerindenokumuştum. | Mecaz anlamlı |
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, terim anlamlı kelimedir. ( D )
Kelimelerin anlamı, kullanıldıkları cümlelere göre değişir. ( D )
Bir kelimenin farklı anlamlarda kullanılmasında tarihsel, toplumsal gelişmeler ve bireysel özellikler etkili değildir. ( Y )
6. Yan anlam ve mecaz anlamın birbirinden farkı nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
6. Yan anlam, temel anlama biçimsel ve işlevsel bakımdan bir benzerlik ilgisi kurulabilirken mecaz anlamda benzetme ilgisi yoktur.Sayfa 84 ile Sayfa 91 Arası Cevaplar
b. Anlam İlişkilerine Göre Kelimeler
Hazırlık
1. “Bu havadisle ilgili gazeteye uzun uzadıya ve tenkidî bir yazı yazdım.” cümlesini aynı anlama gelecek şekilde farklı kelimelerle söyleyebilir miyiz? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Bu cümlede havadis yerine olay, uzun uzadıya yerine ayrıntılı tenkidi yerine eleştirel diye yazabiliriz.Dolayısyla cümle başka kelimeler söylenebilir.
2. “Kara kalem çalışmış.”, “Onunki kara sevdaymış.”, “Kara haber tez duyulurmuş.” cümlelerinde geçen “kara” kelimeleri yerine “siyah” kelimesini kullanabilir misiniz? Neden? Defterinize yazınız.
2. Kullanılamaz. Çünkü bir kelimeyle eş anlama gelen sözcükler her cümle içinde kullanılamaz.
3. “Çok saldırgan, agresif bir insandı.” cümlesinde geçen “agresif” kelimesi saldırgan, yırtıcı, sinirli anlamında kullanılmıştır. Bu tür yabancı kökenli kelimelerin dilimizde kullanılış nedenleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
3. Dilimize zaman içerisinde girmişler ve yaygınlaşmışlar. Oysa ki dilimizde Türkçe karşılığı bulunan kelimeleri tercih etmemeliyiz. Hele her ikisinin cümle içinde kullanılması Sözcüğün gereksiz kullanımından dolayı anlatım bozukluğuna yol açar.
4. Aşağıdaki cümlelerde “boğaz” kelimesini anlam açıklığı yönüyle tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. İki cümlede de kullanılan boğaz kelimesi aynı anlama gelen ifadeler değildir.
İnceleme
1. Metin
YAĞMUR
1. Yağmur metninde geçen “Genç muallim, henüz mektebinden dönmüştü.” cümlesini;
a. “Genç öğretmen, henüz okulundan dönmüştü.” şeklinde söylediğinizde cümlenin anlamında herhangi bir değişiklik olup olmayacağını tespit ediniz.
a. “Genç öğretmen, henüz okulundan dönmüştü.” olarak kullanılmasında herhangi bir değişiklik olmaz.
b. Ulaştığınız sonuçtan ve aşağıdaki şekilden de yararlanarak “muallim” ile “öğretmen”, “mektep” ile “okul” kelimeleri arasında nasıl bir ilişki olduğunu söyleyerek bu tür kelimelerin genel özellikleri ile ilgili çıkarımda bulununuz.
b. Bu kelimeler kendi arasında eş anlamlı kelimeler ve temel anlamlı olarak kullanıldıklarında bu iki kelime birbirinin yerine kullanılır.
2. Eş anlamlı kelimelerin genel özelliklerinden hareketle Yağmurmetninde geçen kelimelerin eş anlamlı olanlarını tespit ederek aşağıda verilen tablodaki gibi tahtaya yazınız.
2. talebe – öğrenci
Müjde – muştu
Muharabe – savaş
Musibet – felaket
İnkılap – reform …. gibi
3. Araştırma sonuçlarına göre dilde ve Türk dilinde eş anlamlı kelimelerin bulunma nedenlerini tartışınız. Ulaştığınız sonuçları tahtaya yazınız.
3. Eş anlamlı kelimelerde genelde kelimenin biri yabancı dillerden dilimize geçmiştir. Mesela muallim Arapça iken öğretmen Türkçe bir kelimedir. Dilimizde bu kadar çok olmasını nedeni de Türkçe tarihi gelişimi içerisinde Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dillerden oldukça etkilenmiş ve bunlardan kelime almıştır.
2. Metin
TOPRAK
3. Metin
AŞKIN BENİ ELDEN ELE GEZDİRDİ
4. Toprak şiirinde geçen “bit-, tüken-” kelimeleri ile Yağmur metninde geçen “okul, mektep” kelimelerinin anlam ilişkileri aşağıda gösterilmiştir. Buna göre eş anlamlılık ile yakın anlamlılık arasında nasıl bir fark olduğunu söyleyiniz.
4. Yakın anlamlı kelimeler yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
5. Yakın anlamlı kelimelerin anlam özelliklerini dikkate alarak Toprakve Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi şiirlerinde geçen “büyü-, çılgın, ruh, arzu, gezdir-, eş, can, aş, tüken-” kelimelerinin yakın anlamlılarını söyleyerek cümle içinde kullanınız. Bu kelimelerin neden her zaman birbiri yerine kullanılmadığını belirtiniz.
5. büyü-,yerine olgunlaşmak
çılgın, yerine aşırı
ruh, yerine tin
arzu, yerine heves
gezdir-,yerine dolaştır-
eş, yerine dost
6. Yağmur metninde tespit ettiğiniz eş anlamlı kelimeler Arapça ve Farsça kelimelerdir. Tanzimat’tan sonra Fransızcadan, günümüzde ise daha çok İngilizceden aldığımız kelimeleri, dilimizde var olan bir kelimenin yerine kullanmaktayız. Buna göre kültürler arası etkileşimle eş anlamlılık arasında bir ilişki kurulabilir mi? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
6. Genelde kurulabilir. Daha önce de söylediğimiz gibi dilimizde olan kelimelerin aynısını diğer dillerden almamalıyız ama maalesef tarih boyunca yukarıda sayılan üç dilden ve günümüzde İngilizce’den sürekli kelime almışız ve bunların eş anlamlısı da dilimizde mevcuttur.
7. a. Aşağıda Yağmur metninden alınan cümlelerin eş/yakın anlamlıları yazılmıştır. Bu cümlelerin eş/yakın anlamlı olmasında eş/yakın anlamlı kelimelerin işlevi nedir? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
a. Eş anlamlı kelimeler birbirinin yerine kullanılabilir ve cümlenin anlamında bozulma olmazken yakın anlamlı kelimeler birbirinin yerine kullanılmamakta ve cümlenin anlamında bozulma olmaktadır.
b. Siz de Yağmur, Toprak ve Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi metinlerinde geçen cümlelerden birkaçının eş anlamlısını söyleyiniz.
b. Lahza-An
Nasip-Kısmet
Arzu – İstek
Aş-Yemek gibi
8. a. Toprak ve Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi şiirlerinde ve Yağmurmetninde tespit ettiğiniz eş ve yakın anlamlı kelimelerden hareketle şair ve yazarların neden bu kelimelere başvurmuş olabileceğini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
a. Şair ve yazarlar bunlara estetik açıdan ya da vezin (ölçü) gereği kullanırlar.
b. Âşık Veysel’in “Beni candan usandırdı bezdirdi.” dizesinde “usandır-” ve “bezdir-” kelimelerinden bir tanesini cümleden attığınızda ifadede nasıl durum ortaya çıkar?
b. Anlamlı pekiştiriyordu ama birini kaldırınca aynı etkiyi yaratmaz.
4. Metin
DÖNDÜ DÖNMEDİ
9. Döndü Dönmedi şiirinde geçen “dön-“ fiilinin anlamlarını bulunuz. “Dön-“ fiili sizce bu kadar çok farklı anlamı nasıl kazanmış olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
9. Dön- fiili burada anlam genişlemesi yani yan anlam kurarak birden fazla anlam kazanmış bulunuyor.Daha önceki konuda da söylendiği gibi bir sözcüğün bir tane temel anlamı varken birden fazla yan anlamı vardır ve bu da anlam genişlemesi yoluyla olur.
10. Döndü Dönmedi şiirinde temel anlamdan uzaklaşarak çok anlamlı şekilde kullanılan kelimelerden birkaç tanesini defterinize yazınız.
10.
5. Metin
KOŞMA
11. Koşmada geçen;
a. “Sürmeli” kelimelerinin anlamlarını söyleyiniz.
a. Sürme: Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme
Sürme: Sürmek işi
b. “Sürmeli” kelimelerini metinden çıkarıp tek başına ele aldığımızda kelimelerin anlamlarında bir farklılık söz konusu olup olmadığını söyleyiniz.
b. Cümleden çıkarıp tek başına düşündüğümüzde yukarıdaki anlamlardan hangisinin kastedildiği anlamakta zorluk çekeriz. Dolayısıyla hangi anlamda kullanıldıkları cümlede belli olur.
6. Metin
ÇANAKKALE
12. Koşmada geçen “sürme” kelimesinin kullanılışıyla Çanakkaleşiirindeki “yüz” kelimesinin kullanılışı arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Buradan ve aşağıdaki gösterge şemasından hareketle eş sesli kelimelerin özellikleri ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
12. Eş sesli kelimelerdir. Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir.
13. Siz de“yüz” kelimesinin karşıladığı başka anlamlardan (eş sesli) örnekler veriniz.
13. Yüz=Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf
Yüz=Yüzmek fiili(Deriyi yüzmek)
Yüz=Yüzmek fiili(Suda yüzmek)
Yüz= Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri… gibi
14. Koşmadaki eş sesli kelimelerin ifadeye ne gibi etkileri olmuştur? Sözlü olarak ifade ediniz.
14. Koşmadaki eş sesli kelimeler şiire bir zenginlik katmış ve daha etkili olmasına vesile olmuşlardır.
7. Metin
YURDUM
8. Metin
GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA
15. Yurdum ve Gönül Gurbet Ele Çıkma şiirlerinde anlam yönünden birbirinin karşıtı olan kelimeleri tespit ediniz.
15. İlk – Son
Çorak- Verimli
Ağlamak-Gülmek
Çıkma-İnme
Gelme-Gitme
Acı- Tatlı
gibi sözcüklerde vardır.
16. Gönül Gurbet Ele Çıkma şiirinde geçen “Ya gelinir ya gelinmez” ifadesi ile “Kimi tatlı kimi acı” ifadesini karşılaştırarak bir kelimenin olumsuz anlamıyla zıt anlamı arasındaki farkı belirleyiniz. Gönül Gurbet Ele Çıkma şiirinde geçen diğer olumsuz anlamlı kelimeleri bulunuz.
16. Gelinir ve gelinmez kelimeleri birbirinin zıttı değildir. Çünkü aynı eylemdir. Ama acı ve tatlı sözcükleri zıt anlamlıdır ve çünkü kavramlar farklıdır.
17. Yurdum şiirinde şair “ağla-“ ve “gül-“ kelimelerini neden birlikte kullanmış olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
17. Şiirlerde zıt anlamlı kelimelerin bir arada kullanılmasıyla tezat sanatı ortaya çıkar ve bu şiirin etkisini daha arttırır.
18. Aşağıdaki tabloya göre eş anlamlılık, yakın anlamlılık, eş seslilik, çok anlamlılık ve zıt anlamlılığı tanımlayınız.
18. Eş anlamlı kelimeler birbiriyle aynı anlamda olan kelimelerdir. Yakın anlamlı kelimeler de aralarında benzerlik olan ama her zaman birbirinin yerine kullanılamayan kelimelerdir. Eş sesli anlamları da göstergeleri de farklı olan kelimelerdir. Çok anlamlı kelimeler aralarında sadece işlev ve biçim bakımından benzerlik olan kelimelerdir. Temel anlamın yan anlam kazanmasıdır. Zıt anlamlı ise anlamca birbiriyle zıt ilişki kurulan sözcüklerdir.
1. Etkinlik
Sınıf iki gruba ayrılır. Grup sözcüleri seçilir. Devlet Ana romanından alınan aşağıdaki metinde birinci grup eş anlamlı, zıt anlamlı kelimeleri; ikinci grup eş sesli ve yakın anlamlı kelimeleri tespit eder. Tespit edilen kelimeler grup sözcüleri tarafından tahtaya yazılır. Eş anlamlı, zıt anlamlı, eş sesli ve yakın anlamlı kelimelerin metindeki işlevi ve metne kazandırdıkları tartışılır. Ulaşılan sonuçlar tahtaya yazılır.
Anlama – Yorumlama
1.“İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, bir Batılı olarak Osmanlı İmparatorluğu’na Batı’nın bakışını değil, Osmanlı halkından bir parça olarak ona bir nevi kendi iç bakışını, kendine bakışını betonarmeleştirmektedir.”
Sezai KARAKOÇ
Yukarıdaki cümleyi aynı anlama gelecek şekilde farklı kelimelerle ifade ediniz. Buradan hareketle kelimedeki eş anlamlılıkla cümledeki eş anlamlılık arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Tartışınız. Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
1. Cümlede eş anlamlılık ile sözcükte eş anlamlılık aynı şey değildir. Bazı kelimelerin eş anlamlısını bulabilirsiniz ama onu her zaman birbirinin yerine kullanamazsınız.
2.Yukarıda altı çizili kelimelerin anlam yönüyle dörtlüğe katkısını ifade ediniz. “Güzel”, “tükenmez” kelimeleri kelime boyutunda incelendiğinde bizi tek başlarına eş anlamlılık ve zıt anlamlılıkla ilgili bir sonuca götürebilir mi? Buradan hareketle genel olarak eş anlamlılık ve zıt anlamlılığın anlam boyutuyla ilgili neler söylenebilir?
2. Tek başlarına bir sonuca götürmez. Eş anlamlılık ve zıt anlamlılık bağlamlarına göre bir değer ifade ederler.
3. “Yar yüreğim yar gör ki neler var
Bu halk içinde bize güler var”
YUNUS EMRE
Yunus Emre’nin yukarıdaki beytinde geçen “Yar yüreğim yar.” ifadesinin aşağıda verilen anlam çeşitliliğini yorumlayınız.
(Yâr: Sevgili; Yar: “Yarmak, parçalamak” fiilinin ikinci tekil şahsı; Yar: Uçurum)
3. Yukarıdaki kelimeleri eş anlamlı, zıt anlamlı, sesteş olanlarının bir arada kullanılmasıyla çıkan bir sonuçtur ki bir cümlede bu kadar anlam yoğunluğu ve zenginliği olması dilin zenginliğini gösterir.
4. Aşağıda eş seslilik, eş anlamlılık, çok anlamlılık, zıt anlamlılık ve yakın anlamlılıkta anlam-gösterge ilişkisi şemalaştırılmıştır. Bu şemayı eş seslilik, eş anlamlılık, çok anlamlılık, zıt anlamlılık ve yakın anlamlılıkla ilgili bilgilerinizden hareketle yorumlayınız.
4. Eş sesli de gösterge bir taneyken anlamları çok fazla olabilir. Eş anlamlı da gösterge iki tane ama anlam bir tane olur.
Zıt anlamlıda gösterge iki tane anlam da iki ve birbirine ters anlamlardır. Çok anlamlı da ise gösterge bir taneyken temel anlamın yanında birden fazla temel anlama uyan benzeyen anlam bulunur. Yakın anlamlı da ise gösterge iki tane ama anlamları zaman zaman birbirinin yerini tutar.
5. Aşağıdaki “yüz” kelimesinin anlam özelliklerini inceleyerek eş sesliliğin mecaz anlam üzerine mi yoksa temel anlam üzerine mi kurulduğunu tartışınız. Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
Bu yüz tanıdık geliyor. Yüz milletle görüştün. Adamda yüzyok ki utansın!
(Surat) (Sayı) (Utanma)
5. Bu yüz tanıdık geliyor. (Temel Anlam)
Yüz milletle görüştün. (Temel Anlam)
Adamda yüz yok ki utansın! (Mecaz Anlam)
2. Etkinlik
Yandaki koşmayı ezgiyle okuyunuz. Koşmada kullanılan kelimelerin anlam ve ses özelliklerinin okuyuşa ve anlama katkısını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
Ölçme – Değerlendirme
1. “Kalbe giden damarlardan birinde bir daralma görülmektedir.”cümlesinde “daralma” yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümle eskisine göre karşıt bir anlam kazanır?
A) Gevşeme
B) Genişleme
C) Büyüme
D) Sıkışma
E) Uzama
CEVAP: D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Yazılış ve okunuşları farklı, anlamları aynı sözcüklere SESTEŞ sözcükler denir.
Anlam yönünden birbirine ters düşen, birbiriyle çelişen sözcüklere ZITANLAMLI sözcükler denir.
3. Aşağıdaki altı çizili kelimeleri anlam ilişkilerine göre eşleştiriniz.
Ak akçe kara gün içindir. | Zıt anlamlı |
Doğru dürüst işlerle uğraşmalısın. | Yakın anlamlı |
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Bu son fasıldır ey ömrüm artık nasıl geçersen geç. | Eş sesli |
Kardeşini göndermiş, annesini yollamış ama ikna edememişti. | Eş anlamlı |
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yakın anlamlı sözcükler, eş anlamlı gibi görünse de bu sözcüklerin anlamları farklıdır. ( D )
Sesteş kelimelerde anlam farklılığı olduğu gibi bu kelimeler birbirinin mecazıdır.( Y )
Çok anlamlılık, bir kelimenin birçok anlama gelmesi, değişik kullanımlarının olması, yani tek ve aynı gösterenin birçok gösterilen için kullanılmasıdır. ( D )
5. Eş anlamlı kelimelerin dilde olmasının sebepleri nelerdir?
5. Dile yabancı dillerden giren kelimelerin olmasıdır.
6. Dil kelimesi için aşağıda yapılan tanımlardan hangisi “çok anlamlılık” dışında değerlendirilir?
A) Ağzın içindeki organ
B) Kilit vb. araçlardaki yassı, hareketli bölüm
C) Konuşma yeteneği
D) Denize uzanan kara parçası
E) Farsça gönül kelimesinin karşılığı
CEVAP:DSayfa 82 ile Sayfa 94 Arası Cevaplar
(Kelimelerde Anlam Değişimleri)
c. Kelimelerde Anlam Değişmeleri
Hazırlık
1. Türkçenin en eski metinlerinde “ülke, memleket” anlamında kullanılan “il” kelimesinin günümüzde “vilayet” kelimesinin yerine kullanılması dilin hangi özelliği ile ifade edilebilir? Tartışınız. Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
1. Dilin sürekli değişebilirliğini gösterir. Türkçe bir kelime doğar, sıklıkla kullanılmaya başlar ve zaman içerisinde de unutularak kaybolur.
2. Aşağıdaki bilgilere göre “araba” ve “kalem” dil göstergeleri karşıladıkları varlıklarla ilgili nasıl bir değişim göstermiştir? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
2. Dil göstergeleri aynı kalsa da zaman içerisinde o göstergeleri karşılayan nesneler çağa ve topluma göre değişir. Bu değişimde esas olan şey zamanının farklı olmasıdır.
İnceleme
1. Metin
BİLGE KAĞAN ABİDESİ
Doğu Yüzü
1. Orhun Abideleri’nden alınan metinde ve Yunus Emre ile Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in şiirlerinde geçen “tün/dün” kelimesinin anlamındaki değişiklikler dikkate alındığında bir dilde kelimelerin anlamlarının zaman içinde alabileceği durum ile ilgili neler söylenebilir?
1. Dilde kullanılan kelimeler yüzyıllardır aynı kullanılacak diye bir kaide yoktur. Bu değişim dilin olağan yapısı içinde olabilen bir şeydir. Bazen sözcüklerdeki sesler değişir , bazen sözcüklerin anlamında değişim olur.
2. a. “Yemiş” ve “yıldız” kelimelerinin zaman içinde karşıladığı kavramlardaki değişiklikler şekillerle aşağıda gösterilmiştir. “Yemiş” ve “yıldız” kelimelerinin anlamında daralma mı genişleme mi olduğunu tespit ederek noktalı yerlere yazınız.
a. Yemiş kelimesinde anlam daralması olmuşken yıldız kelimesinde anlam genişlemesi olmuştur.
b. Orhun Abidelerinde “ton” ve yandaki İlahi’de “don” şeklinde söylenen kelimenin anlamı “giysi, elbise”dir. Günümüzde ise bu kelimelerin anlamı farklılaşmıştır. “Don” kelimesinin anlamında meydana gelen değişiklik “yıldız” ve “yemiş” kelimelerinde meydana gelen anlam değişikliklerinden hangisiyle benzeşmektedir?
b. Ton/don değişmesinde anlam daralması vardır.
4. Metin
İLAHİ (2)
Etkinlik
“Dün/tün, ton/don, yemiş, yıldız” kelimelerinde meydana gelen anlam değişmesi, daralması ve genişlemesinden hareketle anlam değişmesi, daralması ve genişlemesinin ne olduğu, bu kavramların farklı-benzer yönler soru-cevap yöntemi ile belirlenir.
ANLAM DARALMASI
Bir sözcüğün anlamını zamanla yitirmesidir.
Örnek: Erik eskiden bütün meyveler için kullanılırken artık bir tek erik meyvesi için kullanılıyor.
ANLAM GENİŞLEMESİ
Bazı sözcükler eski anlamları yanında yeni anlamlar da kazanabilirler. Çok anlamlı olurlar.
Örnek: Kol – organ Dal – Ağacın uzantısı
Kol – bölüm Dal – Bölüm, Kısım
3. Yunus Emre’nin İlahi lerinde bulunan “geç-“ fiillerinin arasındaki çok anlamlılık ilişkisi ile “yıldız” kelimesinde meydana gelen anlam genişlemesi aşağıda gösterilmiştir. Buna göre çok anlamlılık ile anlam genişlemesi arasında ne gibi bir fark söz konusudur? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Anlam genişlemesinde kelimenin zamanla yeni anlam kazanması varken çok anlamlılık da kelimenin temel anlamla ilgisi vardır. Buna göre anlam genişlemesinin temel anlamla ilgisi yok ama çok anlamlılığı temel anlamla ilgisi vardır.
4. Orhun Abideleri metnindeki “İçre aşsız taşra tonsuz yabız yablak budunda üze olurtum.” (İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum.) cümlesinde geçen “taşra” kelimesinin geçmişteki anlamıyla, günümüzdeki anlamını karşılaştırarak nasıl bir anlam değişmesi olduğunu söyleyiniz.
4. Taşra kelimesi dışarıda anlamında kullanırken şimdi ise şehrin dışarısında olan yer için kullanılmıştır. Anlam daralması olmuştur.
5. I. Ünitede işlediğimiz “Dil-Kültür İlişkisi” konusundan da hareketle kelimelerdeki anlam değişmelerinin nedenleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
5. Dilin kültür taşıyıcısı olması ve dilin zaman içerisinde değişmeye, bozulmaya ya da farklılaşma müsait olması anlam değişmelerine yol açar.
Anlama – Yorumlama
KELİMELER | ESKİ ANLAMI | ŞİMDİKİ ANLAMI | ANLAM OLAYI |
İl | Ülke | Vilayet | Anlam Daralması |
Erik | Şeftali, kayısı, zerdali, armut gibi meyvelerin ortak adı. | Mayhoş veya tatlı, etli sulu, tek ve sert çekirdekli meyve. | Anlam Daralması |
Oğul, Oğlan | 1. Kız evlat, erkek evlat.2. Kız çocuğu, erkek çocuğu. | 1. Erkek evlat.2. Erkek çocuğu. | Anlam Daralması |
Em(g)ek | Zahmet, eziyet. | (Emek) Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü. | Anlam Genişlemesi |
a. Yukarıdaki tabloda kelimelerin eski ve günümüzdeki anlamı verilmiştir. Kelimelerin zaman içinde kazandıkları bu anlamlardan hareketle kelimelerde meydana gelen anlam olaylarını tespit ederek noktalı yerlere yazınız.
a.
b. Bu anlam olaylarını dikkate aldığınızda genel olarak dil-anlam ilişkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “takılmak” kelimesi, “Kalabalığın arkasına takıldım.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
A) Her akşam kahveye takılırdı.
B) Ona böyle takılıp onu kızdırmayı severdik.
C) Bozuk plak gibi yine aynı yerde takıldı.
D) Konvoyun arkasına biz de takıldık.
E) Kendisine takılan lakaptan hiç de rahatsız olmuşa benzemiyordu.
CEVAP: D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Bir kelimenin tarihî süreç içinde yansıttığı kavramdan az çok uzaklaşması ya da yeni bir kavramı yansıtması ANLAM GENİŞLEMESİ olarak nitelendirilebilir.
Bir kelimenin eskiden daha geniş bir anlam alanı varken zamanla bu anlamın bir kısmını ifade eder hâle gelmesine ANLAM DARALMASI denir.
3. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir kelimenin ifade ettiği anlamın zamanla artmasına anlam genişlemesi denmektedir. ( D )
Bir kelimenin farklı anlamlarının birbiriyle ilişkisinden hareketle çok anlamlılığın nasıl oluştuğu belirlenebilir. ( D )
Kelimelerin çeşitli anlam değişmelerine uğrayarak kullanıldıkları ortamlarda farklılık göstermesi, anlamlarının sabit olmadığını, değişken olduğunu gösterir. ( D )
4. Aşağıdaki gönderge-gösterge ilişkisini karşıladığı anlam olayıyla eşleştiriniz.
4. 1.TABLO= ANLAM DARALMASI
2.TABLO = ANLAM DARALMASI
3. TABLO = ANLAM DEĞİŞMESİ
5. Bir dilde meydana gelen anlam değişmelerinin nedenleri nelerdir?
5. Dilin değişken olması, zamanla değişebilmesi….Ödevlere katkılarından dolayı edebiyatfatihi.blogspot.com sitesine teşekkürler...
0 yorum: